14 Nisan 2021 01:00

Kimin aşısı kime aşı?

Vaka sayılarının artmasıyla birlikte bunun gerisinde kalan aşılanma sürecine dair Avcılar Evrim Atölyesi’ne katılan, yürütücüsü olan arkadaşlarımızla sohbet ettik.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Kaan BİÇİCİ

Avcılar Evrim Atölyesi

Koronavirüs vakaları ve virüsten kaynaklı ölümler gün geçtikçe daha çok artmaya, bu kriz karşısında iktidar hala sadece belli kesimleri koruyan “önlem” ve “yasaklarıyla” kriz daha da derinleşmeye devam ediyor. Kasım 2020’den bu yana sürekli aşının siparişlerini duyduğumuz birkaç aydan beridir de belirli kesimlerin aşılanmaya başladığını gördüğümüz bir durumun içerisindeyiz. Aşılanmanın yavaş olması ve aşılanma sürecinin uzun tutulması da toplum bağışıklığı oluşumunda da en büyük engellerden. Aşılanmanın belirli öncelik gruplarına göre sırayla devam ediyor olması da bu öncelik gruplarının da neye göre belirlendiğine dair bir tartışma yarattı. Biz de Avcılar Evrim Atölyesi’ne katılan, yürütücüsü olan arkadaşlarımızla aşılanma sürecine dair sohbet ettik.

Salgının gidişatına dair konuşarak başlıyoruz sohbetimize. Artan vakalar ve ölümlerden ötürü, arkadaşlarımız ya kendisi ailesiyle virüse yakalandığından ya da yakın çevresinde daha çok vaka haberleri duyduğundan sürecin daha da kötüye gittiği konusunda herkes hem fikir. Aşıya dair konuşmadan önce HES kodu üzerine üniversite öğrencisi arkadaşımız Büşra “HES kodu meselesi de bir garip bir sürü yeri geziyorum ben ama bana şu süreçte hiç test yapılmadı. Taşıyıcı olup yaymış olabilirim” dedikten sonra bir diğer üniversite öğrencisi arkadaşımız Ilgın da “Hane içinden tek HES koduyla da girilebiliyor. Pek bir manası yok” diyor. 12. Sınıf olan Mehmet ise hiçbir şekilde güvenmediğini söylerken, yine 12. Sınıf olan İlayda ise bazı yerlerde HES koduna bakmadıklarından sadece ateş ölçtüklerinden bahsediyor.

AŞILANMA DA KARŞIMIZA GELEN ÖZEL HASTANE SEÇENEĞİ

Aşı ve aşılanmaya dair ise farklı görüşler duyuyoruz arkadaşlardan. Üniversiteye bu sene başlamış arkadaşımız Erdem “Aşı pandeminin önüne geçilmesi için gerekli bir şey tabii ki ama aşı olduktan sonra da bulaşmayacağının garantisi yok” dedikten sonra Mehmet artık maske takmaktan bunaldığını belli edercesine “Salgının bitmesi için bence de aşı gerekli, aşılandıktan sonra maskesiz gezeceksek de harika olur” diyor. Ilgın özel hastanelerde aşıların satıldığına dair söylentinin olduğundan bahsettikten sonra Büşra devletin bu meseleyle ilgilenmesi gerektiğini söylüyor. Ilgın devletin alternatifi olarak özel seçeneğinin önümüze koyulduğunu söylerken Erdem “Devletin alternatifi olmamalı. Maskenin satılması da bunu besliyor aslında. Devlete olan güveni sarsıyor” diyor.

Aşıların içeriğine dair ise bazı arkadaşlarımızın kuşkulu olduğunu öğreniyoruz. 11. Sınıf öğrencisi olan arkadaşımız Dilan aşı sırası gelirse olacağını, güvenilir bulduğunu söylüyor. Erdem “SinoVac aşısını yaptırmam diğerleri parayla satılsa bile daha güvenilir duruyor” derken İlayda aşılanmaya dair kararsız olduğunu söylüyor: “Aşının içeriğine dair pek bir şey bilmiyorum, şimdi bana sorsalar aşı olmak istemem.” Ilgın bu kararsızlığın aşılara ve aşılanmaya dair herhangi bir bilgilendirme yapılmamasından kaynakladığını söylüyor. Büşra da “İnsanlar sosyal medyadan öğreniyor aşıların içeriğini, nasıl yapıldığını. Herkes o kadar araştırma gerekliliği hissediyor ki temel biyoloji biliyorlar artık” diyor.

NEYE GÖRE ÖNCELİK?

Aşıda öncelik meselesine dair tartışmaya başladığımızda Dilan “Yaşlılardan başlanması bence mantıklı. Çünkü ölüm oranı yüksek. Sıralama bence doğru ama bürokratlar da sırasını beklemeli” diyor. İlayda da Dilan gibi yaşlılara öncelik verilmesi gerektiğini düşünürken Büşra yaşlıların öncelikli olması hakkında “Bizim toplumda ata kültü kuvvetli. Ondan dolayı aşılanmada ilk yaşlıların olduğunu düşünüyorum” dedikten sonra Ilgın bunun kırıldığını söylemesiyle Büşra her anlamda devam ettiğini belirtiyor.

Ilgın dezavantajlı gruplara yapılmasının önemli olduğunu ancak gündelik hayat içerisinde daha çok yer değiştiren, bulaş ihtimali daha yüksek olan grupların, işçilerin öncelikli olması gerektiğini söylüyor. Mehmet ise “Bence vakaların yüksek olarak görüldüğü kesimlere, bölgelere, yaş grubuna ağırlık verilmeli” diyor. Erdem bunun da işe yaramayacağını dedikten sonra “Sınırlara indirgenebilecek bir mesele değil. Sürekli hareket halinde insanlar sonuç. Bunun kontrolü de yapılmıyor” diye de ekliyor.

ÜCRETSİZ AŞILANMA HERKESİN HAKKI

Öncelikli grup tartışmaları sürerken Erdem belki de bu meseleler tartışılırken unutulan ya da çok dikkat edilmeyen bir şeyden bahsediyor “Aşılanma eğer düzgün yürütülebilseydi demezdik ki ilk şu grup olsun bu grup olsun. Herkes aşılanabilse bu soru da bu sorun da ortadan kalkmış olurdu.” İlayda da aşının herkes tarafından ulaşılabilir olması gerektiğini söyledikten sonra, Mehmet sosyal medyada rasgeldiği bir bilgiden bahsediyor “İnternette görmüştüm bir hastalığın aşısını bulan kişi daha da yaygın olabilmesi için patent almamış. Bence öyle olmalı.” Dilan ise herkesin aşılanması gerektiğinin önemine tekrar vurgu yaparken belli kişilerin, grupların kendi çıkarları için patent durumunun olduğunu belirtiyor ve böyle bir salgın döneminde bunun daha da kötü bir şey olduğundan bahsediyor.

Erdem “Bence burada devlet, vatandaş için ücretsiz kılmalı. Üretimini de tedarikini de garanti altına almalı” diyor. Büşra da fikri mülkiyet konunun önemli olduğundan bahsettikten sonra belli koşular sağlandığı ve sonrasında da denetlendiği sürece kesinlikle üretiminin yapılmasının ve aşılanmanın yaygın bir hale gelmesinden bahsediyor. Erdem ücretli olmasına dair de “Ücreti de belirleyen üretici, ona müdahale edemiyoruz” diyor. Büşra’nın bu meseleye dair söylediği de belki tüm bu tartışmalardan bize kalması gereken bir şey “Biz müdahale etmeliyiz.”

ÖNCEKİ HABER

Hollandalı aşırı sağcı siyasetçi Geert Wilders'in "Stop İslam" paylaşımına tepki

SONRAKİ HABER

Kimin aşısı kime aşı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa