18 Nisan 2021 00:01

Kovid-19 ve Kod-29’un aynasında güvencesizlik bataklığı!

Gitti kod-29; geldi kod 43, 44, 45, 50... Sinek bir taneydi, oldu dokuz tane. Oysa bataklık orta yerde duruyor. Evet işçileri ısıran sinekler ama o sinekler büyük bir bataklıktan geliyor.

Fotoğraf:Evrensel

Paylaş

Onur BAKIR

Pandemi nedeniyle 2020 nisanında işten çıkarma yasağı getirildi. Ancak İş Yasası’nın 25. maddesinin 2. fıkrası yani “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri sebepler” nedeniyle yapılacak işten çıkarmalar bu yasağın kapsamı dışında tutuldu. Evrensel’de bu düzenlemenin en ağır işten çıkarma biçimi olan 25/2’den işten çıkarmaları adeta teşvik ettiğini ve cazip hale getirdiğini, işverenlere SGK’ye Kod 29’dan yapacakları tek taraflı bildirimlerle yasağın etrafından dolaşma olanağı sağladığını yazmıştım.

Yanılmış olmayı çok isterdim ama DİSK Araştırma Dairesinin yayımladığı verilere göre 2020 yılında 176 bin 662 işçi Kod 29’dan işten çıkarıldı. 2021’de yaşanan işten çıkarmaları da dahil ettiğimizde 200 binden fazla işçi pandemi devam ederken kıdem ve ihbar tazminatları ödenmeksizin kapının önüne konuldu. Kod 29’dan işten çıkarmada işsizlik ödeneği de bağlanmadığı için bu şekilde işten atılan işçiler, işlerinden, gelirlerinden, kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteğinden, kıdem ve ihbar tazminatlarından oldukları gibi işsizlik ödeneğinden de yoksun kaldı.

EN AZ 50 BİN KADIN İŞÇİ FİŞLENDİ

Kovid-19 pandemisi devam ederken yani iş bulmak her zamankinden zorken, en az 200 bin işçi işsiz ve gelirsiz kaldı. Bu yetmezmiş gibi 200 binden fazla işçi “ahlak ve iyi niyet kurallarına” aykırı davranmakla suçlandı ve SGK kayıtlarında fişlendi. Bu işçilerin yaklaşık 50 bini kadın. Kadın istihdamında Avrupa sonuncusu olan, çalışma çağındaki her 10 kadından sadece 3’ünün çalıştığı, kadın istihdamının önünde ekonomik, toplumsal ve kültürel sayısız engelin olduğu, kadınların çalışmasının televizyon ekranlarında “fuhşa hazırlık” olarak nitelendirilebildiği Türkiye’de 50 bin kadın işçi, SGK kayıtlarına “ahlaka aykırı” davranan işçi olarak geçti.

KOD 29 VE BIYIK ALTINDAN GÜLMELER

Bu fişlemenin kadın işçiler bakımından sonuçlarını görmek için Ekmek ve Gül’deki “Haklarımız Var” köşemize gelen bir soruya bakmak yeterli. İşverene pandemide işten çıkarmanın yasak olduğunu anımsattığı için Kod 29’dan işten atılan kadın işçi şöyle diyor:

“29 kod ile işten çıkarıldım. 23 yaşında bir kadınım. İlk bir şey olmaz dedim üzerine düşmedim bu durumun ama şimdi iş bakıyorum ve herkes ahlaksız, namussuz, aklınıza gelebilecek kötü şey gibi bakıyorlar... İş görüşmelerine gidiyorum ve bulunduğum sektörde herkes birbirini tanıyor. Sürekli bıyık altından gülmeler, imalarda bulunmaları çok üzücü. Kadın olarak bu kodun altında cidden çok eziliyorum.”

KOD 29’U ARATACAKLAR!

Kod 29’dan yapılan işten çıkarmalar bir kıyıma dönüşünce hem sosyal medyada hem de işyerlerinde “Kod 29 yasaklansın” çağrısı büyüyünce, SGK “çareyi” Kod 29’u kaldırıp, yerine yeni kodlar getirmekte buldu. İş Yasası’nın 25. maddesinin 2. fıkrasında 9 farklı “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan” davranış sayılıyor. SGK, bunların her biri için yeni işten çıkış kodları üretti, böylece Kod 42’den Kod 50’ye 9 farklı kod geldi.

SGK kaş yapayım derken göz çıkardı. Çünkü kaldırılan Kod 29’un karşılığı “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller”di, detay yoktu.  Oysa yeni getirilen kodlar “ahlaksızlığın” detaylarını da veriyor. Artık işverenler işçileri “Şeref ve namusa dokunacak davranış” (Kod 43), “cinsel taciz” (Kod 44), “uyuşturucu madde ve alkol kullanımı” (Kod 45) ya da örneğin “hırsızlık” (Kod 46) ile fişleyebilecek.

SİNEKLER VE BATAKLIK

Gitti Kod 29; geldi Kod 43, 44, 45, 50... Sinek bir taneydi, oldu dokuz tane. Oysa bataklık orta yerde duruyor. Evet işçileri ısıran sinekler ama o sinekler büyük bir bataklıktan geliyor. Bataklığı kurutmadan da sineklerden kurtulmak mümkün değil...

Peki bataklıkta ne var?

1) İŞÇİLERİN YARISININ HİÇBİR GÜVENCESİ YOK

Türkiye’de yasal iş güvencesi 2001 yılında geldi. 10 veya daha fazla işçi çalıştırılan işyerlerindeki işçiler “iş güvencesi” kapsamına alındı. Ancak AKP iktidarı, 2003 yılında “10 işçi” koşulunu “30 işçi” yaptı. Böylece milyonlarca işçi zaten sınırlı olan bir iş güvencesi sisteminin dışında bırakıldı. Türkiye’de işçilerin neredeyse yarısı “30 işçi” koşuluna takıldığı için iş güvencesi kapsamında değil. İşverenler, bu işçileri istedikleri zaman, hiçbir gerekçe göstermeleri gerekmeksizin işten atabiliyor ve işçiler işe iade davası açamıyor. Milyonlarca işçinin, özellikle de küçük ölçekli işyerlerinde çalışan kadın işçilerin keyfi işten çıkarmalara karşı hiçbir güvencesi yok.

2) TAZMİNATSIZ İŞÇİ ATMAK DAHA KOLAY

Gelelim iş güvencesi kapsamında olan işçilere. 2003 yılında çıkarılan İş Yasası’na göre işverenlerin iş güvencesi kapsamında olan bir işçiyi İş Yasası’nın 18. maddesine göre “tazminatlı” işten çıkarabilmesi için yasal bir gerekçeye dayanması, iş sözleşmesini yazılı olarak feshetmesi ve -işten çıkarma işçinin davranışından kaynaklanıyorsa- işçinin savunmasını alması gerekiyor. Oysa İş Yasası’nın 25. maddesinin 2. fıkrasına dayalı olarak (yani eski Kod-29, yeni Kod 42-50’den) yapılan tazminatsız işten çıkarmalarda bu koşul aranmıyor. Bunu nedeni ise Yargıtayın geliştirdiği akla, mantığa, hukuka ve yasanın kendisine aykırı içtihat! Örneğin Yargıtaya göre, işçinin verimsizliği nedeniyle tazminatlı olarak yapılacak, İş Yasası 18. madde kapsamındaki bir işten çıkarmada önce işçinin savunmasının alınması ve işten çıkarmanın yazılı ve gerekçeli olması gerekiyor. Yine aynı Yargıtaya göre 25/2’den tazminatsız, derhal işten çıkarmalarda işverenin bu kurallara uyması gerekmiyor. Yani işverenin işçinin savunmasını alması, yazılı bildirim yapması ve gerekçe göstermesi şart değil! Çünkü Yargıtay, yasayı böyle yorumluyor!

3) SGK’YE BİLDİRİM SİSTEMİ İŞVEREN LEHİNE

İlgili düzenlemeler gereği işverenin işten çıkarmanın ardından SGK’ye “işten çıkış bildirgesi” vermesi gerekiyor. Bu bildirim internet ortamında yapılabiliyor. İşverenin bu bildirimi yaparken bir “işten çıkış kodu” göstermesi gerekiyor. İşveren istediği koddan bildirim yapabiliyor ve bu kodu değiştirebiliyor. SGK bu koda karışmıyor, işverenden ispat niteliğinde bir belge istemiyor. Ancak ilgili genelgeye göre işçi (Elinde bir mahkeme kararı yoksa) bu kodu değiştiremiyor. Böylece işveren SGK’ye yaptığı tek taraflı bildirimle istediği kodu seçebiliyor, işçiyi fişleyebiliyor ve işsizlik ödeneği hakkından yoksun bırakabiliyor.

4) SENDİKALAŞMA ORANI ÇOK DÜŞÜK  

İşçilerin en büyük güvencesi sendikalı olmak, toplu iş sözleşmesi ile çalışmaktır. Toplu iş sözleşmeleri ile işçilerin iş güvencelerini güçlendirmek ve keyfi, özellikle de tazminatsız işten çıkarmaları önlemek mümkün olduğu gibi işçilerin örgütlü gücü de önemli bir güvence sağlamaktadır. Oysa Türkiye’de sendikalaşma oranı son derece düşük; erkekler işçilerde yüzde 15,.5, kadın işçilerde yüzde 8.8. Toplu iş sözleşmesinden yararlanma oranı ise çok daha düşük.

BU BATAKLIĞI KURUTABİLİRİZ!

Kovid-19 nedeniyle getirilen işten çıkarma “yasağı”, Kod 29’dan tazminatsız işten çıkarmaları adeta bir “salgına” dönüştürdü. Büyük ölçüde kağıt üzerinde kalan işten çıkarma yasağı 17 Mayıs’ta bitecek. Oysa pandemi süresince her tür işten çıkarmanın yasaklanmasına ve Kod 29 mağdurlarına haklarının teslim edilmesine acilen ihtiyaç var.

Ancak daha kapsamlı ve kalıcı bir değişiklik de şart. 30 işçi şartının kaldırılması, tazminatlı ya da tazminatsız işten çıkarmalara karşı tüm işçileri kapsayan etkin ve güçlü bir iş güvencesi sisteminin getirilmesi, SGK’ye bildirim sisteminin baştan aşağı değiştirilmesi ve sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması büyük önem taşıyor.

Aksi takdirde Kovid-19’un aynasında daha görünür olan güvencesizlik batağı işçileri derinlere çekmeye, en çok da kadın işçilerin canını yakmaya devam edecek.

İktidarın gündeminde bunlar ve işçilerin yaşadığı diğer sorunlar yok! Pandemi nedeniyle 1 yılı aşkın süredir primleri yatmadığı için analık ve emzirme ödeneği hakkından mahrum kalan on binlerce hamile kadın işçi 1 maddelik bir yasa değişikliği beklerken; iktidar hazırladığı yasa teklifi ile rapor parası hesabını son 3 aylık kazanca göre değil son 1 yıllık kazanca göre yapıp işçilerin rapor parasını daha da kırpmanın peşinde!  

Tam da bu yüzden birleşik ve güçlü bir mücadele, acil ve yakıcı bir ihtiyaç!

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

EMEP: 1 Mayıs yasaklanamaz, hiçbir güç 1 Mayıs’ı engelleyemez!

SONRAKİ HABER

21 haftalık hamile İBB çalışanı koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa