Sarkuysan işçileri: Ya virüsten öleceğiz ya geçim sıkıntısından
AKP iktidarının "tam kapanma" diye açıkladığı kısıtlamalarda da çalışmayı sürdüren Sarkuysan işçileri, “Her gün korkarak, tedirgin olarak yaşıyoruz" diyor.
Arzu ERKAN
Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli
Üretimin tüm hızıyla devam ettiği fabrikalarda işçiler “tam kapanma” denilen kısıtlamalara rağmen çalışmaya devam ediyor. Gebze’de vardiya çıkışı fabrika önünde görüştüğümüz Sarkuysan işçileri, içinde bulunan durumun “tam kapanma” olmadığını söyledi. DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Gebze 1 No’lu Şubede örgütlü olan Sarkuysan işçileri, “Her gün korkarak, tedirgin olarak geliyoruz ama yapacak bir şey yok. Ya virüsten öleceğiz, ya geçim sıkıntısından” dedi.
Sarkuysan İşyeri Temsilcisi Ömer Kara, emekçiler açısından bakıldığında bu olanın “tam kapanma” olmadığını söyledi. İşçilerin çalışmaya devam ettiğini belirten Kara, “Aslına bakarsanız kapanma sadece parası olana uygulandı. İşçiler çalışmaya devam ediyor. Patronlar ve sermaye, fırsatçılığını bir kez daha gösterdi. Gelişmiş ülkelere bakıyoruz, tam kapanma dendiği zaman uygulamalar bizden daha iyiydi. Esnafa, işçiye, günlük çalışana, destek olunmalı. Böyle bir tam kapanma fiyasko” dedi.
"YÖNETENLER TARAFINDAN HİÇE SAYILIYORUZ"
Dışişleri Bakanının turistlere aşı açıklamasını değerlendiren Kara, “İşçilerin aşılanma ihtimali yok, bunu bizi yönetenler açıkça söylüyor. Bakanın yaptığı açıklama işçi sınıfını hiçe saydıklarının göstergesi. Türkiye vatandaşının ülkede yaşama hakkı kalmadı, zaten bizim değerimiz yok. İlk günden beri pandeminin vebalini çeken emekçiler ama ne hikmetse öncelik turistlere, para babalarına. İşçilerin Mecliste sesinin olmadığı gibi yönetenler tarafından da hiçe sayılıyoruz” diye konuştu.
"İŞÇİ SINIFININ SİYASALLAŞMASI, TARAF OLMASI LAZIM"
İşçinin kendi birliği ve beraberliğini sağlaması gerektiğini söyleyen Kara, çözüm için şunları söyledi:
“Tek çözüm artık sınıf ayrımıdır. Tavrımızı sergileyip birleşmemiz gerekiyor. Yeni bir metot bulmanın anlamı yok, başka çaremiz yok. Artık psikoloji diye bir şey kalmadı, çalışanların çoğunun psikolojisi bozulmuş durumda. İnsanlar zor şartlarda, ekonomik sıkıntı çekerek yaşıyor. Bir de üstüne pandemi geldi. İnsanlar çocuğunun karnını doyurmaya çalışıyor, zor bir süreçten geçiyoruz. Sadece sendikalarla bir şeyin yapılamayacağını da işçi sınıfının bilmesi gerekiyor. İşçi sınıfının siyasallaşması, taraf olması lazım. Bizi yönetenler bir tarafsa, biz de birliğimizi ve beraberliğimizi sağlamalıyız.”
"HÜKÜMET İŞVERENLERİN ARKASINDA"
Sarkuysan işçilerinden Recep Karataş sürecin işçiler açısından olumsuz olduğunu belirterek, “Hükümet işverenlerin arkasında, bu süreci de onlarla beraber yönetiyorlar. Kârlarına kâr kattılar, işler onlar için tıkırında gidiyor. İşçiler açısından olumsuz, işveren açısından olumlu bir süreç yaşanıyor” diye konuştu. Fabrikadaki izlenimlerini aktaran Karataş, “İlk başta pandemi yönetimini işçiler iyi buluyordu, Sağlık Bakanını övüyorlardı. Şu süreçte herkes sessiz, çünkü görüyorlar. Sağlık Bakanının mesafe deyip onlarca kişiyle asansöre binmesini görüyor işçiler. Alınan kararlara bakalım, tarikat cenazeleri, milletvekilinin yakınlarının düğünleri ve tabii kongrelerde olanlar ortada. Kimseyi kandıramıyorlar, tablo açık. 30 kişi sınırlama getirip de binlerce kişinin katıldığı düğün ve cenazeler yaptıkları ortada” dedi.
"İŞÇİNİN YANINDA OLAN SİYASİ PARTİLER VAR"
Patronlara işsizlik fonunun peşkeş çekildiğini söyleyen Karataş, “Ülkedeki herkes yasalarla yönetiliyor. Yasaları çıkarma yetkisi de siyasi iktidarlarda olduğu için öncelikle işçilerin siyasallaşması lazım. İşçinin emekçinin gerçekten yanında olan siyasi partiler var, bunlar bugün Mecliste yoklar ama bunlar desteklenmeli. Emek ve sermaye çelişkisini görerek, patronların yanında yer alan hükümete karşı biz işçiler sınıfını temsil eden partilerimizi yaratmalıyız” dedi.
"İŞÇİYE, KÜÇÜK ESNAFA BİR ŞEY YOK"
Görüştüğümüz bir başka Sarkuysan işçisi ise “Bu öyle bir tam kapanma ki, çalışıyoruz. Tam kapanma olsaydı muhtemelen evde olurduk, çalışmazdık, esnaf iflas bayrağını dikmezdi. Gerçekten bir tam kapanma olması için önce bütçe olması lazım. Bunu yapacak bir karaktere sahip olunmalı. Ve cesaretin olması lazım. Her şeyin başı para, gidenler gitti. Bir yerler besleniyor. İşçiye, emekçiye, küçük esnafa bir şey yok. Büyük esnafa var ama. Kim nerden ne kaçırıyor, nasıl kaçırıyor önce onlara baksınlar. Vergi artırımını bize yapacaklarına nereden vergi kaçırılıyor, onların kaynaklarını bulsunlar. Gitsinler oralardan alsınlar ama alamazlar, zaten onlara veriyorlar” dedi.
"DÜZENİN ÇARKI OLDUĞUMUZ SÜRECE BU DÜZEN DEĞİŞMEZ"
Pandemiyi kimin yönettiğini bilemediğini söyleyen işçi, “İktidar mı, Bilim Kurulu mu, Sağlık Bakanlığı mı, İçişleri Bakanlığı mı yönetiyor? Ben çözemedim, verimli bir yönetim göremiyorum” diye konuştu. “Peki, ne yapılmalı?” sorumuza ise işçi şu yanıtı verdi:
“Solun solu gelecek ki bir şeyler olsun. Başka türlü bu ülkede ne sağ, ne bahsi geçen sol muhalefet hiçbir şey değiştiremez. Biri diğerinin arka kapısı. Hiçbir şey değişmez. Sermaye ve emperyalizm bu dünyada ve Türkiye’de hakim olduğu sürece, buna karşı olan işçi sınıfı ve emekçiler bir taraftan bunun çarkı olarak devam ettiğimiz sürece bu düzeni değiştiremeyiz.”
"REİS’İ AYAKTA TUTMAK İÇİN ÇALIŞACAĞIZ"
Bir başka Sarkuysan işçisi ise, “Biz işçilere kapanma diye bir şey yok, üretime devam. Ülkenin ekonomiye ihtiyacı var, iş gücümüze ihtiyaçları var. Ne yapalım, Reis’i ayakta tutmak için çalışacağız, kendimizi feda edeceğiz. Reis işçilere teşvik verirse kazanamaz. Geliri bizden, her şeyi emeğin sırtından kazanıyor. Hangi zenginden vergi alıyor? Onların aksine vergi borçlarını affediyor, işçiden alıyor” ifadelerini kullandı.
Yaşananları “Tamamen komedi” olarak değerlendiren bir diğer Sarkuysan işçisi ise de “Bizim işyerimizde de bayağı bir kovid vakası çıktı. Her gün korkarak, tedirgin olarak geliyoruz ama yapacak bir şey yok. Ya virüsten öleceğiz, ya geçim sıkıntısından. Bunun ikisinin arasında sıkıştık. Mecbur geleceğiz, başka bir ihtimalimiz yok. Ekonomi belli, gelirin giderini tutmuyor. Her şeye zam geldi” dedi.