İzmir Emek Gençliği, Filistin mücadelesini konuştu
İzmir Emek Gençliğinin düzenlediği online etkinlikte bir araya gelen gençler Filistin mücadelesini konuştu.
Fotoğraf: AA
İzmir Emek Gençliği, İsrail'in Filistin'e yönelik başlattığı saldırıları ve Filistin halkının mücadelesini online etkinlikte konuştu.
Emek Partisi Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Gürsoy Turan’ın katıldığı etkinlik, yapılan değerlendirmenin ardından gençlerin Filistin mücadelesi üzerine soruları ile devam etti.
Sunumuna Filistin mücadelesinin başlangıcı ve dönüm noktalarına değinerek başlayan Turan, “Bugünkü saldırı olayını, dün bugün ve emperyalist güçlerin gelecek planlarıyla bağını kurarak tartışmalıyız” dedi.
Filistin topraklarına yönelik saldırıların tarihçesi hakkında bilgilendirme yapan Turan, “Bugünkü saldırıların başlangıcı 2018’de ABD başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail ezeli ve ebedi başkenti olarak tanıdığı açıklayıp ABD büyük elçiliğini Telaviv’de Kudüs’e taşımasının payını görmezden gelemeyiz” diye ekledi.
“BM İSRAİL’İN İŞGALİNE SON VERMELİ"
Özellikle iktidardan ayrılmadan önce Trump’ın Yüzyılın Anlaşması olduğunu ilan ettiği ABD planının bugünkü İsrail saldırganlığına zemin hazırladığını söyleyen Turan, ‘’Bu anlaşma Filistin temsilcilerinin olmadığı bir toplantıda ABD yönetiminin Netanyahu, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman büyükelçileri ile yaptığı bir açıklama ile ilan edilmiştir. Bu anlaşma hem bugün hem gelecek İsrail saldırılarının en büyük dayanağıdır. Bu Asrın Barışı denen planla Filistinlilerin dişi tırnağı ile sapanıyla verdiği mücadeleyle elde ettiği tüm kazanımları ortadan kaldırmayı içermektedir. BM’in İsrail’in işgale son vermesi, Filistinli mültecilerin topraklarına geri dönmesi ve İsrail tarafından tazminat verilmesi ve İsrail’in gerçekleştirdiği Yahudi yerleşimi planlarının sonlandırılmasını içeren kararın hükmünü ortadan kaldırmaktadır” dedi.
İsrail saldırganlığının zemininin hazırlanmasının ve dayanaklarının Trump dönemi izlenen politikalardan ibaret olmadığını belirten Turan, bölge gericilikleri ve bu dönemki ABD başkanı Biden’ın da İsrail’e verdiği yoğun desteğinde İsrail’i cesaretlendirdiğini belirtti.
‘’ABD‘nin demokrat görünümlü yeni Başkanı Biden’ın İsrail saldırılarının ertesinde Netanyahu’yu arayıp İsrail’in meşru müdafaa hakkının yanında olduğunu dile getirmesi durumu anlaşılır kılmaktadır” diyen Turan sözlerine şöyle devam etti; “ABD başkanının değişmesi ile müesses nizamın değişeceğine dair olan yanılgılar yanlışlığını ortaya çıkardı. Sonuç olarak ABD başkanları değişir, çeşitli politik nüanslar ortaya çıkabilir. Fakat belirleyici olan ABD’nin savaş sanayi başta olmak üzere petrol ve bilişim tekellerinin yaklaşımıdır. İsrail saldırganlığının başka dayanakları da mevcuttur. İslam ülkelerinde iktidar olan gerici yönetimlerin büyük bir bölümü ABD planını desteklemekte ya da sessizce kabul etmekte. Türkiye de bu kesimlerin içerisindedir. Doğu Akdeniz bölgesinde yenilenen diş politikanın gündeminde Mısırla diplomatik ilişkiler kurulması ve İsrail’le yeni normalleşme vardı. Bütün bunlar Amerikan planının uygulanmasına uygun konumun alınmasına sebep olmaktadır. ABD’nin yeni yönetimi Ortadoğu’daki dinamiklerini tahkim etmek ve dengeleri saldırı üssü olarak kullandığı İsrail’in Leh’ine kalıcı olarak sağlamak hedefindedir. Çünkü yüksek emperyalist güçler olan Çin ve Rusya’yı kuşatma planlar yaptığı biliniyor. Bütün bu bağlantılar ile birlikte bakınca bugünkü gelişmelere doğru yorum getirile bilir aksi durumda ümmetçi ve dinler medeniyetler arasında bir çatışma gibi ele almak gerçeğin üstünü örtmekle beraber Filistin mücadelesini zayıflatmaktadır. Önümüzdeki dönem emperyalist odaklar arasındaki çelişkilerin keskinleşmesi Pazar ve hegemonya mücadelelerini artıracağı gibi antiemperyalist mücadeleler ve kendi kaderini tayin hakkı mücadelesinin de zeminini genişletecektir önümüzdeki dönem görevlerimizi buradan tartışmalıyız.”
“TÜRKİYE’NİN İLİŞKİLERİ GÜNBEGÜN GELİŞMEKTE"
Türkiye egemenlerinin tutumuna bakıldığında NATO ülkesi olma İsrail’i bölgede ilk tanıyan ülke olmanın ve ABD’nin Ortadoğu’daki karakolu olma konumuna uygun olduğunu belirtmek gerek diyen Turan, ‘’Türkiye halklarının Filistin meselesi üzerine hassasiyeti Türkiye egemenlerini bu sorun üzerine iç politikada söz söylemek zorunda bırakıyor. Mesele laf söylemek olduğunda Türkiye egemenlerinin çokça bağırdığı çağırdığı oluyor fakat ticari alanda Türkiye’nin ilişikleri İsrail’le günbegün gelişmektedir. 2009 da Davos’ta ‘One Munit’ 2010 da Mavi Marmara gerilimleri olduğunda 2011 yılında İsrail’le ticari faaliyetlerde yüzde 51 artış gerçekleşti. 2014’teki Gazze meselesinde sonra 4,5 milyar dolar olan ticaret hacmi 6 milyar dolara ulaşmıştır. Aliağa’da, Çanakkale üretilen inşaat demirleri ile Kudüs’te yapılan Yahudi yerleşim yerlerinin temeli atılıyor. Bağımlılık ilişkileri oldukça derindir” dedi.
ANTİEMPERYALİST MÜCADELE
“Filistin sorununa Türkiye ve İslam dünyasında Ümmet meselesi olarak yaklaşıldığının, bu durumun sonuçlarının nedir” sorusuna Turan, ‘’Bu durum Filistin davasını anti-emperyalist mücadele niteliğini düşürmekte, dünyanın ilerici ve devrimci kesimlerin desteğinde düşüşe neden olmaktadır. Türkiye gençlik hareketinin geçmişten günümüze miras bıraktığı ciddi bir mücadele vardır. Bu mücadele büyütülmeli genişletilmelidir. Antiemperyalizmin tek yolu gidip Filistin’de savaşa katılmak değildir. Antiemperyalist mücadelenin asli unsuru kendi burjuvazisine karşı mücadele etmektir. Kendi gericiliklerine karşı savaşmayan hiçbir güç antiemperyalizmi savunamaz. Marksistler ulusal kurtuluş mücadelesini kendi kaderini tayin hakkını koşulsuz destekler. Halkların dayanışması ile emperyalizm geriletilmezse ise Filistin sorunu çözülemez” diye yanıtladı.
Filistin halkına terörist yaftası yapıştırılmasını ise aslında egemenlerinin saldırganlığını gizleyip Filistin halkının direnişini hedef alan bir yaklaşım olduğunun altını çizen Turan, “122 Filistinliyi öldüren İsrail ordusu terörist değil, buna karşı koyan Filistin haklı terörist. Çeşitli İhvancı-gerici kesimlerin bulunduğu ve dönem dönem terör yöntemlerine başvurulduğu doğrudur. Ama bu Filistin halkının haklı direnişinin önüne geçemez” dedi.
Türkiye gençliğinin bugün önündeki acil görevinin Türkiye egemenlerinin İsrail’le askeri ticari siyasi ilişkilerini derhal kesmesi Filistin halkının mücadelesinin desteklenmesi talebiyle mücadelenin yükseltilmesi olduğunu söyleyen Turan, “Laik demokratik özgür Filistin mücadelesinin desteklenmesi ve Türkiye’de hak ve özgürlükler mücadelesini büyütmektir” dedi. (İzmir/EVRENSEL)