Yücel Demirer: Sistem tartışmaları 23 Nisan'ın tansiyonunu yükseltiyor
Siyaset Bilimci Doç. Dr. Yücel Demirer, 23 Nisan’ı tansiyonu yüksek bir gün haline getiren gerekçelerin başında siyasal sistem tartışmalarının geldiğini söyledi.
Yücel Demirer | Fotoğraf: MA
Şerif Karataş
İstanbul
Bugün ilk Meclisin açıldığı gün. Kocaeli Dayanışma Akademisi kurucularından Siyaset Bilimci Doç. Dr. Yücel Demirer ile, Meclisin kuruluşu ve özellikle son yıllarda 23 Nisan üzerinden siyasette yaşanan tartışmalara dair konuştuk. Yaşanan sistem değişikliğini işaret eden Demirer, “23 Nisan gününün bir bayram olarak kutlanma geleneği ile yeni başkanlık sisteminin mantığı arasındaki çelişki açık bir biçimde görünüyor” dedi. Demirer, “23 Nisan’ı tansiyonu yüksek bir gün haline getiren gerekçelerin başında siyasal sistem tartışmaları gelmekte” dedi.
Her ülkede olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nde de kuruluş döneminin iz bırakan aşamalarının her yıl kutlandığını belirten Yücel Demirer, “Bu kolektif anmalarla bir ulusal kimlik ve kolektif aidiyet oluşturulması ve sürdürülmesi amaçlanmıştır. Bahsedilen törenler arasında öne çıkanlardan biri 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış tarihine dayanan bu bayram, aslında üç ayrı yıl dönümünün bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. 1921 tarihinde çıkarılan bir yasa ile Türkiye’nin ilk milli bayramı olan 23 Nisan zaman içinde saltanatın kaldırılmasına ilişkin yapılan kutlama ve Himaye-i Etfal Cemiyetince duyurulan Çocuk Bayramı’nın birleştirilmesi ile bugün kutlanmakta olan şeklini almıştır” ifadelerini kullandı.
Özellikle 1980’lerden sonra kutlama detayları ciddi bir biçimde geliştirilen 23 Nisan törenlerinin, AKP’nin iktidarda olduğu yıllarda bir çekişme alanı haline geldiğini belirten Yücel Demirer, “Tıpkı diğer resmi bayramlarda olduğu gibi 23 Nisan’a ilişkin kitlesel algıyı dönüştürmeye yönelik adımların atıldığı bilinmektedir” dedi.
23 Nisan’ın bu yıl dönümünün altüst oluşlarının sıklığı ve derinliği ile bilinen siyasal yaşantımızda yine sıkışık bir döneme denk geldiğini anımsatan Demirer, bu yıl ki kutlamalara dair de şunları belirtti: “2021 yılı 23 Nisan’ı a) Plansız bir biçimde yönetilen pandemi kaynaklı sorunlar, b) İçinden geçilen zor döneminin güncel ekonomik ve toplumsal problemleri ve tabii ki c) Ülke siyasetinin tarihsel ve yapısal gelişim özelliklerinin kesişim noktasında rengini alacak gibi görünüyor. Kutlamanın her ne kadar önce yüz yüze eğitim verilen okullarda yapılacağı belirtildikten sonra pandemi gerekçeli sokağa çıkma yasağı kapsamına alınmış olması, bu yılın 23 Nisan kutlamalarının önde gelen tartışma konusu olacak gibi görünse de, birbiriyle çelişki halindeki 23 Nisan algıları arkasındaki çok katmanlı gerekçeler üzerinde düşünülmeyi gerektiriyor.”
Demirer, “Aynı yurttaş kimliği taşıyan kişilerin ezici çoğunluğu, neredeyse tamamı tarafından bilinen, kanıksanmış bir biçimde kutlanan, kutlanması normal gelen günler mevcuttur. Bu günlerin kanıksanmışlığı toplumsal ortam ve siyasal yapı içinde belli bir uyum ve normalliğe işaret ederken, kutlamalardaki uyum eksikliği yolunda gitmeyen yapısal veya güncel sorunların işareti olarak görülür” dedi.
‘LEBALEP KUTLAMALAR YAPILIRKEN GETİRİLEN KISITLAMA ÇİFTE STANDART’
2021 yılı 23 Nisan’ına bakıldığında, süreci etkileme kapasitesine sahip üç temel fay hattından bahsetmenin mümkün olduğunu ifade eden Demirer, şunları söyledi: “23 Nisan’ı tansiyonu yüksek bir gün haline getiren gerekçelerin başında siyasal sistem tartışmaları gelmekte. Kökleri Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış gününe giden bir kutlamanın Türkiye’de halen geçerli olan başkanlık sistemi içerisinde yapılması pandemi koşulları olmasa dahi hayli netameli bir konu olarak orta yerde duruyor. Giderek zayıflayan bir Meclis iradesi ortamında, 23 Nisan gününün bir bayram olarak kutlanma geleneği ile yeni başkanlık sisteminin mantığı arasındaki çelişki açık bir biçimde görünüyor. İkinci etkili fay hattı siyasal iktidar tarafından üretilen ve tutundurulmasına büyük gayret gösterilen resmi dönüm noktaları ile eldeki ulusal resmi bayram portföyü arasındaki rekabete ilişkin. Özellikle “yeni” Türkiye’nin ulusal kutlama listesine eklenen, yaygınlaştırılması için büyük gayret gösterilen 15 Temmuz anmaları, Çanakkale Savaşı’nın iki farklı ve eş zamanlı şenliklerle kutlanması, bir zamanlar yalnızca Milli Görüş taraftarlarının kutladığı İstanbul Fetih Şenliklerinin neredeyse ulusal bir kutlama halini alması, Malazgirt Savaşı anmaları ve Newroz’a karşı kültür bürokrasisi tarafından organize edilen Nevruz’un tutundurulma çabası hep bu eğilimle ilgili. Üçüncü tartışma boyutu ise “lebalep” kutlamalar ve kitlesel katılımlı cenaze törenleri gündemdeyken getirilen kısıtlamaların çifte standardından kaynaklanmakta.”
‘YENİ’ TÜRKİYE’NİN ULUSAL KUTLAMA LİSTESİ FARKLI DA OLABİLİR
Türkiye’nin sermaye birikim süreci ve siyasal tarihinin özgünlükleri ile kuruluş döneminden günümüze gelen otoriter yönetme geleneği, cumhuriyetin başlangıcından bu yana kamusal irade beyanlarında karşılıklı bir örtülü ifade etme, başka bir deyişle “Karnından konuşma” geleneği doğurduğuna vurgu yapan Siyaset Bilimci Yücel Demirer, şunları ifade etti: “Geçtiğimiz hafta boyunca 23 Nisan kutlamalarının yalnızca yüz yüze eğitim yapılan ortamlarda kutlanacağı konusunda bir eğilim basın yoluyla ifade edilmişti. İçişleri Bakanlığınca yayımlanan bir genelge ile hafta sonlarında uygulanmakta olan sokağa çıkma kısıtlamalarının 23 Nisan’ı da kapsayacak bir biçimde genişletilmesi kararının dolaylı bir irade beyanı mı olduğu, yoksa pandeminin yıkıcı sonuçlarına karşı teknik bir önlemin parçası mı olduğu sorusunun cevabı için pandemi sonrasında yapılacak ilk kutlamanın beklenmesi gerekli görünüyor. Muhalif siyasal partiler tarafından yönetilen belediyelerce hafta boyunca yapılan kutlamalar, bazı kesimlerce 23 Nisan kutlamaları için yoğun bir biçimde kullanılmış olan sosyal medya konuya ilişkin karşı sözün dile getirildiği mecralar arasında yer aldı. 100. yılına ulaşmış bir kutlamanın güncel kutlanma dinamikleri ve bunlar üzerinden alınan pozisyonlar arasındaki farklar konuya ilişkin bir uzlaşma eksikliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. 1979 yılında düzenlenmeye başlanan TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, 1980’de oluşturulan Çocuk Parlamentosu gibi simgesel ataklara konu olan 23 Nisan kutlamalarının önümüzdeki yıllardaki formatına ilişkin yapılacak tercihler ülkenin siyasal durumuna ve hegemonya mücadelesinin gelişimine ilişkin veriler sunmaya devam edecek.”