EMEK Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz gündeme ilişkin partisinin sosyal medya hesaplarından açıklamalarda bulundu.
Pandemi ile mücadelede hükümetin yanlış politikalar uygulamaya devam ettiğini söyleyen Akdeniz “Şu an geldiğimiz aşamada görüyoruz ki iktidar ne açılmayı becerebiliyor ne de kapanmayı becerebiliyor. Ellerine, yüzlerine bunu bulaştırmış durumdalar. Bunların derdi halka hizmet değil. Bunların derdi sermayeye hizmet. Amaçları çarkların dönmesi ve bu nedenle halkın sağlığı umurlarında bile değil” dedi.
"Ölen öldü, kalan sağlar bizim diyorlar. Biz öyle yolumuzu yürürüz diyorlar. Başarı hikayelerinde ne var? Vaka sayısını dörde katlamak var" diyen Akdeniz, bir ayda en az iki bin sekiz yüz yurttaşın salgından dolayı hayatını kaybettiğini hatırlatarak, "Bunun hesabını halkımız hükümetten elbette soracak. Çünkü bu siyasal bir sorumluluktur" diye konuştu.
Hastanelerin yangın yerine döndüğünü söyleyen Akdeniz “Sağlık Bakanı çok rahat konuşuyor ama sahadan gelen bilgiler hiç de öyle değil. Yoğun bakım üniteleri sinyal veriyor. Pandemi hastaneleri dolu. Birçok servis kapatılıp, pandemi servislerine dönüştürülmüş durumda. Bir an önce tedbirlerin alınması gerekiyor yoksa gerçekten kitlesel bir kırıma doğru gidiyoruz” ifadelerini kullandı.
"AŞISI OLAN BİR HASTALIK YÜZÜNDEN ÖLÜYORUZ"
"Kovid-19’un aşısı bulundu. Bütün bir halk olarak aşısı olan bir hastalıktan ölüyoruz, kırılıyoruz" diyen Akdeniz şunları ifade etti:
"Son dört haftaya birlikte bakalım, verilere göre 1,8 milyon aşılama yapılmış. Bunun günlük ortalaması 260 bin aşı yapar. Hani Sağlık Bakanı günlük en az 1 milyon aşı yapacak kapasitemiz var diyordu. Şimdi ne oldu? “Aşı bulursak yapabiliriz” diyorlar. Demek ki aşı bulunamıyor, süreç yürütülemiyor. Bölgesel olarak da farklılıklar var. Bakıyoruz Trakya’da %13 oranında aşı yapılmış ancak Güneydoğu’da oran %3 seviyesinde. Yani aşılamada ve halkın sağlığa erişiminde de bölgesel ayrımlar var. İstanbul’da vaka sayıları %44’e ulaşmış durumda. İstanbul kırmızı alarm veriyor ama hala ciddi bir tedbir yok. 65 yaş üstünde %85’lik bir aşılamadan bahsediliyor. Geri kalanlar neden aşılanmadı? Koca bir soru. 60 - 65 yaş arasında ise %50’lik bir aşılamaya ulaşılamadı. Bu hızla memleketin güvenli olarak aşılanması, virüse karşı korunması mümkün değil. Birinci doz, ikinci doz aşıların etkilerinin kaybolacağı anlaşılıyor."
"UYGULAMALAR SALGINI SINIF HASTALIĞI HALİNE GETİRDİ"
Virüsün kendisinin sınıfsal bir hastalık olmadığını ancak hükümetin ve patronların uygulamalarının bu hastalığı sınıfsal bir hastalık haline getirdiğini belirten Akdeniz, "Kovid-19 artık bir işçi sınıfı hastalığıdır çünkü fabrikaları merkeze almıştır. İnsanları dip dibe çalıştıran patronlar ve sermaye takımı da bu ölümlerin, bu hastalıkların sorumlusudur" dedi.
"ÖĞRETMENLERİN AŞILANMAMASI İKİ YÜZLÜLÜKTÜR"
Eğitimde durumun içler acısı olduğunu, okulların yeterli tedbirler alınmadan açıldığını söylen Akdeniz, "Eğitim sendikalarının, hekimlerin ve uzmanların uyarılarına rağmen gerekli önlemler alınmadı. Yaygın test yapılmadı ve çocuklar üzerinden hastalık ailelere taşınmış oldu. Çocuklar süper taşıyıcı hale geldiler. Şimdi geldiğimiz aşamada öğretmenlerimiz ölüyor" diye konuştu.
Akdeniz, "Öğretmenlerin aşılanmadığı bir yerde futbolcuların aşılanması, turizmcilerin aşılanması kabul edilemez. Bu halkın aklı ile dalga geçmektir. Bu tam bir iki yüzlülüktür, sahtekarlıktır" dedi.
"SÜRECİN TERSE DÖNMESİ İŞÇİ SINIFINA BAĞLIDIR"
Salgının kitlesel olarak yaşandığı, önlemlerin alınmadığı bir dönemde itiraz etmenin, eylem yapmanın bir hak olduğunu söyleyen Akdeniz “Emek örgütleri, sendikalar ve demokrasi güçleri ile beraber bütün halkımızın bu gidişata dur demeye çağırıyoruz. Sokaklara inip hükümeti uyarmak gerekir. 28 gün tam kapanma ve işçilere ekonomik ve sosyal koruma sağlanmalıdır. Çok acil olarak bu yapılmalıdır. Bu süreçten sonra normalleşme sürecinin de profesyonel bir şekilde yapılması gerekiyor ve mutlaka TTB başta olmak üzere sağlık otoriteleri ile sürece dahil edilmeli. Bir çağrımız da Bilim Kurulu’nadır; bu süre boyunca önemli bir emeği ortaya koyan bilim kurulu üyeleri, toplamına baktığımız zaman siyasetin gölgesinden kurtulması gerekir. Bilim Kurulu sadece bir tavsiye kurulu değil; halka karşı sorumlulukta alması gerekir. Toplamda bu sürecin terse dönmesi işçi sınıfına bağlıdır. İşçi sınıfının emekçilerin müdahalesine bağlıdır, halkın örgütlü itirazına bağlıdır.” dedi.
"1 MAYIS’TA GÜCÜMÜZÜ GÖSTERELİM"
Yaklaşan 1 Mayıs ilgili de konuşan Akdeniz “Bugün evde oturacak gün değildir. Pandemi zorluklarına rağmen fiziksel mesafe kurallarına uygun şekilde kitlesel bir şekilde; iktidara, ilaç tekellerine, kapitalist düzene gücümüzü göstermek zorundayız. 1 Mayıs iş yerinde eylemlerle, hastanelerde eylemlerle, dalga dalga gelişen protestolarla itiraz fotoğrafı ortaya çıkacak. Ve buradan Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız.” ifadelerini kullandı. (HABER MERKEZİ)