14 Mayıs 2021 23:07

Şair Ayten Mutlu’nun şiir dünyası

Ayten Mutlu, şiir dünyasına girmeden önce kadın hakları hareketinde belirir. Bu nedenle şiirinin sıcaklığı, hüznüyle de sevinciyle de coşkusuyla da insancıllığın her halini barındırır.

Fotoğraf: Ayten Mutlu'nun kişisel arşivi

Paylaş

Osman BOZKURT

Tarihin farklı dönemlerinde farklı biçimlere bürünseler de üç temel baskı ve sömürü türü ne yazık ki henüz sona erdirilememiştir. Başlangıçta doğayla cebelleşen insanlık, kadın üzerinde cinsel baskı oluşunca birbirleriyle de cebelleşmeye başlar. Toplumsal gelişme, her aşamada baskıyı görece azaltsa da ezilen sınıf ve ulusların kadınları her evrede, o evrenin baskısından katmerli paylanırlar. Kurumsal yapılar, baskının örgütlenmiş şeklini yansıtır ve rıza oluşturmak, ideolojik ve dini savlarla sağlanmaya çalışılır. Böylelikle eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanamayan kadın, kültürel gelişim süreçlerine yeterince katılmaktan da, yararlanmaktan da alıkonulur. 624 yıllık Osmanlı döneminde neredeyse iki elin parmaklarıyla sayılacak kadar az miktarda kadın yazar ve şairin bulunması, bütün bunların bir sonucu ve göstergesidir.

ŞİİRİN KONUSU ÖZÜNDE İNSANDIR

Şiirin konusu da, diğer edebi türler gibi özünde insandır. İnsanlık iki cinsten oluşur ve bu yüzden şiirimizde aşk teması, tıpkı romanımızda olduğu gibi doğal bir yansımadır. Oysa kadının insan yüzü tüm sevecenliği ile üretim ve üleşim sürecinin her zerresinde vardır ama aşk teması dışında bazı yönlerinin şiirimizde yeterince işlenmediği söylenebilir. Bunu anlamamızı kolaylaştıran en güzel örnek Nâzım Hikmet’in “Ve kadınlar” şiiridir. “Ve kadınlar/ birbirlerinden gizleyerek/ bakıyorlardı ayın altında/ geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine/ Ve kadınlar/ bizim kadınlarımız:/ korkunç ve mübarek elleri/ ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle/ anamız, avradımız, yarimiz.” Nâzım Hikmet’in çok bilinen ve sahnelerde sık okunan şiirlerinden biridir bu. Anadolu kadınlarının güzelliğini de çilesini de pek hoş anlatır kısacık şiirde. Kadınlarımız için “ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen/ ve soframızdaki yeri/ öküzümüzden sonra gelen” der, ve ardından; ekinde, tütünde, odunda diye ekler. Ekler çünkü her dizesi, üretimin de kahramanlığın da insani bir aşkla paylaşımını dillendirirken insana yönelmektedir. Nâzım’ın şiirinde, o günün toplumsal koşullarına özgü üretimle ilgili her şey ışık huzmesi gibi işliyor imgeleminden dizelerine. Nâzım’ın kadın teması belirgin şiiri, insanı anlamamıza yönelen bir pencere açıyor.

İnsanı ararken yaşamın her anını sorgulayan kadın sezgilerinin, erkeğin kaçırdığı pek çok insanlık durumunu yakalayacağı kuşkusuzdur. Öncesi bir yana, yeterli şair kadın ve yazar yetişmemiş olan altı asırlık Osmanlı dönemi, kadını ve erkeğiyle kendimizi yeterince anlamakta gecikmişliğimizin kaynağıdır. Buna göre kadın şairlerimizin çoğalması ve eli kalem tutan her kadının önünün açılması, toplumsal bir yükümlülüktür. Son yüzyılımızda oluşan teknoloji ve eğitimdeki değişim, henüz arzulanan kadar olmasa da edebiyat dünyasının hatırı sayılır miktarda şair kadınımızla buluşmasını sağladı. Kurulu düzen, tüm değerler sistemi ticari yarara uyarlı olduğundan “Anneler Günü” gibi manevi değerlerle satışları kışkırtmaya çalışırken, kadına baskıyı süreğenleştirmek amacıyla “İstanbul Sözleşmesine” koyduğu imzayı geri çekmeye yeltenmektedir. Bu koşullara en etkili direnci gösteren kadın dayanışmasını selamlamak adına kadın şairimiz Ayten Mutlu şiirinden yol almaya değer.

AYTEN MUTLU ŞİİRİNDE HÜZÜN VE YARIN UMUDU

Ayten Mutlu, şiir dünyasına girmeden önce, daha yetmişli yıllarda Kadın Hakları Hareketinde belirir. Onun bu tutumu, her türlü baskıya karşı insana bakışını yansıtır. Şiirinin sıcaklığı, hüznüyle de sevinciyle de coşkusuyla da insancıllığın her halini barındırır. Sadece şiiriyle değil, aynı zamanda kısa öyküleri, denemeleri ve çevirileriyle de edebiyatımızın hatırı sayılır emektarlarından biri olur. Ayten Mutlu’nun “Rüzgar” adlı şiirinde “kadın kum tanesinden bile küçüktü/ daha küçüktü deniz kadındaki acıdan,” dizeleri, kurulu düzenin kadın gerçeğini dile getirir. Bu lirik söylem, baskılanan kadının acısını etkili bir imgeyle dışa vururken umutsuzluğa yönelmez. Bunu, hemen ardından gelen “sevi” adlı şiirinden kolayca anlarız: “yüzüne dokunurum, gözlerim dolar/ dünyanın her yerinde/ yeni bir şarkıya başlar kadınlar.” Gültekin Emre, “Yenik, ezik şiirler değil (...) tersine, tüm hüznüne karşın, aydınlık şiirler” diyor, haklı olarak. Gün geçmiyor ki, bir kadın cinayetiyle uyanmayalım. Ayten Mutlu’nun “bekleme odaları” şiirinde; “hayatın bekleme odasında bir kadın/ birbirine benzeyen ölümler biriktirir/ çan susar, bir kuş uçar sesinden/ camlara kendini yazar bir şiir,” seslenişi boşuna olmadığı gibi hüznü aydınlığa uyarlı. Bunu da “Dayan Ey Sevdam” kitabındaki “açar mıydı çiçekler güzelliğe varmasa/ çürür giderdi tohum toprağa sarılmasa/ açlık ölüme gebe, analar çocuklara/ sabah olmazdı insan yarına inanmasa,” dörtlüğünde rahatlıkla görebiliriz. Ayten Mutlu’nun şiirinde kadın teması, genellikle hüzünlendirici ama yarın umuduyla geri besleme yetkinliği gösteren dizelerle örülüdür. Hüznü, eşitsizliğin baskısından etkilenen kadın duyarlılığının bu nesnel durumdan esinlenişinin doğal yansımasıydı.  

Sonunda kendini bir anlama bağlamayan karmaşık söz dizilimlerini şiir diye savlayanlara, şiir estetiği açısından örnek olması için alıntılanan dizelerdeki bazı imgelere işaret etmekte yarar var. Çünkü şiir, nesirle anlatılamayanı gerçekleştirir. Bunlar: kadının kum tanesinden, denizin kadındaki acıdan küçüklüğü; hayatın bekleme odası; benzer ölümler biriktirmek; kuşun sesten uçması; cama şiirin kendini yazması; çiçeklerin güzelliğe varması; sabahla yarın bağlantısı gibi şiirin soyutlama olduğu gerçeğini yalınlığıyla ama anlama kazandırdığı derinliği de ustalığıyla sağlayan imgelerdir. Ayten Mutlu şiirinde imge, kısaca anlamı derinliğine yansıtırken yalınlığı da sağlamaktadır.    

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan "desteksiz kapanma" süreci için esnaf ve çalışanlardan helallik istedi

SONRAKİ HABER

İsrail karşıtı eylemler Almanya'da tartışma yarattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa