28 Nisan 2021 06:31

Aşıya ulaşmayı engelleyen ne?

Aşının bulunması önemli bir adım olsa da aşılarını patentleyen şirketler, kar edebilmek uğruna salgının yayılmasını durdurmanın önünde bir engel oluşturuyorlar.

Kaynak: Freepik

Paylaş

Selen AKÇAKOCA

ODTÜ

 

İçinde bulunduğumuz pandemi koşulları, bilim üretim sürecinin nasıl ilerlediği ve bu üretim sürecinin ürünlerinin kim tarafından ve hangi amaçla kullanıldığı, nasıl dağıldığı konusunu oldukça açık biçimde gözler önüne serdi. Salgın sürecinin başından beri, halkın geniş kesimlerinin sağlık hizmetlerine tam anlamıyla ulaşamadığını görüyorduk. Bugün geldiğimiz konumda ise bu sorun derinleşerek devam etmekte. Koronavirüs aşısı bulunduğundan beri geçen sürede dünya nüfusunun önemli bir kısmının aşıya hiç ulaşamamış olması bu durumun bilimsel bir yeterlilik tartışmasından daha farklı bir yerde olduğunu gösteriyor.

Aşı için farklı ülkelerde çeşitli çalışmalar yürütülüyor olsa da bugün karşımıza büyük şirketler tarafından üretilmiş aşılar çıkıyor. Bu aşıların gündeme gelişi bulundukları şirketlerin isimleriyle birlikte ilerliyor. Aşı üretimi başladığı andan itibaren aşının içeriği ve üretim sürecindeki prosedürler şirketler tarafından patentlenerek yalnızca kendilerinin üretip dağıttığı ve bu süreçten kar elde ettikleri biçimde gerçekleşiyor.

AŞININ YAYILMASINI ENGELLEYEN ESAS UNSUR: PATENT

Bugün aşıların geliştirilmesine önemli katkılar sunup “kahraman” olarak duyurulan bilim insanlarının bilimsel açıdan elde ettikleri başarının önemli olduğunu söylemek gerekir fakat aşının bulunmuş olması, bugünün koşullarında virüsün yayılmasını önlemek için yeterli değil. Aşının bulunması önleyicilik açısından önemli bir adım olsa da aşılarını patentleyen şirketler, kar edebilmek uğruna salgının yayılmasını durdurmanın önünde bir engel oluşturuyorlar. Aldıkları patenti, aşının bulunma sürecinde harcadıkları paranın karşılığında kazanmaları gereken para için ve de bir sonraki salgın benzeri durumda yeni aşılar üretmek üzere hazırlıklı olmak amacıyla aldıkları şeklinde savunsalar da bugünkü aşıları bulan şirketler karlarına kar katmaya, bu şirketlerin sahipleri kendi isimlerini milyarderler listelerinde üst sıralara taşımaya devam ediyorlar. Fakat bu yapılan esas olarak halk sağlığının sağlanmasına engel oluyor.

Aşının dünya geneline yayılması için bir proje başlatılmış olsa da aşıların hala birçok ülkeye çok sınırlı oranda ulaşmış olduğunu biliyoruz. Aşıların başka ülkelere iletilmesi, şirketlerin buralara iletilen aşılar üzerinden yeterli kar etmemesi anlamına geliyor. Afrika başta olmak üzere yoksul ülkelere aşı göndermek, patent sahibi şirketler açısından yeterince karlı görünmediği için bu ülkelere aşı gönderilmesi tercih edilmiyor. Salgınla boğuşan halkı bir pazar olarak gören şirketler, aşı üzerinden girdikleri rekabette insan sağlığını hiçe sayıyor ve aşının dağılımını belirleyen esas konu bu rekabette kimin öne geçeceği, kimin daha çok kar elde edeceği oluyor.

TÜRKİYE’DE AŞILAMA SÜRECİ

Dünya genelinde aşılamanın ciddi sorunlarla ilerlemesine ek olarak Türkiye’de de bu sürecin doğru ilerletilmediğini söylemek mümkün. Türkiye’nin dünya genelinde en fazla vakaya sahip ülkelerden biri olmasına karşın aşının Türkiye’ye ulaşması ve aşılamanın başlaması oldukça geç başladı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, aşının gelmesi ile ilgili belirli aralıklarla açıklamalar yapmış olsa da Türkiye’de aşılama ocak ayının ortalarında başladı.

Hala Türkiye’de nüfusun çok küçük bir kısmı aşılanmış durumda. Öğrenci gençlik açısından aşılamanın durumuna baktığımızda karşımıza futbol ve turizm gibi alanların öncelikli aşılamaya sokulduğu ama öğrencilere, öğretmenlere ve akademisyenlere aşılama yapılmasına dair bir açıklama dahi yapılmadığı bir tablo çıkıyor. Bu da bize okulların bir süre daha açılmayacağını gösteriyor. Bu durum, zaten sorunlu ilerleyen uzaktan eğitim sürecinde gençlerin geleceklerine dair kaygılarını daha da artırıyor. Her zaman olduğu gibi bu süreçte de iktidar, gençliğin ihtiyaçlarını arka plana atarken yüzünü sermayenin, ekonominin ihtiyaçlarına dönüyor.

Bu durumda, aşıların ve aşılamanın önündeki esas engelin bugün içinde bulunduğumuz kapitalist sistem olduğu daha da açık bir biçimde görülüyor. Nitekim aşıların üretiminin yaygınlaştırılması için yapılması gerekenlerin yapılmıyor oluşu, bu noktada şirketlerin kar hırsının ön plana çıkması ve aşıların dağılımının sermaye ihtiyaçlarına göre ilerlemesi, salgının önlenememesinin önündeki en büyük engelin kapitalizm olduğunu bir kere daha ortaya koyuyor.

ÖNCEKİ HABER

"Tam kapanma" öncesi yurttaşlar, İstanbul'dan Anadolu'ya kaçıyor

SONRAKİ HABER

HDP'li Kenanoğlu: Alkollü içki satışı yasağının korona salgını ile ne ilgisi var?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa