08 Mayıs 2021 00:45

AKP usulü kapanma çiftçiyi vurdu

Pazarcı esnaf da sebze üreticisi köylüler de zorda. Köylüler pazarların kapalı olması nedeniyle satamadıkları ürünlerini dökmek zorunda kaldı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Sedat BAŞKAVAK
Mersin

Böylesi kapanma düşman başına desek yeridir. İşçiler çalışıyor; fabrikalarda çarklar dönüyor. İnşaatlar son hız devam ediyor. Berber, nalbur, kırtasiye ve giyim mağazası gibi esnaf hariç işyerleri açık ve çalışıyor. Çiftçi tarlaya, bağa, bahçeye gidip tarım üretimine devam ediyor ama ürün para etmiyor. Market reyonunda domates, biber salatalık satmak serbest ama semt pazarına tezgah kurup sebze satmak yasak. Marketlerde kapalı alanda, sıkış tıkış alışveriş serbest ama semt pazarında açık havada tezgahtan ürün almak yasak.

Pazarcı esnaf da sebze üreticisi köylüler de zorda. Domates bu, ne sokağa çıkma yasağı dinliyor ne de salgın. Vakti gelince toplanıp hale inmeli ki tüketilsin. Biber bu toplanıp pazara insin ki; buruşup kızarmadan satılsın. Fakat gelin görün ki başta Akdeniz bölgesi olmak üzere pek çok yerden köylüler pazarların kapalı olması nedeniyle satamadıkları ürünlerini dökmek zorunda kaldı. Durumun vahametini yeni anlayan Erdoğan iktidarı, “8 ve 15 Mayıs’ta pazarlar açılabilir” dese de bunun yaşanan zarar ziyana çare olmayacağı konuşuluyor.

Mersin Kazanlı biber üretiminin merkezi. Köy biberi, sivri biber, çarliston ve kapya, ağırlıklı olarak Kazanlı bölgesinde üretiliyor. Kapanma ve tarıma etkilerini Kazanlı’da üretici köylülerle konuştuk.

"PAZARLAR BİZİM CAN DAMARIMIZ"

8 dönüm serada biber yetiştirdiğini söyleyen Caner Iğdır, “Pazarlar bizim can damarımız” diyor ve ekliyor: “Oteller, tantuniciler, kebapçılar kısmen açık. Ama çiftçinin bel kemiği pazarlardır. Şu an bataklıktayız. Bıraksak, alacaklı bizim peşimizi bırakmaz. Devam etsek ürün para etmiyor. Bugün 1.5-2 TL’ye biber satıyoruz. Hakkı var mı marketlerin 9 lira etiket koyup biber satmaya? Benim gibi ilaç mı atmış, gübre mi vermiş, serada mı çalışmış, emek mi vermiş. Kayısı çıktı, erik çıktı, çilek çıktı bu dönem tam çiftçinin ürününü sattığı dönem fakat eline de paranın geçmediği dönem.”

HASTALIĞI RANTA ÇEVİRDİLER

Çiftçi Yılmaz Altuncu, “İşini borçsuz yapmaya çalışan birisi olarak bile baş edemedim” diyor. Altuncu şöyle konuşuyor: “Bugüne kadar 150 bin liralık biber satmışım, dönüme 15 bin liralık satış var demektir. Zaten dönümüne 30-35 bin lira masraf yapmışım. Hâlâ masrafını bile çıkaramadık. Bundan sonra satacaklarımı da üstüne koysam ancak 200 bin lira belki. Şu an zarar edecek gibi görünüyor. Bir de borçla işini yürütmeye çalışanı düşünün, ne haldedir? 10 bin liraya tarla kiralayan arkadaşlar var. Tamam pazarlar kapalı, satış az ama tüccarlar alıyor. Ucuza mal edip pahalıya satıyorlar. Hastalığı ranta çevirdiler. Çiftçi para kazanmıyor, çiftçi tüccarı, komisyoncuyu, ilaç firmasını sırtında taşıyor. Çiftçi cayır cayır mal döküyor tüccara, komisyoncuya. Yeter ki dedikleri fiyattan ver, piyasa kötü diyorlar ama ‘Hiç almam’ diyen yok. Marketler harıl harıl sebze meyve satıyor. Elbetteki pazarların kapalı olmasının bir olumsuz etkisi var ama tek sorun bu değil. Aracılar bu krizi de fırsata çevirdiler.”

ÜRÜN ÇOĞALINCA FİYATLAR DÜŞÜYOR ÇÜNKÜ KOMİSYONCULAR İŞİ BÖYLE YÜRÜTÜYOR

Meysem Görüroğlu, “Şimdi pazarlar iki gün açılacak denildi ya kapya 1.5 TL, sivri biber 2 TL, çarliston da 1.8 TL’den alınıyor. Bu maliyeti bile karşılamaktan uzak. Çiftçi topladığı biberi 3.5 TL den satamadığı sürece yaptığı masrafı karşılama şansı yok. Nisan-mayıs ayları en verimli ve kaliteli olduğu dönemdir ama fiyatların da dibe vurduğu dönemdir. Normalde ürün çoğaldığında fiyatlar hep düşer. Çünkü; komisyoncular işi böyle yürütüyorlar bu sene pandemi ve şu kapanma kararı nedeniyle tamamen olumsuz etkilendik. Önceki haftalarda 3 lira olan biberi kapanma nedeniyle alan bile olmadı 50 kuruşa düştüğü zaman oldu pek çok arkadaş biberini döktü, toplasa emeğini karşılamayacak” diyor.

İKİ TON BİBER ÇÖPE GİTTİ

R. S. İse mülteci. 6 yıldır Kazanlı’da yaşıyor. Eşi ile birlikte Rakka’dan gelmiş, üç çocukları var. “33 yaşındayım küçüklükten beri çiftçilik yapıyorum Rakka’da da pamuk ekerdik” diyor. Şimdi Kazanlı’da kiraladıkları 4 dönümde biber ekmiş. Biberin fiyatının şimdilerde 2 liraya yaklaştığını söylüyor. “Pazarların kapanması fiyatları çok etkiledi” diyor, “Hal kapalı. 2 tona yakın biberimi çöpe döktüm. Alan yok, satamayınca mecburen döktüm. En son 3 gün önce biberi 1.5 TL’ye verdim. Toplamda 20 bin TL’lik biber sattım. Masrafları çıkartmak için en az 5-10 bin liralık daha satılması lazım, çıkar mı belirsiz.  Bu ilaç bayiine borcum 10 bin lirayı buldu. Kazanırsam öderim. Serada iş olmadığı zamanlarda yevmiyeye gidiyorum 73 TL yevmiye veriyorlar.”

Biz Ramazan ile konuşurken yanımızdaki biri, “Abi sen bakma, bunlar bizden rahat, devletten bir sürü para alıyorlar” diyor. “Devletten para alıyor musun, ne kadar ödüyor” sorumuza Ramazan “Devlet Suriyelilere kişi başı 120 lira veriyor. Biz beş kişiyiz ayda 600 lira alıyoruz. Bu parayı devlet vermiyor, Avrupa Birliği kişi başı 100 dolar gönderiyor ama devlet sadece 120 lira veriyor” diyor. Sonra da kendince kaygılanıp “Adımı yazma, fotoğrafımı koyma” diyor.

BİZ ÇİFTÇİNİN ELİNE BAKIYORUZ

Ziraat Mühendisi Ünal Kurultay, Kazanlı’da zirai ilaç bayiliği yapıyor. Kurultay “İlaç, gübre, fide satıyoruz. Piyasa öyle düştü ki çiftçi de masraf yapmak istemiyor çünkü önünü göremiyor” diyor. “Çiftçi bir yıl içinde tüm masraflarını karşılar elinde para kalırsa zirai ilaç bayiine gelir borcunu öder” diyen Kurultay şu ifadeleri kullanıyor: “Bu işte bir döngü vardır tüccar, komisyoncu, çiftçi, zirai ilaç bayii diye gider. Yani tüccar komisyoncuya verecek, komisyoncu çiftçiye verecek, çiftçi de elinde parası kalırsa bize verecek. Genelde de tüccar komisyoncuya çek verir. Komisyoncu o çeki çiftçiye verir. Çiftçi de getirir o vadeli çeki bize verir. Kimi zamanda ödeyemez. Biz çiftçinin eline bakıyoruz. Firmaya malın parasını öderiz, devlet bizden vergisini tak diye alır. Elektrik, su, telefon vs. hepsi zamanında ödenir çünkü ödemezsen keserler. Biz de bekleriz ki, çiftçi getirsin bize para versin. Bu kapanma süreci, çiftçiye yaramadığı gibi bize de yaramadı.”

DEVLET ÇÖZÜM ÜRETMELİ

Çiftçi devletten gerçek manada destek bekliyor. “Devlet ürünü destekleyecek” diyen Caner Iğdır “devletin çiftçiyi desteklemesi lazım ama biz bir destek görmüyoruz” diyor: “Zaten borçla üretiyoruz, ürün para etmeyince borcu da ödeyemiyoruz. Bizden 1.5 TL’ye biber alıyorlar. 9 TL’ye marketlerde satıyorlar, biz ucuza satıyoruz insanlar da pahalıya yiyor. Piyasayı dengelemek için devletin alım yapması lazım. Ürüne fiyat koyması, devletin çözüm üretmesi lazım.”

Bankalar geldiler, yatırım yapın diyerek çiftçiye kredi verdiler. Çektik krediyi daha çok ürettik, satacak yer bulamadık. Ürün elimizde kalınca ekim yapamadık seralar boş kaldı” diyen Meysem Görüroğlu ekliyor: “Devlet tarımı desteklemiyor. Her şeyin fiyatını satan belirliyor fakat gel gör ki, bir tek tarım ürünlerine gelince fiyatı aracılar komisyoncular belirliyor. Bunun değişmesi lazım. Brokoli ektim, tamamen zarar ettim. Bakın görün, gelecek sene benim gibi pek çok çiftçi brokoli ekmeyecek ve gelecek sene de brokoli pahalı olacak. Biz çiftçiler olarak her sene bir kumar oynuyoruz. Çok zaman da kaybediyoruz. Biz ucuza satıyoruz, halk pahalıya yiyor, kazanan komisyoncu ihracatçı takımı oluyor. Tarım bakanlığı tarım ürünlerinde bir taban fiyat belirlemeli. Çiftçiyi borçlandırmayı çok iyi beceriyorlar ama çiftçinin üretimi devam ettireceği koşulları oluşturmayı beceremiyorlar.”

ÖNCEKİ HABER

Kovid-19 aşılamasında eğitimciye verilmeyen öncelik turistlere verildi

SONRAKİ HABER

Dezenfektanlar trafik kontrolünde alkol gibi tepkime verebilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa