14 Nisan 2021 02:31

Cinsellik ve örtülü şiddet

Şiddet hayatın her yerinde. Örtülü şiddet kolay görülmese ve hassasiyet içerse de insanların dikkat etmesi ve şiddetin her haline karşı durması gerektiğini düşünüyorum.

Cinsellik ve örtülü şiddet

Fotoğraf: Hilal Tok/Ekmek ve Gül

Sıla

Avcılar Evrim Atölyesi

Avcılar Evrim Atölyesi’nden merhaba dostlar. 6 Nisan günü Arşaluys Kayır ile “Cinsellik ve Örtülü Şiddet” konusunu tartıştık. Türkiye’de yaşanan cinsiyet sorunlarının, kadına yönelik şiddetlerinin ve cinayetlerinin sıkça yaşandığı dönemde yaptığımız etkinlik bizlere fikir destekçiliği etmiş oldu. Etkinlikte konuşulan konularda benim dikkat çekmek istediğim bir nokta var “örtülü şiddet”.

ŞİDDET HER YERDE

Hayatımızın hemen her yerinde örtülü şiddete maruz kalıyoruz. Örneğin evlerde, kız çocuğu korku ile büyütülür (baba korkusu, abi korkusu, amca korkusu vs.). Eğer onların istediğini yapmazsa kız sıkça duyduğumuz sözler söylenir: “Baban bir duyarsa ne yapar biliyor musun? Öldürür seni!” Önce korkutulur daha sonra tehdit edilir. Erkek çocuğu saçını uzatıp topladığında, kulağına küpe taktığında genelde babasından korkar. Çünkü babasının oğlu, kız işleriyle uğraşamaz! Aynı zamanda arkadaşları tarafından da buna benzer kılıflar kullanılır. “Erkek adam saçını uzatır mı? Kız mısın sen?​” gibi kılıflar kullanılarak örtülü şiddete maruz bırakılırlar. Bir kadın ben ailemden ayrı bir evde yaşayacağım dediğinde, kadına hemen yakıştırmalar yapmaya başlanır. “Bir başına ne yapacaksın? Seni tek bırakmayız, sen kendini koruyamazsın.” Peki neden kadınlar korunacak hale geldi?

KADIN NEDEN KORUNACAK HALE GELDİ?

Aileden çıkıp partner ilişkilerine değinelim. Eşlerin, sevgililerin birbirlerine yaptığı örtülü şiddetle vardır. Etkinlikte Arşaluys Kayır’ın verdiği örneklerden biri, ağızdan çıkan sözüm ardından söylenen sözün şaka olduğunu söylemek. Çiftten biri diğerine “Ya sen zaten bu işleri yapamayacak kadar acizsin” dediğinde partnerin yüzünün asıldığını görüyor ve “Ama ben şaka yapmıştım” diyor ve ağzından çıkan sözü unutturuyor. Oysaki karşı tarafı aşağılayan örtülü bir şiddet söz konusu. Bir başka örnek ise gülerek iğneleyici sözler söylemek. “Sen bu işleri yapabilsen gam yemem” deyip hafif gülümsediğinde şiddet gibi algılanmasa da özünde yine aşağılayıcı bir anlatım içerir. Bu şekilde örnekler çoğaltılabilir. Şiddet hayatın her yerinde. Örtülü şiddet kolay görülmese de hassasiyet içerse de insanların dikkat etmesi ve şiddetin her haline karşı durması gerektiğini düşünüyorum.

KADIN VE TOPLUM

Biraz da kadın bedeninin toplumda nasıl algılandığına değinmek istiyorum. Çünkü kadınlara öyle bir gözle bakılıyor ki sanki kadın erkekler için tasarlanmış, ev işleri, çocuk bakımı için köle. Erkeği cinsel anlamda memnun etmek için bir obje. Kadının görevlerini belirlemeye çalışan bir toplum algısı var. Kadın dudağına kırmızı ruj sürmesin, dikkat çeker! Bu tür algılar tamamen yanlıştır. Bizler diyoruz ki kadın-erkek eşittir. Bir erkek hangi yönüyle öne çıkmak istiyorsa çıkabiliyorken, kadınlar da aynı şekilde çıkabilir. Kadın dediğimizde bize direkt beden çağrıştırmamalı. Bu zihniyet her zaman kadınları aşağılayan, şiddetin türlerine maruz bırakan bir şey olmuştur.

Önüne geçilemeyince bu şiddet biçimleri cinayete varıyor. İnsanlar istedikleri gibi sokaklarda yürüyemiyor. Evlerinden çıktıkları an tehlike başlıyor. “Acaba başımıza ne gelecek? Biri bize sözlü taciz edecek mi? Peşimize takılacak mı? Hiç tanımadığım biri yolun ortasında bana fiziksel şiddet uygulayacak mı, öldürülecek miyim?​” diye yollara düşüp hayatımıza devam etmeye çalışıyoruz. Her zaman şiddete, cinayetlere başımızı eğmemeye çalışıyor, direniyoruz.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE SAHİP ÇIKMALIYIZ

İstanbul Sözleşmesi’ne de değinmek istiyorum. Bir sabah uyandığımızda neye uğradığımızı şaşırdığımız o sabaha gidelim. Şiddete uğrayan, öldürülen kadınların, çocukların hakkını arayan uluslararası sözleşme bir sabah uyandığımızda tek bir insanın fikri ile kaldırıldığını öğrendik. Peki neden sözleşmeye karşı çıkılıyor? Onca çocuğun cinsel istismarına susalım diye mi? Suçlular cezalandırılmasın diye mi? Sözleşme varken dahi suçlular hak ettiği cezayı almıyorken şimdi ne olarak? Yolun ortasında dövülen kadının hakkı aranmasın diye mi sözleşmeye karşı çıkıldı? Kadınlar şiddet görmeye devam ediyor. Öldürülüyorlar... Çocuklar istismara uğruyor! Öldürülüyorlar... Bizden susmamız, kendi işimize bakmamız bekleniyor. Yarın bir gün bizim başımıza bunların gelmeyeceğinin garantisi yok. Bu nedenle haklarımızdan, bugünümüzden, yarınımızdan ve İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmemeliyiz. Arşaluys Kayır ile yaptığımız etkinlikte oldukça güzel yerlere değindik. Fikirlerimizi yeniledik ve geliştirdik. Avcılar Evrim Atölyesi olarak etkinliklere devam edeceğiz. Sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Evrensel'i Takip Et