Manisalı işçiler: Hayat pahalı, geçinemiyoruz
“En büyük sorun zamlar. Aldığımız ücretler yetmiyor” diyen işçiler geçim sıkıntısından şikayetçi.
Fotoğraf: Evrensel
Eylem DEMİRHAN
Burak YILMAZ
Manisa
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken Manisa’da işe gitmek için işçi duraklarında servis bekleyen işçilerle sorunlarını konuştuk. “En büyük sorun zamlar. Aldığımız ücretler yetmiyor” diyen işçiler geçim sıkıntısından şikayetçi.
Teleset fabrikasında çalışan İşçi Özlem, son dönemlerde işçilerin yaşadığı en büyük sorunun hayat pahalılığı olduğunu ifade ederek, “En büyük sorunun zamlar olduğunu düşünüyorum. Her şeye çok fazla zam geliyor. Aldığımız para yetmiyor. Çevremdeki herkes bundan şikayetçi” diye konuştu. 1 Mayıs’ın sadece sözde işçi bayramı olduğunu söyleyen Özlem, “Bir şeylerin değişeceğine inanmıyorum. Önceden sendikaya güvenilirdi şimdi artık onlara da güvenilmiyor. İşçinin hiçbir söz hakkının olmadığını düşünüyorum” dedi.
“KARI KOCA, ÇOLUK ÇOCUK ÇALIŞIYORUZ YİNE DE GEÇİNEMİYORUZ”
Aynı durakta servis bekleyen bir diğer Teleset İşçisi Emine ise zamların çok fazla olduğunu söyleyerek, işçi maaşlarının çocuklu bir aileye yetmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Ekonomik sıkıntıların sadece kendisinin değil bütün işçilerin sorunu olduğunu belirten Emine, “Çocuklar okulu bitiriyor. İş bulamıyor. Maaşların yetmesi mümkün değil. Evde üç kişi çalışıyoruz ama elde hiçbir şey yok. Karı koca çoluk çocuk çalışıyoruz yine de geçinemiyoruz” diye ekledi.
“İŞÇİLERİN SORUNU UZUN ÇALIŞMA VE DÜŞÜK ÜCRET”
Bir başka durakta servis bekleyen, metal iş kolunda çalışan İşçi Emrullah da işçilerin en büyük sorununun uzun çalışma saatleri ve düşük ücretler olduğunu söyledi. Pandemi dolayısıyla tekrar kısmi kapanmaların yaşandığı ve işçilerin hâlâ fabrikalarda çalışmaya devam ettiği koşullarda tam kapanma koşullarının nasıl olması gerektiğini sorduğumuz Emrullah, “İşçiler evde olduğu zaman, çalışmadıklarında paraları ödenirse o zaman tam kapanma olur. Yoksa bu yapılan kapanma değil, her zamanki halimiz” diye konuştu.
“SENDİKA OLSAYDI BİZİ SAVUNACAK BİR GÜÇ OLURDU”
Metal iş kolunda bir yan sanayi fabrikasında çalıştığını belirten Fuat ise diğer işçiler gibi asıl sorunun ekonomik temelli olduğunu söyledi. İşçilerin fabrikalarda minimum ücretlere çalıştırıldığını ifade eden Fuat, “Kimse hakkını alamıyor. Bir sene öncesiyle kıyasladığınızda her şey çok pahalandı. Benzine, mazota, ekmeğe her gün zam geliyor ama asgari ücrete bir kere zam yapılıyor” dedi.
Sorunların çözümüne dair umutsuz olduğunu ifade eden Metal İşçisi Fuat, “Ben çözüm göremiyorum. Bir alternatif de göremiyorum. Baştaki gitsin yerine şu gelsin diyebileceğim bir insan da yok. Keşke çalıştığım yerde sendika olsaydı, en azından bizi savunacak bir güç veya bir odak olurdu” diye konuştu.
“ZENGİNİN CEBİNDEN ÇIKAN TEKRAR ZENGİNİN CEBİNE GİRİYOR”
Bir başka durakta servis bekleyen genç bir işçi olan İsmail de işçilerin en önemli sorununun çok çalışıp haklarını alamamaları olduğunu söyledi. İsmail, günde 12 saat çalışan işçilerin sosyal hayatlarının olmadığını ve özellikle pandemi döneminde işçilerin daha çok bunaldıklarını belirtti. Genç bir işçi olarak geleceğe dair umutsuz olduğunu ifade eden İsmail, “18 yaşına basmış bir genç erkek ne hayal eder? Arabaya binmeyi hayal eder. Bir genç yıllarca çalışıyor doğan veya şahin alabilmek için” diye konuştu.
Ülke ekonomisinin çok kötü olduğunu belirten İsmail, “Mesela evlenmek istiyorum, para biriktirmek istiyorum ama günden güne paranın değeri düşüyor. Döviz yapalım desek de döviz zenginin cebinden çıkıyor tekrar zenginin cebine giriyor. İşçilerin emekçilerin hiçbir şeyi yok. Ben gelecek kaygısı altındayım. Evliliğim nasıl olacak, benim evladım da bu şartlarda mı yetişecek onu düşünüyorum şu anda” dedi.
Sorunların çözümüne dair umutsuzluğunu ifade eden Genç İşçi İsmail, “Bizim adımıza kararlar alınıyor. Biz seçiyoruz ama istediğimiz şeyi alamıyoruz” diye ekledi.
“ETİN KİLOSU KAÇ ONU BİLE BİLMİYORUM”
İsmail ile aynı durakta servis bekleyen 57 yaşındaki fabrika güvenlik işçisi ise emekçilerin hem ekonomik hem de sosyal açıdan tükenmişlik içinde olduğunu söyledi. Hayat pahalılığının giderek arttığını ifade eden işçi, “Eskiden pazardan 100 liraya her şeyimizi alıyorduk. Şimdi ise 200 liraya hiçbir şey alamıyoruz. Etin kilosu kaç lira onu bile bilmiyorum. Ramazan pidesi olmuş 4 lira. Benim çocukluğumda bir tek babamız çalışırdı hepimize yeterdi, şimdi ailede hepimiz çalışıyoruz hiçbir şeye yetmiyor” diye konuştu.
“İŞÇİYE HER ŞEY YASAK, PATRONA SERBEST”
Servisler yavaş yavaş kalkmaya başlarken metal iş kolunda çalışan iki genç işçi Sinem ve Sabriye ile konuşuyoruz. “1 Mayıs yaklaşırken, sizce işçilerin en büyük sorunu nedir?” diye sorduğumuzda, “Çok çalışmak, az para almak” diye cevap veren Sinem, 6 yıldır fabrika işçisi olduğunu ve iş yerlerinde patronlar tarafından baskı ve adaletsizlikle karşılaştıklarını ifade etti.
Pandemi döneminde işçilerin sorunlarının daha da belirginleştiğini dile getiren Sinem, “İşçiler hep hor görülüyor, hele ki böyle bir dönemde bu daha fazla. Pandemi olduğu için fabrikada çay, kahve molalarını yasakladılar ama patronlara gelince her şey serbest” diye konuştu. Fabrikada hijyen koşullarının iyi olmadığını, işçilerin mesafe olmadan çalışmak zorunda kaldığını aktaran Sinem, patronların ise hastalık kapmamak için işçilerle görüşmediklerini ifade etti.
“BİR EVDE 3 KİŞİ ÇALIŞIYORUZ, AMA YETMİYOR”
Evde üç kişinin çalıştığını dile getiren Sariye ise, “3 kişi çalışıyoruz ama yetmiyor. Ev kira, her ay en az 300 lira doğal gaz ödüyoruz. Taksitler var, borçlar var. Ayın 10’unda maaş aldık, bugün ayın 15’i ama para kalmadı” diyerek asgari ücrete yapılan zamların pahalılık karşısında eridiğini söyledi. Geleceğe dair umutsuz olduklarını belirten genç kadın işçiler, fabrikada çalışarak geçinmenin zor olduğunu şu sözlerle ifade etti; “3 kuruş için fabrikada bizi çok eziyorlar, bu düzen böyle giderse hiçbir şey değişmez.”