DİSK Gıda-İş İstanbul Bölge Temsilcisi Kızılyer: Sömürüye hayır deme günü
"Kapitalist patronların hamlesini bozabilecek yegane güç; işçilerin fabrikasında birleşerek ortak tutum almasıdır."
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
İbrahim KIZILYER
DİSK-Gıda-İş İstanbul Bölge Temsilcisi
Bu seneki 1 Mayıs’a sorunların katlanarak büyüdüğü bir ortamda gidiyoruz. Özellikle mutasyonlu virüslerin bulaşma hızının artmasıyla ölümlerin artışları işçileri kasvetli günlerin geleceği konusunda derin düşüncelere sevk ediyor. Patronlar ücretsiz izin ve kısa çalışma arasında manevra yaparak işçileri köşeye sıkıştırıyor.
Pandemi döneminde çıkarılan yasalar patronlar için dikensiz bir gül bahçesinin inşası oldu. Bölgemizde üretim yapan, gıdadan tekstile, petrokimyadan metale kadar yüzlerce işçi; iş akdini “ara buluculuk” yöntemiyle “gönüllü” şekilde feshetmek zorunda kaldı. İşçi atma yasağını bile kendi lehlerine dönüştüren patronlar, bunu yüksek maaş alan, sömürüye ve baskıya karşı çıkan, yaşanan hukuksuzluklara karşı sendikalaşma faaliyeti içinde olan işçilerden de kurtulmanın aracı haline getirdi. Pandemi öncesi herhangi bir işçiyi çıkarmak için patronlar ihbar ve kıdem tazminatlarını vermek zorunda olduğu gibi; işe iadeyi önleme yolu olarak “anlaşma” tutanağı içinde işçiye 3-4 aylık ücret tutarında fazla ödeme yapmak zorunda kalırdı. Şimdi ise kısa çalışmayı kabul etmeyen, ücretsiz izne çıkmayı reddeden işçi Kod 29’dan tazminatsız işten atılıyor. Nitekim patronlar bu fesihle işçilere ihbar ödemedikleri gibi, asgari ücretle işçi alma avantajına da kavuşmuş oluyorlar. Esenyurt bölgesinde işyerlerinin birçoğunda işçi kıyımları bu yol izlenerek yapılıyor.
Nisan ayı boyunca servis duraklarında, fabrika önlerinde dağıttığımız bildirilerle işçilerin nabzını yoklamaya çalışıyoruz. Birçok fabrikanın 1 Mayıs demeden çalışacağını öngürüyoruz, yine binlerce fabrikanın sokağa çıkma yasaklarına rağmen çalıştığını biliyoruz. Geçmişte her fabrikanın kendine has sorunu daha öne çıkarken bu dönem sağlıklı yaşam, iş, aş, güvenceli çalışma, ücretsiz izne çıkarmanın yasaklanması, sendikalaşma ve örgütlenme talepleri, binlerce fabrikada çalışan işçileri ortaklaştıran talepler oldu.
Öte yandan işyerlerinde işçilerin bireysel öfkelerinin kolektif bir güce ve örgütlülüğe dönüşmesinin olanakları, 1 yılda daha da artmış durumda. İşçilerin bir yandan sendikalaşma çabalarının artması da bir arayışa işaret ediyor. Pandemi dönemi dediğimiz bu dönemde onlarca sanayi bölgesinde işçilerin aldığı ücretler birbirine çok yakınlaştı. İş değiştirerek, daha yüksek ücret bulma arayışları azaldı ve çalıştığı işyerinde ekmeğini büyütme eğilimi kısmen güçlendi. Kapitalist patronların hamlesini bozabilecek yegane güç; işçilerin fabrikasında birleşerek ortak tutum almasıdır. Çünkü; tek bir işçinin patronla yasal çerçevede kapışmasının, hukuki imkanları düne göre daha da daralmış durumdadır.
Bu 1 Mayıs’ın, sendikalara daha ağır bir görev yüklediğinin bilincinde olmalıyız. Pandemi döneminde uygulanan birçok çalışma biçimi üretim sahasında kalıcı hale getirilmeye çalışılıyor. Bu yaşananlar onlarca yıllık mücadeleyle kazanılan sendikal, demokratik haklara sahip çıkma sorumluluğunu artırıyor. 1 Mayıs işçilere emekçilere bugünün anlam ve önemini anlatma günüdür. 1 Mayıs işçi ve emekçilerle birlikte fabrikalarda sokaklarda baskıya, sömürüye hayır diye tepki gösterme günüdür. Şimdi 1 Mayıs yasaklanamaz diye sokaklarda haykırma günüdür.