22 Nisan 2021 00:30

Şair Metin Kaya: Şiirlerimi hem Türkçe hem de Kürtçe yazmaya kararlıyım

Nuray SALMAN

Metin Kaya’nın “Av û Dilop” isimli Kürtçe şiir kitabı geçtiğimiz aylarda okurla buluştu. Yeni kitabını “Yılların özlemi, çabanın meyvesi, umudun rüyası” olarak adlandıran Kaya “Bazen Kürtçe duygulanıp, Türkçe yazıyorum. Bazen de Türkçe düşünüp, Kürtçe yazıyorum.” diyor.

“Av û Dilop” adlı Kürtçe şiir kitabınız nasıl oluştu? Adı neden “Av û Dilop?​”?

Ana dil; insanın vatanıdır, yürek kapısıdır!.. Ana dilim Kürtçe olunca, sosyal sorumluluğumdan dolayı yazma konusuna da kayıtsız kalamadım. Dünya üzerinde yedi bine yakın dil konuşulduğu tespiti vardır. Bu dillerden bazılarının son temsilcileri olarak, birer ikişer veya biraz daha fazla insan kalmıştır. Bu insanlar da zaman içerisinde ölünce, söz konusu olan diller de ölüyor, diyebilirim. Oysa diller kuşaktan kuşağa aktarılmalı mantığıyla, Kürtçe yazmak da benim sosyal sorumluluğum oldu. Dolayısıyla yaklaşık 7 yıllık bir emek sonucu, elli iki şiirden oluşan “Av û Dilop” adlı ilk Kürtçe şiir kitabımı çıkartmayı kendime şiar edindim.

Kitabımın adını, bir şiirimde kullandığım üç dizelik bir anlatımdan yola çıkarak verdim diyebilirim. Dünyada o kadar çok can yakıcı olaylar yaşanıyor ki, çoğu zaman çaresizlik içinde kalıyorsun. Dolayısıyla sorumluluk taşıyan insana sadece bedeli faklı yöntemlerle ödemek düşüyor. Buradan başlayacak olursak eğer, abartmadan söyleyeyim: İnsanın, damla damla eriyerek ateşe düştüğü düşüncesiyle, sudan medet umuyorsun. Acaba biz ateşe damlayanların yarasını, su sarar mı? duygusuyla “av û dilop” ismi ortaya çıktı. ‘Av: su, Dilop: damla’ sözcüklerinden, “dilop” sözcüğüne insanın damla damla erimesine bir gönderme yaparak; kitabıma “Av û Dilop” adını verdim.

Şiirlerinizde acılı bir coğrafyanın sesini, toplumun acısını dile getiriyorsunuz. Özlemler, çıkmazlar, çocuklar, anneye hasretlik şiirlerinizin izlekleri. Şiirinizi yazarken nerelerden besleniyorsunuz?

Hani denilir ya: “İnsan yaşadıklarının özetidir.” Ben de hep bu duyguyla yazmaya çalışıyorum. Olumsuzlukları o kadar yoğun yaşıyorsun ki, dolayısıyla çok kere kilitlenip kalıyorsun. Kilidi kırmak için “hümanist” duygularınla çözüm üretme yolları arıyorsun. Bu çözüm yollarının en barışçılı olarak da yazmayı seçiyorsun. Bazen Kürtçe duygulanıp, Türkçe yazıyorum. Bazen de Türkçe düşünüp, Kürtçe yazıyorum. Yukarıdaki cevabımdan diyecek olursam, temalar zaten bellidir. Yaşadıklarımız, gördüklerimiz, hasretlerimiz… Duygular; Türkçede de aynı, Kürtçede de aynı! Birey eğer ki vicdanına danışmayı becerebiliyorsa, ‘duyguların milliyeti’ olmaz kavramını içselleştirir zaten. İnsanca yaşamak adına, hepimiz aynı teknenin hamuru olup ve birbirimizi kabul etmek durumundayız.

Kürtçe yazılan eserler artık kendi ana dillerinde okunuyor hatta başka dillere de çevriliyor Türkçe gibi… Kürtçe şiir yazmak avantaj mı, dezavantaj mı sizin için?

Ben Kürtçe yazmanın, Türkçeye göre çok daha dezavantaj olduğunu görüyorum. Çünkü birçok ülkede ve coğrafyada olduğu gibi, bizim ülkemizde de resmi dilin dışındaki diğer diller eğitim dili olmadığı için unutulmaya aday dillerdir. Yoğunluklu olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde konuşulan Kürtçe, Zazaca vb. dillerinin temsilcileri, ekonomik ve sosyal durumlardan dolayı ülkemizin diğer bölgelerine göç edince veya ettirilince, ana dillerinden uzak kalarak unutuluyor durumdadır. Hal böyle olunca, Kürtçe okuma, yazma durumuna ilgi de azalıyor. Ben bu durumu köylülerimden, yakın çevremden ve sosyal okumalarımın çıkarsamaları sonucu olarak söylüyorum. Ki bu durum üzerine çokça yazılar, yorumlar, makaleler de yazılmıştır. 

Yayımlanmış üç tane Türkçe şiir kitapınızı incelediğimde; başta Ahmed Arif, Nazım Hikmet, Enver Gökçe, Adnan Yücel gibi şairlerden izlekler taşıdığı görülüyor. “Av û Dilop” u yazarken Kürtçe yazan hangi şairlerden etkilendiniz?

Kürt edebiyatı modernleşmeden önce, 1400’lü yıllardan beri Divan edebiyatı etkisinde yazılarak, yakın tarihimize kadar devam etmiştir. Kürt edebiyatı medreselerde serpilen/gelişen bir edebiyattır. Klasik Kürt edebiyatını saymazsak, günümüz edebiyatı olarak tanımladığımız modern olanı sürgünde var olmuş, orada eserler üretmiş ve son yıllarda da yurduna geri dönüş yapmış bir edebiyattır. Kürt edebiyatının öncüleri olarak bildiğimiz; Feqiyê Teyran, Ehmedê Xanê, Cegerxwîn, Arjen Arî, Şerko Bêkes ve daha da çoğaltabileceğim üstatlardan etkilendiğimi sayabilirim.

Metin Kaya, Kürtçeyi şiir dili olarak daha etkin kullanmayı düşünüyor mu?

Şöyle bakmak gerekir. Çocukken ana dilinle hayatı tanımaya başlıyorsun, sonrasında dilinin önemsiz olduğunu sana hissettirilerek yavaş yavaş unutuyorsun veya ilgisiz kalıyorsun! Bu durum evrensel değerlerden bakılınca çok ağır geliyor insana. Kim istemez ki kendi ana dilinin; evrensel değerlerde eğitim dili, edebi, şiir ve sanatsal düzeyde bilinip kullanılan bir dil olmasını?

Ben yaşadığım, yazdığım sürece ana dilimi konuşmayı ve yaşatmayı hedef tahtama koymuş biriyim. Bu konuda yoğun bir çabayla geliştirmeye ve geleceğe aktarma çabası içindeyim. Resmi ve eğitim dili olarak Türkçeyi ne kadar kurallarıyla konuşmaya çalışıyorsam, Kürtçeyi de bir o kadar güzel konuşmayı, yazmayı ve kuşaktan kuşağa aktarmayı benimseyenlerdenim, diyebilirim.  Dolayısıyla şiirlerimi vb. yazılarımı hem Türkçe hem de Kürtçe yazmaya kararlıyım.

Evrensel'i Takip Et