Yaşayabilmek ve yaşatabilmek için
Genç sağlık çalışanları en temelde bulunduğu liselerden üniversitelere, oradan hastanelere, çalıştıkları kliniklere kadar topyekûn bir dayanışmayı büyütmeli.
Fotoğraf: Rawpixel
Roza ÇAKA
Eyüp/İstanbul
COVID-19 pandemisiyle birlikte 2021 yılı “Uluslararası Sağlık Çalışanları Yılı” ilan edildi. Bununla birlikte “Her şey biter ama sağlık alanı bitmez” ya da “Sağlık oku, atamaları çok iyi” gibi söylemlerin artık çok da geçerliliğinin kalmadığı bir dönemdeyiz. Çevremizde bu gibi sebeplerle sağlık meslek liselerini tercih etmiş, sağlık okumaya teşvik edilmiş pek çok gençle karşılaşabiliriz.
VİRÜSLÜYKEN BİLE ÇALIŞMAYA DEVAM
Ben de bu fikirlerle çevrelenmiş bir eğitim hayatının sonunda mesleğe başlayan bir hemşireyim. Geçen günlerde çalıştığım klinikte bir arkadaşımız pozitif çıktı. Karantina süresi bitince iyileşmesi beklenmeden işe dönmesi istendi. Son protokole göre koronavirüse yakalanan sağlık çalışanı karantina süresi bitince negatif sonucu görmeden işe başlayabiliyor. Arkadaşım da bu yüzden pozitif bir şekilde çalışmaya devam etti çünkü sistem biz sağlık çalışanlarını hastayken bile çalışmaya mecbur bırakıyor.
Pandemide bir yılı geride bıraktık. Sağlık çalışanları bu yılın yükünü en ön saflarda taşıdı ancak pandemiyle birlikte gelecek vadettiği söylenen sağlık sektörü sınıfta kaldı. Sadece daha fazla atamayla çözülebilecek sorunlar bile görmezden gelinerek yük yine emekçilere atıldı, atılmaya devam ediliyor.
COVID-19 ile birlikte Sağlık Bakanlığı sadece üç atama yaptı. Yapılan atamaların önemi aşikâr ancak yeterli değil. Her atamadaki lise düzeyinden alımlar da oldukça az. Sahada büyük bir personel eksikliği varken hala binlerce genç sağlık çalışanı atama bekliyor. Genç sağlık çalışanlarının bir kısmı da online eğitimle birlikte bilgisayar karşısından uygulamalı bir mesleği öğrenmeye çalışıyor. Sağlık öğrencisi sahada yetişir ancak online eğitimdeki yetersizlikleri, öğrenci hemşirelerin aşılama sürecindeki aksaklıkları da göz önüne alırsak bu pek mümkün olmadı. Hemşirelik öğrencileri aşılamada öncelik sırasında dahi yer almadı. Yalnızca dördüncü sınıf öğrencilerinin aşılaması yapıldı. Öğrenciler ve meslek örgütleri bir araya gelerek bir kamuoyu oluşturdu, sosyal medyada birçok kampanya başlatıldı, haberler yapıldı, ilgili yerlere yazılar yazıldı. Taleplerini ısrarla dile getirdiler. Yani bu da ancak büyük bir dayanışma ve mücadele ile sağlandı.
PANDEMİNİN GÖRÜNMEYEN AMA EN ÇOK YIPRANAN PARÇALARI
Mesleğe COVID-19 ile başlayan genç sağlık çalışanları pandeminin görünmeyen ama en çok yıpranan parçası oldu. Genç sağlık çalışanları alanda hızlı bir oryantasyonla birkaç günde donanımsız ve tecrübesiz bir şekilde bireysel hasta bakmaya başladı. Bu hem yeni arkadaşları zorlarken hem de kıdemli çalışanların iş yükünü artırdı. Sağlık çalışanlarının bu denli yıprandığı, birçok sorunla baş başa kaldığı bir dönemdeyiz. Kısıtlamalarla birlikte sözde pandemi önlemleri adı altında yaşam tarzının, ifade özgürlüklerinin de kısıtlanmaya çalışılması, sözleşmeli alımlardan ötürü genç sağlık çalışanlarının mesleki hayatlarını güvencede görememesi tüm bu yaşananlar karşısında haklarını aramalarını da bir hayli zorlaştırıyor.
Baskıcı politikanın tam da istediği tablo bu ancak burada görünür kılınması gereken şey umutsuzluğa kapılmak, çıkış yolu görememek olmamalı. Genç sağlık çalışanları en temelde bulunduğu liselerden üniversitelere, oradan hastanelere, çalıştıkları kliniklere kadar topyekûn bir dayanışmayı büyütmeli. Bu bağlamda bir araya gelmeli ve örgütlü bir mücadele ile haklarını korumalı. Çünkü biz sağlık çalışanları ancak bu şekilde yaşayabilir ve yaşatabiliriz.