En büyük çevre felaketi Çernobil’in 35. yılı: Etkisi nesiller boyu sürecek
Çernobil Nükleer Santralinde yaşanan patlamanın üzerinden 35 yıl geçse de etkileri nesiller boyunca sürecek. Çernobil'in yıldönümünde yaşananları ve dünyada yaşanan nükleer felaketleri derledik.
Fotoğraf: Pixabay
26 Nisan 1986 tarihinde Kiev’in 135 kilometre kuzeyindeki Çernobil Nükleer Santrali’nde 4 numaralı reaktörde meydana gelen patlama, Uluslararası Nükleer Olay Ölçeği’nde (INES) en yüksek sınıflandırma oranı olan 7 ile ölçeklendirildi. Bu sınıfta ölçeklendirilen bir diğer nükleer felaket ise 2011 yılında meydana gelen Fukuşima Nükleer Santrali kazaları.
O dönemde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) bağlı olan Ukrayna’nın başkenti Kiev’de bulunan Çernobil Nükleer Santrali’nde elektrik kesintisi durumunda yedek güç ünitelerinin nasıl davranacağı üzerine test yapılmak istendi. 25 Nisan’da başlatılan deney sonucu büyük bir güç dalgalanması oluştu. Acil durumu algılayarak reaktörü kapatması gereken güvenlik sistemi de çalışmadı. 26 Nisan saat 01.23’te birkaç saniye arayla iki büyük patlama meydana geldi. 4 numaralı reaktörün çelik kapağı yerinden fırladı ve tonlarca radyoaktif madde atmosfere yayıldı.
Üç gün boyunca patlama ve radyasyon yayılımı dünyadan saklandı. ABD’ye ait bir gözetleme uydusunun reaktörde yangın olduğunu kanıtlaması üzerine 29 Nisan’da SSCB kazayı açıklamak zorunda kaldı.
Çernobil’deki patlamada çıkan bulutlar başta Ukrayna ve Belarus olmak üzere dünyanın pek çok yerine yayıldı. Patlama sonucunda 2. Dünya Savaşı’nda ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye attığı atom bombalarının toplamından 200 kat fazla radyoaktif materyal atmosfere dağıldı. Çernobil’den kaynaklanan radyoaktif serpinti binlerce kilometrekarelik toprağı kirletti.
Çernobil’in yıkım bilançosu konusunda hâlâ fikir birliği sağlanmasa da Uluslararası Doktorlar Örgütü ve Radyasyondan Korunma Birliği’nin verilerine göre, Çernobil’in çevreye verdiği zarardan bugüne kadar 600 milyondan fazla insan etkilendi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Çernobil’in çevresindeki 30 kilometrelik bölgede yaşayan ya da tasfiyesinde görev alan toplam 600 bin kişi yüksek dozda radyasyona maruz kaldı.
PATLAMANIN ETKİLERİ
Kazanın ardından çıkan yangın 10 gün sürdü. Bu yangında 31 kişi yaşamını yitirdi. Kazaya ilk müdahale eden itfaiye erlerinde radyasyon yanıkları oluştu ve bu erlerin çoğu 2 hafta içinde yaşamını yitirdi. Tahminlere göre 2005 yılına kadar 112 bin ila 125 bin tasfiye memuru yaşamını yitirdi.
Çernobil nükleer santralinin patlaması sonucu (erken yaşlanma, kanser hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, depresyon, hafıza bozukluğu, konsantrasyon problemi, kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları, mide ve bağırsak iltihapları, çeşitli enfeksiyonlar nedeniyle) milyonlarca insan sağlık sorunu yaşarken, 400 bin kişi yerlerinden edildi. Santralin yakınlarındaki tüm ağaçlar ve hayvanlar radyasyona maruz kalmaları sonucunda yok oldu. Kazanın olumsuz etkilerinin nesiller boyunca sürmesi bekleniyor.
KAZADAN SONRA ÇERNOBİL
Dünyanın en büyük çevre felaketine neden olan Çernobil nükleer santrali kazanın ardından elektrik üretmeye devam etti. 2 numaralı reaktör 1991, 1 numaralı reaktör 1996 yılında, 3 numaralı son reaktör 15 Aralık 2000’de kapatıldı. Nükleer kazanın yaşandığı reaktörün enkazı, 2016 yılında dev bir çelik kalkanla örtüldü.
Çernobil Nükleer Santrali çevresindeki yaklaşık 4 bin kilometrekarelik bir alan terk edilmiş durumda. Radyoaktif kirliliğin bulunduğu bölgede tarıma ve yapılaşmaya izin verilmiyor. Bölgede ormanlar ve canlı yaşamı sürerken, hayvanlarda bazı anomalilere rastlanıyor. Bazı ağaç türlerinde radyasyon etkileri gözleniyor.
TÜRKİYE’DE ÇAYLAR İÇİLDİ, FINDIKLAR DAĞITILDI
Dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral çayda radyasyon olmadığını ispatlamak için “Dininize, imanınıza inandığınız gibi biliniz ki, Türkiye’de kesinlikle böyle bir tehlike mevcut değildir” diyerek kameralar karşısında çay içti. Bu açıklamadan 6 ay sonra Aral, çayda radyasyonun varlığını kabul etmek durumunda kaldı.
“Radyoaktif çay daha lezzetlidir” diyen dönemin Başbakanı Turgut Özal ve “Azıcık radyasyon kemiklere yararlıdır” diyen Cumhurbaşkanı Kenan Evren akıllarda kaldı.
Kazadan sonra, 1986’dan kalan fındıklar okullarda öğrencilere, kışlalarda erlere dağıtıldı. Radyasyonlu ürünler piyasada dolaştı. ODTÜ Kimya Bölümü’nden Olcay Birgül, Ali Gökmen, İnci Gökmen ve Biyoloji Bölümünden Aykut Kence’nin yaptıkları deneylerde radyasyonun çay demine geçme oranının yüzde 63-68 olduğunu tespit etti. Bunun üzerine çayların imhasına karar verildi. Ancak 58 bin ton radyasyonlu çay hiçbir önlem alınmadan 1989 yılında çuvallarla toprağa gömüldü.
TÜRKİYE’NİN NÜKLEERLERİ VE KAZALAR
11 Mart 2011’de Fukuşima’da yaşanan nükleer felaketin ardından dönemin başbaşkanı şimdinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Şimdi riski var patlayabilir diye biz tüp gaz kullanmayacak mıyız? Riski var diye arabaya binmeyecek miyiz?” gibi açıklamalar yaptı. 2012’de dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da “Fukuşima bize nükleer enerjide 1 yıl kaybettirdi” dedi.
Nükleer santrallerin tehlikesi göz ardı edilerek Türkiye’de yabancı enerji tekelleri ve yerli işbirlikçiler eliyle Akkuyu Nükleer Santrali, Sinop ve İğneada’da nükleer santraller inşa ediliyor. Gelişmiş emperyalist ülkeler geri bıraktırılmış ülkeleri nükleer çöplük haline getirmeye çalışırken Türkiye de bu ülkelerin nükleer atıklarına da talip oluyor.
Öte yandan Türkiye nükleer santrali olmadan nükleer kaza yapabilmiş bir ülke. Tıbbi atıklardan kaynaklanan ve 13 kişilik bir aileyi etkileyen 1999`daki İkitelli kazası, 2012’de İzmir Gaziemir’de ortaya çıkan kaynağı bilinmeyen radyoaktif atıklar, 2016’da Sakarya’da bir baraj inşaatında meydana gelen ve bir işçiyi etkileyen radyoaktif malzeme ile oluşan kaza hafızalarda.
En son Manisa Köprübaşı ve Aydın Kisir köylerindeki uranyum madenlerinin, denetimsiz olarak çalıştırılıp güvenlik önlemleri alınmadan terk edildiği ortaya çıkmıştı. Aliağa Gemi Söküm tesislerinde sökülen Kuito Gemisi’nin de radyasyon içerdiği kanıtlanmıştı.
YAŞANAN DİĞER NÜKLEER FELAKETLER
1- 6 Ağustos- 9 Ağustos 1945- Japonya (Hiroşima- Nagazaki)
İkinci Dünya Savaşına son anda dahil olan ABD, 6 Ağustos 1945’te Japonya'nın Pearl Harbor baskınına yanıt vermek için bu ilk atom bombasını Hiroşima’ya bıraktı. Hiroşima yerle bir olurken 140 bin insan hayatını kaybetti. Üç gün sonra (9 Ağustos 1945’te) ikinci nükleer kıyım yaşandı. ABD'nin 5 ton ağırlığındaki atom bombasını taşıyan uçağı Nagasaki’ye bombaladı. 70 bin kişi hayatını kaybetti. Japonya teslim olduğunu açıkladı. ABD tarafından atılan atom bombaları “Soğuk Savaş”'ı başlattı. Sonraki yıllarda ölenlerin sayısı daha da arttı. Radyasyonun ardıl etkileriyle 2000’li yıllarda ölü sayısı 400 bini geçti.
2- 29 Eylül 1957- SSCB, Mayak Nükleer Santrali
Ural Dağları'ndaki Kiştim yakınlarında gizli tutulan Mayak nükleer yakıt tesisinde yaşanan patlamada (Kyshtym kazası), dev bir radyoaktif bulut yüzlerce kilometre uzağa kadar yayıldı. Bu nükleer kaza 20 yıl saklandı. 250 bine yakın insanı etkileyen patlama sonrası bazı bölgelerin tahliye edildiği belirtiliyor. Radyasyondan etkilenen ve hayatını kaybedenlerin sayısı net olarak bilinmiyor.
3- 7 Ekim 1957- İngiltere, Windscale yangını
Birleşik Krallık'ta meydana gelen ilk nükleer kaza, 2. Dünya Savaşından sonra atom bombası projesi için inşaa edilen Windscale nükleer tesisinde yaşandı. Tesiste başlayan yangın üç gün sürdü. Bölgeye yakın olan yerleşim yerleri tahliye edilmedi, sadece tesisin etrafındaki 500 kilometrelik alanda yetişen tarım ürünlerinin tamamı imha edildi. 5. seviye olarak ölçeklendirilen bu kazanın 240 kanser vakasına neden olduğu tahmin ediliyor.
4- 3 Ocak 1961- ABD, Idaho Ulusal Laboratuvarı (INL)
Amerikan Ordusunun deneysel nükleer güç reaktörünün çekirdeğinde nötron emicinin arıza yapması sebebiyle oluşan kazada 3 operatör yaşamını yitirdi, bölge uzun yıllar radyasyon etkisi altında kaldı.
5- 29 Mart 1979- ABD, Three Mile Island Nükleer Santrali
ABD'nin nükleer tarihindeki en büyük felaket Üç Mil Adası nükleer reaktöründe yaşandı. Nükleer erime sonucu Three Mile adasında nükleer elektrik santralinde meydana gelen felaketten 600 binden fazla kişi etkilendi, hayvanlarda ve bitkilerde genetik bozukluklar ortaya çıktı. Bölgede yaşayan insanlar, sığınaklarda yaşamış ve uzun süre evlerine dönememişti. Kaza 5. seviye olarak ölçeklendirildi. Kazanın ardından ABD’de nükleer santral projelerinin neredeyse tamamı iptal edildi.
6- 6 Nisan 1993- Rusya, Tomsk-7
Sibirya'nın Tomsk şehrinde bir tankta nitrik asit ile temizlik yapılırken patlama meydana geldi. Patlama sonrası bir radyoaktif gaz bulutu ortaya çıktı. Kazanın seviyesi 5 olarak derecelendirildi.
7- 30 Eylül 1999- Japonya, Tokaimura kazası
Tokai'deki nükleer tesiste iki nükleer kaza yaşandı. 11 Mart 1997'de D İmpronen fabrikasında uygun olmayan şekilde ısıtılmış nükleer atık ürünlerin yakılmasından sonra bir patlama yaşandı. Tokaimura’nın komşu tesislerinde 37 kişinin yüksek radyasyona maruz kaldığı yangın ve buna bağlı kazalar meydana geldi. 30 Eylül 1999'da ikinci kaza JCO fabrikasında meydana geldi. 667 kişi radyasyona maruz kalması sonucu hayatını kaybettiği belirtiliyor.
8- 9 Ağustos 2004- Japonya, Mihama Nükleer Santrali
Mihama Nükleer Santrali’nde bir reaktörün yeterli soğutma suyu olmaması nedeniyle kaza meydana geldi. Santral türbinlerinden sızan buhardan 5 kişinin yaşamını yitirdiği biliniyor. Santralde çalışan 400 kişinin de radyasyona maruz kaldığı belirtiliyor.
9- 11 Mart 2011- Japonya, Fukuşima Nükleer Santrali
Japonya‘da meydana gelen depremin yol açtığı tsunami, Fukushima Daiçi Nükleer Santralindeki soğutma sistemini devre dışı bıraktı. Tsunami, nükleer santraldeki üç etkin reaktörün kapatılmasına sebep oldu. Oluşan yetersiz soğutma, patlamalara ve ardından radyoaktif erimeye sebep oldu. Uzmanlar Fukuşima'yı Çernobil felaketinden sonra en büyük ikinci nükleer kaza olarak tanımlıyor.
Santraldaki işçiler aşırı radyasyona maruz kaldı. Daiçi merkez olmak üzere 20 km yarıçapındaki bir bölge, uzun süre yasak bölge ilan edildi. 170 ile 200 bin kişi tahliye edildi. Yaşanan felaket sonrasında bağımsız araştırmacıların çalışmalarıyla patlama sonucu yayılan radyoaktif maddelerin Kuzey Amerika‘nın batı kıyılarına, Avrupa kıtasına, Pasifik v okyanusuna, Kuzey yarımkürenin büyük kısmına yayıldığı tespit edilirken, uzmanlar radyoaktif kirliliğin etkilerinin yüzyıllarca süreceğini ve buna bağlı olarak milyonlarca insanın öleceğini dile getiriyorlar.
10- 12 Eylül 2011- Fransa, Marcoule nükleer kompleksi
Ülkenin güneyindeki Marcoule'de nükleer tesisinde radyoaktif metal atıkların işlendiği fırında patlama meydana geldiği, 1 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı. (İstanbul/EVRENSEL)
Yararlanılan kaynaklar:
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-52426424
https://www.evrensel.net/haber/111250/beni-radyasyon-degil-turkiyedeki-sistem-kanser-etti
https://nukleersiz.org/tokaimura-japonya-1999/