OHAL komisyonu hukuksuzluğu sürüyor
KHK’li emekçiler ihraçların ve OHAL komisyonunun hukuksuz olduğunu belirterek OHAL Komisyonunun lağvedilmesini ve tüm KHK’lilerin tüm haklarıyla işlerine dönmesini talep ediyor.
Fotoğraf: Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
2016 yılında yayımlanan 15 kanun hükmünde kararname ile 136 binden fazla kişi ihraç edildi. Bu süreçte yaşanan hukuksuzlukları incelemek için kurulduğu iddia edilen OHAL Komisyonunda ise 5 yıldır 15 bine yakın kişinin başvuru dosyası incelenmeyi bekliyor.
Bu süreçte OHAL Komisyonu hiçbir gerekçe sunmadan elindeki dosyaların yüzde 88’ine ret kararı verirken, ihraçlar hakkındaki hukuksuzluk geç işlemesi ile meşhur “idari yargı yollarına” teslim edildi.
Dosyaları OHAL Komisyonunda bekleyen kamu emekçilerinden İŞKUR’da İstihdam Uzmanı olarak çalışırken ihraç edilen Sinan Ok, Eğitim Emekçileri Dilek Kanlıbaş Demir ve Ali Ekber Şen ile komisyonun tutumunu konuştuk.
‘KOMİSYONUN KENDİSİ HUKUKSUZ’
İstihdam uzmanı olarak çalıştığı kurumdan 6 Ocak 2017 tarihinde 679 Sayılı KHK ile ihraç edilen Sinan Ok, “OHAL Komisyonunun kendisi hukuk dışı iken verdiği kararların hukuksuzluğunu tartışmak abestir. Ülkede yaşayan on milyon işsize dahil olan ve devlet destekli bir ötekileştirme yaşayan ihraçlardan biri olarak sürecin baştan sona hukuksuz olduğunu, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini, hak arama yollarının hâlâ kapalı olduğunu da ifade edebilirim” dedi.
‘KHK VE GENELGE YÖNETİMİ’
OHAL döneminde uygulanan ihraç mekanizmasını değerlendiren Ok, “Aslında ihraç KHK’leriyle birlikte çıkarılan diğer KHK’lerle, bugünkü rejimin ilk pilot uygulamaları yapıldı. Rutinleşen ve çok sıklıkla değişen kararnameler-genelgeler düzeni, OHAL döneminde çok keyfi bir şekilde uygulandı. Bu keyfiyet mevcut rejimin temel niteliği halini aldı. Her şeyi KHK’lerle düzenleyebildiğini gören tekçi iktidar bu durumu OHAL sonrası kalıcılaştırmak için şu an cari olan yapıyı kurdu. TBMM ve bürokrasi işlevsiz kılınırken saray katı bir merkeziyetçilikle her şeyi belirliyor. Tabii ki bu rejimin maliyeti her geçen dönem artıyor” diye konuştu.
‘İNSAN HAKLARI İHLAL EDİLİYOR’
OHAL komisyonunun ne kadar hukuki bir karar vereceğinin ayrıca bir tartışma konusu olduğunu söyleyen Ok, bu süreçte AYM ve AİHM’nin tutumunun da hukuk dışı olduğunu söyledi. Ok, “En temel insan haklarının hoyratça ihlal edildiğini algılamak için hukukçu olmaya gerek yok” dedi.
Meseleye 136 bin kişinin işsiz bırakılması olarak bakılmaması gerektiğini söyleyen Ok, “İktidar ihraç işlemlerini yargı denetimi dışına çıkararak kamuda ve özel sektörde esnek, kuralsız ve korunaksız iş gücü uygulamalarını getirmek istemiştir” diye ekledi.
‘İHTİYAÇ FAZLALARI SUSMAYACAK’
İzmir Güzeltepe İlkokulunda görev yaparken 686 KHK ile 7 Şubat 2017 tarihinde ihraç edilen Dilek Kanlıbaş Demir ise ihraç edilmelerini şu sözlerle anlattı; “Kervanın yürümesini engelleyen, düzeni bozan ihraç edilmelidir. Topluluk dışına atılmalıdır. Yaşam hakkı tanınmamalıdır. Hele de erkek zihniyeti altüst edenin kadınlar olması durumunda, onların anında boğazına yapışmak nefes almasını engellemek, böylelikle bu cüreti gösterebilecek tüm kadınların önünü kesmek gerekir.”
Yaşadıkları hukuksuzluğun altını çizen Kanlıbaş, “Yaşattıklarını bir gün kendilerinin de yaşayabilecekleri asla akıllarına gelmiyor. Biz ihtiyaç fazlaları olarak susmuyoruz. Tanığı ve sanığı olduğumuz bu adaletsizliklere, tecrit politikalarına, emek sömürüsüne, yok sayılmaya, cinsiyetçiliğe, ırkçılığa, şiddetin her türlüsüne boyun eğmeyeceğiz” dedi.
‘KHK’Lİ OLDUĞUMUZ İÇİN HİÇBİR YERDE İŞ BULAMADIK’
Ali Ekber Şen Malatya’da 26 yıllık öğretmen iken 29 Ekim 2016 tarihli 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. Birçok ihraç kamu emekçisi gibi keyfi uygulamadan kaynaklı sorun yaşadığını aktaran Şen, 24 yıl 1 aylık öğretmen olduğu için emekli de olamadığını söyledi.
15 dönümlük bahçesi olduğu için ihraç olduğu tarihten itibaren Ziraat Odasına kayıtlı olarak Tarım BAĞ-KUR’lu olduğunu ifade eden Şen, 35 gün sonra hastalanınca özel bir hastaneye başvurduğunu ancak prim borcundan dolayı muayene bile olmadığını anlattı.
OHAL İnceleme Komisyonuna başvurusunun üzerinden dört buçuk yıl geçen Şen cevap alamadığı için ne emekliliğe başvurabildiğini ne de emekli tazminatı alabildiğini söyledi.
Bu ülkede farklı düşünmenin, farklı bir dil, kültür ve kimliğe sahip olmanın devlet bürokrasisinde nasıl bir tezahürle karşılandığının somut bir örneğini gördüğünü söyleyen Şen, “KHK’lerle birlikte hiçbir resmi ve özel kurum kuruluşta çalışamadık. Özel kuruluşlar bile korkudan KHK’li çalıştıramadılar. En tanıdık bir işyerine bile başvurduğumuzda resmi olarak çalıştıramayacaklarını ve açıkçası korktuklarını dile getiriyorlardı. Yani kısacası T.C. kimlik numaramızla kendi ülkemizde adeta göçmen veya mülteci durumuna düştük” dedi.
‘KAYIPLARIMIZI TALEP EDİYORUZ’
Bugüne kadar ne ile suçlandığını bile bilmeden 4.5 yıldır OHAL Komisyonundan cevap beklediğini ifade eden Şen, “Bu süreçte yaklaşık 80 arkadaşımız hayatını kaybetti. Dün neyi savunduysak neyin uğruna mücadele ettiysek aynı değerler için mücadele etmeye devam ediyoruz, edeceğiz. KHK’lerin bir an önce iptal edilmesi, OHAL İnceleme Komisyonunun lağvedilmesi, tüm arkadaşlarımızın maddi ve manevi tüm haklarıyla işlerine dönmelerini talep ediyoruz” diye konuştu.