Demokrasi Konferansı bileşenleri: Ülkenin geleceğinde bizim de sözümüz var!
Aralarında Zülfü Livaneli, Rıza Türmen, Ahmet Türk, Şebnem Korur Fincancı'nın yer aldığı bir grup aydın, sanatçı, hukukçu, siyasetçi bir araya gelerek Demokrasi Konferansı çağrısı yaptı.
Fotoğraf: MA
Ahmet Türk, Canan Arın, Celal Fırat, Genco Erkal, İhsan Eliaçık, Melda Onur, Murathan Mungan, Nejla Kurul, Öztürk Türkdoğan, Rıza Türmen, Şebnem Korur Fincancı, Tarık Ziya Ekinci ve Zülfü Livaneli'nin de aralarında olduğu aydın, sanatçı, hukukçu ve siyasetçiler Demokrasi Konferansı düzenlenmesi için çağrı yaptı. Şişli Nâzım Hikmet Kültür Merkezinde bir araya gelen çağrıcılar, Kovid-19’un derinleştirdiği siyasal ve ekonomik kriz koşullarında zorla rıza almaya çalışan iktidarın ülkeyi koyu karanlığa soktuğuna dikkat çekti.
"ÜLKE, GERİCİLİĞİN KOYU KARANLIĞINA SOKULMAYA ÇALIŞILIYOR"
Düzenlenen açıklamada ortak metni Yazar Ayşegül Devecioğlu okudu. Ülkenin siyasal ve ekonomik krizin sürüklendiği belirtilen metinde, “Kovid-19 salgını ekonomik krizi derinleştirdi. Ülkede yaşayanlar, açlıkla, yoksullukla, işsizlikle ve salgında ölümle yüz yüze bırakıldı. Ne yurtta, ne cihanda barış içindeyiz. Kamu varlıkları ve doğa acımasızca yağmalanıyor. Hapishaneler siyasi muhalifler ve gazetecilerle dolu. Her gün üç kadın öldürülürken İstanbul Sözleşmesinin tek taraflı feshi için adım atılıyor. LBGTİ+ bireylere yönelik nefret suçu işleniyor. Kanal İstanbul gibi rant projeleriyle ekoloji yıkıma kapı açılıyor. Bu koşullarda iktidarın siyasi meşruiyeti giderek daha fazla sorgulanıyor. Yurttaşların bu yönetime rıza vermeyeceği ortaya çıktıkça, baskılar da artırıyor. Ülke, gericiliğin koyu karanlığına sokulmaya çalışılıyor” ifadelerine yer verildi.
"ÖZGÜRLÜK, EKMEK, ADALET, BARIŞ TALEPLERİ YÜKSELİYOR"
“Biz, demokrasiden ve özgürlükten yana olanlar, bu karanlık manzaranın aydınlık yüzüne bakıyoruz” denilen metinde, “Baskılara boyun eğmeyen, seslerini yükselten işçileri, köylüleri, kadınları, gençleri, esnafı, avukatları, ekoloji mücadelesi verenleri, sağlık ve eğitim emekçilerini görüyoruz. Ülkemizin her köşesinden özgürlük, ekmek, adalet, barış talepleri yükseliyor. İşte Demokrasi Konferansı bu sesleri birleştirmek için yola çıkıyor” denildi.
Metinde şu ifadelere yer verildi: “Özgürlük, eşitlik, demokrasi talepleri ile işsizliğin, yoksulluğun görülmemiş boyutlara geldiği, eşitsizliklerin kabul edilemez bir düzeye ulaştığı ülkemizde ezilen kesimlerin hak taleplerini ekmek, adalet ve özgürlük başlığı altında birleştirmek ve birlikte hareket etmelerine zemin sağlamak için, bu sesleri büyütmek birleştirmek ve gücünü açığa çıkarmak için, ülkede bir demokrasi rüzgârı estirmek, toplumsal barış hedefini ve demokrasi mücadelesini bir ileri aşamaya taşımak için, halka umut verecek bir ortaklaşmayı yansıtmak, her alanda yaşanan hak ihlallerine, baskı ve hukuksuzluğa karşı güçlü bir itiraz sesi yükseltmek için yola çıkıyoruz.”
ORTAK TALEPLER
Metinde son olarak şu çağrı yapıldı: “Hak mücadelesini verenler bir araya gelip seslerini birleştirecek, taleplerini, ülkenin geleceğini inşa edecek bir program etrafında ortaklaştıracak. Demokrasi, iş, özgürlük, adalet, ekmek için mücadele eden kesimlerin mümkün olan en geniş biçimde temsil edilmesi ve konferansın hazırlık sürecinin ortaklaşmalara, bir araya gelişlere imkân verecek şekilde örülmesi hayati önem taşıyor. Demokrasi isteyen bütün kesimleri, hak örgütlerini, platformları, kurumları bu heyecan ve umut verici hazırlık sürecine dahil olmaya, süreci birlikte örmeye davet ediyoruz.”
Pandemi koşulları nedeniyle katılımcılar yapılan açıklamaya online katıldı. İlk konuşmacı olan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, pandemiyi fırsata çeviren siyaseti işaret ederek konferansla yeniden toplum olma arayışının çok kıymetli olduğunu belirtti. İktidarın pandemi politikasını eleştiren Fincancı yaşam hakkının ihlal edildiğine vurgu yaptı.
"DEMOKRASİ OLMADAN SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ"
DİB Sözcüsü, eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen de “Haksız yere cezaevinde yatan kitleler, öbür yandan iş, aş isteyen evine ekmek götüremeyen kitleler var. Demokrasi Konferansı bu talepler arasında bağlantı kurmayı amaçlamakta. Bugün biliyoruz ki kadın hareketiyle Kürt halkının talepleri ancak demokrasiyle karşılık bulabilir. Demokrasi konferansı yeni bir bilinçlenmeyi hedeflemekte. Demokrasi Konferansı büyük bir yürüyüşün başlangıcı" dedi.
Yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Ahmet Türk de “Demokrasi olmadan bırakın Kürt sorununu hiçbir sorunu çözemeyiz. Ne işçinin, ne emekçinin, ne kadının sorununu asla çözemeyiz. Yapacağımız çalışmaları sınırlamak, farklı yere çekmek, birileriyle birlikte olmayı sakınmak Türkiye demokrasisine zarar verir” diye konuştu.
Eski CHP milletvekili ve gazeteci Melda Onur da Soma Davasından açıklamaya katıldı. Davadaki adaletsizliğe dikkat çeken Onur davanın demokrasi ile bağlantı olduğunu söyledi. Onur, pandemiyle birlikte bir kez daha demokrasinin öneminin ortaya çıktığını söyledi.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan da barış hakkının demokrasiyle ile bağlantısı üzerinde durdu. Türkiye’de bir türlü çoğulcu yapısının kabul edilmediğini ifade eden Türkdoğan, “Barışı savunmanın demokrasiye giden önemli bir yol olduğunu söylüyoruz” dedi.
Hukukçu Canan Arın da İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin hukuka ayrı bir durum olduğunu anlattı. Arın, bu gidişata dur demek için hak, özgürlük, adalet, ekmek talepleri bulunan tüm kesimlerin ortak mücadelesinin önemine vurgu yapıldı.
Alevi Dernekler Federasyonu Başkanı Celal Fırat ise egemenlerin ahlaki değerler üzerinden kendi iktidarlarını devşirmek istediğini belirterek “Zulme karşı dur demeliyiz” dedi. Fırat Alevi halklar açısından demokratik eşit yaşamın vazgeçilmez olduğunu vurgulayarak “Bugün insanlığın yeniden sınandığı eşiklerden geçiyoruz. Cümle varlığın bizden alacaklı olduğu eşikteyiz. Artık nefse dur demeli, zulme dönmüş sınırsız tüketim anlayışına dur demeli, nefsi iktidarlarını zulüm ve beka sorununa dönüştüren arsızlığa dur demeliyiz” diye konuştu.
"BU REJİMDE DEMOKRASİNİN ADI YOK"
“Bu rejim özgür yurttaşların rejimi değil, burada demokrasinin adı yok!” diyen Eğitim Sen Genel Başkanı Necla Kurul da, “Hep birlikte tüm renklerimizle nasıl yaşayabileceğimiz sorusunu önümüze koymalıyız” diye belirtti.
Siyasetçi Yazar Tarık Ziya Ekinci, açıklamaya görüntülü mesaj gönderdi. 2016 kurulan otoriter tek adam rejiminin ülkenin içinde bulunduğu durumu daha da vahimleştirdiğini söyledi. "Halkın büyük çoğunluğu tek adam rejiminin son bulması için parlamenter sistemin işlevlik kazanmasıyla demokrasinin kurulacağı, her şeyin düzeleceği algısına kapılmıştır. Oysa demokrasi konusundaki bu algı son derece yanlıştır. Erdoğan rejiminin değişmesi, ileri bir adımdır. Fakat demokrasiye geçiş değildir. Demokrasi statik bir olgu değil, sürekli ilerleyen ve gelişen bir süreçtir” diyen Ekinci, demokrat olmanın gereği olarak, Kürtlerin taleplerini savunmak ve yanında olmak gerektiğine de vurgu yaptı.
Açıklamaya EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, EMEP İl Başkanı Sema Barbaros, HDP İstanbul İl Eş Başkanı Elif Bulut, Halkevleri İstanbul Bölge Temsilcisi Zeynep Çelik de katıldı. (İstanbulEVRENSEL)