Soma’nın ve yedi yıllık adalet arayışının hikayesi
Patronların kar hırsları, iktidarın yasaları ve emekçilerin ekmek mücadelesi sığar o bir avuç kömürün içine.

Fotoğraf: Pixabay
Bilgesu YURDAKUL
Manisa
“Bir avuç kömür için bir ömür verenler” böyle tanımlarız hep madencileri. Peki gerçekten uğruna ömürlerini verdikleri bir avuç kömür müdür sadece?
Bu soruyu yanıtlamak için havası, suyu ve tüm ekonomik kaynaklarıyla tam bir madenci kenti olan Soma’ya bakmamızda fayda var. Türkiye’de bulunan madenci kentlerinden yalnızca biridir Soma. İlçenin bütün yaşamını yerin altında bulunan maden şekillendirmiştir ve yalnız kendisiyle kalmamış, çevresinde bulunan Kırkağaç, Kınık gibi ilçeleri de madencileştirmiştir. Balıkesir, Kütahya gibi çevre illerden madende çalışmak için oldukça göç almıştır. Bu yüzden burada anlatacaklarımız bir ilçenin değil, bir bölgenin ve o bölgede yaşamını sürdüren emekçi halkların hikayesidir.
Soma’ya girdiğiniz anda hava kirliliğinden, aldığınız is ve duman kokusundan anlıyorsunuz nasıl bir yere geldiğinizi. İlçenin merkezine geçtiğinizde ise sizi karşılayan madenci heykeli söylüyor size buranın maden kenti olduğunu. İlçede yaklaşık 15 bin kişi maden ve onun yarattığı taşımacılık, temizlik, güvenlik gibi yan sektörlerden geçimini sağlıyor. Evin erkekleri her gün yerin kat kat altında canları pahasına en süslü tabiriyle “kara elmas” için çalışıyor. Evlerin büyükleri madenden emekli. İlçe halkının çoğunluğu kömür tozu ve kirli hava kaynaklı akciğer hastalıklarından mustarip. Hatta çocukluk çağı astımlarının en çok görüldüğü bölgelerden biri. Soma’da yaşayan herkes günlerini “Bugün de kötü haber alacak mıyız?” korkusuyla geçiriyor. Madenciler ya da aileleriyle konuştuğum zaman aldığım cevaplar anlatıyor bu durumu. “Maden bir cehennemdir”, “Mecbur olmayan kimse çalışmaz burada”, “Ekmeğimiz için buna mecburuz” gibi sözlerle vurguluyorlar korkularını. Daha önceden Kozlu’da, Sorgun’da yaşanan katliamlardan haberdarlar ve gün geçtikçe çalışma koşullarının daha da ağırlaştığını biliyorlar.
ÜLKE TARİHİNİN EN BÜYÜK İŞÇİ KATLİAMI
Ve korkulan gün geliyor, ekmekleri için girdikleri madenden çıkamıyor emekçiler. 13 Mayıs 2014 ‘te Soma Kömürleri AŞ’ye ait Eynez Ocağı’nda 301 madencinin can verdiği, 700 işçinin yaralandığı ülke tarihinin en büyük işçi katliamı yaşanıyor. Katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri ve çevreleriyle beraber binlerce insanın hayatı değişiyor elbette. Yedi yıldır binlerin, onlarla beraber Türkiye’nin dört bir yanında bulunan emekçilerin adalet arayışı sürmeye devam ediyor. Adalet arayışı dediğimizde ve geçen yedi senelik yargılama sürecini incelediğimizde başta sorduğumuz soru tekrar geliyor aklımıza: Gerçekten uğruna ömürlerini verdikleri bir avuç kömür mü sadece? Yoksa o bir avuç kömür; sömürü, yağma, rant ve ısrarla göz yumulan ihmaller zincirini mi barındırır içinde?
PATRON CEZASIZ KALDI
13 Mayıs 2015’te başlayan yargılama süreci 11 Temmuz 2018 gününde karar duruşmasıyla sonuca bağlandı. Maden sahibi Can Gürkan 15 yıl, genel müdür Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay, işletme müdürü Akın Çelik 18 yıl 6 ay, teknik müdür İsmail Adalı 22 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Şirketin patronu Alp Gürkan’ın da aralarında yer aldığı 37 sanık ise beraat etti. Madenci aileleri ve emekçiler tarafından cezaların yetersiz olduğu düşünülürken 18 Nisan 2019’da Can Gürkan yurtdışına çıkış yasağıyla tahliye edildi. Can Gürkan’ın tekrar tutuklanması için mücadele sürerken ise daha acı bir olay yaşandı. Ocak 2021 tarihinde Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin verdiği kararla “olası kastla insan öldürme” suçundan ceza alan sanıkların “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan cezalandırılması istendi ve tüm sanıklar serbest bırakıldı. 13 Nisan 2021 günü başlayan ve 24 Mayıs 2021 tarihine ertelenen duruşma ile ailelerin adalet arayışı ve yargılama süreci yeniden başladı.
Yıllardır Somalıların adalet arayışına yanıt vermeyenler pandemi sürecinde 12 bin madenciyi fiili olarak çalıştırmakta bir beis görmezken 1 Mayıs kutlamalarını pandemi gerekçesiyle yasakladılar. İşçi katliamlarında patronları aklayanlar, sömürüyü katmerlendirmek için yasalar çıkaranlar bu süreçte emekçilerin sağlığını da hiçe saydılar.
Bir soruyla başlamıştık yazımıza “Madencilerin uğruna ömürlerini verdikleri bir avuç kömür müdür sadece?” yazımızı sonlandırırken sorumuzun cevabını buluyoruz. Patronların kar hırsları, iktidarın yasaları ve emekçilerin ekmek mücadelesi sığar o bir avuç kömürün içine.
Evrensel'i Takip Et