Konsolosluklar bildiğiniz gibi: 60 yıldır bitmeyen kuyruk
Avrupa’da Türk konsolosluklarında yaşanan sorunlar bitmek bilmiyor. Vatandaşlar, randevu sisteminden, uzun bekleme sürelerinden, pandemi koşullarına rağmen içerde ve dışarıdaki yoğunluktan şikayetçi.
Fotoğraflar: Evrensel
Aziz KOÇYİĞİT
Köln
Türkiye’den Almanya’ya göçün 60. yıl dönümü olan bugünlerde, konsolosluklarda yaşanan sorunları ele aldık. Konuyla ilgili hem vatandaşların hem de konsolosluk yetkililerinin görüşlerini aldık. Özellikle son aylarda ulaşan çok yönlü şikayetler, sorunların azalması yerine daha da arttığını gösteriyor.
Vatandaşların hemen hepsi, sorunları sözlü olarak dile getirmelerine rağmen “Lütfen ismimi yazmayın” uyarısında bulunmalarını, en doğal eleştiri haklarını kullanmalarında dahi “memlekete gidince başıma bir iş gelebilir mi?” kaygısıyla hareket ettiklerini gözlemledik.
Diğer taraftan, konsolosluk yetkililerine ulaşıp sorularımızı yöneltmemiz de hayli bir zaman aldı. Basına bu konularda açıklamalarda bulunma noktasında genel bir isteksizlik olduğunu vurgulamak gerekiyor. Israrlı girişimlerimiz sonucu, sorularımızı Köln Konsolosu Turhan Kaya’ya iletebildik.
ŞİKAYETLER NELER?
2016 yılında yürürlüğe giren merkezi randevu sistemi, sorunları çözmek yerine daha da derinleştirmiş. Konsolosluklardaki öngörülemeyen yığılmaları önlemek üzere merkezi sistem yani Dışişleri Bakanlığı üzerinden verilen randevular, ne oluşan kuyrukları engelliyor ne de işlerin hızlı çözülmesini sağlıyor. Öncelikle randevular çok uzun denebilecek tarihlere veriliyor. Örneğin Köln Konsolosluğu’nda pasaport işlemi için en yakın beş ay sonrasına randevu veriliyor. Frankfurt, Berlin gibi kentlerde bu sürenin 7-8 aya kadar çıktığı bildiriliyor.
Noter, veraset vb. işlemlere verilen randevuların çok uzun olması, vatandaşların hak kaybına da yol açıyor. Bir vatandaş bu durumu, “Satış işlemi yapmak için Türkiye’deki akrabama vekalet vermek istedim, randevum 4 ay sonrasına verildi. Benim zararımı kim karşılayacak?” diye soruyor.
Durumun aciliyeti yine internet üzerinden iletildiği durumlarda randevu erkene alınsa bile, vatandaşlar bunun için de ciddi bir çaba sarf etmek zorunda kalıyor. Zira internet üzerinden randevu almak, daha sonra onu öne almak, konsoloslukların iletişim telefonlarından bilgi almak vb. gibi işlemleri herkes kendi başına yapacak durumda değil. Ya çocukları ya da tanıdıkları vasıtasıyla bu işlemleri yapmak zorunda kalıyorlar. Bu sistem de uzayıp giden kuyruklar ve uzun bekleme sürelerine engel olmuyor.
"5-6 AY SONRASINA RANDEVU MU OLUR?"
İsimleri bizde saklı olan vatandaşlardan biri, “5 ay sonrasına randevu mu olur? Benim pasaportum iki hafta sonra bitiyor. Böylece Alman oturumu da geçersiz oluyor. Gelecek ay Türkiye’ye gidecektim, şimdi kaldım burada” diyor.
Diğer bir vatandaş ise “50 yıldır bu zahmeti yaşıyoruz. Ne zaman gelsek konsolosluklarda durum değişmiyor” şeklinde ifade ediyor kendisini. Bir başkası, “Alman makamlarında da işimiz oluyor ancak böyle bir sorun yaşamıyoruz” diyor.
80 kilometre uzaktan gelen bir vatandaş ise, “Buraya gelmek için işyerinden izin almak zorunda kaldım. Şahsen gelmek zorunda olmadığım işlerde internet veya posta kanalı neden kullanılmıyor?” sorusunu soruyor. Diğer bir vatandaş da, eksik belge nedeniyle üçüncü kez gelmiş ve ateş püskürüyor adeta! Bu vatandaşın şikayeti belki haksız bir serzeniş olarak kabul edilebilir. "Eksik evrakla işlem yapılması zaten mümkün değil" denebilir. Ancak bu işlemler için gerekli evrak ve belgelerin neler olduğuna dair konsolosluk sitesinde yer alan ve anlaşılması da kolay olmayan bilgilerin dışında başka bir kaynak da yok.
Dışişleri Bakanlığının web sitesini ve işlemlerle ilgili verilen bilgileri de gözden geçirdik. Uzun yıllar Avrupa’da yaşayan birinin hukuki dili anlamasının da neredeyse imkansız olduğunu tespit ettik. Bundan kaynaklı ve yetersiz bilgilendirme sonucu birçok vatandaşın büyük gayretler sarf ederek yaptığı randevuların işlem yapamadan sonuçlandığı birçok örnek var. Bu konularda vatandaşları suçlamak yerine, her türlü imkanı kullanarak bilgilendirme yapmak gerekmez mi?
Bu soruyu yönelttiğimiz Köln Başkonsolosu Turhan Kaya da böyle bir eksikliğin olduğunu doğruladı. 2020 yılının eylül ayında Köln Başkonsolosu olarak göreve atanan Kaya, bu konuda daha fazla çalışma yapacaklarını ifade etti.
MEĞER 65 YAŞ ÜSTÜNE RANDEVU GEREKMİYORMUŞ!
Birçok vatandaşın bu konuda da bilgi sahibi olmadığı ortaya çıktı. Yeni pasaport almak üzere randevusu çok ileri bir tarihe verilen 82 yaşında bir vatandaş, uzun denebilecek uğraşlardan sonra randevuyu öne almayı başarmış. Ancak daha sonra 65 yaş üstü vatandaşların bazı konsolosluklarda randevu almaya gerek olmadan işlem yapabileceğini öğrenmiş. Bu bilgi de hiçbir yerde yer almıyor. Köln Başkonsolosu Turhan Kaya, bu durumu resmi olmayan, pratik bir uygulama olarak niteliyor.
VATANDAŞ SAYISI İKİ KAT ARTTI, BİNA AYNI, PERSONEL SAYISI AYNI
Bu haberi hazırlarken daha önceki yıllarda yaptığımız haberlere de baktık. Örneğin 1997 yılında yani 24 yıl önce dönemin Köln Başkonsolosu Ahmet Ataman’a benzer sorular yönelttiğimizi, cevap olarak da benzer yanıtlar aldığımızı gördük.
Konsolosluk işlemlerinde 60 yıldır esasen çok fazla bir şeyin değişmediğini vurgulamak gerekiyor. Almanya’da yaşayan vatandaşların artık burada kalıcı olmalarına rağmen Türkiye ile ilişkileri devam ediyor. Alman vatandaşlığına geçen vatandaşların dahi veraset davaları, noterlik işlemleri, doğum ve ölümler vb. birçok konuda konsolosluklarda birçok işi oluyor. Ancak örneğin Köln Konsolosluğu’nun hizmet verdiği vatandaş sayısı 1997 yılında 170 bin iken Köln Başkonsolosu’nun verdiği bilgiye göre şu an yaklaşık 300 bin olarak hesaplanıyor. Yani 24 yılda neredeyse ikiye katlanmış durumda. Buna karşın Köln Başkonsolosluğu binası aynı, gişe sayısı aynı, personel sayısı neredeyse aynı.
Yani konsolosluk binalarının fiziki yapısı ve personel sayısında ihtiyaçlara göre bir değişim söz konusu değil. "Neden bu konuda adım atılmıyor?" sorumuza Köln Başkonsolosu Turhan Kaya, bu konuların kendilerinin yetkisinde olmadığı, merkezi hükümet ve Dışişleri Bakanlığı’nın takdirindeki konular olduğu şeklinde yanıt veriyor. Tıpkı 1997 yılında dönemin Başkonsolosu Ahmet Ataman gibi.
HARÇLAR NEREYE GİDİYOR?
Köln Başkonsolosluğu’nda günlük ortalama (yoğunluğa göre değişiyor) 10 ila 30 bin avro arasında işlem harcı alındığı bilgisini çeşitli kaynaklardan edindik. Hiç olmaz ise alınan harçların neden bu ihtiyaçlara uygun olarak harcanmadığı sorumuzu ise sayın Başkonsolos, yine bu konunun kendi görev alanında olmadığını, alınan harçların Hazine’ye aktarıldığını, personelin de Dışişleri Bakanlığı tarafından atandığını belirtti.
VAATLER VE GERÇEKLER
60 yıldan beri gelmiş geçmiş hükümetlerin yurtdışına göç etmiş emekçilere envai çeşit vaatleri oldu. Hatta bazı partiler bu vaatleri parti programlarına da yazdı. Özellikle 2014 yılında seçim sandıklarının Avrupa’da kurulmasıyla beraber iktidar partisi AKP, düzenlediği birçok toplantı ve mitingde yeniden iktidara gelmeleri durumunda yaşanan sorunların ivedilikle çöüzleceği vaadinde bulundu. Fakat seçimler bitip sandıklar sayıldıktan sonra bu konulara dönüp bakma ihtiyacı dahi hissetmediler. Yurtdışında yaşayan vatandaşları “döviz makinası” olarak görme hali devam ediyor. Bir yandan, “Yatırımlarınızı ülkenize yapın, döviz getirin” çağrıları yapılırken onların en küçük talepleri dahi yerine getirilmiyor.
Esasen çözümü çok da zor olmayan ancak kangrenleşen sorunlar bir türlü çözülmüyor veya kimsenin umurunda değil.
Daha geniş bir konsolosluk binası, daha fazla personel ile kısa zamanda ortadan kaldırılabilecek sorunlar sürüp gidiyor. Vatandaşların “Rezillik çekiyoruz, hep aynı durum, değişen bir şey yok” serzenişleri devam ediyor. Talep ve sorunları yüksek sesle dile getirip kamuoyu baskısı yapılmadığı sürece ise bunların giderilmesi ve nihai çözümler de beklenmemeli.