15 Nisan 2021 07:42

İzmir'de işçilerle buluşan Akdeniz: "İşçi sınıfı birleşik mücadeleye öncülük etmeli"

İzmir Büyükşehir Belediyesi emekçileriyle buluşan EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, işçi ve emekçilerin en acil taleplerini haykıracağı bu 1 Mayıs'ın kitlesel kutlanmasının önemine dikkat çekti.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, toplu iş sözleşme sürecindeki İzmir Büyükşehir Belediyesi işçi ve emekçileriyle bir araya geldi. İşçiler pandemi önlemlerinin işçileri kapsamamasını eleştirerek, birlik mücadele dayanışma günü olan 1 Mayıs'ta taleplerini dile getireceklerini söyleyerek mücadele vurgusu yaptı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan işçi ve emekçilerin toplu iş sözleşme süreçleri devam ederken EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz online toplantı yaparak, hem ülke gündemini hem de işçilerin çalışma koşullarını konuştu. Sokağa çıkma yasağının 21.00’den 19.00 alınması nedeniyle online gerçekleşen toplantıda, özellikle iş yerlerinden başlayan 1 Mayıs kutlamaları, ekonomik krize eklenen pandeminin yarattığı çalışma koşullarında öne çıkan talepler konuşulurken işçiler mücadele vurgusu yapıldı.

“İŞÇİ SINIFI SESSİZ KALAMAZ”

Akdeniz, dünya ve ülkedeki ekonomik ve siyasi gelişmeleri değerlendirerek sözlerine başladı. “Dünya uzunca bir süredir ekonomik krizin sarsıntılarını yaşıyor. Henüz bir buhrandan bahsedemeyiz, ama giderek sertleşen bir süreç var. Bu aşırı üretim anarşisinden ve kapitalizmin pazar anlayışından kaynaklı kriz de kaçınılmaz. Dünya yeniden kaynayan bir sürece doğru evriliyor. Buna pandemi de eklendi ve pandemiyle kriz derinleştirdi. Her ne kadar çarklar dönse de genel olarak dünya ekonomisinde bir küçülme olduğunu da görmek lazım” diye konuşan Akdeniz, özellikle tekelci kapitalistlerin “pandemiden nasıl çıkarız” hesabında olduğunu ve AKP Hükümetinin de bu anlayışta olduğunu belirtti.

Pandemiyi fırsata çeviren hükümetin işçi ve emekçiler açısından da uyguladığı politikaları eleştiren Akdeniz, “pandeminin ortaya çıkardığı kod 29, esnek çalışma, sosyal kesintiler, sendikal haklardaki kısıtlamalar, sağlık alanındaki çöküş, işçi sınıfının sağlığa erişimin engellenmesi, eğitimin online olduğu yoksul çocukların kenara itildiği gibi bir zamanın başladığı yeni stratejiler çağına giriyoruz. Bu pandemide kapitalizm yeni sömürü taktikleriyle ilerlemeye başlıyor. Bu da işçi sınıfı açısından daha zor bir dönemi gösteriyor” diye konuştu. Tüm baskı ve dayatılan koşullara karşı işçi ve emekçilerin ülkedeki sorunları demokrasi mücadelesinden ayrı görmemesi gerektiğini belirten Akdeniz, “İşçi sınıfı burada sessiz ve tavırsız kalamaz” dedi.

Türkiye’nin iki kutuplu burjuva kamp arasında sıkıştırıldığını dile getiren Akdeniz, hiçbirinde de işçi ve emekçiler için bir programın olmadığını söyleyerek, “Tek adam yönetimine karşı en geniş ittifakları kurma görevimiz var ama yerine ne geleceği, işçi sınıfı ve onun örgütlerinin sendikaların bunun içindeki pozisyonu tartışılmadan olmaz. Bunu tabandan başlatacağız, Türkiye’nin gerçek seçeneği nedir konuşmak zorundayız. Sadece ekonomik ve sendikal taleplerle mücadeleyle bu ülkeyi karanlıktan çıkaramayız” diye konuştu. Güçlü bir halk birliğini kurmanın önemine dikkat çeken Akdeniz bunun da merkezinde işçi sınıfının olması gerektiğini ekledi.

“MERKEZİNE İŞÇİ SINIFINI KOYAN BİR SENDİKAL ANLAYIŞ İÇİN MÜCADELE”

Mücadelenin önemine vurgu yapan Akdeniz, bir diğer mücadele alanının da sendikal bürokrasi anlayışına karşı olan mücadele olduğunu söyledi. “Sendika bürokrasisi hükümetin arka bahçeleri olmak üzere işçileri sokağa çıkartmayan, sadece iş yeri bazında TİS’lerle sendikacılığı sınırlayan bir anlayışa sahip. Türkiye’nin geçtiği bu karanlık tünelde işçi sınıfını engelleyen bir pozisyon bu anlayış. Kod 29 ile işten çıkarmalar olurken, esnek çalışma dayatılırken, 4 milyon insan işsizliğe atılırken ‘ben sözleşmemi yaptım, kenara çekildim’ anlayışı olamaz. Yeni seçeneği ortaya çıkaracak şey merkezine işçi sınıfını koyan siyasi anlayış ve yine merkezine işçileri koyan bir sendikal anlayıştır” diye konuşan Akdeniz ayrıca yerli ve milli sendikacılık anlayışına karşı da mücadelenin gerekliliğinin altını çizdi.

1 Mayıs sürecine değinen Akdeniz, “Pandeminin tüm zorluğuna, olası yasaklara rağmen en güçlü şekilde iş yerlerini temel alarak örgütlemeliyiz. İşçi ve emekçilerin en acil taleplerini haykıracağı bu 1 Mayıs'ın kitlesel bir şekilde kutlanması oldukça önemli” dedi.

“GÜVENCELİ İŞ İNSANCA YAŞAM İÇİN 1 MAYIS’TA ALANLARDA OLMALIYIZ”

Toplantıya katılan işçi ve emekçiler de iş yerlerinde toplu sözleşme süreçlerine, yaptıkları tartışmaları dile getirdi. İstanbul sözleşmesine ilişkin kadın işçilerin, sendikaların kadın komisyonlarının, işyerlerinde tabanda aydınlatma yaparak eylem örgütlenmesinin önemli olduğuna vurgu yapan işçiler 1 Mayıs çalışmasına değindi. İstanbul Sözleşmesinden Kod 29’a, esnek çalışamadan işsizliğe, geçim sıkıntısından sağlık hakkına birçok konuda birleşik mücadelenin önemine değinen işçiler, “İşçiler üzerinde çok büyük baskılar var, işten atmalarla tehdit edildiğimiz, grevlerin yasaklandığı birçok sorunla karşı karşıyayız. Ancak bizler yalnızca TİS süreçlerimizde yan yana gelmediğimiz, tüm bu baskılara karşı sesimizi yükselttiğimiz bir dayanışma içinde olmalıyız. Hayat pahalılığına karşı, güvenceli iş, insanca yaşam için taleplerimizi dile getirmeli, bu talepler etrafında 1 Mayıs’ta alanlarda olmalıyız” dedi.

Ayrıca İZSU işçileri de birlikte çalıştıkları kamu emekçileriyle birlikte 20 işyerinde 1 Mayıs eylem ve açıklaması yapılmasının hazırlıklarına başladığını söyledi. (İzmir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Eski Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Cem Şimşek hakkında hapis cezası istendi

SONRAKİ HABER

Türkiye, mayıs başında bir heyeti Mısır'a gönderecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa