Kağıt fabrikası işçisi yazdı: Biz neden 12 saat çalışıyoruz?
"12 saat çalışmaktan herkes bıkmış durumda. Git gel zamanını eklediğimizde 14-15 saat eder ve eve sadece uyumak için gidiyoruz."
Fotoğraf: Unsplash
Kağıt fabrikası işçisi
İstanbul
Esenyurt Akçaburgaz Mahallesi’nde 100 den fazla işçinin çalıştığı bir kağıt fabrikasında çalışıyorum. Çeşitli kalınlıkta kağıt ve karton ruloları şeffaf plastikle kaplama yapıyoruz. Pandemi dönemiyle beraber işlerimiz arttı ve ister istemez işçi sayısı iki kat arttı. Hastalıktan dolayı kullan at ihtiyacının talep artışına paralel olarak çalışma zamanını da artırdılar. Bazen pazar günleri de dahil günde 12 saat çalışma zorunluluğu var. Genç işçiler işbaşı yaptıklarının ikinci haftasında işten ayrılıyorlar. İş çok ağır ve tehlikeli. Tonlarca kağıt ruloları ve belli bir hızda dönen sıvama merdaneleri var. Ben işbaşı yaptım yapalı her ay 3-4 kişi iş kazası geçirdi. En çok hızla dönen merdanelere el kol kaptırmalar oluyor.
Son bir iş kazası gözümüzün önünde oldu. Soner diye bir arkadaş ellerini kaptırdı çığlık sesleri fabrikayı ayağa kaldırdı. Dirseğine kadar merdaneler arasına sıkışan kol vücuda doğru ilerlerken başka bir arkadaş hava boşaltma musluğunu açarak Soner’i kurtardı. Ama kolda adale ezilmesi, lenflerde hasar oluşmuş, tedavisi devam ediyor. Doktorların söylediğine göre sonraları ödem oluşabilirmiş.
Arkadaşlarla bazen kritik yapıyoruz. 12 saat çalışmaktan herkes bıkmış durumda. Hayatının büyük bir kısmını fabrikada geçiren ve buna rağmen anca 5 bine yakın maaş alan arkadaşların birçoğu borçlandığı için buranın çalışma sistemine mahkum olmuş durumda. 12 saat çalışma demek; buna bir de git gel zamanını eklediğimizde 14-15 saat eder ve eve sadece uyumak için gidiyoruz. Evdeki uykuyla da kendimize gelemiyoruz. Servislerde, öğlen paydoslarında şekerlemeler yaparak ayakta kalmaya çalışıyoruz.
Fabrikada iş kazalarının nedenlerini tartıştığımız da oluyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliğindeki haklarımızı konuşuyoruz. Ama işsizlik ama geçim sıkıntısı elimizi kolumuzu bağlıyor. Bireysel tepkileri birleştirmeyi henüz başaramıyoruz. İşyerinde arkadaşlık ilişkilerimiz çok zayıfladı. Eskiden yemekhanelerde ve dinlenmelerde muhabbet eder, fabrikanın dışında gezinti yaparak birbirimizin gülümsemesinden, mimiklerinden bir sonuç çıkarırdık. Şimdi herkesin yüzü maskeyle kapalı. İster istemez işyeri sorunlarını birbirimizle konuşurken daha temkinli yaklaşıyoruz.
Ramazan ayındayız ve işçi arkadaşlar bugünlerde daha da gergin. Önümüz 1 Mayıs ve aslında işçi bayramı olduğu konusunda işçilerin çoğunluğu haberdar.
1 Mayıs’ta geçen sene zorunlu çalışma oldu, bu sene de öyle olacak gibi gözüküyor. Fabrikadaki bu zor ve ağır koşullara karşı işçilerin bir gün muhakkak patlayacağını düşünüyorum.