Tenor Erol Uras’ın ardından
Tenor Erol Uras, pazartesi akşamı 85 yaşında koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Pek çok eserde başrol oynayan sanatçı, Türk operasının en büyük seslerinden biriydi
Hayatını kaybeden usta tenor Erol Uras | Fotoğraf: AA
Özlem ERTAN
Erol Uras, Türk opera dünyasının en önemli, sesiyle hafızalarda yer etmiş tenorlarından biriydi. 12 Nisan akşamı 85 yaşında koronavirüs nedeniyle kaybettiğimiz sanatçı aynı zamanda çok da sevilen biriydi. Onunla çalışma, sohbet etme imkanı bulmuş herkes derin bir üzüntüyle karşıladı bu vefat haberini; hepsinin dilinde Erol Uras’ın ne kadar nazik, tevazu sahibi, güzel bir insan olduğu vardı. Uzun lafın kısası Erol Uras sadece sesiyle, yorumuyla, sahnedeki başarısıyla değil, insancıl kişiliğiyle de gönüllere taht kurmuş bir şan sanatçısıydı.
2003 yılında emekli oluncaya kadar tenor ses için yazılmış pek çok önemli rolü hem Türkiye’de hem de yurt dışında seslendiren, Türk müziği ve tango albümleriyle de müzikseverlerin gönüllerini fetheden Erol Uras’ın çok güzel, kendine özgü bir sesi vardı. İnsanda hayranlık uyandıran, etkileyici, renkli… Aynı zamanda eğitmendi Erol Uras. Operadan emekli olduktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarında şan dersleri vermiş, pek çok öğrencinin yetişmesini sağlamıştı.
MÜZİKLE DOLU AİLE ORTAMI
1936 doğumlu Erol Uras’a müzik yeteneği ailesinden geçmişti. Annesi ut, teyzesi keman, dedesi ise bağlama çalıyordu. Yıllar önce verdiği bir röportajda müzikle nasıl tanıştığını anlatırken, çocukluğunda annesinin dikiş makinesinin kapağını kaldırıp başını oluşan boşluğa uzattığından ve sonra da bağıra bağıra şarkılar söylediğinden bahsetmişti.
Marmara Üniversitesi İşletme Bölümünde okurken bir yandan da İstanbul Belediye Konservatuvarına devam eden sanatçı, 1962’de İstanbul Şehir Operasında koro sanatçısı olarak göreve başladı. Ancak opera sahnesine daha da önce 1960 yılında, İstanbul’a turneye gelen Ankara Devlet Opera ve Balesinin temsillerinde figüran olarak çıkmıştı.
ŞAİR BAŞROLLER
Güçlü ve özgün sesi kısa sürede dikkat çektiğinden 1965 senesinde İstanbul Şehir Operasında ilk başrolünü oynadı. Pyotr İlyiç Çaykovski’nin ‘Yevgeni Onegin’ operasındaki romantik, duygulu Şair Lenksy onun ilk başrolüydü. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Peş peşe önemli rolleri canlandırdı ve kapanıncaya kadar İstanbul Şehir Operasında tenor olarak görev yapmayı sürdürdü.
Kurulduktan hemen sonra baş tenor olarak İstanbul Devlet Opera ve Balesinin kadrosuna girdi. Buradaki ilk temsilinde de yine bir şairi, bu kez İtalyan Besteci Umberto Giordano’nun ‘Andrea Chénier’ operasında Andrea Chénier’yi canlandırdı. Yıl 1973’tü… Erol Uras, Fransız Devrimi’nde genç yaşında giyotinle idam edilen İstanbul doğumlu Şair Chénier’yi çok severek oynadığını söylemişti bir söyleşisinde.
OPERADAN TÜRK MÜZİĞİNE
1973’ten 2003’e kadar, tam otuz sene boyunca İstanbul Devlet Opera ve Balesinde tenor ses için yazılmış hemen hemen tüm önemli rolleri seslendirdi Erol Uras. Başrolde oynadığı eser sayısı 30’un üzerindeydi. ‘Othello’, ‘Aida’, ‘Il Trovatore’, ‘Turandot’, ‘Carmen’, ‘Maça Kızı’, ‘Cavalleria Rusticana’, ve ‘I Pagliacci’ bunlardan sadece birkaçı…
Türk musikisi de Erol Uras’ın hayatında önemli bir yere sahipti. Yaşamında operadan önce Türk musikisi vardı ve çok da seviyordu bu müziği. Kim bilir belki de o özgün ve renkli yorumunda Türk musikisi geçmişinin de katkısı vardı. Klasik opera tekniğini etkilemesin diye uzun zaman Türk müziği şarkıları icra etmedi, bununla birlikte türküleri çoksesli olarak yorumladığı konserler verdi.
Artık tekniğini etkilemeyeceğini düşündüğü noktada Türk müziği eserlerini de seslendirmeye başladı. 1993’te kurduğu bir kadınlar orkestrasıyla İstanbul üzerine Türk ve Batı müziği eserleri seslendirdi. Bu proje çok sevildi ve aynı konseptte pek çok konser verdi. Berlin’de verdiği ‘Tosca’dan Kalamış’a konseri çok ses getirdi. Akabinde İş Bankası katkılarıyla ‘Tosca’dan Heybeli’ye albümü yayımlandı.
TÜRK TANGOLARI
Erol Uras’ın diğer bir albümü ise yine İş Bankası’nın çıkardığı ‘Tango Turco’ idi. Sanatçı bu albümünde ise Türk tangolarını, Serdar Yalçın’ın yönetimindeki orkestrayla icra etti. Tangoları kendine özgü üslubuyla yorumladığı albüm müzikseverlerin hem hafızalarında hem de arşivlerinde önemli bir yere sahip.
Başta da belirttiğim gibi sadece yorumculuğuyla değil, insani özellikleriyle de herkesin sevgisini ve takdirini kazanmış bir sanatçıydı Erol Uras. Tam da bu yüzden vefatı opera camiasında büyük üzüntü yarattı. Tüm büyük sanatçılar gibi yaptıklarıyla yaşayacak olması ise en büyük tesellimiz.