Kanal İstanbul’a "İtiraz et" çağrısı | Son gün 24 Nisan
Bakanlığın Kanal İstanbul için askıya çıkardığı imar planlarına itiraz süresi 24 Nisan’da doluyor. Projeye itiraz için siyasi partilerin çalışmalarını sorduk.
Ali Öztunç, Sema Barbaros, Menekşe Kızıldere, Deniz Demirdöğen | Kolaj: Evrensel
Eylem NAZLIER
İstanbul
Çılgın proje olarak bilinen Kanal İstanbul’da yeni bir süreç başladı. Kanal İstanbul’un çevresine kurulacak Yenişehir’e son şeklini verecek imar planları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanarak askıya çıkarıldı. İstanbullular, 24 Nisan’a kadar planlara itiraz hakkını kullanabilecek. Siyasi parti temsilcileri ise bu projeye karşı İstanbulluları uyarıyor: “Hep birlikte bu proje ile geleceğimize göz diken sermaye güçleri ve hükümetin adımlarına karşı kentimizi, doğamızı ve geleceğimizi savunalım.”
Birçok yönüyle büyük riskler taşıyacağı öngörülen projeye itiraz için siyasi partilerin çalışmalarını sorduk.
"RANT PROJESİNİN YAPILMASINI ENGELLEMEK İÇİN BİRLİKTE YÜRÜYELİM"
CHP Doğa Hakları ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Milletvekili Ali Öztunç: Hiçbir mantıklı açıklaması olmayan bir proje. Ekolojik dengeyi bozacak olan, İstanbul’un depremselliğini artıracak olan bir proje. Kısacası bir rant projesi. Biz rant projesine karşıyız. Burada vatandaşın çıkarına hiçbir şey yok. Burada sadece rantçılar, Katarlılar, Tayyip Erdoğan ve AKP’nin yakınındakilerin çıkarına her şey. İstanbullular da istemiyor eğer Kanal İstanbul’u isteseydiler Binali Yıldırım’ı seçerlerdi. Binali Yıldırım, tüm kampanyasını Kanal İstanbul üzerine kurmuştu. Belediye başkanı olsaydı Kanal İstanbul’u yapacağını söylemişti. Kimsenin istemediği Tayyip Erdoğan ve yandaşlarının istediği bir proje. Anketlerde AKP tabanının da istemediği gözüküyor. Her ilçemizde ayrı ayrı çalışmalar yapıyor. Halkı da bilgilendiriyoruz, çalıştaylar yaptık, yine yapacağız. İtirazlarımızı yaptık, hukuki olarak bütün süreci takip ediyoruz. Kanal İstanbul’u yaptırmayacağız onu bilsinler. Uyarıyoruz, kaybedecekler, yerine geldiğimizde de Kanal İstanbul’u kim aldıysa iptal edeceğiz. İstanbullulara çağrımız bu rant projesinin yapılmasını engellemek için bizimle birlikte yürüsünler.
"DAVA AÇTIK, SÜREÇ YAVAŞ İŞLETİLİYOR"
HDP Ekoloji Komisyonu Eş Sözcüsü Menekşe Kızıldere: Hem Marmara hem Karadeniz ekosferlerini, canlılık dengelerini olumsuz yönde etkileyecek. Ekolojik varlıklar üzerindeki kirlilik baskısını arttıracak bir proje bu. Kentin ekolojik geçiş yollarına ve koridorlarına kalıcı zararlar verecek. Üstelik sadece belli bir kesimin ulaşabileceği yeni lüks yerleşim alanı açarak kentin sosyal adalet dengesini bozup gettolaşmaya dev bir katkı sağlayacak. Bunun yanı sıra lüks bir yerleşim açarak, kentteki zaten kentin sınırlarını zorlayan nüfus sorununu bir de lüks giderleri ekleyerek İstanbul’u iyice eşitlik ve adaletten uzak, kaynakları sınırlı bir ekümenapolis haline getirecek. Halkların Demokratik Partisi olarak yurttaşların, kentin, ekolojik varlıkların zarar göreceği bu mega projeye elbette ki karşıyız. Proje ilan edildikten sonra, detaylı incelemeleri yaptıktan sonra projeye karşı bir dava açtık. Fakat dava süreçleri o kadar yavaş işletiliyor ki, pandemi bahane edilerek projeye vakit kazandırılmaktadır. Davada bilirkişiler belirlendi fakat bir türlü bir keşif tarihi belirlenmiyor. Bu da davadan projeyi durdurma yönünde bir karar çıksa bile projenin başlamış, ilerlemiş olmasına olanak sağlayarak halkın iradesini yok saymak olacaktır. Hızla hukuk yolunu seçmiş olmamıza rağmen bu yolun yavaşlatılması sebebi ile bu projenin zararlarını tartışmak ve halkımızı bilgilendirmek için farklı çalışmalar yapmaktayız. Kanal İstanbul için de hem genel merkezimizde hem yerel örgütlerimizde aynı çalışmaları yapmaktayız.
"İSTANBUL’DA TÜM İLÇELERDE ÇALIŞMALARIMIZA DEVAM EDİYORUZ"
Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros: Yeni şehir söylemleriyle kanalın iki tarafına yapılması planlanan farklı fonksiyonlardaki yerleşim yerleri ve hizmet sektörüne işlev sağlayacak alanlar ile İstanbul’un ekolojik açıdan en önemli alanları yoğun bir şekilde betona boğulacaktır. Güzergahı üzerinde yaşayan yerel halkın yerinden yurdundan olma endişesi taşıdığı Kanal İstanbul’un etrafındaki arazilerin satışı bile sermayenin çıkarlarını merkez alan bir rant projesi olduğunu ortaya koyuyor. Su kaynakları, tarım alanları ve meraların yok olması, kanal güzergahı ve bağlantı yolları sonucu, yok edilecek orman alanları nedeniyle oluşacak ekolojik yıkım herkesi korkutmaktadır. Yaratılacak tahribat nedeniyle kanal ve yeni şehir inşaatının çevreye vereceği zarar başta İstanbul’da yaşayan bizler olmak üzere tüm ülke işçi ve emekçilerine “Başka bir İstanbul yok” dedirtiyor. Türkiye için “asrın projesi” olacağı söylenen Kanal İstanbul, başta İstanbul sonra ise tüm Türkiye halklarına daha fazla vergi, daha fazla yoksulluk, daha fazla ekolojik yıkım ve daha karanlık bir gelecekten başka bir şey getirmeyecektir. Biz Emek Partisi olarak bunu İstanbul halkına anlatmaya, bunun için oluşturulacak ortak eylem platformlarının parçası olmaya, itiraz dilekçelerinin yazılması, başvuruların yapılması için İstanbul’da tüm ilçelerde çalışmalarımıza devam ediyoruz. İstanbul işçi ve emekçilerine de çağrımız; Kanal İstanbul’dan halkın bütçesine düşecek olan sefaleti kabul etmeyelim. Hep birlikte bu proje ile geleceğimize göz diken sermaye güçleri ve hükümetin adımlarına karşı kentimizi, doğamızı ve geleceğimizi savunalım.
"İSTANBUL HALKININ KARŞI DURUŞUNUN ÖRGÜTLENMESİ BİZİM GÖREVİMİZ"
SOL Parti MYK Üyesi Deniz Demirdöğen: Kanal İstanbul projesi; bilimsel bir karşılığı olmayan, çeşitli söylem ve varsayımlar üzerinden kalemşorlar tarafından kamuoyunda tartışmaya açılan, son günlerde de Montrö Sözleşmesi üzerinden çeşitli politik söylemleriyle meşrulaştırılmaya çalışılan bir yıkım projesidir. Meslek örgütlerinin ve akademisyenlerin bilimsel raporları incelendiği zaman; coğrafi, ekolojik, sosyolojik, kentsel ve kültürel anlamda İstanbul’a büyük bir yıkım getirecektir. Aynı zamanda, sadece İstanbul’a değil, Trakya ve Marmara Denizi’ne de olumsuz etkileri olacak bir rant projesidir. Kanal İstanbul için hazırlanan rezerv yapı alanı 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği ve 1/5.000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1.000 ölçekli uygulama imar planları Bakanlık tarafından askıya çıkartıldı. Plan değişikleri incelendiği zaman; kentin tüm kuzey bölgesini ve hassas ekosistemlerini kentsel gelişme baskısı altına aldığını, orman alanlarına, tahsise olanak tanındığını, su havzalarının yok edildiğini, plan kararlarını üretirken afet riskinin göz ardı edildiği çok açık görmekteyiz. Büyük bir yıkım projesi olan ‘Kanal İstanbul’a karşı tüm İstanbul halkının karşı duruşunun örgütlenmesi tüm emek ve demokrasi güçleri olarak bizlerin görevidir.