Mesele her durumda sömürü düzenin sorunlarına geliyor!
21 yaşındaki işçi hem amirallerin hem de hükümetin yanlış yaptığını, meselenin uluslararası anlaşmalar değil vatandaşın durumunun ne olduğu olmadı gerektiğini ifade ediyor.
Fotoğraf: Mustafa Çiftçi/AA
Sinancem ALİKOÇ
Ankara
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin gündem olmasının ardından amirallerin yaptığı açıklama oldukça gündem oldu. 103 Amiral yayınladıkları bildiride Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden çekilmenin yanlış bir karar olacağını vurguladı. Ancak hem açıklamanın biçimi hem de Türkiye tarihinin birden çok darbeye yer vermesi sebebiyle bildiri hükümet ve ortakları tarafından darbecilikle suçlandı. Amirallerin yayınladığı bildiri anti-demokratik tutumun bir ucu olurken, darbecilik suçlamasıyla tek parti yönetimin hamlelerini meşrulaştırma çabası bu tutumun bir diğer ucu oldu. Hem Montrö Sözleşmesi’ni hem de amirallerin bildirisini OSTİM’li genç işçilerle konuştuk.
OSTİM’de uzun bir aradan sonra ilk defa bir siyasal meselenin yoğun bir biçimde kendiliğinden gündem olduğunu söyleyebiliriz. Birçok işçi Montrö Sözleşmesi’nin içeriğine vakıf değil, aynı iş yerinde çalışan yaşça büyük tecrübeli işçiler görece sözleşmenin temel hattına daha hâkimler. Ancak amirallerin yayınladığı bildiri ve üzerine yapılan “darbe” ve “darbecilik” tartışmaları herkesin malumu. Dolayısıyla esas gündemimiz sözleşme, boğazlar ya da buna bağlı tartışmalar değil darbe ve demokrasi üzerine oluyor. Genç işçilerin görüşleri ne olursa olsun görüşlerini belirleyen şey çalışma koşulları oluyor.
“ÖZGÜRÜZ DEDİYSEK BİR YERE KADAR KARDEŞ”
İlk durağımız iş makineleri bakım onarımı yapan bir atölye oluyor. Patronun o gün işe gelmemesi sebebiyle daha rahat olduklarını ifade ediyorlar. Öncelikle sohbetimiz iki kişi başlıyor. 23 yaşında kalfalık belgesini 4 sene önce almış bir genç işçi amiralleri darbeci olarak nitelendiriyor. Erdoğan’ın tutumunu doğru bulduğunu belirten genç işçi bir gecekondu mahallesinde oturduğunu belirterek vatanı o amirallerin değil kendi mahallesinden çıkan şehitlerin koruduğunu ifade ediyor. Erdoğan’ın darbe karşısında tavrının önemli olduğunu söyleyen genç işçi MHP lideri Bahçeli’nin CHP’yi hedef alan konuşmasını doğru bulmadığını ifade ediyor ve ekliyor “Mesele Erdoğan ya da CHP meselesi değil, esas olan milletin iradesinin temsil edilmesi.” Çay molası yerine o an gelen 16 yaşındaki çırağa biz davranmadan çalışma arkadaşı soruyor soruyu: “Askerlerin bildirisine ne diyorsun?” Aynı zamanda Çıraklık Yetiştirme Merkezi’nde Makine Bölümü öğrencisi olan genç çırak “Askerlerimiz doğrusunu yapar” diyerek söze atlıyor. Daha sonra arkadaşlarının uyarısıyla hemen kendine geliyor ve darbecilerden taraf olmadığı söylüyor. Siyasetten anlamadığını ve anlamak istemediğini ifade eden genç çırak “Bu işler çok karışık her şey birbirine girmiş ama ben darbeye karşı olurum, çünkü milletin hakkına giriyor darbe ben milletin hakkına geçilsin istemem” ifadelerini kullanıyor. Bu tartışmanın geleceklerini etkileyip etkilemediğini sorduğumuzda 23 yaşındaki genç işçi cevaplıyor hızlıca: “Olmaz mı, vatan elden giderse gelecekte gider.” Sohbetin başında yakındığı çalışma koşullarını, gelecekten beklentisinin bu koşulların düzelmesi olarak ifade ettiğini hatırlattığımız genç işçi kötü koşularda çalışmayı elbette istemediğini ama şu an en azından esaret altında olmadıklarını belirtiyor. Tam o esnada sohbet başında beri orada olan ustanın iş başına geçmelerini telkin etmesiyle sohbetimiz noktalanıyor. İş başına çağırılan genç işçi sırıtarak son sözünü ekleyiveriyor: “Özgürüz dediysek, işte bu kadar özgürüz kardeş.”
“HER ŞEYDEN ÖNCE VATANDAŞIN KARNI DOYMALI”
Atölye aralarında sohbet ede ede gezmeye devam ediyoruz. İşçilerin ezici çoğunluğu darbe dendiği anda karşısında olduklarını belirtiyor. Canı gönülden bunu söyleyenlerin sayısı az olmasa da darbeye karşı olduğunu ifade etmemek riskli görüldüğü için tutum belirtenler çoğunlukta görünüyor. Bir çay ocağında genç bir işçiyle sohbete başlıyoruz. Redüktör üretiminde çalışan 21 yaşındaki işçi hem amirallerin hem de hükümetin yanlış yaptığını ifade ediyor. Nedenini sorduğumuzda meselenin uluslararası anlaşmalar değil vatandaşın durumunun ne olduğu olmadı gerektiğini ifade eden genç işçi evli ve çocuk sahibi olduğu geçinemediğini ifade ediyor. Darbeye karşı olduğunu, demokrasinin olması gerektiğini sık sık tekrar eden genç işçi her şeyden önce vatandaşın karnı doyması gerektiğini ifade ediyor.