Demokratik bir ülke ve geleceğimiz için daha sıkı mücadeleye! Yaşasın 1 Mayıs!
Tek parti yönetimine karşı demokratik bir Türkiye ve geleceğimiz için daha sıkı bir mücadeleye ihtiyacımız var. Önümüzdeki 1 Mayıs’ı böyle değerlendirmek bu konudaki en acil adımlarımızdan olacaktır.
Kaynak: Max Pixel
Dünyayı aydınlatan özgürlük. Herkesin bildiği “Özgürlük Anıtı”nın orijinal, resmi adı. 1886 senesinde Fransa, ABD’ye dostluk nişanesi olarak yapımı 10 yıl süren bir heykel hediye ediyor. Heykelin bir elinde “dünyayı aydınlatacak meşale” diğer elinde ise 4 Temmuz 1776 tarihli bir belge. Belge, özellikle Avrupa olmak üzere dünya burjuva devrimlerine ilham verecek 1789 Fransız İhtilali’nden 13 yıl önce ilan edilmiş Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ni temsil ediyor. Eni sonu heykelin mesajı şu: Bağımsızlık bildirgesi bağlamında ilan edilmiş burjuva haklar dünyayı aydınlatacak haklar ve yasalardır. Buradan bakıldığın son derece normal ve ilerici bir tablo okumak mümkün. Şimdi hemen aynı yılın 4 ay öncesine bakalım: 1 Mayıs 1886. Dünyayı aydınlatacak özgürlüğün simgesi olan ABD’nin Louisville, Kentucky bölgesinde işçiler 8 saatlik iş günü talebiyle grev organize ediyorlar. Grev devam ederken polis işçilerin üstüne ateş açıyor, 2 işçi yaşamını yitiriyor. Bu olayı protesto etmek üzere Haymarket’ta bir araya gelen işçilerin mitingde bomba patlamasıyla birlikte yüzlerce işçi gözaltına alınıyor, işçi önderleri tutuklanıyor. Dünyayı özgürlükle aydınlatacak ABD’nin egemen sınıfı 8 saatlik işgünü talep eden işçilerin üzerine ateş açıyor, provokatif saldırılar organize ediyor, işçi önderlerin idamına karar veriyor. O günden bugüne birçok şey değişti. Emperyalist kapitalizm daha da azgınca saldırdı, işçi haklarının gasp etmeyi egemenliğinin bir aracı olarak belledi ve sömürü düzenini olabildiğince sahiplendi. Dünyaya aydınlatan özgürlük ise bu sömürü düzenin karşısında dünyanın dört bir yanından mücadele eden işçilerin elinden oldu.
BİR ELDE ALDATMANIN KİTABESİ DİĞER ELDE SÖMÜRÜ DÜZENİN MEŞALESİ
Bugün Türkiye’yi temsil eden başka bir ülkeden hediye edilmiş bir heykel yok, en azından özgürlük heykeli kadar ikonik olan… Ancak Türkiye’nin “Özgürlük Heykeli”ni hayal edecek olursak tek bir adamın bir elinde bir meşale diğer elinde ise “Hedef 2023” yazan bir kitabe görmemiz şaşırtıcı olmazdı. Artık geçmiş sembolik bir tarih, ikna etmiyor olacak ki tek adam yönetimi demokratik, ekonomik ve sosyal hakların tamamını ya 2023 gibi sembolik bir tarihe, ya da “yeni sivil anayasalara”, “insan hakları paketlerine” ve “ekonomik reform paketlerine” havale ediyor. Öte yandan tek parti yönetimi adımlarını, bu işçilerin, emekçilerin ve gençlerin sorunlarını çözmekten ziyade kendi gücünü pekiştirmek yönünde atıyor. Son bir yılı gözümüzün önüne getirsek bile bunu söylemek mümkün. Pandemi süreci boyunca halk yararına en ufak bir adım atılmadı, online eğitim ile birlikte eğitim bir hak olmaktan neredeyse çıktı, üniversitelere okul bileşenlerinin ezici çoğunluğunun itirazına rağmen rektörler atandı, yüzbinlerce kadının itirazına rağmen İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldırıldı. Bunlar sadece öne çıkanlar. Tek parti yönetimi, 1886’daki ABD Egemenlerinde aldığı deneyimi pekiştirmiş olacak ki her türlü demokratik, ekonomik hakka saldırıyor. Bir elinde geleceğe havale ettiği aldatmacanın kitabesini taşıyor, diğer yandan tarihten aldığı sömürü düzenin meşalesini.
KİTABEYİ BAŞTAN YAZALIM MEŞALEYİ YENİDEN YAKALIM!
Bugün 1 Mayıs Türkiye’de yine milyonlarca işçinin talepleri ile birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanacak. İşçiler taleplerini alanlarda, iş yerlerinde haykıracak. Gençlik burada işçilerin emekçilerin yanında yerini alacak, senelerdir olduğu gibi. Ancak geçen seneden bu seneye baktığımızda küreklere daha sıkı asılmamız gerektiği aşikâr, pratik sonuçlar bunu gösteriyor. Bu 1 Mayıs’ı diğerlerinden daha kritik kılan da bu. Haklarımızın gasp edildiği, gelecek mefhumundaki belirsizliğin katlanarak sorunları derinleştirdiği herkesin malumu. Umutsuzluğa kapılmayalım uyarısını yaparak bu gerçekleri ifade edelim. Tüm bunlar karşısında ne olursa olsun bir yanda hala kendini geliştirerek iyi bir geleceğe sahip olmak, burjuva muhalefetinden belli başlı ilerici sonuçlar beklemek gibi seçenekler makul gelebilir. Ancak bugün bu cenderenin içinden bizi çıkaracak olan şey fakatsız, birleşik bir mücadele hattıdır. Tek parti yönetimini saldırıları oldukça ağır ancak önlenemez değil. Gerek son zamanlarda Türkiye’de tek parti yönetimine gerekse bugün ve geçmişte çeşitli kesimlerden gençlerin, egemenlere karşı çokça mücadele deneyimi var. Bu deneyimler eldeki kitabelerin de yanan meşalelerin de bizim için yazılabileceğini, bizim için yanabileceğini gösteriyor. Tek parti yönetimine karşı demokratik bir Türkiye ve geleceğimiz için daha sıkı bir mücadeleye ihtiyacımız var. Önümüzdeki 1 Mayıs’ı böyle değerlendirmek bu konudaki en acil adımlarımızdan olacaktır.
Demokratik Türkiye, Özgür Bir Gelecek İçin Yaşasın 1 Mayıs!