EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: Bu bir tam kapanma değil
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: Bu bir tam kapanma değil, Çünkü kapanma kararı var ama işçiye, emekçiye, yoksula, işsize, esnafa ekonomik destek yok, sosyal koruma yok.
Fotoğraf: EMEP Basın Bürosu
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, gündemdeki konulara dair değerlendirmede bulundu.
Koronavirüse karşı alınan tedbirlerin tam kapanma olmadığına dikkat çeken Akdeniz, “İşçilerin deyimiyle söylüyoruz: Bu bir tam kapanma değil, çeyrek kapanmadır. Çünkü kapanma kararı var ama işçiye, emekçiye, yoksula, işsize, esnafa ekonomik destek yok, sosyal koruma yok” ifadelerini kullandı.
"BU MİLLET, BU HALK NE YİYECEK? TAŞ MI YİYECEK?"
"Dört maaş alan bürokratlara soruyoruz, 10 asgari ücret tutarında maaş alan bakanlara, milletvekillerine soruyoruz" diye seslenen Akdeniz, "Bu millet, bu halk ne yiyecek? Taş mı yiyecek?" diye sordu.
Akdeniz, "Sürü bağışıklığını halka reva görenler ve bunu dayatanlar bu kez açlıkta sürü bağışıklığını dayatıyorlar. Elbette bütün bir halk olarak bunu kabul etmiyoruz. Bu süreçte ekonomik destek olmadan, sosyal koruma olmadan kapanmanın tam kapanma olması mümkün değildir. Bu süreçte halka elektrik, doğalgaz, su ve kira bedellerinin ücretsiz olması gerekir. Tüm borçların emekçilerin için ötelenmesi gerekir" ifadelerini kullandı.
Akdeniz'in açıklamasının devamı şu şekilde:
"Bugün Evrensel gazetesinde Cengiz Anıl Bölükbaş imzalı bir haber var; “İş kazasında elini kaybeden gencin masrafını patronu karşılamadı.” Bu gencin adı Hamza Şepli, 19 yaşında, Antep’te çalışırken, kolunu iş yerinde makineye kaptırıyor. Hastaneye yatıyor, 70.000 TL tutarında bir masraf çıkıyor. Kolunu kaybeden işçiyi ziyarete gelen patron, yastık altına 1.500 TL koyarak oradan ayrılıyor. İşte buharlaşan milyon dolarları yastık altında gösterenler buraya bakmalıdır. Yastık altında altınlar değil, çürüyen sermaye düzeni vardır.
Buradan Emek Partisi olarak sesleniyoruz; halktan topladığınız deprem vergileri ve diğer vergiler tam kapanma dönemlerinde kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacak? Bu kaynaklar halka verilmeyecekse ne zaman verilecek? Halka değil, sermayeye teşviklerin sonu ne zaman gelecek? Kabine kararı gecikmiş bir karardır aynı zamanda eksik bir karardır. İşçiyi emekçiyi değil yine sermayeyi gözeten bir karardır.
Sermayenin çarkları dönsün diye bir kez işçilere fabrikaların yolu gözüktü. Korona virüsü işçi sınıfı hastalığı haline getirdiler. Virüsün kaynağı fabrikalarda salgın durmadıkça, virüsün ve vakaların önüne geçmek mümkün değil. Yine sermaye siparişi bir karar ile karşı karşıyayız. Kararnamelerde ifade edilen üretim ve tedarik zincirlerinde kastedilen nedir tam olarak belli değil. İnşaat tekellerine yine gün doğdu. Pandemi ve tam kapanma demeden işçileri çalıştıracaklar. Açıkca söylüyoruz, gıda, sağlık, lojistik ve ulaşım alanları gibi zorunlu hizmet alanları dışında bütün fabrika ve işyerleri derhal kapatılmalı, bu konuda esnekliğe müsaade edilmemeli.
Hızlandırılmış aşılamaya geçmeden, yaygın test yapılmadan, özel hastaneler dahil bütün alanlarda ücretsiz test uygulamasına geçilmeden bu salgından ve kapanma döneminde sonuç alınması mümkün değildir. Ayrıca TTB’nin de dile getirdiği üzere veriler şeffaf hale getirilmelidir. Turkuaz tabloda yayınlanan veriler şeffaf olmalıdır. Demografik, coğrafik ve sınıfsal özellikleri ile birlikte bu veriler anlık olarak güncellenmeli ve halkın bilgisine sunulmalıdır.
Dikkat çekmek istediğimiz bir konu da bu hafta işçilerin ve emekçilerin gözü 1 Mayıs’ta. Çünkü halk pandemiye artık yeter diyor, pandeminin yükünün işçilere ve emekçilere yıkılmasına yeter diyor halk.
1 Mayıs hazırlıkları gerçekleşirken, bütün Türkiye çapında tam bu süreçte neden tam bir kapanma yapıldı? Binlerce insanın katıldığı tarikat cenaze törenleri hak görülürken, halk sağlığı gözetilmezken AKP kongreleri hınca hınç doldururken kısıtlama ya da kapatılma kararını düşünmeyenler iş 1 Mayıs’a gelince, hemen yasak dayatıyorlar.
Bu süreci görerek sendikalar çeşitli görüşmeler yaptı, birçok açıklama ve mitingleri 30 Nisan’a aldı. Buradan Emek Partisi olarak sesleniyoruz, Emek Haftası kapsamında yapılacak bütün 1 Mayıs kutlamaları serbest bırakılmalıdır. Özgürlüklerin önüne engel konulmamalıdır.
Sevgili işçiler, emekçiler 1 Mayıs’ın yaklaştığı bu süreçte İstanbul Arnavutköy’de yaşanan bir iş kazasında 4 pakistanlı işçi yanarak feci şekilde can verdi. 1 Mayıs’a giderken işçi sınıfının durumunu gösteren ağır bir tablodur bu. 1 Mayıs yerlisiyle, mültecisiyle bütün işçi sınıfının günüdür ve buradan bütün mülteci ve göçmen işçilerin de 1 Mayıs’ını kutluyoruz, “Her yer 1 Mayıs!” diyoruz.
Değerli halkımız bu hafta HDP Eski Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandıkları Kobani davası vardı. Biz de Kobani davasını izledik. Bu dava hükümetin yeni gündem yaratma stratejisinin bir parçasıdır, öyle olduğu görünüyor. HDP üzerinden, HDP’yi marjinalleştirerek muhalefeti dizayn etmeye çalışmasının bir ürünüdür. Pandemiden ve ekonomik krizden bunalan halkı yönetebilmek, dikkatleri dağıtabilmek için yürütülen algı operasyonunun bir parçasıdır. 6 - 8 Ekim Olayları’nda ne oldu? Bu provokasyonun kaynağında ne vardı, kimler vardı? Eğer bir samimiyet varsa bu konuda meclise 6 - 7 sene önce verilen araştırma önergeleri neden kabul edilmedi? Bu dava kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin iki ve Anayasa Mahkemesi’nin bir kararı olmasına rağmen neden tutuklular tahliye edilmedi, neden bu iddianame kabul edildi? İnsanlar neden dört buçuk yıl boyunca haksız yere cezaevlerinde kaldı?
Ülkenin her tarafında, bütün adliyelerinde görüldüğü gibi Soma’dan Ermenek’e, Çorlu Tren Faciası’ndan 10 Ekim Katliamı davasına kadar ekmek, adalet, özgürlük ve demokrasi talepleri iç içe geçti. Dolayısıyla bu sadece bir HDP davası değil, Türkiye’nin demokrasi sorunudur, demokratikleşme sorunudur ve bütün demokratik kamuoyunun duyarlı olması gerekir. Newroz’da alanları dolduran Kürt yoksulları, yüz binler, 1 Mayıs’ta da alanlarda olmalıdır. Tarım işçiliğinden inşaat işçiliğine kadar, Diyarbakır’dan, Urfa’dan; İç Anadolu, Ege ve Karadeniz’e gidip hasat toplayan Kürt yoksullarının da buradan 1 Mayıs’ını kutluyoruz.
Son söz olarak 1 Mayıs’ın uluslararası karakterinden de yola çıkarak tüm dünyada işçi sınıfının, emekçilerin ve ezilen halkların 1 Mayıs’ı kutlu olsun!" (HABER MERKEZİ)