Metin Lokumcu davasında mahkeme talepleri reddetti, davayı 28 Haziran'a erteledi
10 yıl önce Hopa'da eylemde polisin kullandığı biber gazı nedeniyle yaşamını yitiren Metin Lokumcu davasında mahkeme avukatların taleplerini reddetti, davayı 28 Haziran'a erteledi.
Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel
Meltem AKYOL
Trabzon
Hopalı öğretmen Metin Lokumcu’nun polis müdahalesi sonucunda hayatını kaybetmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması başladı. Mahkeme heyeti baroların ve derneklerin katılma taleplerini "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesi ile kabul etmedi. "Görevsizlik" kararı verilmesi talebini de değerlendiren mahkeme heyeti bu dosyanın Ağır ceza mahkemesine gönderilmesi talebini de reddetti. Ara kararını açıklayan Mahkeme başkanı tanıkların ve sanıkların duruşmaya getirilmesi talebini de reddetti. Mahkeme başkanı soruların dilekçe ile iletileceğini, gerekirse sanıkların SEGBİS ile duruşmaya bağlanacağını söyledi. Avukatlar reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme reddi hakim talebinin değerlendirilmesi için dosyanın nöbetçi ceza hakimliğine gönderilmesine karar verdi. Bir sonraki duruşmanın 28 Haziran 2021, saat 10.00’a bırakılmasına karar verildi.
DURUŞMA'DA NELER YAŞANDI?
Artvin’in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyası için kente geldiği sırada yapılan protestolara yönelik polisin yoğun kimyasal gazlı saldırısı sonucunda hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümüne ilişkin açılan davanın ilk duruşması 9 yıl 11 ay sonra Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesinde başladı.
Duruşmaya Türkiye'nin farkı illerinden gelen baro başkanları ve yönetim kurulu üteleri ile çok sayıda avukat katılıyor. TİP milletvekilleri Ahmet Şık ve Erkan Baş, HDP Milletvekili Murat Çepni, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da takip ettiği duruşmaya gelen pek çok yurttaş pandemi nedeniyle salona giremedi.
April 21, 2021
SANIKLAR SALONA GELMEDİ, İFADELERİ TALİMATLA ALINDI
Kimlik tespitleri ile başlayan duruşmaya sanıklar talimatla ifade verdiği için salona gelmedi. Pandemi nedeniyle yalnızca 35 kişinin takip ettiği duruşmada İlk olarak söz alan 3 sanık polisin avukatı müvekkillerinin ne ile suçlandığını bilmediğini savundu. Sanık avukatı, “Müvekkillerim olay yerinde farklı noktalarda görev almışlardır. Adli Tıp Raporu, kati, kesin bir iliyet bağı kurmamıştır” iddiasında bulundu.
AVUKAT EYÜBOĞLU’NDAN "GÖREVSİZLİK" TALEBİ!
Duruşmada Lokumcu ailesi adına ilk sözü Avukat Meriç Eyüboğlu aldı. 10 yıldır bu davayı beklediklerini söyleyen Eyüboğlu, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini belirtti. Duruşmanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirten Eyüboğlu, “Burada yapılması gereken tartışma ‘taksirle öldürme’ değil, ‘olası kast’tır. Mahkemenizin bunu değerlendirmesi gerekir. Burada kimyasal gaz kullanımı sonucu Metin hocanın ölmesi acaba taksir olarak nitelendirilebilir mi? Sanıklar bu sonucu öngörmüşler mi öngörememişler mi? Bu soruya vereceğimiz yanıt duruşmanın hangi mahkemede görüleceğini belirleyecek. Bunu tartışmamız lazım” dedi.
Dosyaya çok sayıda bilimsel rapor sunduklarını söyleyen Eyüboğlu, “Toplumsal olaylarda kullanılan kimyasal gazlar nedeniyle yaşanan çok sayıda ölüm var. Böyle yaşanan ilk ölüm 2007’de yaşanmış ve o günden bu yana 13 kişinin hayatını kaybettiğini biliyoruz. OC ve CS adlı gazlar çok sayıda ülkenin taraf olduğu sözleşmelerde geçiyor. Kimyasal gaz olduğu için yasaklı listede yer alıyorlar. Toplumsal olaylar diyoruz ama Çayan Birben kendisine doğrudan gaz sıkılması sonucu hayatını kaybetti. Ölümünden sonra mesele Meclise taşındı. O dönemin İçişleri Bakanı "Ürünümüz kaliteli ve doğaldır. OC gazı, insan sağlığına zararlı değildir." açıklaması yaptı. Çayan Birben’le açılan davada bir görevsizlik kararı var. Nihayetinde mesele Yargıtay’a gidiyor. Bu gazlardan dolayı 13 kişi hayatını kaybetmiştir” ifadelerini kullandı.
"SANIKLAR SONUCU ÖNGÖRMÜŞTÜR, BURADA SÖZ KONUSU OLAN ‘OLASI KAST’TIR"
Dosyaya yeni görüntüler sunan Eyüboğlu, görüntüde Metin Lokumcu’nun yüzüne ve arkasına gaz sıkıldığının açıkça göründüğünü belirtti.
Eyüboğlu devamında şunları söyledi: “Kimyasal gazlar öldürüyor mu evet, Metin Lokumcu bu nedenle mi öldü, evet. Bu konuda raporlar var. Peki sanıklar bunu öngörememiş mi, bu sonucu, gelelim buna. Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı Rize İdare mahkemesine bir yazı sundu. Bu gazları kurs ve eğitim alan kişiler kullanabilir. Herkes gaz kullanamıyor özel eğitim alanlar kullanabiliyor. Bu gazların kullanımına ilişkin talimat var. Hopa’da 8 sat süren bir müdahale ve gaz kullanımından söz ediyoruz. Sizin tanık olarak sunduğunuz Hopa Kaymakamı o gün gazların bittiğini açıklamıştı. 7 ayrı ilden gelen polisi var. Bu eğitimlerden geçen polislerin sonucu öngörmemesi mümkün değildir. O nedenle ‘taksi’ tartışması yapmak hakkaniyetli midir onu takdirinize bırakıyorum.”
AVUKAT ARAN: EMRİ VERENLER DE YARGILANMALI
Daha sonra söz alan Avukat Sercan Aran, dosyada sadece 13 sanığın değil dönemin içişleri bakanının, kaymakamının, emniyet müdürlerinin de yargılanması gerektiğini söyledi. Aran, “Emri verenler de yargılanmalı. Yurttaşların bir araya gelmesine izin verilmedi. Temel haklarını kullanan yurttaşlara polis müdahalesi oldu. Metin Lokumcu'nun ve yurttaşların 'yeter artık' demesine rağmen kolluğun müdahalesine devam ettiğini görüyoruz. Bunun sonucu olarak da bugünkü davada Metin Lokumcu'nun ölümünü konuşuyoruz. Burada sanıkların olası kastla öldürmeden cezalandırılmalarını istiyoruz. Bu davanın bir örnek teşkil edeceğini düşünüyoruz. Görevsizlik kararı verilmeli ve dava Ağır Cezada görülmeli. ‘Olası kastı’ tartışabileceğimiz tek makam Ağır Cezadır. Dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesini istiyoruz” dedi.
METİN LOKUMCU'NUN OĞLU ULAŞ LOKUMCU: SANIKLAR BURADA OLSUN VE GÖZLERİNE BAKAYIM İSTERDİM
Duruşmada avukatlarından ardından Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu söz aldı. “31 Mayıs 2011’de öldürülen Metin Lokumcu benim babam”dır diyerek sözlerine başlayan Ulaş Lokumcu, “Biz bütün aile buradayız ama 13 polis burada yok. Onlarla göz göze gelmek isterdim” dedi. Ulaş Lokumcu, “O gün 22 yaşında üniversite öğrenciyim, bugün 32 yaşındayım, evlendim ve bir çocuğum var. Babam kızım için, torunu için mücadele ediyordu. Yargılama ancak 10 yıl sonra başlıyor. Biz burada adaletin yerini bulması için geldik. Umarım siz de adaletin yerini bulmasını sağlarsınız” dedi.
BABA SEN GİTME DEDİM, ‘GENÇLERİ ZİYAN EDECEKLER’ DEDİ
Babası Metin Lokumcu’yu kaybettiği günü anlatan Ulaş Lokumcu, “Ben o zaman İzmir’de üniversitedeydim. Babam beni aradı, saat ‘10.30 gibi. ‘Bugün basın açıklaması yapacağız, Başbakan geliyor belki bizi duyar’ dedi. Sen gitme baba dedim, ‘bizim de söz hakkımız var’ dedi. 45 dakika sonra beni tekrar aradı, ‘Basın açıklaması bitti, gaz bombaları, TOMA’lar burayı mahvetti. Acaip gaz sıkılıyor’ dedi. Baba kendini koru dedim, “Oğlum biz büyükler çekilirsek bu polisler gençleri ziyan edecek’ dedi. Kapattı telefonu, o bizim son konuşmamızdı. Sonra akrabalar aradı, ‘baban kalp krizi geçirdi, bilet alıyoruz sana’ diye. Ben daha bilmiyorum, ev arkadaşım televizyonu açmama izin vermedi. Dışarı çıkalım dedi. Uçak saati televizyonda gördüm fotoğrafını ama habere bakamadım. Havaalanında bir polis fark ettik. Elinde telsiz, tam uçağa giderken ekranda gördüm. Adli Tıp’a gittik. Hala inanamıyorum” dedi.
BABAMIN AĞZINA GAZ SIKILDIĞINI SÖYLEDİLER
Dönemin başbakanı olan Tayyip Erdoğan'ın Metin Lokumcu'nun ölümü sonrası sarf ettiği sözleri hatırlatan Ulaş Lokumcu, "Bizim kültürümüzde ölünün arkasından güzel konuşulur. O dönemki başbakan bunu tercih etmedi" dedi. Arada konuşması kesildi Ulaş Lokumcu'nun, su içti. Bir süre bekledikten sonra mahkeme başkanının sorularına yanıt verdi. Mahkeme başkanının ‘babanızın bir rahatsızlığı var mıydı’ soruna Ulaş Lokumcu, “Yoktu, ben babama yetişemiyordum o yürürken” diye yanıt verdi. Mahkeme başkanı, olayın yaşandığı gün neler olup bittiğine dair yaptığı görüşmeleri de sordu. Ulaş Lokumcu şu yanıtı verdi: “Basın açıklaması bitiyor, gaz sıkılıyor. Görüntüler de var. Birkaç arkadaşı da var yanında. Çok yakından gaz sıkılıyor, ondan sonra biraz sakinliyor sonra tekrar başlıyor. Görüntülerde babam polislerle konuşuyor. Bir arkadaşı, ‘babanın ağzına biber gazı sıkıldığını gördüm’ dedi.
KARDEŞLERİ TEK TEK SÖZ ALDI: "ABİMİZİ BİZDEN ALDILAR, ADALET İSTİYORUZ"
Daha sonra Metin Lokumcu’nun kardeşleri tek tek söz aldı. Metin Lokumcu’nun eşi Gülay Lokumcu, oğlu Ulaş'ın beyanlarına katıldığını söyledi ve ‘adalet’ istedi.
Metin Lokumcu’nun kız kardeşi Neşe Gürhan: “Metin Lokumcu anlatılamaz. Ancak onunla yaşanır. Onu tanıyanlar bilir. 31 Mayıs 2011 günü bir Metin Lokumcu gitti. Ama bugün bin Metin Lokumcu bitmeyecek. Arkamızda olan avukatlar, meslektaşları, arkadaşları… Ailemiz adına geldikleri, dayanıştıkları için çok teşekkür ederim. Metin Lokumcu, 25 sene Rize’de öğretmenlik yaptı. Hopa’dan Rize’ye herkes tanırdı ve çok da saygı duyardı. Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’de abime bu kadar saygı duyulurken Tayyip Erdoğan abime adıyla hitap etmedi.”
SONGÜL ÇİÇEKOĞLU: ŞİMDİ HESAP SORUYORUZ Kİ BU VAHŞİLİĞİ BAŞKASINA YAPMASINLAR
Metin Lokumcu’nun kız kardeşi Songül Çiçekoğlu: “Şimdi hesap soruyoruz ki; bu vahşiliği, canavarlığı başkasına yapmasın, yürekleri yakmasınlar diye. Davacıyım Hakim Bey. Annem evlat acısıyla sağlığını ve akli dengesini yitirdi. 2 sene zor dayandı, onu da kaybettik.”
YETER BABALIK: ELİNDE LİMON VARKEN ‘TAŞ’ DEDİLER, ÖLDÜRDÜLER, ELİNİZE NE GEÇTİ?
Metin Lokumcu’nun kardeşi Yeter Babalık: "Abime kastedenler en ağır cezayla cezalandırılsın. Metin Lokumcu’yu dereleri, doğayı, hayvanları severken, korurken katlettiler. Elinde limon varken taş dediler. Yüreğinde sevgi doluyken “Eşkıya” dediler. Kendini doğayı korumaya adamıştı. Elinde, tüfek, silah, sopa yoktu; şiddet uyguladılar, öldürdüler. Elinize ne geçti? Biz bir abi kaybettik. Binlerce abinin, ablanın, tüm Türkiye’nin elleri omuzumuzda. Silahın gücüyle gezenler şimdi neredeler? Gelsinler karşımıza bize hesap versinler! Korkaklar! Silahın efendileri! Suçluları susturmaktansa suçsuzları susturmak işlerine geliyor. Bize bir can borcunuz değil, bin can borcunuz var. Bunu bilin!”
AYŞE BEKAR: BİZ ABİMİZİ KAYBETTİK, SONRA DA DEVLET ADETA BİZİ CEZALANDIRDI
Metin Lokumcu’nun kız kardeşi Ayşe Bekar: “Abimin karakterini ve birbirimize olan bağlılığımızı burada iki cümleye sığdırmam mümkün değil. Ben sadece sağlığı ile ilgili yalan yanlış şeyler söylendiği için doğru olanı söylemek istiyorum. Abim yaz kış ava giderdi. Köyün gençleri ona yetişemezdi. Kalbi ve astımı olan insan dağa tırmanabilir mi? Ağrı kesici bile kullanmazdı. Hayat dolu bir insanı hayattan kopardılar. Acımız büyük, yaramız kapanmıyor. Mağdur olduk. Üstelik akrabaları olarak bir de devlet adeta bizi cezalandırdı, bizi fişledi, hakkımız olanı bile vermedi. Yetmedi, 2 karikatür paylaştım diye bana hakaret davası açıp 11 ay ceza verdi.”
METE LOKUMCU: ABİMİN HASTANEDE SON SÖZLERİ ‘BİZİ MAHVETTİLER’ OLDU
Metin Lokumcu’nun kardeşi Mete Lokumcu: “Dereler abluka altındaydı o dönem. Abim de dereler için mücadele ediyordu. O gün öyle gaz sıktılar ki, hastaneye alınırken abimi tanıyamadım. Gözleri şişmişti, yüzü kıpkırmızıydı. Hastanenin çevresinde bile gaz vardı. Hastanede abimin doktorlara son sözü 'Bizi mahvettiler' oldu. Abimi herkes çok severdi, hastane önü de bu yüzden çok kalabalıktı.
Ben abimle iletişim bile kuramadım. Denize veya dağa giderken şimdi eksik gidiyorum. O gazı kullananlar işlerinin başını sonunu düşünmediler. Katillerin en ağır cezayı almasını istiyorum.”
Lokumcu ailesinin beyanları sonrası duruşmaya yarım saat ara verildi.
SAVCI "GÖREVSİZLİK" TALEBİNİN REDDİNİ İSTEDİ
Verilen aranın ardından "görevsizlik" talebini değerlendiren mahkeme heyeti duruşma savcısına görüşünü sordu. Savcı, dosyanın durumunu, gelinen aşamayı ve delil durumunun da göz önüne alınarak ‘görevsizlik’ kararının daha sonra da değerlendirilebileceğini söyledi, talebin reddedilmesi gerektiğini belirtti.
BAROLAR KATILMA TALEPLERİNİ İLETTİ
Daha sonra ise duruşmaya barolar adına katılan isimler katılma taleplerini iletti.
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren: “Biz Diyarbakır barosu olarak cezasızlık ile mücadele ediyoruz. 10 yılın ardından ancak başlıyor bu dava ve bu bile neden bu davaya katılmamız gerektiğini bu gösteriyor. Devletler insan hakları ihlalleri gerçekleştirmez, bunların engellenmesi için çalışır. Biz yıllardır kamu görevlilerinin gerçekleştirdiği ihlaleler ve bu davalarda yaşanan cezasızlık ile mücadele ediyoruz. Faillerin kamu görevlisi olduğu soruşturma ve kovuşturmalarda bu görevliler yargı tarafından korunuyor. Ben bugün burada Diyarbakır’da bulunan 1700 avukat adına konuşuyorum. Hopalılar mağdur, Cizreliler, İzmirliler mağdur, yargı üzerine düşeni yapmalı, mağdurların adalet duygusunu tatmin etmelidir. Bireylerin bu ülkede güven içerisinde yaşayabilmesi için bir iklim oluşturmamız lazım. Sizin bu dosyada vereceğiz ve adaleti sağlayan karar belki de bu iklimin oluşmasına vesile olacak. Bundan sonra kamu görevlilerinin suç işlememesi için biz bu davayı takip etmek zorundayız”
AYLA VARAN: DOSYANIN YERİ MAHKEMENİZ DEĞİLDİR
Artvin Baro Başkanı Ayla Varan: "Kimyasal gazın nasıl kullanıldığına dair görüntüler var. 10. yıla gelmiş bir davada öngörmüşler mi öngörmemişler mi tartışılmasına bile gerek yok. Kimyasal gaz kullanımına bile gerek yoktu. Bu dosyanın yeri mahkemeniz değildir”
ÖZKAN YÜCEL: BU BİR İNSAN HAKLARI DAVASIDIR
İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel: "Bu bir insan hakları davasıdır. Herhangi bir şekilde görüşünü ifade eden vatandaşın üstüne gazıyla copuyla gitmenin başka bir anlamı yoktur. Ölen yurttaşımız bir hak gaspına uğramıştır ve sorumluları en aşağıdan en yukarıya devlet görevlileridir. Bu görevlilerin yargılanması için yürütülecek yargılama bizim görevimizdir. Çünkü burada bir insan hakkı ihlali vardır ve avukatlık mesleği biz insan haklarının korunması yükümlülüğünü yüklemiştir. Bu nedenle katılma talebimiz kabul edilmedi, mahkemeniz de ‘görevsizlik’ kararı vermelidir”
MEHMET KARATAŞ: GAZ KULLANIMI DA YARGILANMALIDIR
Van Barosu Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Karataş: “Çocukluğumdan beri bu gaz bombalarına maruz kalınan bir yerden geliyorum. Ve pek çok insanın bu nedenle öldüğünü biliyoruz. Burada sadece Metin Lokumcu’nun ölümüne sebebiyet verme değil, gaz kullanımı da yargılanmalıdır. İnsan haklarının korunması baroları görev olarak tanımlanmıştır. İnsan haklarının korunması için baroların taleplerinin kabul edilmesi elzemdir.”
SİBEL SUİÇMEZ: VERECEĞİNİZ KARAR DEVLETE GÜVENİ AZALTACAK YA DA ARTTIRACAKTIR
Trabzon Baro Başkanı Sibel Suiçmez: “Bunlardan birisi Türkiye’de adalete erişmenin ne kadar zor olduğu, ikincisi ise bağımsız savunmanın ne kadar önemli olduğudur. Eğer aile bunun peşini bırakmasaydı, bağımsız savunma eline geleni yapmasaydı bugün burada olmazdık. Bu dosya cezasızlıkla sonuçlanırdı.
Metin Lokumcu’nun öldürüldüğü gün aslında hepimizin bir parça öldürüldük. Sadece insan hak ve özgürlüklerini değil, derenin, kuşun, balığın hakkını savunmak zorundayız. Bu dava o nedenle de çok önemlidir. Bugün burada yapılan yargılama ile artık bu devlete güven duyulmasını temsil edecek olan sizlersiniz. Vereceğiniz kararlar bu ülkede vatandaşların devlete güvenini azaltacaktır ya da arttıracaktır."
Mahkemeye katılma taleplerini ileten Bursa Barosundan Büşra Pınar Altınoluk da avukatlık kanunun 76. maddesi gereği baroların taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
Daha sonra Çağdaş Hukukçular Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği ve Halkevleri davaya katılma talebinde bulundu.
MAHKEME TALEPLERİ REDDETTİ
Mahkeme heyeti baroların ve derneklerin katılma taleplerini "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesi ile kabul etmedi. "Görevsizlik" kararı verilmesi talebini de değerlendiren mahkeme heyeti, dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi talebini de reddetti.
BULDUK: SANIKLAR DURUŞMA SALONUNA GETİRİLMELİ
Avukat Nagehan Bulduk taleplerini iletti. Bulduk, “Dinlenmesini istediğimiz tanıklar var, bir sonraki duruşmada onların burada dinlenmesi talebini iletiyoruz. Ayrıca adil yargılanma hakkının gereği olarak sanıkların bir sonraki duruşmada burada hazır edilmesini talep ediyoruz” dedi.
EYÜBOĞLU: SİZİN BU İNSANLARIN ADALET UMUDUNU KIRMAYA HAKKINIZ YOK
Taleplerin reddedilmesi sonrasın yeniden söz alan Avukat Meriç Eyüboğlu, “Siz o gün Hopa’da ne olduğunu bilmiyorsunuz ve sorarak anlamaya çalışıyorsunuz. Metin Lokumcu defalarca gaza maruz kalmış, onu bilmediğiniz için belki de böyle karar verdiniz. Biz 9 yıl 11 ay sonra yalancıktan bir dava açıldığını görüyoruz.
Bütün taleplerimizin reddedildiği bir yargılamada bizim adalete dair umudumuzu kırmaya sizin hakkınız yok. 2012’de rapor çıktığı halde 2020’de çıkan bir iddianame var karşımızda. ‘Delil’ diyor savcı, hangi delilden bahsediyoruz, hangi delil olması lazım. Size sunduğumuz belgeler açık. Burada yargılanan sanıkların bizim adalet duygumuza karşılık gelmesi mümkün değil, ama bu kadarını da artık yapmayın. Çok açık bir şey var, bu kimyasal gazlar Metin Lokumcu’yu öldürmüş mü, evet. Raporlar var. Gaza maruz kalmış mı Metin Lokumcu, evet. Görüntüler var. Ee hangi delillerden bahsediyoruz” dedi.
Eyüboğlu, “Şimdi dosya zaman aşımına gitmeye giderken bize bunları söylemeyin artık yani. Siz ne karar verirseniz verin biz geleceğiz, bu dava tarihe not düşecek. Lütfen siz de burada adaletli bir karar veren bir hakim yerinizi alın. Savcı beyden umudum yok ama sizden hala umutluyum. Lütfen adaletli olun ve kararınızı gözden geçirin. Bizim canımızı daha fazla yakmayın” diyerek ‘görevsizlik’ talebinin yeniden değerlendirilmesini istedi.
Duruşmaya bir kez daha ara verildi.
MAHKEMEDEN ARA KARAR: SANIKLARIN GETİRİLMESİ TALEBİ DE REDDEDİLDİ
Verilen aranın ardından ara karar açıklandı. Mahkeme başkanı tanıkların ve sanıkların duruşmaya getirilmesi talebini reddetti. Mahkeme başkanı soruların dilekçe ile iletileceğini, gerekirse sanıkların SEGBİS ile duruşmaya bağlanacağını söyledi.
"AVUKATLARIN SANIKLARA SORU SORMASI SAĞLANMALI"
Avukat Sercan Aran, ‘soruların dilekçe ile iletilmesi’ kararına itiraz etti. Bunun yargılama usullülerine aykırı olduğunu söyleyen Aran, “Bu sanıkların önceden hazırlık yapması demek. Bu yüzyüzelik ilkesine aykırı” dedi.
Mahkeme başkanı bu itiraz üzerine “Benim takdirim böyle” diyerek yanıtladı. Bunun üzerine söz alan İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, “Sorularınızı yazı verin diye bir usul olamaz. Oldu olacak yanıtlarımızı da yazıp verelim. Çünkü bu sanıkların bir hazırlık yapacağını gösterir. Bu yargılamanın bütünün adilkten uzaklaştırıyor. Buradaki katılan vekilleri sanıklara bugüne kadar soru sorabilmiş değiller. Yani soru sormaya imkan tanıyacak bir karar tesis edin. Bulundukları yerde SEGBİS ile bağlanmasını karar altına alın. Ya da yeni bir talimatname yazın, sanık ifadeleri yeniden alınsın ve katılan vekilleri de orada olsun” diye konuştu.
Mahkeme başkanı bu beyanların ardından kararlarının bu yönde olduğunu söyleyerek talepleri reddetti.
REDDİ HAKİM TALEBİ
Ara karar yazımı devam ederken söz alan Avukat Meriç Eyüboğlu, “Bugün bu salonda bildiğimiz bütün yöntemleri kullandık. Ara karar oluştururken bile ‘beraat’ kararını vereceğini ima eden bir gerekçe ile ara karar veriyorsunuz. Taleplerimizi duymazdan geliyorsun. Belli ki biz bu davayı adil yargılamaya ulaşmak açısından selametle ilerleyemeyeceğiz” diyerek reddi hakim talebinde bulundu.
Mahkeme reddi hakim talebinin değerlendirilmesi için dosyanın nöbetçi ceza hakimliğine gönderilmesine karar verdi. Bir sonraki duruşmanın 28 Haziran 2021, saat 10.00’a bırakılmasına karar verildi.
DAVA ÖNCESİ AÇIKLAMA: ‘FİZAN’A KAÇIRSANIZ DA DEVAM EDECEĞİZ
Dava öncesi adliye önünde açıklama Trabzon ve Hopa Emek ve Demokrasi Güçleri “adalet” talebinde bulundu.
Yapılan açıklamada Trabzon emek ve Demokrasi Güçleri Adına konuşan Engin Nur, 2011’den bu yana yaşananları özetleyen Nur, davanın Trazbzon’a kaçırıldığını hatırlattı. Nur, 10 yıl sonra başlayan davada ailenin adalet talebi karşılanmalıdır” dedi.
Hopa Emek ve Demokrasi Güçleri adına konuşan, Hopa Halkevlerinden Kamil Ustabaş, “O gün Hopalılar suyunave doğasına sahip çıkmak için haykırıyordu. Metin Lokumcu da onun için oradaydı. Polisin aşırı saldırısıyla Metin Lokumcu hocamızı aramızdan aldılar. O dönemde emri ben verdim diyenler, gazı az kullandılar diyenler Metin hocamızın katilidir. Bu davayı Trabzon'a getirenler o emri verenlerin yargılanmasını istemeyenlerdir. Bizim adalet mücadelemiz emri verenlerin de yargılandığı ve cezalandırıldığı zamana kadar devam edecektir. Değil Trabzon'a, fizana kaçırsanız da adalet mücadelemiz sürecek” dedi.
April 21, 2021
NE OLMUŞTU?
31 Mayıs 2011'de Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti.
Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti. Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çaya konan kotaya karşı Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istedi. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler. Metin Lokumcu da oradaydı. Lokumcu; yoğun kimyasal gazlı saldırıya fazla dayanamadı, fenalaştı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
O günden sonra geçen yaklaşık yaşananları madde madde özetlersek:
- O gün Hopa’ya Artvin dahil toplam 7 kentten çevik kuvvet polisi getirildi. Kars Çevik Kuvvet Müdürlüğü’nün mühimmatı bitti, Artvin’den takviye kimyasal gaz fişeği ve gaz bombası getirtildi. Dönemin Hopa kaymakamı daha sonra ellerindeki gazın bittiğini açıklayacaktı.
- O gün yapılan eylemde polis ‘Smoke (gaz el bombası), 37/38 mm gaz fişeği, chlorobenzalmalononitrilo (CS) ve oleoresincapsicum (OC) gaz solusyonu’ kullandı. Adı geçen CS ve OC, Kimyasal Silahlar Konvansiyonu’na göre kimyasal silah kategorisinde sayılıyor.
- Adli Tıp Kurumu (ATK) Trabzon Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi, 20 Haziran 2011 tarihli otopsi raporuna Lokumcu’nun ‘kalp ve akciğer hastalığı nedeniyle’ hayatını kaybettiğini söylüyordu. ATK Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu da 16 Aralık 2011’de hazıladığı raporla bu iddiayı tekrarladı.
- Bu arada Lokumcu ailesi rapora itiraz etmiş ve Türk Tabipleri Birliğinden (TTB) inceleme talep etti.
- TTB Bilimsel Araştırma Kurulu hazırladığı rapor ATK’nin tam tersini söylüyordu. Rapora göre Lokumcu’nun ölümüne neden olacak bir kalp ya da akciğer hastalığı yoktu ve ölümü kendisinde mevcut olan bir hastalık sonucu gerçekleşmemişti. Dahası “Ölüm ile kimyasal gaza maruz kalma arasında nedensellik ilişkisi” vardı.TTB’nin bu raporu toplumsal olaylarda kullanılan gaz bombası ile ölüm arasındaki nedensellik bağını ortaya koyması bakımdan bir ilkti.
- 24 Mayıs 2021 yılından Adli Tıp Genel Kurulu’ndan önemli bir rapor çıktı. Lokumcu’nun ölümüne kullanılan gazın neden olduğunu söylüyordu. Böylece biber gazına maruz kalınmasının, kronik kalp hastalığını tetikleyen bir faktör olduğu bir devlet kurumu tarafından da tespit edildi.
- ATK raporu da açık sorumluluğu gösteriyordu ancak iddianame düzenlenmesi için 2012 yılından 2020 yılının son aylarına kadar beklendi! Artvin İl Emniyet Müdürü, Hopa İlçe Emniyet Müdürü ve görevli polislerle ilgili yürüyen soruşturma, 9 yıl 5 ayda tamamlanabildi! İddianame kabul edildi ve 13 polis hakkında “Taksirle ölüme neden olma” gerekçesiyle iki yıldan altı yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı, 24 Aralık 2020 için gün verildi. Dosyada yer alan 13 polis Hopa ve Erzincan’dan görevli olan polisler arasından belirlendi. Yani dosyada diğer illerden görev yapan ve o gün yaşananlardan sorumlu olan hiçbir görevli yargılananlar arasında yok.
- Gözler 24 Aralık 2020’da Hopa’daydı. Dava, Hopa Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek ilk duruşmaya bir gün kala “güvenlik” gerekçesiyle Trabzon’a nakledildi. Üstelik nakil kararı, adliyelerin mesai saatinin bitimine 10 dakika kala UYAP’a yüklendi.
- Metin Lokumcu’nun devlet görevlilerinin kusurları sonucu hayatını kaybetmesi nedeniyle açılan tazminat davası ise Rize İdare Mahkemesi tarafından reddedildi. Rize İdare Mahkemesinin bu kararı, temyiz incelemesi için uzun zamandır Danıştayın önünde bekliyor.
- 21 Nisan’da görülecek duruşma öncesinde ise Trabzon’da yapılacak tüm eylem ve etkinlikler yasaklandı.