13 Nisan 2021 17:00

Prof. Dr. Fincancı: Kovid-19 bir işçi sınıfı hastalığıdır, çarkları biz durduralım

TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Londra’da yayın yapan Community Web TV’de salgınla mücadele konusundaki soruları yanıtladı.

Şebnem Korur Fincancı | Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Evrensel

Paylaş

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Londra’da yayın yapan Community Web TV’de “Haftanın Gündemi” programına katıldı ve salgınla mücadele konusunda Arif Bektaş’ın sorularını yanıtladı.

Fincancı salgının yitirdiklerimizle birlikte tüm toplumun sorunu olduğuna ve böylesi büyük bir pandemi ile mücadelede bundan etkilenenlerin hep birlikte güçlü bir ses çıkarması gerektiğine dikkat çekerek sözlerine başladı. 

Fincancı TTB’nin “Haklarımıza sahip çıkalım, yaşam hakkımızdan vazgeçmeyelim” diyerek salgına karşı hep birlikte ses çıkarılması çağrısı yaptığını belirtti ve “Bugünkü salgın aslında ancak fabrikalarda, atölyelerde çalışmaya zorlanan, toplu taşımalarda hıncahınç işine taşınmak zorunda kalan emekçilerin sesiyle çözülebilir.” dedi.

"SALGINI DEĞİL ALGIYI YÖNETMEYE ÇALIŞTILAR"

Fincancı, Türkiye’de salgınla ilgili verilerin gerçeği ne ölçüde yansıttığı sorusuna cevaben, Sağlık Bakanlığı’nın verileri şeffaf olarak paylaşmadığını söyledi. Fincancı bakanlığın salgının başladığı günden bu yana tabloları sürekli değiştirerek, kutuların içerisindeki sayılarla sürekli oynayarak aslında “salgını değil algıyı yönetmeye” çalıştığını belirtti.

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, kontrolsüz bir normalleşme adımı atılmasını ve yanısıra siyasi otoritenin önlemleri hiçe sayarak kapalı salonlarda toplantılar yapmasını müteakip gelinen noktada, -önceden de aralarında fark bulunan-  açıklanan ölüm sayıları ile dönemsel fazladan ölüm sayıları arasındaki makasın daha da açıldığını belirtti.

Fincancı, Türkiye’nin, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) benimsediği değerlendirme kriterleriyle bağdaşmayan bir biçimde, Kovid testi pozitif olmayan ancak klinik bulguları Kovid olan hastaların ölümlerini hesaba katmadığını söyledi.

Fincancı, hükümetin TTB’yi niçin gereğince dinlemediği sorusuna; TTB’nin meselelere bilimsel veriler ışığında eleştirel yaklaşan ve tıbbı toplumsallaştıran bir noktadan bakan, demokratik bir kitle örgütü olduğunu ve bunun da bilhassa bu dönemde siyasi otoritenin hiç hoşuna gitmediğini söyleyerek yanıt verdi. Bu bağlamda salgından önceki dönemde de TTB Merkez Konsey üyelerinin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dedikleri için gözaltına alındığını hatırlattı.

"BU ÖLÜMLERDE İKTİDARIN DOĞRUDAN SORUMLULUĞU VAR"

Prof. Dr. Fincancı, Bilim Kurulu’nun pozisyonuyla ilgili olarak da, siyasi otoritenin başından beri bilimsel bilgiye karşı olduğunu ve hâlihazırda salgın yönetimi konusunda Bilim Kurulunun değil de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlarının uygulanıyor olmasının, mevcut siyasi otoritenin niteliğini tüm çıplaklığıyla gösterdiğini söyledi.

Fincancı, ayrıca salgınla mücadelenin insanların bireysel sorumluluğu gibi tanımlanıyor olduğuna dikkat çekti ve şöyle dedi: “Bireysel sorumlulukla, kendi sorumlulukları olmadığı yanılsaması yaratmaya çalışıyorlar. Bu ölümlerde iktidarların doğrudan sorumluluğu vardır. Bu sadece Türkiye için değil dünyadaki tüm iktidarlar için geçerli.”

TTB Merkez Konseyi Başkanı ayrıca kapitalizm ile salgın konusunda da önemli tespitlerde bulundu. Fincancı, kamusal kaynaklarla finanse edilerek üretilen aşıların bir meta olduğunu hatırlattı ve bu metanın değişim değeri üzerinden yürütülen aşı savaşlarına dikkat çekti. Fincancı bu aşı savaşlarından, atama bekleyen sağlık emekçilerine değin mevcut sorunların hiçbirisinin kapitalizmin sömürü sisteminden bağımsız şekilde ele alınamayacağını belirtti ve şöyle dedi: “Biz de ne yazık ki bu sömürü sisteminin içindeyiz, bu sömürünün parçasıyız. Bu sömürü aynı zamanda salgınla mücadele perspektifinin de yanlış yerden kurulmasına neden oldu.”     

Fincancı ayrıca TTB olarak 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla düzenledikleri uluslararası bir sempozyumda tartışma konularını tüm toplumu kapsayacak kesişimsel bir model çerçevesinde belirlemeye çalıştıklarını ve bunu da “pandemiye yol açan ve bundan sonra da başka pandemilere yol açabilecek olan neoliberal kapitalist sistemin etkileri” bağlamında yaptıklarını kaydetti.

"KOVİD-19 BİR İŞÇİ SINIFI HASTALIĞIDIR"

“Çünkü gördük ki Kovid -19 bir işçi sınıfı hastalığıdır” diyen Fincancı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kapitalizm işçi sınıfının sömürüsünde devamlılığını istikrarlı bir biçimde sürdürecektir. Buna hiç kuşku yok. Burada önemli olan bizim ne yaptığımız, kapitalizme nasıl yanıt verdiğimizdir. Onlar çarkları durdurmak istemeyecekler, biliyoruz ki bu süreçte sermayelerine sermaye kattılar; kârlarını katladılar. Olan hastalanan ve ölen işçi sınıfına oldu. Olan ne yazık ki yoksullaşan, işsiz bırakılan, güvencesiz çalışma koşullarında bütün bu güvencesizlikleriyle ortada kalan işçi sınıfına oldu. Dolayısıyla bizim kapitalistlerden haklarımızı korumasını beklememiz beyhudedir. Onlar çarkları durdurmuyorlar mı? O zaman çarkları biz durduralım. Olması gereken budur.”  (Londra/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Eşitsizliklere karşı hep birlikte mücadele

SONRAKİ HABER

104. yılında Nisan Tezleri ve Lenin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa