28 Nisan 2021 21:46

OSTİM’de genç olmak: İş-ev arasında hayat, bitmeyen işsizlik kaygısı

OSTİM'deki genç işçiler salgın sürecinde yaşadıklarını anlattı.

OSTİM | Fotoğraf: Sinancem Alikoç/Evrensel

Paylaş

Uğur Düzgün
Ankara

OSTİM’li genç işçiler şimdiye kadar çıkan, mektup ve haberlerde belli noktalarıyla işçilerin gündem ve sorunlarından bahsetti. Salgın sürecinde iş ve mesai saatlerinin arttığı, karşılığında da ücretlerin gittikçe eridiği bir tabloyu buralardan aldığımız eğilimlerden görebiliyoruz. 1 Mayıs’a giderken de sorun ve taleplerini konuştuğumuz işçi gençlerin çoğu aldıkları ücreti, temel ihtiyaç ve giderlerle kıyaslayarak başlıyor konuşmaya. Salgın süresince çalışma koşullarındaki zorluklar, ulaşım ve market, fatura gibi harcamalardaki artış ‘hak edecek’ bir ücreti daha sorgular hale getiriyor. İş saatleri ve ev dışında geçen zamanın büyük çoğunluğunu ulaşım kaplıyor. Sosyalleşecek bir alan, iş-yol-ev üçgeni dışında ayrılabilecek bir zaman bulmak zor. Yasakların işçi gençlerin çalıştığı bölge ve semtlerde bir başka çizildiğini söyleyen genç bir işçi “Akşam 7’de yasak başlıyor. İş yerinden toparlanıp, meydana gelmem anca bu saatleri buluyor. Hafta sonu yasağı var. Cumartesi çalışıyoruz mesela. İş az olsa da yapacak bir şey bulunuyor. Patron para veriyorsa, üç beş kez dükkanı, makineyi sildirir, yine de sana bir şey yaptırır” diyor.

Konuştuğumuz başka bir genç işçi için de durum farksız. Bu dönemin tek olanaklı yanını da kendini tutamayıp para harcayacak bir alanın kalmaması olarak açıklıyor. Kendine dair yaptığı tek lüks harcamanın sigara olduğunu, onun dışında aldığı maaşın çoğunluğu kış döneminde doğalgaza, geri kalanında mutfak harcamalarına gittiğini söylüyor. Zaten OSTİM’de işçi bir genç ile yan yana geliyorsak, konuşmanın bir yerinde bir hesap yapıyoruzdur. Ev giderleri ve temel ihtiyaçlar ortak noktayı oluştursa da, alınan ücretle denkleştirmek kolay olmuyor. Ekonomik krizin etkileri ve pandemi koşullarında çalışma, salgın öncesini aratacak duruma getiriyor. Patronun ise salgın öncesi konumunu koruduğu, kimi yerlerde de yeni bir lüks araba veya ev örnekleri ile arttırdığını genç işçilerden dinleyebiliyoruz. Patron ile işçi bir genç arasındaki en temel fark, eldeki birikimlerin kıyaslanmasıyla anlatılıyor.

SALGIN VE YASAKTA İŞSİZLİK KAYGISI ARTTI

Ancak kötüye giden ekonomi veya yaşam karşısında işçi gençlerin mücadeleden yana bir tutum alması oldukça sınırlı. Anlatılan sorunların en azından atölye içerisinde ilk elden sorumlusu patron, tekil örneklerle de sistem olarak görülüyor. Bunlar karşında iyi bir yaşam için ilk hedef salgın ve yasaklarda işten çıkarılmamak oluşturuyor. OSTİM’de bir atölye sahibi olmak, akraba aracılığı ile başka iş alanlarında çalışmak, yüksek ücretli bir fabrikada iş bulmak daha sık karşılaştığımız gelecek planları arasında bulunuyor. Bugün bu şartlara göğüs germenin yolu;  işçi bir gencin tarifi ile “çıraklıktan, ustalığa basamakları tırmanmak” olarak görülüyor.

Salgın öncesine göre işçi sayısının azalması, semtlerinde işten çıkarılan arkadaşlarının çoğalması işsiz kalma korkusunu da artırıyor. “OSTİM’de çalışıyorsan, çalışmak zorunda olduğun için çalışıyorsundur. Yoksa kim gelir bu atölyede çalışır? Ama bu dönem her zamankinden daha çok zorundayız. Başka türlü nasıl geçineceğiz? 14 gün karantinada kaldım, ücretim eksik yattı. Ne yapacağımı şaşırdım. İyi ki işim var dedim. O yüzden aynı zamanda şanslı olduğumu da düşünüyorum” diyen işçi bir genç benzer durumda birçok işçi arkadaşının olduğunu söylüyor. Yasakların artması da bu endişeyi arttıran sebeplerin başında geliyor. İşçi gençler hükümet desteği veya yüksek kredi ile bu durumdan en kolay kurtulacak olanın patron olduğunu söylese de “En nihayetinde cebinden parayı çıkartıp bize veren de o” deniyor.

DAHA İYİ BİR YAŞAM İÇİN MÜCADELE

Görüşler böyleyken, tam kapanma kararıyla birlikte birçok işçi genç, işe gidip gidemeyeceğinin belirsizliğini yaşamaya başladı bile. Çalışma koşulları, her geçen gün değeri düşen ücretler, güvencesiz çalışma OSTİM’li gençlerin yaşamının en önemli sorunaları arasında bulunuyor. Kendi yaşadıklarının yanı sıra işçiler “En kolay kurtulacak olanın patron” olduğunu düşünüyor. Sermaye sınıfının kendisi için aldığı önlemler, genç işçiler üzerindeki sömürünün arttığı şartlarda gerçekleşiyor. İşçi gençlerin daha iyi bir yaşam için alacağı her önlem, birlikte bir mücadele hattı ve bunun deneyimleriyle mümkün olacak görünüyor.

ÖNCEKİ HABER

İzmir Emek Gençliği 1 Mayıs pikniği düzenledi

SONRAKİ HABER

Mülteci işçilerin 1 Mayıs talepleri: Güvenceli iş, sigorta, 8 saat çalışma

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa