Gece yarısı değişikliği ile kurulan bakanlıkta kadının adı yine yok
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ikiye ayrılmasını konuştuğumuz kadın siyasetçiler, kadın düşmanı bir hat izleyen iktidarın kadınlar için olumlu politikalar üretmeyeceğini belirtti.
Zehra Zümrüt Selçuk (solda) ve Derya Yanık | Fotoğraflar: Emin Sansar ve Aziz Uzun/AA
Görkem KINACI
İstanbul
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ikiye ayrılmasını konuştuğumuz siyasetçiler kabinedeki gece yarısı değişikliklerinin tek adam rejiminin işleyişini gözler önüne serdiğini ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen, kadın ile erkeğin eşit olmadığını beyan eden iktidarın cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik olumlu politikalar üretemeyeceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesi ile birleştirilen ve daha önce de pek çok kez isim değişikliğine gidilen Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı” ile “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı” olarak ikiye ayrıldı. Resmi Gazete’de yayımlanan bu değişikliğin yanı sıra ticaret bakanı da değiştirildi.
Kabinedeki değişiklikleri, CHP Milletvekili Gülizar Biçer Kaya, HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ve Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ile değerlendirdik. Siyasetçiler, bakanlığın ikiye ayrılması olumlu gözükse de uygulama ve politikaları ile kadın düşmanı bir hat izleyen iktidarın kadınlar için olumlu politikalar üretmeyeceğini belirtti.
GÜLİZAR BİÇER KARACA: SARAY REJİMİ HER FIRSATTA LİYAKATSİZLİĞİNİ GÖSTERİYOR
Değişiklikleri “Ülkeyi yönetemeyen tek adam, gece yarısı kararlarına bir yenisini ekledi” diye değerlendiren CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, “İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilme kararının ardından, Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanlarının değişikliğini de gece yarısı açıklayan karanlık zihniyet, tek kişilik Saray Rejimi’nin liyakatsizliğini her fırsatta ortaya koyuyor” dedi. Karaca, gece yarısı kararnamelerini “Önce birleştir sonra ayır, birini gönder diğerini getir ile tek akılla ülkenin yönetilemediği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen ucube rejimin çöktüğü ortada” sözleriyle eleştirdi.
KADINA YÖNELİK POLİTİKALARDA OLUMLU BİR DEĞİŞİKLİK OLMAYACAK
Kadın hareketinin uzun yıllardır haklı taleplerinden birinin de kadını korumaya yönelik politikalar üretecek bir “kadın bakanlığı”nın kurulması olduğunu hatırlatan Karaca, “Biz en baştan beri, kadının aile içine hapsedilmesine karşı olduğumuzu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Çalışma Bakanlığı ile birleştirilmesi kararı alındığında da dile getirmiştik” diyerek zihniyet değişikliği olmaksızın aileyi korumaya odaklı bir bakanlığın kadınlara yönelik olumlu bir politika üretemeyeceğini söyledi.
“YENİ ATANAN BAKAN ERKEK AKLIN SÜRDÜRÜCÜSÜ OLMASIN”
Ticaret Bakanlığındaki değişiklikle beraber artık kabinede tek kadın bakan kaldığını hatırlatan Karaca, yeni atanan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ı tarafını erkek aklın yürütücüsü olarak değil, kadınlardan ve ortak akıldan yana seçmesi çağrısında bulundu.
Gülizar Biçer Karaca sözlerini şöyle tamamladı: “Derya Yanık’ın, toplumun pek çok kesimi tarafından tepkiyle karşılanan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme konusunda kadınların bu yanlış karardan vazgeçilmesi taleplerine karşılık vermesini bekliyoruz. TBMM’de CHP kadın milletvekilleri ile yaptığımız toplantıda da bu talebi dile getirdik. Bu yanlış karardan vazgeçin. Tek adamın anlayışının sürdürücüsü, erkek aklın taşıyıcısı bir bakan olmaktan yana değil bunca kadına yönelik şiddet ve cinayetin yaşandığı ülkemizde tarafınızı kadınlardan ve ortak akıldan yana seçin.”
ZÜLEYHA GÜLÜM: BAKANLIKLAR BİRLEŞTİ, AYRILDI, YİNE KADININ ADI YOK
Kabinedeki değişikliği ve kadınlara yönelik olası etkilerini konuştuğumuz bir diğer isim ise HDP İstanbul Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Züleyha Gülüm oldu.
HDP’li Züleyha Gülüm, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen, kadınların kazanımlarını tümüyle geri çekmeye çalışan bir iktidarın bu hamlelerinin, bakanlık ayırmasının kadınlar açısından bir karşılığı olmadığını ifade etti.
Daha önce bu bakanlıkların ayrı olduğunu hatta öncesinde Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı şeklinde adında kadın geçen bakanlık olduğunu hatırlatan Gülüm, “Kadın isminin bile görünür olmasını istemediler ve ortadan kaldırdılar. Bakanlıkları önce birleştirdiler sonra tekrar ayırdılar, ayırırken bile kadının adını göremiyoruz; değişiklik yine aile odaklı şekilde oldu” dedi.
POLİTİKALAR KADIN DEĞİL AİLE ODAKLI
İktidarın zaten uzun zamandır politikalarını ailenin korunması üzerine kurduğunu belirten Gülüm, “Aile içerisinde kadınlar şiddete uğramış, yoksullaşmış, erkek egemenliği ile karşı karşıya kalmış bunlar asla iktidarın umurunda değil, tersine erkek egemenliğini besleyen çalışmalar yapmak istiyor” ifadelerini kullandı.
Sürekli ‘aile’ temelli politikalar üretilmesinin anlamını da açıklayan Gülüm, “Ürettikleri politikaların yanı sıra pek çok olayda ‘Aile içindeki kadın şiddete uğrasa da, erkek baskısı altında kalsa da aile içerisinde kalsın, yeter ki aile düzeni bozulmasın’ diye bir yaklaşımları olduğunu görüyoruz. Bu yüzden bakanlıktaki değişiklik kadın açısından olumlu karşılığı olan bir noktada değil.”
İKTİDARIN KADINA BİÇTİKLERİ; ŞİDDET, EV İŞLERİ VE ESNEK-GÜVENCESİZ ÇALIŞMA
AKP’nin kadınlara dair programlarına bakıldığında çocuk ve yaşlı bakımı da dahil evin bütün işlerinin kadınlar üzerinden yapılmasını planlayan, bunların dışında kalan zamanlarda da kadınlara esnek-güvencesiz çalışmayı dayatan bir yaklaşım olduğunu belirten Gülüm, son dönemde iktidarın kadın düşmanı bir hat izlediğini şu örneklerle açıkladı:
“Kod 29 ve diğer uygulamalarla kadın işçilerin işten atıldıklarını, kadınların istihdam alanlarının dışına itildiğini çok açık bir şekilde görebiliyoruz. Pandemideki iktidar politikaları ve ekonomik kriz nedeniyle kadınların nasıl daha fazla yoksullaştırıldığını görüyoruz. Yoksulluğun yanı sıra kadınların erkek şiddeti ile çok daha fazla karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Bütün olarak bu iktidar, erkek egemenliğini büyüten kadın düşmanı bir siyasi hat izliyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeleri ve buna dair yaptıkları açıklamalar da neyi beslediklerinin çok açık bir göstergesiydi. Özellikle LGBTİ+’lara yönelik hedef gösterme, nefret suçlarının öznesi haline getirme, saldırıları meşrulaştırma yaklaşımlarını da çok açık şekilde gözlemliyoruz. Hem kadın düşmanlığı, hem LGBTİ düşmanlığı konusunda asla geri adım atmıyorlar.”
KADINLARI “MAKBUL KADINLAR” HALİNE GETİRMEK İSTİYORLAR
Bugün de göstermelik şekilde bakanlıkların ayrıldığını belirten Gülüm, “Bizce zaten kadının tüm sorunları ile uğraşan, her alanda erkek egemenliğini ortadan kaldırmaya çalışacak bir ‘kadın bakanlığı’ olmalı. Bir başka bakanlıkla birleşen bakanlık olmaması gerekiyor. Bu açıdan ayrılma olumlu gözükse de pratikte bir karşılığı olmadığını, aslında bunun kadınlar lehine hiçbir sonuç üretmeyeceğini biliyoruz. Çünkü tüm uygulamaları ile aslında hep kadınların kazanımlarını geri çeken tartışmalar üreten ve yasal değişiklikler yapan bir iktidarla karşı karşıyayız. Kadınları “makbul kadınlar”, dört duvar arasında sıkıştırılmış kadınlar haline getirmek istiyorlar” dedi.
Bakanlığın ayrılmasının yanı sıra Ticaret Bakanlığındaki görev değişikliğini de hatırlatan ve tüm bu değişikliklerin bir gece yarısı kararnamesi ile ilan edildiğini belirten Züleyha Gülüm, uzun süredir bakanlıklara atanan isimlerin bir önemi kalmadığını, tek adam ne derse, ne isterse onu yapacak isimlerin belirlendiğini ifade etti.
SELMA GÜRKAN: KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ TEK ADAM REJİMİNİN İŞLEYİŞİNİ GÖSTERİYOR
Kadın politikalarını, bu konudaki yaklaşımı değiştirmeden bakanlığı ayırmanın kadınlar açısından olumlu bir sonucu olacağına inanmadıklarını belirten Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ise değişikliklerle ilgili, “Yine bir gece yarısı operasyonu ile ve tek adamın kararı ile kabine değişikliği yaşandı. Kabine değişiklikleri bile tek başına tek adam rejiminin işleyişini göstermektedir” ifadelerini kullandı.
Kabinedeki değişikliğin diğer yanının ise Ticaret Bakanlığıyla ilgili tartışmalarla ortaya serildiğini belirten Gürkan, “Zaten eğitimden sağlığa, turizmden ticarete şirket sahiplerinden oluşan bir kabine söz konusu idi. Ticaret Bakanlığında bu ilişkilerin nasıl yaşandığı alenen görülmüş oldu” dedi.
“KADIN ERKEK EŞİTLİĞİNE İNANMAYAN LİDERLİĞİN POLİTİKALARI EŞİTLİK OLAMAZ”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak Derya Yanık’ın atanmasını değerlendiren Gürkan, “Yurttaşların kolektif haklarına tahammülü olmayan iktidar çalışma ve sosyal güvenlik alanını aile politikalarına ve sosyal yardımlara bırakmıştı şimdi tekrar ayırdı ve Aile Bakanlığına en tartışmalı isimlerden birisi Derya Yanık getirildi. Kamuoyu Derya Yanık’ı televizyon programlarında sıkı AKP savunuculuğu ile tanıyor. Ancak yeni bakanın mahir olduğu konu salt medyada iktidarı savunmak değildi, geriye dönüp baktığımızda Karaman’da Ensar Vakfının yurdunda yaşanan çocuk tecavüzlerinde kaçak yurtların ve çocuk tecavüzlerinin sorumlularını cansiperhane savunmasından da tanıyor kamuoyu kendisini. Bugün FETÖ olarak adlandırılan Gülen ve cemaatinin de hızlı savunucusu olan bir AKP kadrosu.” diye konuştu.
YENİ BAKANIN İLK SÖZLERİ EŞİTSİZLİĞİN İTİRAFI
Gürkan sözlerine şöyle devam etti:
“Bakan verdiği ilk demeciyle AKP’nin kadın erkek eşitliğine ilişkin politikalarını geliştirmeyi hedeflediğini açıklamış, bir eşitsizlik sorununun itirafı olmakla birlikte, kadın erkek eşitliğine inanmayan bir liderliğin politikalarının eşitlik olamayacağı bugüne kadar iktidar pratiği ile görülmüştür. Yalanlarla, yasaklarla, yolsuzluklarla, siyasi etik dışı çürümüşlükle malül bir iktidarın atamaları da bu siyasi özelliklerine uygun olmuştur.”