Doğu Kudüs'teki Şeyh Cerrah mahallesi: Meyve bahçelerinden işgal politikalarına…
Doğu Kudüs’te, tahliye tehdidi ile karşı karşıya bulunan Şeyh Cerrah mahallesi, bir zamanlar Eski Şehir’in antik surlarının bir kilometreden daha az kuzeyinde, havadar bir meyve bahçesiydi.
• Fotoğraf: David Shankbone/Wikimedia Commons (CC BY 3.0)
İşgal altındaki Doğu Kudüs’te, tahliye tehdidi ile karşı karşıya bulunan ve Filistinlilerin tahliyelere karşı direndiği Şeyh Cerrah mahallesi, bir zamanlar Eski Şehir’in antik surlarının bir kilometreden daha az kuzeyinde, havadar bir meyve bahçesiydi.
Bugün, Filistinlileri mahalleden çıkarmak için kullanılan, buradaki topraklar konusunda açılan davalardaki iddiaların Osmanlı yönetimi dönemine kadar gidiyor. Filistinlilerin o dönemlerden kalan belgeleri ise İsrail mahkemelerinde kabul görmüyor.
"20. yüzyılın başlarında, zengin Filistinli aileler, dar sokaklardan ve Eski Şehir’deki hava geçirmez evlerinin karmaşasından kaçarak bölgeye yeni evler inşa etmek için buraya taşındı.
Mahallenin adı, 1187’de şehri Haçlılardan alan Selahaddin Eyyubi’nin, burada yaşadığı sanılan kişisel doktoruna atıf.
1956’da 28 Filistinli aile mahalleye yerleşti. Bu aileler, Filistinliler tarafından Nakba/Felaket olarak anılan 1948 savaşı sırasında Siyonist milisler tarafından daha sonra “İsrail” haline gelecek Arap kasaba ve şehirlerinden zorla çıkartılan 750 bin kişilik daha geniş bir nüfusun parçasıydılar.
Doğu Kudüs, Batı Şeria’yı yöneten Ürdün Haşimi Krallığı tarafından yönetiliyordu. Ürdün, 1956’da BM Filistinli Mülteciler Ajansı UNRWA’nın onayıyla 28 Filistinli aile için buraya evler inşa etmişti.
1960’larda aileler Ürdün hükümetiyle, kendilerini arsa ve evlerin sahibi yapacak bir anlaşma yaptılar ve 3 yıl sonra kendi adlarına imzalanan resmi tapuları aldılar. Karşılığında mülteci statülerinden vazgeçeceklerdi.
Ancak, İsrail’in 1967 savaşında Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü ele geçirip yasa dışı bir şekilde işgal etmesi ve Ürdün’ün bölgelerin kontrolünü kaybetmesiyle anlaşma yarım kaldı.
Şu anda Şeyh Cerrah’da yaşayan 38 Filistinli aile var, 4’ü yakın zamanda tahliye edilirken, üçünün 1 Ağustos’ta çıkarılması bekleniyor.
Geri kalanların davaları farklı aşamalarda bulunuyor, İsrail mahkemelerinde güçlü İsrailli yerleşimci gruplarla baş başa gidiyor.
1967’DEN BU YANA…
İsrail’in 1967 savaşında Doğu Kudüs’ü işgalinden bu yana, İsrailli yerleşimci örgütler Şeyh Cerrah’daki arazinin mülkiyetini talep ediyorlar ve Filistinlileri mahalleden tahliye etmek için, başarıya ulaşan çok sayıda dava açtılar.
İki yerleşimci grup, 1917’de sona eren Osmanlı yönetimi sırasında 1885’te Sefarad Yahudilerinin araziye sahip olduğunu söyleyerek dava açmıştı.
İsrail, burada “Kutsal Havza” adını verdiği bir strateji izliyor. Havza, Kudüs’ün Eski Şehri çevresinde bulunuyor ve İncil’de adı geçen yerler ve figürler temalı bir dizi yerleşim birimi ve parktan oluşuyor. Plan, bölgedeki Filistin evlerinin kaldırılmasını gerektiriyor.
Kasım ayında bir İsrail mahkemesi, İsrailli yerleşimci grup “Ateret Cohanim” lehine Aksa camisinin güneyindeki Batan al-Hawa bölgesinden 87 Filistinlinin tahliyesini onayladı.
Doğu Kudüs’ün Filistin mahallelerinde ve Eski Şehir içinde ve çevresinde yerleşimcilerin varlığını genişletmeyi amaçlayan bu grup, Batan al-Hawa sakinlerine; arazinin Osmanlı dönemi boyunca, 1938’de İngiliz Mandası siyasi gerilimler gerekçesiyle onları taşıyana kadar Yemenli Yahudilere ait olduğunu iddia ederek dava açmıştı.
İsrail yargısı, Yahudilerin 1948’den önce sahip olduklarını iddia ettikleri mülkleri talep etmelerine izin verirken, aynı hakkı Filistinliler için reddederek yerleşimcilerin lehine çalışıyor.
Pazar günü, İsrail Yüksek Mahkemesi, 30 yetişkin ve 10 çocuktan oluşan İskafi, Kurd, Jaanoi ve Qassem ailelerinin 6 Mayıs’a kadar evlerini boşaltmalarını emretti. Bu aileler neredeyse dört yıldır mahkemelerle uğraşıyorlardı. Mahkeme, aynı bölgede yaşayan Hammad, Dagani ve Daoudi ailelerine 1 Ağustos'a kadar tahliye talimatı verdi.
1982’de İsrailli yerleşimci gruplar mahkemeden Şeyh Cerrah’da yaşayan 24 Filistinli aileyi tahliye etmesini istedi. 1991’de aileler başka bir sorunla karşılaştılar, İsrailli avukatlarının ve yasal temsilcilerinin, toprakların mülkiyetinin yerleşimcilere ait olduğunu belirten belgelerde imzalarını taklit etmekle suçladılar.
O zamandan beri, Şeyh Cerrah’ın Filistinli sakinleri İsrail mahkemelerinin önünde kiracı muamelesi görüyor ve yerleşimcilerin evlerini ele geçirmelerine izin verecek yer değiştirme kararlarıyla karşı karşıya kalıyorlardı.
2005 yılında İsrail mahkemesi, Şeyh Cerrah sakinlerinden Süleyman Derviş Hicazi’nin sunduğu Osmanlı belgelerini, arazinin sahibi olduğunun kanıtı olarak kabul etmeyi reddetti.
2002’de 43 Filistinli bölgeden tahliye edildi ve İsrailli yerleşimciler mülklerini devraldı. 2008’de el-Kurd ailesi çıkarıldı ve 2009’da Hanoun ve Ghawi aileleri tahliye edildi. 2017’de Shamasneh ailesi de İsrailli yerleşimciler tarafından evlerinden çıkarıldı.
Filistinliler, Ürdün’e sahipliklerini kanıtlamak için resmi belgeleri yayımlaması çağrısında bulundu. Nisan ayında, Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi, yeni bir toplu tahliyeyi önlemek amacıyla Şeyh Cerrah’daki mülklerinin Filistinlilere ait olduğunu kanıtlayan belgeleri teslim etti.
Geçtiğimiz hafta, Ürdün hükümeti, İsrail mahkemelerine karşı konumlarını güçlendirmek için 1960’lardan Şeyh Cerrah’daki Filistinli ailelerle yapılan 14 anlaşmayı tasdik etti.
2020’nin başından bu yana ise İsrail mahkemeleri, Şeyh Cerrah’daki 13 Filistinli ailenin tahliyesine karar verdi.
Bölge, Filistinliler ile işgal karşıtı İsrailli ve uluslararası aktivistleri kendine çeken bir protesto ve dayanışma faaliyetinin odak noktası haline gelmiş bulunuyor."
Çeviri: Evrensel Dış Haberler Servisi