Pandemi mültecileri daha derinden etkiledi
Pandemiyle birlikte işsizlik kaygısı yaşayan mültecilerin kayıt dışı çalıştırılması daha da olağanlaştırıldı. Mülteciler sigortasız çalıştırıldıkları için kamusal yardımlardan da yararlanamadı.
Fotoğraf: Evrensel
Eda AKTAŞ
Mülteci kelimesi Suriye’de başlayan iç savaş sonrası 10 yılı aşkın zamandır hayatımızda daha fazla yer etmeye başladı.
Suriye savaşından önce İzmir transit şehir olarak görülüyordu -özellikle Somalililer için- daha sonra Suriye iç savaşıyla birlikte mülteciler yoğun şekilde hem ülkeye hem de İzmir’e geldi. Yıllar içerisinde İzmir sadece geçiş şehri olarak değil mültecilerin yaşadığı bir şehir olmaya başladı.
Göç idaresinin 14 Nisan 2021 tarihli verilerine göre İzmir'de geçici koruma statüsüne sahip Suriyeli mülteci sayısı 148.090. Çoğu artık ilk geldikleri zamanlarda olduğu gibi Avrupa ülkelerine geçmeyi düşünmek yerine bir hayat kurmak için çaba harcıyor.
Bu sayı artarken mültecilerin yaşadıkları sorunlar da gün be gün arttı. Pandemiyle birlikte işsizlik kaygısı yaşayan mültecilerin kayıt dışı çalıştırılması daha da olağanlaştırıldı. Özellikle tekstil atölyelerinde çalışan çocuk mülteci işçiler de dâhil hakkını alamamak gibi sorunlarla karşılaştılar.
PANDEMİNİN ÜZERİNE DEPREM VE SEL FELAKETİ EKLENDİ
Zorlu geçen çalışma yaşamlarına deprem ve sel felaketleri de eklenince mültecilerin İzmir’de barınma sorunu da yeniden gündeme geldi. Depremden dolayı kaldıkları evler hasarlı olsa da yasal olarak hiçbir hak talep edemediler. Yine aynı şekilde kış aylarında yaşanan sel felaketlerinde bazılarının evlerini birkaç kez su basarken bazıları ise uzun bir süre evini kullanamadı.
Yerel yönetimler ise mültecilerin sorunlarına karşı kalıcı çözüm üretmemekle birlikte dernekler üzerinden yardımlar, yine geçici statüyle kalan mülteciler için kalıcı çözüm sağlanamadı. Ayrıca pandemide işsiz kalan mülteciler sigortasız çalıştırıldıkları için kamusal yardımlardan da yararlanamadı. Yine pandemiyle birlikte başta dernekler olmak üzere mültecilerin entegrasyonu için yürütülen çalışmalar da yapılamaz hale geldi.
İlimizde mültecilerin sorunlarına ilişkin çalışmalar yürüten Konak Belediyesi Kent Konseyi Mülteci Meclisi ile Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği’nden aldığımız bilgiler özellikle pandemi ile birlikte son 1 yılda mültecilerin yaşadıkları sorunların daha da arttığını gösteriyor ama maalesef sorunlar bunlarla sınırlı değil. Bunlara nefret dilinden, cinayetlere, ülkedeki ekonomik kötü gidişatın mültecilere mal edilmesi gibi meseleler de eklenince çok daha büyük sorunlarla başa çıkmaya çalıştıklarını görebiliriz. 1 Mayıs yaklaşırken tüm ezilen kesimler, işçiler ve emekçiler talepleri için alanlarda olacak ama mültecilerle de birleşmek, onlarla birlikte taleplerini sahiplenerek 1 Mayıs’ı birleşik bir şekilde örebilmek oldukça önemli olacaktır.
AĞIR OLAN YÜKLERİMİZE BİR DE PANDEMİ EKLENDİ
Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali:
Zaten ağır olan yüklerimize bir de pandemi eklendi. Suriye hâlâ güvenli bir yer olmadığı ve altyapı sorunları olduğu için geri dönme durumumuz yok. Bunların çözülmesi ise siyasi konular.
Pandemiden önce yine de bir şekilde idare ediyorduk. Ya çöpten karton toplayarak ya da bir atölyede çalışarak yaşamlarını idame ettirmeye çalışırken pandemi ile atölyelerin yüzde 80’inde iş durunca işsizlikle karşı karşıya kalındı. Durum o kadar kötü ki karton bile bulunmuyor artık. Geçim sıkıntısı yüzünden böbreklerini bile satmayı düşünenler oldu. Günlük yaşam da, günlük gelir de kalmadı.
10 YIL OLDU HÂLÂ HER ŞEY GEÇİCİ
Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi:
Suriye savaşı 10 yılı geride bıraktı. Hâlâ Suriyeli mülteciler için geçici kavramının kullanılması akla uygun değil. Baktığımızda geçicilik olsa olsa 6 aylık olabilir. Ama onlar için hâlâ her şey geçici… Kimlikleri, “Geçici Barınma Merkezi” denilen kampları, eğitimleri ve “Geçici Sağlık Merkezi” adı altında sağlıkları bile… Suriyeliler özelinde bakarsak öncelikle çalışma yaşamları konusunda kısıtlamalar var. Yasal olarak her 5 vatandaşın çalıştığı yerde bir yabancı vatandaş çalışabilir iken konu Suriyeliler olduğu zaman bu sayı 10’da bir oranında uygulanıyor. Bu da onları çalışma yaşamında kaçak olmaya zorluyor. Ayrıca iş anlamında kayıtlı çalışma başvurusu da işverenler tarafından yapılmakta biraz da onların inisiyatifine bırakılmakta. Dolayısıyla onlar hem ucuz iş gücü olarak kullanılıyorlar hem de iş güvencesi olmadan çalışıyorlar. Bu ağır sömürü de mülteci çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasına neden oluyor.
Tüm Türkiye’de yaşanan yoksulluk pandemiyle birlikte mülteciler için iki kat artmış durumda. Örneğin ilk işini kaybedenler onlar oldu, ayrıca 20 yaş altı sokağa çıkma yasağı konulduğunda çalışma yaşamında kayıtlı olmadıkları için işe gidemediler. Bu süreci ağır yaşadılar ve hâlâ da yaşıyorlar.
Onlar için eğitim de sağlık da geçici demiştik, özellikle uzaktan eğitimden hiç faydalanamayanlar oldu. Mülteci öğrenciler içerisinde uzaktan eğitime ulaşılabilirlik yüzde 5 oranında.
Mülteci Meclisini oluşturmaktaki amacımız tüm bu sorunlara karşı onlar adına değil, onlarla birlikte kararlar almaktı. Yaşadıkları bölgelerde çalışmalara başladık ve karşılıklı entegrasyon ilkesi anlayışıyla davranmaya çalıştık. Bu çalışmalarda mültecilerden çok şey öğrendik ve kendimizin de geliştiğini gördük. Bu çalışmalarımızı farklı derneklerle, muhtarlarla birlikte yürüttük. Ağırlıklı olarak çocuk ve kadınlar üzerine yoğunlaşarak entegrasyonun sağlanması için çabaladık. Pandemi öncesi çocukların eğitimleri için evlere giderek yardımcı olduk birçok sportif etkinlikler düzenledik. Kadınlarla ev atölyesi çalışmaları yaparken pandemiden önce de ‘Süslü Kadınlar Bisiklet Etkinliği’ne katıldık.
Pandemide sosyal aktiviteli çalışmalar yapamayınca kira destek kampanyası başlattık. Uzaktan eğitim için ise hem mülteciler hem de yoksul aileler için ikinci el bilgisayar kampanyası başlattık. Bu çalışmalarımız ile mülteci çocuklara destek olmaya çalışıyoruz.