21 Nisan 2021 19:56

Hacettepe öğrencisi: Taleplerimizi 1 Mayıs’ta yükseltmeliyiz

"Nitelikli bir eğitim istemek, güvenceli bir gelecek istemek; biz öğrenciler için tam da 1 Mayıs'ta yükseltmemiz gereken taleplerdir."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Melodi TAŞ
Hacettepe Üniversitesi

Bizler Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi bölümü öğrencileri olarak 1 Mayıs’a giderken içerisinde bulunduğumuz durum ve koşullar gereği, uzaktan eğitim koşullarının derinleştirdiği ve yarattığı taleplerini; Sanat Tarihi bölümünün ve alanının özgün sorunlarını; güvenli geleceğin nasıl mümkün olabileceğini konuşmak üzere bir araya geldik.

Pandeminin başından bu yana sanal düzleme yerleşen hayatlarımızı sürekli birilerinin bizlere bir şeyler anlattığı ve süreçten kaynaklı yüz yüze olamadığımız durumlarda tartışma alanlarımızı kısıtlayan bir sürecin içerisindeyiz. Ancak sorunlarımız yalnızca bugünle sınırlı kalmıyor, bize sunulan daha kötü günlerin de farkındayız.

"İŞ OLANAĞIMIZ KALMADI"

Sosyal bilimler başta olmak üzere artık hemen hemen her bölümde iş olanağımız kalmadı. Özellikle Sanat Tarihi kapsamında; sanat alanlarının ve eserlerinin tahrip edilmesi, insanlık için önemli değer yargıları taşıyan eserlerin iktidarın kuşatması altında bir fetih anlayışı ile birlikte kendi ideolojisini yamamaya çalışması… İktidarın en başından beri yapıların aslını bozacak biçiminde onarım yapmasıyla tarihi öneme sahip birçok değerin zedelendiği veya yok olduğuna şahit oluyoruz. Bunun yanında iktidarın ideolojisine yakın eserlerin desteklendiği, diğerlerinin ise yok sayıldığı ve propaganda malzemesi olarak kullanıldığını görüyoruz. Tüm bunlar Sanat Tarihi bölümünü itibarsızlaştıran ve aynı zaman da sanat tarihi bölümü öğrencilerinin de çalışma alanının daralmasına neden olmaktadır. Bu alanın hâkim olduğu teorik birikimin kazanım haline dönüşebilmesi gerekiyor ancak bugün öğrenciler açısından tiyatroya,sinemaya veya müzeye gitmek bile lüks bir hal alırken biz Sanat Tarihi öğrencileri olarak, 'Kendimizi nasıl geliştirebiliriz'e çözüm aramaktayız.

Tüm bu geleceksizliğe karşı peki öğrenci ne yapıyor ne düşünüyor sorusuna ise bölüm bazında şu şekilde cevap buluyoruz toplantımızda. Sanat Tarihi bölümü, okulu yarı da bırakmanın, uzatmanın, okurken çalışmanın çok yaygın olduğu bir alan. Bunun haricinde ya akademide kalmak ya da yurt dışına çıkmak gibi alternatifler düşünülüyor. Bugün açısından ise akademide kalmanın bir karşılığı olmadığı gibi mevcut kadrolarında eksik olduğu bölümler var. Mevcut küresel durumun üniversitelerin son haline yön vermesiyle birlikte de,akademideki çalışma şartları (sansür, mobbing, ifade özgürlüğü), eskisi gibi rüyaları süsleyen bir seçenek olmaktan çıkartıyor.

“Bu kadar hepimizi ilgilendiren bir sorun varken bireysel bir yerden baktığımızda binlerce kişiden yalnızca azınlığın gerçekleştirebileceği bireysel kurtuluş hamleleriyle ömrümüzü heba edip binde beşin içine mi girmeye çalışacağız yoksa bin kişi birlik olup bu sorunları çözecek miyiz?​”

Pandeminin üniversiteli gençliğin geleceğe bakışını gittikçe karamsar bir boyuta sürüklediğini görüyoruz. Ders içeriğinin sosyal ve kültürel yeterlilikten uzak bir eğitimle gitgide bu sorunun derinleşip yaygınlaştığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Öğrencinin gittikçe eğitimin içeriğinden ve işlenişinden uzak kaldığı, eğitimdeki sürecin sürekli yeni bir ödev ve sınava büründüğü bir dönemdeyiz. Bölümümüz de dahil okulun genelinde olan derslerin işlenişi için gerekli araçlara ulaşırken zorluk yaşamaktayız. Ev içerisindeki ortam, maddi yetersizlikler gözetilmeden ilerleyen bu süreçte, eğitime devam etmenin belirsizliğini yaşıyoruz. Bölümün tuttuğu yer ve ekonomik sorunlar okuldan kopma gibi nedenleri doğururken, sınıf arkadaşlarımız da eğitim hayatını bir kenara bırakarak iş aramaktalar. Pandemi ile birlikte gitgide artan nitelikli veya niteliksiz işsizlik, yeterli istihdam sağlanmaması dolayısıyla kişilere geçinme olanağı vermiyor.

"TOPLUMCU SANATA DAİR İŞ YAPMA ALANLARI DARALIYOR"

Gidişata dair söz söyleyebilirken bölüm konularını daha geniş araştırma ve toplumcu sanata dair işler yapabilmede bulunduğumuz alanlar daralıyor. İktidarın sanatı kendi propagandasında bir araç olarak kullandığı, bunun da gittikçe arttığını birçok örnekle açıklayabiliriz. Bu da bir yandan bilimsel eğitimden uzak diğer yandan ise biat eden, iktidar kültürüne endekslenen bir üniversite gençliği ile iç içe geçiyor. Geleceğimizde de bu alandan ilerleyecek bir akademide, kendi bölümümüze ait bir işte çalışmanın önünde engel oluşturuyor. Her yeni yılda daha fazla işsiz bölüm mezunu arkadaşımızı görüyoruz. Bizlerin bugünkü gerçekliği, bölüm dışı alanlarda veya büyük turizm şirketlerine çok düşük ücrete çalışmak...

Gerek eğitimin niteliği gerekse ekonominin çöküşü bizlere çözüm aramak noktasında fırsat tanımıyor. O nedenle bugün nitelikli bir eğitim istemek, güvenceli bir gelecek istemek; biz öğrenciler için tam da 1 Mayıs'ta yükseltmemiz gereken taleplerdir. Sorunlarımızın temeli, ne bölümümüzle ne de üniversitemizle sınırlanabilir. Haliyle taleplerimizin birleşmesi de bir o kadar genel olmalıdır. Ancak o zaman bize fırsat dahi sunmayan bu düzenin yerine, umutlu ve özgür bir gelecek koyabiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır’da CHP’ye ‘128 milyar dolar nerede’ cezası

SONRAKİ HABER

Siyaset Bilimci Demirkent: Tek adam iktidarında sadece Erdoğan'ın memurları değişti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa