12 Nisan 2021 23:45

Yazar Esra Kahraman: Romanlarımda kahramanlık yarışı yoktur

Yazar Esra Kahraman yeni romanı Kör Mağara Balıkları'nı anlattı. Eserlerinde kusursuz canlılar olmadığını belirten Kahraman, yarattığı karakterlerin yenilgileri ve yenilenme arayışı olduğunu söylüyor.

Fotoğraf: Esra Kahraman kişisel arşivi | Kolaj: Evrensel

Paylaş

Soner SERT

Segâh Makamı ve Turuncu Zamanlar adlı iki romanı geçmiş yıllarda okurla buluşan Esra Kahraman’ın yeni romanı Kör Mağara Balıkları, geçtiğimiz günlerde Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı.

Esra Kahraman ile Kör Mağara Balıkları’nı konuştuk. Yazarlık serüveni 12 Eylül faşist darbesi öncesine dayanan Kahraman; “Fırtına sonrası mücadele alanlarını terk etmedim.” diyor. 

Segâh Makamı ve Turuncu Zamanlar’da olduğu gibi Kör Mağara Balıkları’nda da ’78 kuşağını anlatınızın merkezine oturtuyorsunuz. Sizin de ’78 kuşağından olduğunuz biliniyor. Yazar, kişisel olanı, kendi gerçekliğini mi kaleme almalıdır? Yazıyla olan ilişkinizde “tanıklık” olgusunu nereye koyuyorsunuz?

Öncelikle, ’78 kuşağının Turuncu Zamanlar’ın ana temasını oluşturmadığını söylemek isterim. Kitapta, Demre’nin kendini keşfe çıkarken dokunduğu insanlar, dostları, yanılgıları, geçmişe dair takıldığı pürüzleri giderme çabası konu ediliyordu. Hasretini çektiği babasına dair aktarımlarla sınırlıydı, ’78’e dair göndermeler.

Yazarın kendi gerçekliğini kaleme alması farklı bir yazın konusu. Her türden kurmacayı kapsamıyor olsa da dönemsel aktarımlarda gözlem ve deneyimlerin sahici bir üslupla aktarabilmesi için yakın tanıklığın önemli olduğuna inanıyorum. Kör Mağara Balıkları gibi bir romanda olay ve olguların ucundan kıyısından tutarak kurgu yapmak, hakikatten uzaklaşma riskini doğururdu. Uçağın penceresinden bakarak, sadece bir çatının siluetini görebiliriz, içerik eksik kalır. Mesela, Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Hemingway’in İspanya iç savaşına birinci elden tanıklığını yansıtır.  

Gerek kitabın isminden gerekse de kurduğunuz anlatıdan Platon’un mağara alegorisinin çalışmanın merkezini oluşturduğunu söyleyebiliriz. İnsanın, yaşamla süren ilişkisinde yansıma olgusunun temsiliyet bağlamında nasıl bir yeri var sizce? Edebiyat bu ilişkinin neresinde?

Metinleri, masallarla, deyimlerle, dizelerle, simgelerle ilişkilendirerek sağlıyorum akışkanlığı.  Romanın ilk temasını, Meksika Körfezi’nde yaşayan balıklar oluşturdu. Atalarının izini süren balıkların görmekten feragat etmesi sevgi, dayanışma, sadakat, vefa gibi duygular uyandırdı bende. İlerleyen sayfalarda, kör mağara balıklarının “ya hep beraber ya hiçbirimiz” şiarını benimsediklerini vurgulayan Sami’nin yaklaşımı da bu yöndedir.

Kör Mağara Balıkları, sizin üçüncü romanınız… Dil ve üslup konusunda kendinizi daha yetkin hissettiğiniz oluyor mu? “Artık dili istediğim gibi kullanıyorum.” diyebiliyor musunuz? Dille olan ilişkinizi nasıl açıklarsınız?

Roman, anlatıcılık söz sanatıyla bütünleşebildiği ölçüde edebi metine dönüşebilir. Kendime ait bir dil ve üslup benimsesem de katedecek yol hayli uzun.

Romanlarınızda, daha önce de gördüğümüz, karakterlerin sarsılmaz inancı ve mücadele azmi burada da karşımıza çıkıyor. Karakterlerinizi, bu erdemlerle yaratıyor olmanızda politik bilincinizin etkisi nedir?

Yaklaşımlarımda, politik bilincimin etkisi yadsınamaz elbette. Ancak, karakterleri, kavga ve mücadele ekseninde irdelersek karşımıza ‘kusursuz’ kahramanlar ya da mekanik canlılar çıkardı. Oysa, “Karanlık geçitlerde kaybolanların, düşenlerin, takılanların ya da yürüyüp gidenlerin her lakırdısının şiddet gibi haklı bir nedeni vardı” cümlesinde dile getirildiği gibi, kahramanlık yarışı yoktur aralarında. Onlar, daha güzel bir dünya özlemiyle yanıp tutuşan, kırgınlıkları, hayal kırıklıkları, yenilgileri ve yenilenme arayışlarını sürdüren insanlardır.

Romanlarınızda, tıpkı burada da olduğu gibi, yoldaşlık kültünün önemi üzerinde duruluyor. Bu anlayış, karakterlerin arkadaşlık ilişkilerinden öte, bir örgütsel ortaklık olarak da sunuluyor. Değerlerin oluşmasında ideolojinin etkisi nedir sizce?

Değerlerin oluşmasında ideolojik bakış açısı belirleyicidir. Kişisel menfaatleri doğrultusunda şiddet ve cehalet sarmalından çıkamayanların erdemli olması beklenemez. Farklı argümanları olsa da dayatılan tüm kalıpları reddeden, baskılara direnenlerin birlikteliğine inanırım. Bunun en görkemli yansımasına Gezi sürecinde tanıklık ettik. Seksen öncesi dönemde birlik söylemleri öne çıksa da yoldaşlık ilişkisinin belirleyicisi örgütsel yapılardı.  

Romanda, Kürt karakterler anlatıda önemli bir yer tutuyor. Kürtçe diyaloglara da sıkça yer veriyorsunuz. Kürtlerin merkezinde olduğu bir anlatıyı kendi dillerinde okuması hoş olabilir. Kitabınızın Kürtçe çevirisini yayımlamayı düşünür müsünüz?

Amacım, dönemin bütünselliğine vurgu yapmaktı. Segâh Makamı büyük kentlerdeki ilişkileri, mücadele biçimini anlatıyordu. Darbe dönemini anlatırken Kürtlerin yaşadıklarını aktarmamak haksızlık olurdu. Kör Mağara Balıkları’nın Kürtçe çevirisi Lis Yayınları tarafından yayımlanacak.

Hazırladığınız yeni bir çalışma var mı?

Salgın sürecinin en olumsuz etkisi insansız kalmamız. Yalnızlığı, kişisel uğraşlarla hafifletiyorum. Günlerimi, okuyarak, kurgulayarak geçiriyorum. Yeni çalışmamın taslağı üzerinde çalışıyorum. Demlenmesi zaman alacaktır.

KÜNYE
Kör Mağara Balıkları
Esra Kahraman
Ayrıntı Yayınları
256 sayfa

ÖNCEKİ HABER

300 kişilik mevsimlik iş için 35 bin 412 kişi başvurdu

SONRAKİ HABER

Uzaklaştırma kararı bitti, eşi ile kardeşini tabancayla yaraladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa