03 Mayıs 2021 07:50
Son Güncellenme Tarihi: 03 Mayıs 2021 11:03

Basın örgütlerinden "Dünya Basın Özgürlüğü Günü" açıklamaları

Basın örgütlerinin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne dair yaptıkları açıklamalarda ortak mücadele vurgusu öne çıktı, polisin görüntüsünün alınmaması yönündeki karara da tepki gösterildi.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer / Evrensel

Paylaş

Basın örgütleri, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününe dair yayımladıkları açıklamalarda ortak mücadele vurgusunda bulundu.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), DİSK Basın-İş ve Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği, basın özgürlüğüne yönelik her türlü baskıya karşı ortak tutum alınması gerektiğini söyledi


TGC: TÜRKİYE'DE ÖZGÜR BİR BASINDAN SÖZ EDEMİYORUZ

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, iktidarı cezaevindeki gazetecileri özgür bırakmaya, gazetecilik faaliyetini engellemekten, gazetecileri hedef gösteren, fiziksel saldırıya yol açan nefret söyleminden vazgeçmeye çağırdı. 

İktidarın halkın haber alma hakkını da engellediğine dikkat çekilen açıklamada şu görüşler yer aldı:

“İktidarlar Covid 19 salgınıyla mücadele ederken hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, basın ve düşünceyi ifade özgürlüklerine de bağlı kalmak zorundadırlar.

Demokratik toplumların vazgeçilmez unsurlarından birisi, halkın haber alma hakkına eksiksiz hizmet edebilen özgür basındır. Medya kuruluşlarının yüzde 90’ının iktidarın denetimi altında olduğu, 12 bin gazetecinin işsiz bırakıldığı, yazdıkları ve düşünceleri nedeniyle haklarında binlerce dava açıldığı, 43 gazetecinin hapishanede olduğu Türkiye’de özgür bir basından söz edemiyoruz.

İktidar denetimi altında olmayan az sayıdaki bağımsız gazete, Basın İlan Kurumu’nun resmi ilan kesme cezalarıyla, televizyon kanalları ise RTÜK’ün yayın durdurma ve para cezalarıyla baskı altında tutulmaya çalışılmaktadır.

İktidar ile ortaklarının kamu yararına olmayan faaliyetlerini haberleştiren gazeteciler, hedef gösterilmekte, evlerinin, iş yerlerinin önünde saldırıya uğramakta, saldırganlar cezasızlıkla ödüllendirilmektedir. Bakanlar sosyal medya hesaplarından gazeteleri, gazetecileri tehdit etmeyi sürdürmektedir.

"EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNÜN GENELGESİ ANAYASA'YA AYKIRIDIR"

Son olarak Emniyet Genel Müdürlüğü’nün genelgesiyle 1 Mayıs’ta polisleri kaydeden kişilerin engellenmesi ve haklarında adli işlem yapılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda 1 Mayıs eylemlerini takip eden gazetecilerin görüntü alması polis tarafından engellenmeye çalışılmış, meslektaşlarımızın zorla telefonlarına, kameralarına el konulup görüntüler sildirilmiştir. Bu genelge Anayasa’ya aykırıdır. Anayasal bir hak olan basın özgürlüğü yine engellenmiştir.

İktidarın özgürlükleri çoğaltacağı iddiasıyla açıkladığı her reform paketiyle adaletsizlikler de büyümektedir. İktidarı, iddia ettiği gibi demokratik bir ülkede yaşıyorsak cezaevindeki gazetecileri özgür bırakmaya, gazetecilere yönelik fiziksel saldırıları engellemeye, sorumlularını bulup cezalandırmaya çağırıyoruz.

Tüm bu olumsuz koşullara karşın, mesleklerinin gerçek ruhuna kendilerini adamış olan gazeteciler,  yaşam koşullarını ve özgürlüklerini tehlikeye atarak basın özgürlüğü önündeki engellerin ve sınırlamaların tümüyle ortadan kalkacağı, haberin serbest dolaşımının sağlanacağı güne kadar Türkiye’deki mücadelelerini sürdüreceklerdir.

Gazetecilik mesleğini onuruyla, evrensel ilkelerle yapmaya devam eden tüm meslektaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyoruz. Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu kamuoyunun bilgisine bir kez daha sunuyoruz.”


"BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ EN ÇOK SALDIRIYA UĞRAYAN ÖZGÜRLÜKLERİN BAŞINDA"

Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve DİSK Basın-İş, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne ilişkin basın açıklamasında bulundu.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı, ses ve görüntü alınmasını engellemeye yönelik genelgenin hukuk dışı olduğu belirtilen açıklamada, “Günü’nde kamu otoritesini, evrensel ve yerel hukukun güvencesinde olan basın özgürlüğüne aykırı her türlü uygulamadan vazgeçmeye çağırırken, demokratik hukuk devleti çatısı altında yaşama idealinde olan herkesin, basın özgürlüğüne yönelik her türlü baskıya karşı ortak tutum alması gerekliliğini bir kez daha vurguluyoruz” denildi.

"AYRIMCI POLİTİKALAR MORMALLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR"

Yapılan açıklamada, düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin giderek sınırlandığı ifade edildi. Hukuki dayanaktan yoksun subjektif kararlarla, bireysel ve toplumsal ölçekteki hak ve özgürlüklerin yok sayılmakta olduğu belirtilen açıklamada, “Bu hakların kullanımı otoriter yöntemlerle cezalandırılmakta. Göreceli durumlar söz konusu olmakla birlikte otoriter yönetim eğilimi, Dünya genelinde hâkim anlayışa dönüşmüş durumda. Covid-19 salgını da bu yöndeki gidişata meşruluk kazandırma amacı olarak görülmekte ve her türlü ayrımcı politika normalleştirilmek istenmektedir” denildi.

Açıklamada, “Göç yollarında hayatını kaybedenler, ten renginden kaynaklı katledilenler, sömürüye dayalı ekonomik çarkın dişlileri arasında can verenler bir yanda;  Dünya servetinin yarısının 26 kişide toplanması, insanlığın ortak çabası bilimsel faaliyetin sonuçlarının (aşı vb.) özel mülkiyet sınırları içinde hapsedilerek yüzbinlerce insan ölürken zenginleşme aracı görülmesi diğer yanda. Bu kutuplaşmaların en önemli sonucu, ifade ettiğimiz üzere temel hak ve özgürlüklerimizin yok edilmesidir ki diğer birçok özgürlüğün teminatı da olan düşünce ve ifade özgürlüğünün asli alanlarından basın özgürlüğü, bu süreçte en çok baskı ve saldırıya uğrayan özgürlüklerin başında yer almıştır” ifadeleri yer aldı.

"GENELGE TARTIŞMASIZ HUKUK DIŞIDIR"

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF)’nin 180 ülkeyi esas alarak hazırladığı Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye’nin , geçen yıl 153. sırada yer aldığını ve Türkiye’nin gerisinde kalan ülkelerin ortak özelliklerinin  ise, ya savaş ve çatışmaların yaşandığı ya da kapalı toplumlar olmasından kaynaklandığı belirtilen açıklamada, “Basın özgürlüğü; gazetecilerin, sorumluluk alarak üstlendiği toplumsal bir görevdir ve bu görevin engellenmesi, hem evrensel hukuk ilkeleri hem de ulusal hukuk düzenlemeleri kapsamında suçtur. Bu çerçevede üç gün önce Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan, ses ve görüntü alınmasını engellemeye yönelik genelge, tartışmasız hukuk dışıdır. Ötesinde görev ve sorumlulukları yasa ve hukuk sınırlarıyla tanımlanan emniyet güçlerinin hukuk dışı uygulamalarına kaynaklık edecek niteliktedir. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde kamu otoritesini, evrensel ve yerel hukukun güvencesinde olan basın özgürlüğüne aykırı her türlü uygulamadan vazgeçmeye çağırırken, demokratik hukuk devleti çatısı altında yaşama idealinde olan herkesin, basın özgürlüğüne yönelik her türlü baskıya karşı ortak tutum alması gerekliliğini bir kez daha vurguluyoruz” denildi.


TGS: BASIN BELADA

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde "Basın Belada" başlıklı bir açıklama yayımladı.

TGS'nin açıklamasında "Türkiye’de medya özgür değil. Gazeteciler sansürleniyor, kovuluyor, hapse atılıyor. Böylece toplum haber alma hakkını, ülkemiz demokrasisini kaybediyor. Çünkü basın beladaysa, demokrasi askıda. Basın beladaysa, herkesin başı belada" denilerek sadece son bir yılda gazetecilere açılan davalar, soruşturmalar ve verilen cezalarla uğradıkları hak ihlalleri paylaşıldı:

"Sadece son bir yılda:
• Gazeteciler toplam 226 yıl 8 ay 25 gün hapis cezasına mahkûm edildi.
• 128 davada 274 gazeteci yargılandı.
• 101 gazeteci hakkında soruşturma açıldı.
• 44 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı.
• 23 gazeteci sözlü olarak tehdit edildi.
• 57 gazeteci toplamda 144 gün gözaltında kaldı.
• 6 gazeteci gözaltında darbedildi.
• 62 haber sitesine ve 1411 haber içeriğine erişimin engellenmesine karar verildi.
• RTÜK marifetiyle toplam 7.488.851,00 TL idari para cezası ve 41 defa yayın durdurma cezası verildi.
• 322 basın kartı iptal edildi.
• Basın İlân Kurumu gazetelere toplam 212 gün ilân kesme cezası verdi.
• Medyada işsizlik %35 seviyesine çıktı.
• Beş ayrı medya kuruluşunda 1400 çalışanın toplu sözleşme hakkı işveren itirazıyla engellendi.
• Ve 43 gazeteci hâlâ cezaevinde tutuluyor."

(MEDYA SERVİSİ)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

"Polisi kaydetmenin yasaklanması hukuka aykırı ve talimatın hiçbir geçerliliği yok"

SONRAKİ HABER

Resistance against the stone quarry in İkizdere is growing

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa