Tazminatsız işten atmalar sürüyor | Patrona keyfi imkanlar tanıyan kanunlar değişmeli
Pandemi sürecinde daha fazla öne çıkan Kod 29 farklı kodlara bölünse de tazminatsız işten atmalar sürüyor.
Fotoğraf: Evrensel
Murat UYSAL
İstanbul
Eray Sezgin, işten atmanın yasak olduğu pandemi sürecinde Kod 29’un sonradan bölünen kodlarından biri olan Kod 49’la ile işten atılan bir işçi. Kendisine verilen işi ısrarla yerine getirmediği iddiasıyla kapının önü gösterilen Sezgin, “Çalışmaktan bel fıtığı oldum” diyor. Kod 29’un iptali için imza kampanyası sürdüren İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu ve DİSK/Tekstil Antep Bölge Temsilciliği ise işten atmalarda patronların ispat yükümlülüğü olması çağrısını yineliyor.
NE BİR KANIT NE BİR SORGU
İşçi bir ailenin çocuğu olan Eray Sezgin henüz ortaokulda çırak olarak atılmış çalışma hayatına. O günden beri o fabrika senin bu fabrika benim demeden çalışmış. Çalışmış da hiçbir yerde kalıcı olamamış, “Ağır şartlarda günde 12 saat çalışınca kalıcı olamıyorsunuz maalesef” diyor. Bugün 40 yaşa merdiven dayayan Sezgin işçi emeklisi annesiyle beraber yaşıyor. Sezgin de işsiz kalınca şu an eve giren tek gelir annesinin emekli maaşı. Çalıştığı zamanda ya asgari ücret ya biraz üzerinde ücret alan Sezgin, son işyeri olan depoda çalıştığı zaman bir gün eve döndüğünde sırtında dayanılmaz ağrılar hissedince doktora gittiğini söylüyor. Doktor, gün boyu onlarca kamyonun yükünü boşaltan Sezgin’e “Ağırlık kaldırma, durumun kötü, daha da ilerlemesin” demiş. Doktorun söylediklerini patronuna ileten Sezgin’e “Biz seni bir şekilde idare ederiz ama sen de başının çaresine bak” demişler.
“Ben bu depoya girdiğimde sağlamdım” diyen Sezgin, ağrılarına rağmen çalışmaya devam etmiş. Bir günün sonunda “Bir kamyon daha var şunu da atın bitirelim” dediklerinde Sezgin, “Gün bitti, ağrılarım da var. Devam edersem bir sakatlık çıkacak” deyince “İdare etme” de sona ermiş. Sezgin, “Saatim dolmasına rağmen çalıştırmaya çalışmalarını kabul etmediğimden gösterdiler kapının önünü. Ben işten atılana kadar elime o belge geçene kadar hâlâ işten atmak yasak sanıyordum. Değilmiş ne tazminat ne bir hak, 25/2, Kod 49, söylenen işi ısrarla yapmama. Ne bir kanıt ne bir sorgu var. Elime tutuşturup kapının önüne koydular” diyor.
"İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ PATRONLARDA OLMALI"
Kod 29 henüz farklı kodlara bölünmemişken İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu (İİSŞP) ve DİSK/Tekstil Antep Temsilciliği Kod 29’un iptali için bir imza kampanyası başlatmıştı. İİSŞP adına gazetemize konuşan Liman-İş İstanbul Bölge Başkanı Sinan Ceviz, “İşten çıkarmanın yasak olduğu süreçte patronlar çeşitli gerekçelerle işçiyi işten çıkarıyorlar. Yürüttüğümüz imza kampanyasında temel talebimiz, 25/2 maddesi değiştirilsin ve işten atmalarda ispat yükümlülüğü işverende olsun” diyor.
İşyerinde herhangi bir haksızlığa yapılan itirazın işten atmakla sonuçlanabildiğini aktaran Ceviz, “Haksız işten atmaların önleneceği bir düzenleme yapılmasını istiyoruz. İşçinin işten atıldığında koşullar her ne olursa olsun özlük haklarını alması gerektiğini savunuyoruz. Bu taleplerle bir imza kampanyası yürütüyoruz. Önümüzdeki günlerde kampanya sonuçlanmış olacak, taleplerimizle birlikte parlamentoya sunmuş olacağız” diyor.
"İŞÇİNİN EKMEĞİYLE OYNANIYOR"
Kod 29’un bölünerek farklı kodlar yaratmanın çözüm olmadığını dile getiren DİSK/Tekstil Antep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen de “Mesele patronların bu kadar kolay suç işleme özgürlüğüne sahip olması. Asıl değişmesi gereken patronun işçiye keyfi iftiralar atmasına imkan tanıyan kanunlar” diyor. Kod 29’un görünürde artık olmadığını ancak uygulamada aynı şekilde sürdüğünü dile getiren Türkmen şunları söylüyor: “Kod 29 gitti, Kod 46, Kod 49 geldi. Patron neyi uygun görürse onunla suçluyor işçiyi. İşçinın keyfi işten atma iftiralarına karşı haklılığını kanıtlaması için ise senelerce iş mahkemelerinin yolunu arşınlaması gerekiyor. İşçi haklılığını kanıtlamakta büyük çileler çekiyor. Kanıt yükümlülüğü patronda olmalı. İşçiyi işten atma gerekçesini kanıtlara dayandırması gereken patronlardır. Hem işçiyi kapının önüne koyuyor hem işçinin ekmeğiyle oynuyor ama kimse gidip patrona sen bu işçiyi niye işten attın diye sormuyor.”
25/2 maddesinin düzenlenmesine ilişkin Antep genelinde başlattıkları imza kampanyasında 2 bin civarında imzaya ulaştıklarını ifade eden Türkmen, “Antep Valiliği pandemi yasakları gerekçesiyle imza standı açmamıza izin vermedi. Binlerce imza toplayabilirdik ancak gerekli izinleri vermediler. Sabahları servis bekleyen işçilere ulaşarak fabrikalardaki işçilerin birebir görüşmeleriyle imza toplayabildik” diyor.