Demokrasi İçin Birlik: İktidar 1 Mayıs’ın kitlesel olarak kutlanmasından korkuyor
Demokrasi İçin Birlik, 1 Mayıs kutlamalarına getirilen yasaklara ilişkin yaptığı açıklamasında iktidarın 1 Mayıs’ın kitlesel olarak kutlanılmasından korktuğunu ifade etti.
Fotoğraf: Evrensel
1 Mayıs yasaklarıyla ilgili açıklama yapan Demokrasi İçin Birlik (DİB) iktidarın 1 Mayıs’ın kitlesel olarak kutlanmasından korktuğunu ifade etti. İktidarın pandemi koşullarında tercihini sermayeden yana kullanarak işçileri ölüm-açlık kıskacına bıraktığını belirten DİB, "Emekçilerin güvenceli, sağlıklı ve insanca bir yaşam mücadelesini hiçbir güç engelleyemez" dedi.
Demokrasi İçin Birlik (DİB) 1 Mayıs’la ilgili açıklama yaptı. Pandemi sürecinde toplum olarak işçilere ne kadar borçlu olduğumuz bir kez daha ortaya çıktığı belirtilen açıklamada, "Virüsün tüm yaşamı teslim aldığı koşullarda milyonlarca emekçi zorunlu işleri her ne pahasına olursa olsun yürüttü. Sağlık, ulaşım, temel ihtiyaçların sağlandığı perakende, kargo ve nakliye ve onlarca diğer alanda işler hep işçilerin can pahasına ortaya koydukları emek sayesinde yürütülebildi" denildi.
EMEKÇİLER ÖLÜM-AÇLIK KISKANCINDA BIRAKILDI
Açıklamada, "İnsan sağlığını değil karı ve sermaye birikiminin sürekliliğini temel alan iktidar politikaları pandemi günlerini işçi sınıfımız için “ölüm mü açlık mı" ikileminin ağırlığının hissedildiği bir kıyamete çevirdi. Türkiye, vatandaşlarına gelir desteği sağlama noktasında sınıfta kaldı. 60 milyar TL’lik sosyal koruma kalkanı harcamalarının 53 milyar TL’si işçilerin kendi parası olan işsizlik sigortası fonundan karşılandı. Kamu-özel İşbirliği ödemelerinin döviz cinsinden yükümlülükleri daha da şişirilerek bir gün dahi aksatılmazken emekçilere gelir güvencesi sağlanması için bütçe olanakları kullanılmadı. İnşaat şirketlerinin döviz borçları Merkez Bankası’nın 128 milyar doları çar çur edilerek kamunun sırtına alınırken Türkiye milli gelirinin sadece yüzde 1,2’sini doğrudan gelir desteği için kullandı. İşçi sınıfının milli gelirden aldığı pay bir yılda yüzde 2 geriledi. Nakdi gelir desteği sağlanan emekçiler ise günlük 35 liraya mahkum edildi." denildi.
İŞSİZLİK EN ÇOK KADIN İŞÇİLERİ ETKİLEDİ
10 milyona ulaşan geniş işsizlik rakamları, tarihi zirveleri zorlarken işsizlik sigortası fonundan sermayeye sağlanan teşvikler işsizlere yapılan ödemeleri geçtiğine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
"İşsizlik kasırgasından en yoğun etkilenen kadın işçilerde istihdam oranı yüzde 20’lere geriledi. Kadın emekçiler üzerinde ücretsiz bakım ve duygusal emeğin yükü ağırlaştı. Hayat pahalılığının ulaştığı akıl almaz boyutlar işsizlikle birleşince işsiz ve genç işçilerin intiharları sıklaştı. Sözüm ona alınan işten çıkarma yasağı kararları Kod 29 gibi işçiyi sadece işinden etmekle kalmayan ve gelecekte çalışma olanağını da ipotek altına alan insanlık dışı bir uygulamayla kağıt üstünde bırakıldı. En ağır koşullarda çalışan ve toplu ulaşım kullanmak zorunda kalan işçiler aşı hakkından mahrum bırakılırken işçinin emeğini çalanların ‘aşı tatilleri’nde boy göstermesi halının altına süpürüldü."
“EMEKÇİLERİN İNSANCA BİR YAŞAM MÜCADELESİNİ HİÇBİR GÜÇ ENGELLEYEMEZ”
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Ancak tek adam rejimi sömürü ve eşitsizliği, basiretsizlik ve yolsuzluk fırtınasıyla aklın da alamayacağı boyutlara taşıdı. Bu koşullarda direnen işçilerin, örgütlenmek isteyen emekçilerin karşısına devlet zoru dikildi. İşçiler kağıt üstünde yazan alınterlerinin karşılığı olanı alabilmek için bile günlerce, aylarca direnmek zorunda bırakıldı. Bugün de lebalep kongreleri ile övünenler, pandemi yönetiminde işçilerin canını değil, çarkların dönmesini düşünenler işçilerin 1 Mayıs kutlama haklarına göz diktiler. Pandeminin tüm yükünü işçinin sırtına yükleyenler, onun dertlerini ve taleplerini dillendirmesine, mücadelesine duvar örmek istiyorlar. Lebalep kongrelerde, tarikat liderlerinin iğne atsan yere düşmeyecek cenazelerinde boy gösterenlerin, 1 Mayıs’ın kitlesel olarak kutlanması engellemek istemeleri iktidarın toplumsal muhalefetten korkusunun bir göstergesidir."
Açıklamada, “Emekçilerin güvenceli, sağlıklı ve insanca bir yaşam mücadelesini hiçbir güç engelleyemez” denildi. (İstanbulEVRENSEL)