07 Mayıs 2021 00:46

Rıfat Ilgaz 110 yaşında | Bizim sınıfın şairi ve yazarı Rıfat Ilgaz

Kadir İncesu, edebiyatımızın “Koca Çınar”ı Rıfat Ilgaz'ın eserlerini ve sanatını 110. yaşı vesilesiyle ele aldı.

Fotoğraf: Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi arşivi

Paylaş

Kadir İNCESU

Kastamonu’nun Cide ilçesinde 7 Mayıs 1911’de dünyaya gelen, yazınımıza 70 dolayında kitap kazandıran edebiyatımızın “Koca Çınar”ı Rıfat Ilgaz 110 yaşında… 

“Sınıf’ın ozanıyım mimli / Hababam Sınıfı’nın yazarıyım ünlü” diyen Ilgaz yaşamını da iki dize ile özetlemiş. Rıfat Ilgaz, pek çokları için “Hababam Sınıfı”nın yazarı olarak bilinir. Oysa şiirle adım atmıştır yazın yaşamına... 

İlk şiir kitabı “Yarenlik” 1943’te yayımlanır. Sonrasında da “Sınıf”, “Yaşadıkça”, “Devam”, “Üsküdar’da Sabah Oldu”, “Soluk Soluğa”, “Karakılçık”, “Uzak Değil”, “Güvercinim Uyur mu?​”, “Kulağımız Kirişte”, “Bütün Şiirleri”, “Ocak Katırı Alagöz” gelir sırasıyla... Ilgaz için dönüm noktası “Sınıf” adlı şiir kitabıdır.

ÖĞRETMENDEN ÖĞRENCİLERİNE

Rıfat Ilgaz, Karagümrük Ortaokulundaki öğrencilerini anlatmıştı, 1944 yılında yayımlanan “Sınıf” adlı şiir kitabında… Yokluk, yoksulluk yüzünden okula gidemeyen, çalışmak zorunda kalan öğrencilerini…

O günkü Karagümrük’ü “Sarıyazma” romanında şöyle anlatıyor Ilgaz: “Karagümrük kıt kanaat yaşayan emekçilerin, işçilerin, küçük memurların, ayakkabıcıların, terlikçilerin, işportacıların oturduğu bir kesimdi. Okuldaki öğrenciler de bunların çocukları. Üç aylıkçı emeklilerin, ölü mevsim dolayısıyla iş kesadına düşen emekçilerin yoksul çocukları… Üst baş derdi çektikleri, kitap, defter, kalem alamadıkları bir bakışta anlaşılıyordu.”

Ilgaz’ın yakından tanık olduğu bu insanlar yaşama bakışını da değiştirir: “Kendi yaşayışımın sıkıntılarıyla birlikte çevremim de dertlerini yakından izledikçe bireyci duyarlığım çoktan dağılmış, yerine duyarlı bir gerçekçilik yerleşmiştir. Şiir anlayışımdaki değişme de bu gerçekçililikle birlikte gelişiyor, beni yeni arayışlara, halkın diliyle uzlaşan, yeni biçimlere itiyordu.”

YAŞAMIN İÇİNDEN ŞİİRLER

“Çocuklarım” da bu dönemin ve anlayışın şiirlerindendir: “Yoklama defterinden öğrenmedim sizi,/ benim haylaz çocuklarım!/ Sınıfın en devamsızını/ bir sinema dönüşü tanıdım,/ koltuğunda satılmamış gazeteler…/ (…)!/ İsterken adam olmanızı/ çoğunuz semtine uğramaz oldu okulun/ palto, ayakkabı yüzünden./ (…)”

“Sınıf”, eleştirmenler ve okurlar kadar yetkililerin de ilgisini çeker… Kapağı kırmızı adı “Sınıf” olan ve  

Devrim Kitabevinin yayımladığı kitap 25 gün içerisinde toplatılır. Bilirkişiye göre, “Kitabın yazarının hasta ruhlu olması ve kitabın da edebi açıdan hiçbir değer taşımaması” Ilgaz’ın 6 ay hapse mahkum olmasına neden olur.  

Tophane Askeri Cezaevine konan, 142. maddeden ceza alan ilk şair olan Ilgaz, o dönem yaşadıklarını da “Karartma Geceleri” adlı romanında anlatır.

STEPNE’DEN RIFAT ILGAZ’A

Rıfat Ilgaz’ın şairliğinin, hatta adının önüne geçen kitabıdır “Hababam Sınıfı”. “Hababam Sınıfı”nın ilk öyküsü İlhan ve Turhan Selçuk kardeşlerin çıkardığı Dolmuş adlı mizah dergisinde 25 Temmuz 1956’da yayımlanır. ‘Kopyanın, ezberin, uydurma saygının’ yergisini yaptığını söylediği “Hababam Sınıfı”ında “Stepne” adını kullanır.

İlk öyküden itibaren inanılmaz tepkiler alır. Herkes, Hababam Sınıfı’nın kendi okudukları okuldan bir sınıf olduğunu iddia eder. Yazı dizisi o kadar çok ilgi görür ki, “Hababam Sınıfı”, Dolmuş Yayınları tarafından kitap olarak yayımlanır. Kitabın kapağında da “Yazan: Stepne” adı yer alır. “Stepne”, steplerden çağrışım yapılarak Rus yazarı zannedilir. Okurlar gerçek yazarının adına ulaşmaz.

1959’da “Hababam Sınıfı” öykülerinin bir bölümünü de Tan Basımevinden Haluk Yetiş basar. Artık ünü kendi adını aşan kitaba ileride sahip çıkabilmek için kendi adını koyduran Rıfat Ilgaz’a gelen ilk eleştirilerden biri Dağıtıcı Faruk’a aittir:

“Nerde Stepne, nerde Rıfat Ilgaz?... Bırak dostum sen bu işleri!”

“...”

“Rusçan fena değil; doğrusu ilk kitabı çok güzel çevirmişsin!”

“Ben mi çevirmişim? Hangi yazardan?​”

“Hangi yazardan olacak! Stepne’den... Baktın birincisi iyi gitti, ikinciyi de sen yetiştirdin geriden!”

Hababam Sınıfı serisinin devamı olan kitaplarda;1972’de “Hababam Sınıfı Baskında” ve “Hababam Sınıfı Uyanıyor”, 1975’te “Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı”, en son da 1987’de “Hababam Sınıfı İcraatın İçinde” yayımlanır.

"KOPYANIN, EZBERİN, UYDURMA SAYGININ ELEŞTİRİSİ"

Hababam Sınıfı üzerine çok şeyler söylenebilir. Gerçek anlamını ve kaynağını Rıfat Ilgaz’dan dinlemek en iyisi: “Hababam Sınıfı bir eğitim yergisidir. Mizah beyazdır, olumludur. Mizahta gülme ana öge değildir. İsteyen ağlar, isteyen güler. Ben yergi yapıyorum, komedi bile düşünmüyorum. Hababam Sınıfı’nda üç şeyin yergisi yapılmıştır: Kopyanın, ezberin, uydurma saygının... Benim mizahım düşündürmeye dayanır. ‘Hababam Sınıfı’nda bize yakışmayan eğitimsel şeylerin yergisini yapıyorum. Aslında bu olaylar Kastamonu Lisesinde ve Kastamonu Muallim Mektebinde başımdan geçen, çevremde cereyan eden gerçek olaylardı. Ben onları biraz süsledim o kadar...”

"ŞAİR TEK KİTABA HAPSEDİLMEZ"

Şiirle başladık, şiirle devam edelim. 

Aydın Ilgaz, 1983 yılında kurduğu Çınar Yayınları’nda ilk olarak babasının “Kulağımız Kirişte” adlı şiir kitabını yayımlar. Sonraki süreçte Rıfat Ilgaz’ın dergilerde kalan şiirleri de eklenerek “Bütün Şiirleri” yayımlanır. Mevcut baskı bitince yeni bir baskı yapmaz. 

Aydın Ilgaz, şiir kitaplarının bir arada yayımlanmasının, tek tek yayımlandığında verdiği duyguyu vermediğini fark ettiklerini belirterek şöyle konuşuyor: “Toplu şiirler deyince bütün şiirleri bir kitabın içine derdest ediyorsun. Babam da ‘Şiirlerimi bir kitabın içine esir etme’ demişti. O yıllarda toplu şiirler modası olmuştu. O şekilde kitap yayımlayan yayınevleri de bir şairi tek kitaba sıkıştırmaktan rahatsız oldu. Örneğin, babamın şiir kitapları ilk kez yayımlandığında içlerinde can dostlarının da çizimleri vardı. Nuri İyem, Ömer Uluç ve İhsan İncesu’nun desenleriyle yayımlanmıştı. Tek kitaba indirgediğinizde bu desenleri kitaba alamıyorsunuz. “Üsküdar’da Sabah Oldu” adlı kitabını Mim Uykusuz resimlemişti. Resimlerle şiirler bir araya geldiğinde kitaplar çok kalın olmaya başlıyor. O yüzden ticari amaçla da düşünüldü ve kitaplara alınmadı o çizimler. Babamın 1943’de yayımlanan ‘Yarenlik’ adlı kitabında Behice Boran, Sabahattin Ali, Oktay Akbal ve Avedisyan’ın eleştirileri var. Eleştirmenler de eleştirilerini yaparken şu olay için yazılmış şiir şeklinde belirtmiş. O nedenle bir yanlışlık yaptığımızı düşündük açıkçası. Bir ağacın dallarını kırmaya benzedi. Sadece gövde kaldı. O da verilmek istenen anlamı veremiyor. Az önce ’40’lı yılların şiirini okurken, biraz sonra ’80’li yılların şiirini okuyorsunuz... Tek tek yayımlanan kitaplar hem kapaklarıyla hem de baskı teknikleriyle basıldıkları dönemin ruhunu da anlatıyor aynı zamanda... Bir şair tek kitaba hapsedilmez. Bir değerdir o. Bir ömür içinde yazılmış şiirleri, yayımlanmış kitapların tek kitap içine hapsedilmesini doğru bulmadım.”

HABABAM SINIFI’NIN BİLİNMEYENLERİ 

“Hababam Sınıfı” ile ilgili bilinmeyen pek çok detayı Aydın Ilgaz “Sınıf’ın Efsanesi” kitabında anlattı.

Merak edenler için iyi bir kaynak. Yeri gelmişken Asım Bezirci’nin “Rıfat Ilgaz”, Mehmet Saydur’un “Rıfat Ilgaz’lı Yıllar”, “Biz de Yaşadık”, “Markopaşa Gerçeği” ile 2006’de Kastamonu’da yapılan ve 100 dolayında bildirinin yer aldığı Rıfat Ilgaz Sempozyumu kitabı da Rıfat Ilgaz’ı yakından tanımak isteyenlere öneririm.

Son söz Rıfat Ilgaz’ın olsun…

“Parmaklığın Ötesinden III” adlı şiirine “Göremedik sıkıntısız yaşandığını, Rahatın şiirini yazamadık,” diyerek başlamış ve şöyle devam etmiş Usta: “Bütün çalışanlar;/ Teker teker sökülmüşüz toprağımızdan, / Havamızdan, suyumuzdan olmuşuz./ Yaşamaktayız aynı çatının altında / Daha mahzun, daha hesaplı./ Rahat günlerin işçisi olacaktık,/ Rahat günlerin şairi:/ Bir çift sözümüz vardı/  Nar çiçeği, gül dalı üstüne,/ Dudaklarımızda kaldı!” 

ÖNCEKİ HABER

Denizler, Bursa’da Üç Fidan Parkı'nda anıldı

SONRAKİ HABER

Okuduğu bölümle ilgili iş bulamayan yurttaş, çobanlık ve mevsimlik işçilik yapıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa