Pandemi başladığından beri işsiz!
Salgının Türkiye’de ortaya çıkmasından bir ay sonra başlayan kısa çalışma ödeneği kapsamında bulunan Metin Gül, bir yıldır işsiz.
Metin Gül | Fotoğraf: Metin Gül kişisel arşivi
Birkan BULUT
Ankara
Türkiye’de salgının başladığı günlerde işten çıkarılan Metin Gül, bir yıldır İŞKUR’un ödediği 1600 TL ödenek ile ailesini geçindirmeye çalışıyor. Yakınlarının dayanışmasıyla geçinebildiklerini, ancak kira ödemek zorunda kalan arkadaşlarının çok daha zor günler yaşadığını anlatan Gül, “Markete gidince en ucuzunu arıyorsun. Birkaç çeşit meyve yerine bir meyve alıyorsun. Açık olduğu dönemde çocuklarla bir yere gidip geziyorduk, ayda bir sinemaya gidiyorduk mesela. Kapalı olduğu için bunlardan da feragat etmiş oluyorsun” diyor.
Pandemide artan işsizlik karşısında emekçilere ekonomik ve sosyal destek verilmezken, kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin uygulamasıyla üzerinden milyonlarca emekçi asgari ücretin çok altında bir tutarla geçinmeye mahkum edildi. Salgının Türkiye’de ortaya çıkmasından bir ay sonra başlayan ve işsizlik fonundan karşılanan uygulama ile milyonlarca emekçi 2 bin TL’nin altında ücretlerle geçinmeye zorlandı. Vaka sayılarının arttığı dönemlerde artan kısıtlama kararları nedeniyle iş bulmak çok daha zorlaştı.
Ankara’da yaşayan Metin Gül, geçen yıl nisan ayında kısa çalışma ödeneğinden yararlanılarak işten çıkarıldı. O günden beri hiçbir yerde iş bulamadığını anlatan Gül, “OSTİM’de Arkadaş Kitabevi’nde çalışıyordum. 100’ün üzerinde çalışan vardı, 40 civarında kişi kısa çalışma ödeneği ile işten çıkarılmış oldu. Sadece istifa edenlerin yerine birkaç arkadaşımız işe başladı” dedi.
ÇIKARILANLAR GENELLİKLE SENDİKAYA ÜYE OLANLAR
İşyerinde daha önce sendikalaşmaya çalıştıklarını söyleyen Gül, “Sendika yetkiyi alamadı, şimdi mahkeme süreci devam ediyor. Kısa çalışmaya ayrılanlar çoğunlukla benim gibi sendika üyesi olan veya yakınlık gösteren kişiler. Böylece ‘Ben sizi cezalandırıyorum’ demiş oldular. Eğer böyle bir şey olmasa en azında dönüşümlü olarak çalıştırması gerekirdi ama işveren böyle bir tavır göstermedi. Çalışmaya devam eden arkadaşlarımız da birkaç kişinin yapacağı işi birden yapıyor, iş yükleri arttı” dedi.
‘İŞE BAŞLADIĞIM YILLARDA ASGARİ ÜCRETİN İKİ KATINA YAKIN KAZANIRDIK’
Asgari ücret üzerinden eline 1600 TL geçtiğini belirten Gül, 9 yıl önce işe girdiğinde asgari ücretin neredeyse iki katı alıyormuş. Zaman içinde ücretler erimeye başlamış. Şimdi organize sanayide birçok yerde yaygın olduğu gibi olduğu gibi asgari ücret düzeyine indiğini söyledi.
Bir yıldır hiç iş bulamadığını anlatan Gül, “Kitap sektörünün iş alanı da daraldı. Merkez binada depo ve muhasebe işlerini yapıyordum. Sektördeki daralma, AVM’lerin bir süre kapalı kalması, okulların kapalı olması nedeniyle bu alanda iş bulamadım. Farklı alanlarda da iş bulma imkanım olmadı. İş bulamayınca tazminatı bırakıp ayrılamıyorsun. İş bulamadan ayrılırsam tazminatımı da ödeneği de kaybedeceğm. İki arada kalıyorsun. Diğer arkadaşlardan da iki kişi iş bulup ayrılabildi. Ancak onlar da tazminatı alamadılar” dedi.
‘MARKETE GİDİNCE BİR ÇEŞİT ALIYORSUN’
Bu bir yılın nasıl geçtiğini sorduğumuzda Gül şöyle anlatıyor; “Tabi ki zorlandım. Arkadaşlarımın, ailemin katkılarıyla ayakta kaldım. Daha da devam ediyor... Diğer arkadaşlarım da öyle. Geçen yıl kredi verilmişti, onu da kulandım. Benim avantajım, evin kendime ait olması, kira ödemek zorunda kalmadım ama evi kira olanlar çok zorlandılar. İster istemez bazı harcamalardan feragat ediyorsun. İşte elbisenden vazgeçiyorsun, bazı alacaklarını erteliyorsun. Çocukların gereksinimlerini erteliyorsun. Mesela ayakkabı almak gerekiyor erteliyorsun, kitap alacaksın onu erteliyorsun... Daha önce kahvaltıda iki çeşit peynir alırken şimdi bir çeşit... Markete gidince en ucuzunu arıyorsun. Birkaç çeşit meyve yerine bir meyve alıyorsun. Açık olduğu dönemde çocuklarla bir yere gidip geziyorduk, ayda bir sinemaya gidiyorduk mesela. Kapalı olduğu için bunlardan da feragat etmiş oluyorsun.”
‘BAZEN ÇOCUKLARA PATLADIĞIM OLUYOR’
Uzun süren işsizliğin ardından sokağa çıkma kısıtlamaları hem iş bulmayı hem hayatı zorlaştırıyor. Kapanma sürecinde neler yaptığını sorduğumuzda Gül, çocuklarla daha fazla ilgilendiğini anlatıyor: “Çocuklardan biri 5. sınıfta, diğeri anaokulunda. Büyüğü uzaktan eğitimde. İşsizlik sürecinde çocukların eğitimiyle daha fazla ilgilendim. Kapanma var ama milyonlarca insan çalışıyor. Gelişimlerinde geçen yıl ile kıyaslayınca bir gerilemeye neden oluyor. Eşim de kendi mesleği ile ilgili Ankara’da iş bulamadı. Kendisi giyim sektöründe, modelist. 7-8 defa iş görüşmesine gitti, bir yer olacak gibiydi ama kapanma çıkınca ‘18 Mayıs’ta yeniden gel’ dediler.
Bazen çok sıkıldığım, hatta çocuklara patladığım oldu. Arkadaşlarımla görüşemediğinde, çalışamadığında asabi oluyorsun. Çocuklar da sıkılıyorlar. Onlar da ben de sinirlenebiliyoruz, haliyle takıştığımız olmuyor değil. Fakat ben yaşadıklarıma daha sınıfsal baktığımdan, sorunu ve çözüm yollarının ne olduğu düşündüğümden o şekilde atlatmaya çalışıyorum. Yaşadıklarımın neyden kaynaklandığını biliyorum.”
‘İŞÇİLER OLARAK DAHA FAZLA DİRENMEMİZ GEREKLİ’
Eğer kısa çalışma ödeneği bir daha uzatılmazsa temmuz ayı ile birlikte işsizliğin daha fazla büyüyeceğini söyleyen Gül, “Küçük esnafın da yaşadığı sorunlar var o nedenle de işsizlik büyüyecek. Ancak çalışanların üzerindeki yük de artacaktır. Burada sendikaların alacağı tavır da işçilerden yana olmuyor. Sendika yönetimlerinin bugüne kadar yaptıklarını gördük. Bu nedenle işçiler olarak bizim daha fazla direnç göstermemiz, hakkımızı aramamız gerekiyor” dedi.