Omuz omuza mücadelemizi yükseltmeliyiz
Hazırlık sınıfında okuyan ODTÜ’lü öğrencilerin İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına nasıl bir perspektiften baktığını görmek ve mücadele hattımızı çizebilmek adına bir anket düzenledik.
Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Evrensel
Zeynep ALGEDİK
ODTÜ
İstanbul Sözleşmesi’nin, bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle feshedilmesinin ardından şimdiye kadar Sözleşmenin uygulanması için mücadele veren Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar, mevcut durumla birlikte haklarını ve hayatlarını koruma altına alan Sözleşmeyi “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz!’’ diyerek savunmaya devam ediyor. Buna karşın iktidarın söylemleriyle paralel olarak, Sözleşmenin “aile yapısını bozduğu” yahut “eşcinselliği normalleştirdiği” gibi söylemlerle İstanbul Sözleşmesi’nin feshini savunan insanları da görüyoruz. Toplumun belli kesimleri tarafından İstanbul Sözleşmesi’ne karşı böyle bir yaklaşım gözlenirken bizler de hazırlık sınıfında okuyan ODTÜ’lü öğrencilerin bu tartışmalara nasıl bir perspektiften baktığını görmek ve elde ettiğimiz veriler ışığında mücadele hattımızı çizebilmek adına ana hatlarını “Öğrenciler İstanbul Sözleşmesi ve Sözleşme maddelerinde yer alan ‘toplumsal cinsiyet’ kavramı gibi kavramlar hakkında yeterli bilgiye sahip mi, sözleşme uygulanmalı mı, kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin artmasının sebebi nedir, Türkiye’de kadın mücadelesi etkili ve yeterli bulunuyor mu, etkin bir şekilde kadın mücadelesinde nasıl yer alınabilir?” gibi sorulardan oluşan, online bir platform üzerinden hazırladığımız anketi ODTÜ Hazırlık sınıfından arkadaşlarımızla düzenlemeye karar verdik.
ÜNİVERSİTELİLER SÖZLEŞMENİN FESHİNE KARŞI
20 sorudan oluşan anketimize 100’e yakın öğrenci katıldı. Ankete katılanların %87,2’si İstanbul Sözleşmesi’nin ne olduğunu bildiğini söylüyor. Katılımcı öğrencilerin %90,4’ü Sözleşmenin “aile yapısını bozduğu” düşüncesine katılmıyorken, %4,3’ü ise bu konuda kararsız olduğunu belirtiyor. Ayrıca sözleşmenin “eşcinselliği normalleştirmeye çalıştığı” düşüncesine katılmayanlar toplamın %76,6’sını oluştururken %11,7’si ise bu konuda kararsız. Bu verilere baktığımızda, kadınların haklarını ve hayatlarını hiçe sayan belli kesimlerin yürüttüğü kara propagandaların üniversite öğrencileri arasında çok az karşılık bulmasına rağmen büyük çoğunluğun bu tarz söylemlere kulak asmadığını görüyoruz. Anketin devamında verilen diğer yanıtlarda, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmaması ve Sözleşmenin uygulanması gerektiğini düşünenler toplamın %88,3’ünü oluşturuyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına karşı verilen tepkileri katılımcıların %73,4’ü yeterli bulmadığını söylerken, Türkiye’deki kadın mücadelesinin genel anlamda yeterli olup olmadığını sorduğumuz anketimizde, katılımcıların %69,1’i mücadeleyi yeterli bulmadığını ifade ediyor. Katılımcıların %66’sının ODTÜ’deki kadın mücadelesinde yer almak istediğini de söylemesiyle birlikte şunu görüyoruz ki ODTÜ Hazırlık öğrencileri mevcut durum karşısında toplumun tepkilerini yetersiz bulmakla beraber kadın mücadelesinin daha ileri bir çabayla yürütülmesi gerektiğinin farkında ve kadın mücadelesinin içerisinde yer almak isteyenler çoğunlukta.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET NEDEN ARTIYOR?
Anketin sonunda yönelttiğimiz iki soruyla birlikte anketimizi bitirdik. Bu soruların ilkinde ODTÜ Hazırlık öğrencileri, kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin artmasını “siyasal İslam, eğitimsizlik, bilinçsizlik, ekonominin ve hukukun giderek kötüleşmesi, caydırıcı olmayan cezalar, hükümetin kadın ve kadın hakları karşıtı söylemleri ve kadınların hak ve özgürlüğünü kısıtlayıcı politikaları, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ataerkil sistemin hükümet tarafından güçlendirilmek istenmesi” gibi sebeplere bağlıyorken soruya gelen en dikkat çekici yanıtlardan biri “Kadına karşı şiddet fiziksel olabildiği gibi ekonomik, psikolojik veya cinsel de olabiliyor. Sosyolojik olarak bakıldığında toplum refahının giderek azalması özellikle ekonomik şiddeti beraberinde getiriyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumsal yaşamda göz ardı edilmesi de bu şiddetin en büyük sebeplerinden biri. Unutulmaması gereken diğer husus da kadın cinayetlerinin politik olması. Devletin bu konuda maalesef ki etkin bir rol oynamaması bu şiddeti arttırıyor ki İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin ardından 12 saat içinde 6 kadının daha katledilmesi bunu doğruluyor” oldu. Bir diğer öne çıkan yanıt ise “Toplumun asırlardır köklerinde yatan ataerkil düşünce biçimi, özellikle Anadolu'daki aile yapısını ciddi oranda etkilemiş, kadınların erkeklerden zayıf olduğu ve bastırılmaları gerektiği düşüncesini bu insanların zihinlerinin derinliklerine zorla kazımış. Mutlak bir geri dönüş için biraz geç kalındığını düşünmekle beraber, en azından durumun daha iyiye gitmesini ve kadınların daha da cesur olmalarını istiyorum” şeklindeydi.
Anketimizin son sorusunda öğrenciler İstanbul Sözleşmesi’nin tekrar yürürlüğe girmesi, uygulanması ve bu meseleye yönelik farkındalığın artması için neler yapılabileceği konusunda fikirlerini paylaştılar.
Katılımcıların yanıtları arasından en öne çıkan yanıt şu şekildeydi: “Halkın etkilendiği yanlış bilgiler giderilmeli. LGBTİ+’lara karşı giderek artan nefret söylemleri, İstanbul Sözleşmesi’ne bahane edilmiştir. Bu asla kabul edilemez. Gerekli örgütlenmeler ve bilinçlendirme çabaları kesinlikle var olmalıdır. Ayrıca hukuki yönden de gerekli girişimlerin yapılabileceğini düşünüyorum.”
İstanbul Sözleşmesi’ne ve doğrudan kadınların haklarına yönelik iktidar tarafından yöneltilen saldırıların ve baskıların arttığı bu dönemde, üniversite öğrencileri olarak daha çok yan yana gelerek mücadeleyi büyütme ihtiyacı artmış durumda. Ankete katılan ODTÜ Hazırlık öğrencilerinin vermiş olduğu bütün yanıtların toplamına bakıldığında da öğrencilerin, kadın mücadelesi konusundaki farkındalıklarını bir mücadele ağına dönüştürme eğiliminde oldukları görülüyor. Bizler üniversite öğrencileri olarak kadınların haklarını ve yaşamlarını hiç sayan baskıcı, cinsiyetçi politikalara karşı kadınların haklarını ve hayatlarını koruma altına alan İstanbul Sözleşmesi'ni savunmak için omuz omuza verip kadın mücadelesini hep birlikte yükseltmeliyiz.