19 Nisan 2021 06:32

AÜ'deki görevinden atılan Doç. Dr. Meltem Kayıran'dan SBF Dekanlığına yanıt

Doç. Dr. Meltem Kayıran, fakülteden uzaklaştırılmasının nedeninin "hukuki gerekçeler" olduğunu öne süren Dekanlığa yanıt veren bir açıklama yaptı.

Meltem Kayıran | Kaynak: Eğitim Sen Ankara 5 No'lu Şube

Paylaş

Ankara Üniversitesi (AÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığı, Doç. Dr. Meltem Kayıran’ın fakülteden uzaklaştırılmasının “hukuki gerekçelere” dayandığını iddia etti. Dekanlığın fakültenin resmi web sitesinde yayımladığı açıklamaya yanıt veren Kayıran, "Dekanlık açıklamasında yer alan 'ilgili öğretim üyesini fakültemizde tutma çabasıyla yapabileceklerimizin sınırı hukuk kurallarıdır' ifadesi ile Fakültemde çalışmayı hak etmediğim izlenimi yaratılmaya çalışılmaktadır" dedi.

Kayıran, “A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığının Açıklamasına Cevap” başlıklı yanıtında, dekanlığın YÖK Kanunun 23. maddesindeki hükümleri eksik ve yanlış aktardığına dikkat çekti. Doç. Dr. Meltem Kayıran’ın açıklaması şöyle:

“A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığının Açıklamasına Cevap

A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığının, ilişiğimin kesilmesi üzerine basına yansıyan haberlerle ilgili olarak yapmış olduğu açıklamada “sürecin olduğundan farklı şekilde geliştiği izlenimini veren yanıltıcı ifade ve açıklamaların hukuken ve vicdanen kabul edilemez olduğunu” bildirmesi üzerine, bir açıklama yapma gereği hâsıl olmuştur.

1- Dekanlık açıklamasında Yükseköğretim Kanununun 23. Maddesindeki hükümler eksik ve yanlış aktarılmıştır. 23/a- Görev süresi sona erenler yeniden atanabilirler. 23/c- Yükseköğretim kurumları, doktor öğretim üyesi kadrosuna atama için Yükseköğretim Kurulunun onayını almak suretiyle, münhasıran bilimsel kaliteyi artırmak amacına yönelik olarak, bilim disiplinleri arasındaki farklılıkları da göz önünde bulundurarak, objektif ve denetlenebilir nitelikte ek koşullar belirleyebilirler. Dekanlık açıklamasında a bendindeki kısım yer almamış, c bendinde altı çizili kısmın arasına “yeniden” sözcüğü eklenmiştir. Ek koşul belirlemenin sadece ilk atamalar için geçerli olduğu kanun maddesinde açık olup, Danıştay içtihat kararında da mevcuttur. Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi gibi araştırma üniversitelerinde yeniden atama kriterlerinin yer almaması da bu duruma bir örnek teşkil etmektedir.

2- Süreç boyunca benden Dr. Öğretim Görevliliğine yeniden atamamın yapılabilmesi için dosya istenen hemen her yazışmada, Kasım 2017’den beri doçentlik unvan ve yetkisine sahip bir öğretim üyesi olarak bir alt idari kadronun kriterlerine tabi tutulmamın doğru olmadığını bildirerek dosyamı teslim etmedim; bölümüm ve ana bilim dalım defalarca talep etmesine rağmen başvurabileceğim bir doçentlik kadrosu ilânının yapılmadığını bildirdim. Basına tarafımdan yansıtılan haberler de bu yönde olup beyanlarımda hiçbir yanıltıcı açıklama ve ifade bulunmamaktadır. Dekanlığın somut olarak hangi konuda yanıltıcı ifadede bulunduğumu bildirmesi durumunda ek bilgiler sunmaktan memnuniyet duyarım.

3- Benim için yorucu, yıpratıcı ve onur kırıcı yazışma sürecinin bir noktasında 'kamu görevinden ilişiğimin kesileceği' yolunda yazılar gelmeye başlayıp “akademik faaliyetlerimi içeren” bir dosya vermem talep edildiğinden, Dekanlığa bir dosya teslim etmek durumunda kaldım. Fakat Dekanlık yazısında sözü geçen 29.04.2020 tarih ve 355 sayılı dilekçemin ekinde sunmuş olduğum bu dosya dilekçemde de açıkça yazıldığı üzere “doçentlik sınavı için hazırlamış olduğum” dosyamın bir örneği olup bu dosya ÜAK tarafından atanan Maliye alanının uzmanı jüri üyelerince oybirliği ile başarılı bulunmuş bir dosyadır. Bu nedenle bu dosyanın Rektörlük tarafından başarısız bulunması söz konusu olamaz. Bu konuda sadece beyanname gibi bazı eksik belgelerimin olduğu tarafıma bildirilmiş olup, yeniden atama koşullarını sağlamadığım gerekçesiyle atamamın yapılmadığına dair bir bilgi benimle paylaşılmamıştır.

4- Yaklaşık bir yıl süren bu yazışma sürecinin sonunda 11 Aralık 2020 tarihli yazı ile geçmiş 11 ay için yeniden atamamın yapıldığı,  yaklaşık 1 ay sonra, 18 Ocak 2021’de görev süremin dolacağı tarafıma tebliğ edilmiştir. Bu durumun bende yarattığı etkiyi ve lehime olup olmadığını takdirlerinize sunuyorum.

5- Dekanlık açıklamasında yer alan, süreç ve gelişmelerin Maliye Bölümüne bildirilmiş olması konusu, bildiğim kadarıyla tarafıma gönderilen yazıların bir kopyasının da Bölümümüze gönderilmesi şeklinde olmuştur. İlişiğimin kesilmesi sürecine ilişkin olarak Maliye Bölümünün 13.04.2021 tarih ve 24598 sayılı Bölüm Akademik Kurulu Kararında yer alan  “Bu süreçten bölümümüzün haberi olmamış ve görüşü de alınmamıştır.” ifadesi bunu ispatlar niteliktedir.

6- Ankara Üniversitesi’nde uzun yıllardır atama ve yükseltilme ilkelerinin hemen her yıl, bazen yılda birkaç kez, hatta aynı ay içinde değiştirildiği; hazırlaması ve yayınlaması aylar, yıllar süren yayınların puanlarının bir anda sıfırlanabildiği, örneğin doktora tezinden yapılan yayınlar veya kitap bölümleri puanlanırken bir anda puanlanmamasına karar verildiği bir süreç yaşanmaktadır. Üstelik sıklıkla değişen bu kriterler ilgililere tebliğ edilmemekte, web sayfasından izlenmesi beklenmekte ve bunların uygulanması için geçiş/uyum süresi tanınmamaktadır. Buna rağmen 2008’den itibaren 3 yılda bir dosyamı eksiksiz ve zamanında teslim ettim. Dekanlık açıklamasında yer alan doçent unvanına sahip olan 'beş öğretim üyesinin yürürlükteki kriterler çerçevesinde değerlendirilen dosya süreçleri tamamlandığı için doktor öğretim üyeliği kadrolarına yeniden atamaları gerçekleştirilmiştir' ifadesi ile kişiye özel uygulama yapılamayacağı ima edilmektedir. Bu konuyla ilgili olarak benim hiçbir zaman özel bir uygulama talep etmediğime ve aynı durumda bulunan meslektaşlarımın benim gibi işinden atılma tehlikesi ve tehdidi altında olduklarına dikkat çekmek isterim.

7- Son yıllarda doçentlik kadroları ve diğer kadrolar ilân edilmeden önce ön kontrol amacıyla kişilerden resmî olmayan yollarla dosyalarını Dekanlığa teslim etmeleri istenmekte, kadroların hangi kritere bağlı olduğu bilinmeyen bir şekilde ilân edildiği görülmektedir. Bazı kişiler doçentlik sınavını başardıktan sonra bir yıl içerisinde kadro ilânına başvurabilirken yıllarca kadro ilânı bekleyen Dr. Öğretim üyeleri, hatta araştırma görevlisi kadrosunda istihdam edilen Doçentler bulunmaktadır. Böyle bir ortamda, dört yıl önce doçentlik yazılı ve sözlü sınavını başarıyla tamamlamış bir öğretim üyesi olarak başvurabileceğim bir kadro ilânının yapılmaması yeterince bir cezalandırma iken, bir de alt kademeye dair her an değişen kriterlere uygun dosya vermemin istenmesi, her an işime son verileceğine dair yazışmalara muhatap kılınmam, Dekanlığın resmî kanalları yoluyla özlük haklarıma ilişkin yazışmaların ve dosyamın koşulları sağlamadığı için yeniden atamamın yapılmadığının kamuoyuna duyurulması öğrencilerim, meslektaşlarım ve ilgililer nezdinde meslekî itibarımı zedelemiştir.

8- Dekanlık açıklamasında yer alan Fakülte Yönetim Kurulunda sürece ilişkin kararların “uzlaşı” ile alındığı ifadesinin, oybirliği/oyçokluğu açısından ne ifade ettiği anlaşılamamakta olup yeniden atanmamın uygun olmadığı yönündeki 22.03. 2021 tarih ve 3 sayılı Fakülte Yönetim Kurulu kararı benimle paylaşılmamıştır.

9- 2001-2008 yılları arasında 7 yıl boyunca doktor araştırma görevlisi olarak yardımcı doçentlik kadrosu ilân edilmesini beklediğim, 2008’den itibaren 3 yılda bir yeniden atanmak için dosyamı eksiksiz ve zamanında teslim ettiğim dikkate alındığında Doçentlik unvan ve yetkisini aldıktan sonra alt idari kadroya dair dosyayı teslim etmememin ve uygun kadro ilânı yapılıncaya kadar mevcut görevimin sürdürülmesi konusundaki talebimin anlaşılabilir olduğunu düşünüyorum. Ancak bu dosyayı teslim etmememin ilişiğimin kesilmesine yol açmasının anlaşılır ve hukuka uygun olup olmadığını takdirlerinize ve mahkeme sürecine bırakıyorum.

Dekanlık açıklamasında yer alan 'ilgili öğretim üyesini fakültemizde tutma çabasıyla yapabileceklerimizin sınırı hukuk kurallarıdır' ifadesi ile Fakültemde çalışmayı hak etmediğim izlenimi yaratılmaya çalışılmaktadır. Dekanlık, süreç boyunca dilekçelerimde yer alan iddialarımı dikkate almamış, bunların hukukî niteliğini hukukçulara danışma gereği dâhi duymamış, başta bahsettiğim içtihat kararlarını araştırmamıştır. İdarenin bütün işlemlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olması anayasal bir zorunluluk olup benim süreç boyunca bunun dışında herhangi bir talebim olmamıştır. Bu nedenle Dekanlığın, Fakültesinin öğretim üyesinin özlük haklarını korumak ve savunmak konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek bir tarafa, tam tersi yönde hareket ettiği kanaatindeyim.”

NE OLMUŞTU?

AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meltem Kayıran'ın 30 yıldır emek verdiği fakülte ile ilişiği kesildi. 1990'dan beri Maliye Bölümü’nde görev yapan Kayıran, 2017'de doçent unvanı kazanmış buna rağmen doçentlik kadrosuna atanmamıştı. Dört yıldır daha alt kadroda çalıştırılmasına itiraz eden Kayıran'ın fakülteyle ilişkisi kesildi.

Kayıran, AÜ'den 90 akademisyenin ihraç edildiği 2017 yılında Eğitim Sen Şube başkanıydı ve ihraç edilen akademisyenlerle dayanışmanın sürdürülmesinde büyük çaba harcamıştı. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Kaçınılmaz sona doğru: Avrupa Süper Ligi

SONRAKİ HABER

Kovid-19 tedavisi gören Türkiye Karate Federasyonu Başkanı Esat Delihasan vefat etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa