10 Mayıs 2021 04:20

Yılın annesi

Kadın sağlık çalışanlarımız; hekim olarak, hemşire olarak, teknisyen olarak hem evlerine virüsü taşımamak için olağanüstü çaba gösterdi hem de hastalarına şifa olmak için can siperane çalıştı.

Fotoğraf: Burak Emek/DHA

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

İktidar ya da renkli medya, her sene yılın annesini seçer. Sanki, seçilenin dışındaki diğer anneler bu payeyi hak etmiyor gibi. Dün tam bunları düşünüyordum ki; geçen dönem İzmir SES yönetim eş başkanlığını birlikte yaptığım, sevgili yoldaşım Hülya Baran Ulaşoğlu attığı mesaj ile bana yol gösterdi. Hülya arkadaşım bu hafta kadın sağlık çalışanları, özellikle de kadın hemşire arkadaşların sorunlarını yazmıştı mesajında. Böylece resim netleşti. Yılın annelerini başka yerde aramaya gerek yoktu.Doğarken ellerine doğduğumuz ebelerimiz, sağlık ocaklarındaki hemşire teyzelerimiz, hep ailenin birer parçasıydı. Pandemi ile birlikte bu rol başka bir şekle dönüştü. Kadın sağlık çalışanlarımız; hekim olarak, hemşire olarak, teknisyen olarak hem evlerine virüsü taşımamak için olağanüstü çaba gösterdi hem de sağlık kuruluşlarında hastalarına şifa olmak için can siperane çalıştı. Önemli bir kısmı pandemi kliniklerinde, filyasyon ekiplerinde görev yaptılar.

Yoğun virüs yükü altında geçirdikleri günün sonunda hasret ile gitmek istedikleri evlerine bile gidemediler. O virüsü, çocuklarına, eşlerine, ana babalarına bulaştırmaktan korktular. Misafirhaneler de dinlendiler. Çin’de aynı koşullardaki sağlık çalışanları 6 saat viral yüke maruz kalırken, ülkemizde bu süre 9 saatten aşağıya düşmedi. Kimi kapanan okul ve kreşler, kimi 65 yaşın üstü sokağa çıkamadığı için çocuklarını evde yalnız bırakarak hastanelere geldi. Akılları evde, bedenleri hastanede. Hem anne hem sağlık çalışanı olmak sadece kadınların kaderiydi. Üstelik ülkemizde, İstanbul Sözleşmesi’ni bile içine sindiremeyen iktidar ve onların atadığı yöneticilerin gözünde hiçbir zaman özel bir yerleri olmadı.

Yolunuz bir şekilde, bir gece vakti bir hastaneye düşerse şöyle bir çevrenize bakın. Koşuşturan sağlık çalışanlarını görürsünüz. Bu çalışanların çoğu kadındır. Çünkü kadın sağlık çalışanları ya kendi evinde ya da hastanede hep koşturur haldedir. Bitmeyen işlerini yetiştirebilmek için koşturmak zorundadırlar ama yine de yetişemezler. Çünkü işi bitmez kadın sağlık çalışanının. Gece klinikteki hastayı toparlamaya çalışır, sabah eve gider bu sefer de evi. Bitmez kadın sağlık çalışanın çilesi. Kurum yöneticisi desen, kadın sağlık çalışanının değil emeğinin karşılığını vermeyi sırtını bile sıvazlamaz.

Pandeminin başında “sağlık çalışanlarının hakkı ödenmez” dediler. Çok doğru. Pandemide virüs ile topyekün bir savaş halinde isek, bu savaşın en önünde sağlık çalışanları idi. Bunların içinde de kadınlar en büyük risk içinde çalıştılar ve yaşadılar. Nöbet parasını alamadılar, ek ödemeyi alamadılar, kadın asistanlar nöbet izni bile kullanamadılar. Çalıştıkları sağlık kuruluşlarında çocuklarını 24 saat yakınında hissedecekleri bir kreşe sahip olamadılar.İşte, kadın sağlık çalışanlarının halleri bu.

Sizce, yılın anneleri onlar mı olmalıydı, yoksa kurnazlık örneğine şapka çıkardığımız önceki ticaret bakanı mı? Kurduğu şirket ile bakanlık yaptığı Ticaret bakanlığına hijyenik ürün satışı yapan Ruhsar Pekcan mı? Pes doğrusu. Bunları da gördük ya.Sadece bu yılın değil, tüm yılların anneleri; kadın sağlık çalışanlarımız. İyi ki varsınız. Bilin ki, sağlık kuruluşları sizin kollarınızda var oluyor. Sağlıkla kalın.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI