Kolombiya'da bardak taştı
Kolombiyalı eski sendikacı ve Mülteci Kolombiyalılar Kolektifinden Javier Orozco Evrensel için yazdı: Milyonlarca insan bir gün barış ve haysiyet içinde yaşama umuduyla, mücadele için sokaklara çıktı.
Fotoğraf: AA
Javier Orozco PEÑARANDA*
Sumapaz/Bogota
4 gün süren grevler, bir düzine cinayet, toplumsal gerilim, örgütlülük ve yurttaşların cesareti…
"Salgının ortasında harekete geçmek, doktorları desteklemeyen bir eylemdir ve sokağa çıkmak virüse maruz kalmaktır", devlet başkanı, geçtiğimiz 27 Nisan’da, “Barış ve demokrasi için, Duque’nin paketine karşı” ulusal grevin arifesinde böyle söylüyordu.
Aynı devlet başkanı ülkeyi militarize etti, halkı korkuyla paralize etmek istedi ve kamu yatırımları için daha fazla para gerektiği iddiasıyla gerici bir vergi reformunu gündeme getirdi.
Gerçekte, birçok bölgede devletin tek varlığı ordu haline gelmiş durumda.
4 gün sonra milyonlarca insan gösterilere devam ediyordu; eski savaşçılar öldürülürken barış anlaşmalarına uyuyormuş gibi davranan hükümete; zengin bir ülke olmasına rağmen La Guajira ve Choco’da her gün düzinelerce insanın yetersiz beslenmeden ölmesine, şiddetin ve eşitsizliklerin artmasına rağmen hükümetin ülkeyi finans, enerji, ilaç, madencilik ve tarım endüstrisindeki tekellerin çıkarına yönetmesine öfkeliler.
Evlere hapsolarak açlıktan ölme ya da sokağa çıkarak polisten gelecek bir kurşuna veya enfeksiyona maruz kalma arasındaki seçime sıkışmış milyonlarca insan, kendi biyogüvenlik önlemlerini alarak, bir gün huzur ve haysiyet içinde yaşama umuduyla korkuyu geride bırakmayı ve kitlesel mücadele için sokaklara çıkmayı tercih etti.
Büyük kentlerde ve 500’e yakın bölgede 4 gün süren grevler, eylemler ve çatışmalar, nüfusun geniş kesimlerin var olan rahatsızlığı ve daha salgın öncesinde yoksulluğa gömülen 17 milyon insanın -1 yıl sonra 21 milyonu çoktan geçti- öfkesini gösteriyor. Her gün 10 bin insan sefalet koşullarında yaşamaya ve umutsuzluğa itiliyor.
YARARSIZ VE TEHLİKELİ SAVUNMA HARCAMALARI
Bir İspanyol diplomat mart ayında Bogota’da, Asturias Delegasyonuna, Kolombiya’nın sorunlarından birinin zenginlerin vergi ödemek istememesi olduğunu söyledi. Ve öyledir de.
Bir diğer sorun, ülkenin bütçesinin çoğunun, yarım milyon polis ve askerin savaş veya saldırı için sağlıklı, iyi silahlı ve iyi maaşlı tutmak gerekçesiyle savunmaya harcanması; bunların çoğu şiddet eğilimli, ABD’nin “iç düşman” doktrini ile zehirlenmişler, tek varlık nedenleri güvenlik değil korku yaymak, suçlularla ittifak halindeler ve askeri yargıyı elinde bulunduranların “dayanışması” sayesinde vahşi eylemleri cezasız kalarak tekrarlanıyor.
Hükümet, pandeminin ortasında halk sağlığını güçlendirmek için paranın yetersiz olduğunu söylüyor, ancak bu yıl, Amerika Birleşik Devletleri’nin saldırganlık planına uygun olarak yabancı saldırganlığı önleme yani Venezuela’ya karşı silahlanmaya devam etme gerekçesiyle 24 savaş uçağının satın alınmasını onayladı. Sağlık için para yok ama komşu kardeşlerimize karşı ölüm makinesi alacak para var.
Çelişkili bir şekilde, bu savunma harcamaları yararsız olmaktan öte tehlike içermektedir. Yani halkın güvenliğini sağlamadığı gibi șiddet artmıș durumda ve güvenlik güçlerinin sorumluluğu altında ciddi insan hakları ihlalleri sözkonusu. Uyușturucu ticareti genișliyor ve paramiliter gruplar giderek çoğalıyor. Dahası bütün bunlar politikacıların ve güvenlik güçlerinin burnunun dibinde hatta bazı durumlarda onların iș birliği altında gerçekleșiyor. Hak savunucularına soykırım boyutunda saldırılar mevcut olup bunlar cezasız kalıyor. Șiddet uygulanarak yerlilerin ve siyahların topraklarına el konuluyor. Asturias'tan bir delegasyonu yerinde incelemelerde bulunmuș ve bütün bu olanlara tanıklık etmiștir.
Ancak Ivan Duque hükümetinin FARC ile imzaladığı barış anlaşmasında, 4 yıl sonra geride 1273 ölü bırakan ihanetinin de etkisiyle isyancı gruplar da büyüyor.
Bu 4 günlük hareketlilikte, yürüyüşlere sızan vandallarla mücadele bahanesiyle ve eski Devlet Başkanı Uribe Velez’in “Askerlerin ve polisin kendilerini savunmak, insanları ve mülkleri vandal terörizminin suç eylemlerinden korumak için silahlarını kullanma haklarını destekleyelim” sözleriyle savunmasız yurttaşlara karşı silah kullanma çağrısından ilham alan güvenlik güçleri tarafından öldürülen ondan fazla kişi var.
Küstahlığı ve şiddeti ile bu toplumsal patlamayı yaratan hükümet, vergi reformu tasarısında değişiklik yapmaktan bahsediyor. İşsizlik Komitesi ve İşçilerin Birleşik Merkezi (CUT) sendikası, hükümete onu tamamen geri çekmesi için 19 Mayıs’ta bir süre belirledi, yoksa başka bir ulusal greve gidilecek.
Şimdilik (bu yazı 2 Mayıs’ta yazıldı) Bogota, Medellin, Pasto, Armenia, Neiva, Bucaramanga ve diğer büyük kentlerde iş bırakma devam ediyor. Kamyon şoförleri, taksi şoförleri ile her geçen gün büyüyen ve Cali kentini işgal eden, gözleri ise cumhuriyetin başkentine çevrilmiş büyük yerli hareketi gibi çeşitli kesimler harekete katılmaya devam ediyor.
Kolombiya sorunu kötüleşiyor, değişiyor, kısmen kırsal alanlardan kentsel alanlara taşınıyor ve diyalog alanı olmadan devam ediyor. Yerli halklar, işçi sınıfı, gençler, kadınlar, halk kesimleri, en olumsuz ortamlarda bile örgütlenme ve harekete geçme yeteneklerini gösteriyor. Uzun ve tehlikeli bir yol olduğunun farkındalar, ancak bunu, evde ölümü beklemeye tercih ediyorlar.
Umarım seçkinler, barış anlaşmalarına uyuluyormuş ve demokrasiymişiz gibi davranmayı bırakmaları gerektiğini; eyleme geçen halkla diyalog kurmaları ve sosyal yatırımların savunma harcamalarından öncelikli olduğunu nihayet anlamışlardır.
Durum ciddi. Kolombiya’da artık bardak taşıyor.
* Astruias’ta Mülteci Kolombiyalılar Kolektifi (Colectivo de Colombianos-as Refugiados-as en Asturias) üyesi, eski CUT yöneticisi