13 Nisan 2021 13:10

Tutuklu oranı en yüksek ülke Türkiye | Av. Tugay Bek: Tutuklama kural haline gelmiş

Avrupa Konseyi 2020 ceza istatistikleri raporuna göre Türkiye, her 100 bin kişiye düşen tutuklu ve hükümlü sayısında ilk sırada yer aldı. Av. Tugay Bek, “Türkiye’de tutuklama kural haline gelmiş" dedi

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Türkiye'nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi, 2020 ceza istatistikleri raporunu yayımladı. Rapora göre Türkiye, 31 Ocak 2020 tarihi itibarıyla Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülke arasında, her 100 bin kişiye düşen tutuklu ve hükümlü sayısında ilk sırada yer aldı.

Rapora göre Rusya'dan sonra cezaevlerinde en fazla kişinin bulunduğu Konsey üyesi ülke Türkiye. Rusya'da tutuklu ve hükümlü sayısı 519 bin 618, Türkiye'de ise bu sayı 297 bin 19.

Tutuklu ve hükümlü sayısında Rusya ve Türkiye'yi Birleşik Krallık (91 bin 870), Polonya (74 bin 130), Fransa (70 bin 651), Almanya (63 bin 399), İtalya (60 bin 971), İspanya (58 bin 372) ve Ukrayna (52 bin 609) izliyor.

31 Ocak 2020 tarihi itibarıyla, her 100 bin kişiye düşen tutuklu ve hükümlü sayısında ise 357 kişi ile Türkiye, 356 kişi ile Rusya, 264 kişi ile Gürcistan, 220 kişi ile Litvanya ve 209 kişi ile Azerbaycan oldu. Oranın en düşük olduğu ülke 100 binde 45 kişi ile İzlanda oldu. İzlanda'yı 50 kişi ile Finlandiya, 59 kişi ile Hollanda ve Norveç takip etti.

TÜRKİYE CEZAEVİ KALABALIKLIĞINDA BİRİNCİ SIRADA

Rapora göre Türkiye ayrıca cezaevlerinin aşırı kalabalık olduğu ve cezaevi personeline en fazla tutuklu-hükümlünün düştüğü ülkeler sıralamalarında da ilk sırada.

Türkiye'de cezaevlerinde her 100 yer için 123 tutuklu ya da hükümlü kalıyor. Bu klasmanda Türkiye'yi İtalya (120), Belçika (117), Kıbrıs Cumhuriyeti (116) ve Fransa (116) izliyor.

Yine Türkiye'de her cezaevi personeline bugüne kadar bu klasmanda gözlenen en büyük sayı olan 4,8 tutuklu ya da hükümlü düşerken, Avrupa çapında bu oran 1,6.

Cezaevi yönetimlerinin aktardığı verilere göre hazırlanan raporda Avrupa'da "terör suçlarından" hüküm giyen 30 bin 524 kişinin 29 bin 827'sinin Türkiye'de olduğu bilgisi de yer aldı.

Avrupa Konseyi 5 Mayıs 1949'da 10 ülke (Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg, Norveç) tarafından Avrupa çapında insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmak amacıyla kuruldu.

Türkiye ve Yunanistan'da 9 Ağustos 1949'da merkezi Fransa'nın Strasbourg kentinde olan Konsey'e katıldı, kurucu üyeler arasına girdi.

Konsey'in en önemli adımı, 1950'da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni kabul etmek oldu.

Üye devletlerin sözleşmeye uyup uymadığı Konsey'e bağlı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından denetleniyor.

29 BİN 827 ‘TERÖR’ SUÇU

Avrupa genelinde tutuklu ve hükümlülerin yüzde 17,7'si uyuşturucu kullanımı ve satışı nedeniyle cezaevinde bulunuyor. Hırsızlık ve şiddet, yaralama, tecavüz suçlarından cezaevlerinde bulunanların oranı yüzde 13. Rapora göre tutuklu ve hükümlülerin toplam 30 bin 524'ü terör suçu nedeniyle cezaevindeyken bu sayının 29 bin 827'si Türkiye'de bulunuyor. Terör suçu nedeniyle Fransa'da 292, İspanya'da ise 209 kişi cezaevinde tutuluyor.

“TÜRKİYE’DE ÖZGÜRLÜKLER HUKUKSAL TEMİNAT ALTINDA OLSAYDI CEZAEVLERİ BU KADAR DOLU OLMAZDI”

Raporu değerlendiren Avukat Tuygay Bek, tutukluluğun “Zorunlu hallerde istisnai bir durum” olması gereken Türkiye’de tutuklamanın kural haline gelmiş olduğuna dikkat çekti.

“Cumhurbaşkanına hakaret suçlarında bile tutuklama tedbiriyle yargılama başlıyor” diyen Bek, “Yasadaki tanımıyla dikkate alındığında, bu bir tedbir. Bir cezalandırma yöntemi değil. Koşullar oluştuğunda, kaçma şüphesi gibi, delilleri karartma şüphesi gibi bazı koşullardan bahsedilir ama örneğin sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklu yargılanmasına karar veren mahkemeler burada tutuklama koşullarını değil de siyasi bir saikla hareket ederek bu kararları veriyor” ifadelerini kullandı.

Yakın zamanda yapılan infaz yasasını hatırlatan Bek, “Türkiye daha yakın zamanda infaz yasasında yaptığı kısmi af niteliği taşıyan düzenlemelere rağmen Avrupa’da birinci. On binlerce kişi de özel bir af düzenlemesiyle dışarıya salınmış olmasına rağmen durum hâlâ böyle. Türkiye aslında özgürlüklerin güvence altında olduğu, hukuksal bir teminat altında olduğu bir ülke olmuş olsaydı cezaevleri bu kadar dolu olmazdı” dedi.

“Yargı reformuyla değişen bir şey olur mu?​” sorusunu yanıtlayan Bek, şunları söyledi: “Yargı reformuyla gelecek bir takım yasal düzenlemelerden bahsediliyor. Tutukluluğun istisnai bir duruma getirilmesi gibi bir vurgu da yapılıyor. Ama uygulamaya bakıldığında siyasi baskı ve yönlendirmelerin neticesinde tutuklu olarak yargılanmaması gereken kişilerin de siyasi iradenin baskısıyla tutuklandığına tanık oluyoruz. Dolayısıyla bir hukukçu olarak iyimser bir beklenti içinde olunmaması gerektiğini düşünüyorum.”

“OTORİTER EĞİLİMLİ ÜLKELERDE TUTUKLAMALAR DAHA FAZLA”

Rapordaki ülke sıralamasına bakıldığında demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin sınırlı olduğu ülkelerin ilk sıralarda yer aldığına dikkat çeken Bek, “Bu ülkelerde seçim var, sandık var ama seçim ortamı tam bir güvence altında, özgürlükler çerçevesinde oluşmuş ülkeler değil. Otoriter eğilimli rejimlerde tutuklamaların daha yoğun olduğunu görüyoruz” dedi.

Türkiye’de, AKP döneminde en çok yapılan kamu binasının cezaevi olduğuna dikkat çeken Bek, “Cezaevleri kapasitesi AKP döneminde kat be kat artmış olmasına rağmen şu an cezaevlerinde doluluk oranları aşılmış durumunda ve yeni cezaevleri inşa ediliyor. Fabrika, okul, kamu yatırımı, istihdamı yapılmıyor. Ama istikrarlı bir şekilde Türkiye’nin tüm kentlerine cezaevi kampüsleri inşa ediliyor” ifadelerini kullandı.

Gelişmiş, demokratik, toplumsal uzlaşmanın ve toplumsal barışın sağlandığı bir ülkede cezaevi inşaatlarına değil; eğitime, istihdama ve sağlığa yatırım yapılması gerektiğini söyleyen Bek, “Kamu yatırımlarının cezaevine kaydırılmasının bir nedeni de baskı ve zor araçlarını güçlendirme gayreti” dedi.

RAPORLARIN TÜRKİYE AÇISINDAN BİR YAPITIRIMI OLUYOR MU?

Avukat Bek, “Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymuyor. Alenen yapıyor bunu. Hukuk ve özgürlükleri askıya alıyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel‘in Türkiye’ye ziyareti oldu. Burada ele alınan iki başlık var. Bunlarda da özgürlükler yok, hukuk yok, adalet yok, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanması yok. Selahattin Demirtaş kararının neden uygulanmadığı yok. Bunların lafı bile geçmiyor. Kamuoyuna yansıyan iki konu var. Birincisi, AB ile Türkiye arasındaki gümrük birliği anlaşmasının güncellenmesi. Yani ticaret ve ekonomi. İkinci başlık da Türkiye’den Avrupa’ya mülteci göçünün sınırlandırılması için Türkiye’ye ek maliyet. AB Türkiye ilişkisinde sanıldığı gibi insan hakları ve demokrasi önceleyen bir pozisyon yok. Hukuk insan hakları başlığı gündem dahi olmadı” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Bilim Kurulu Üyesi Yavuz’dan toplu taşıma açıklaması: Kalabalık kesinlikle çözülmeli

SONRAKİ HABER

Orhan Pamuk "Atatürk'e saygısızlık" iddialarına yanıt verdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa