18 Mayıs 2021 04:50
Son Güncellenme Tarihi: 18 Mayıs 2021 17:24

Kobanê davası 20 Mayıs Perşembe'ye ertelendi

HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanê Davası’nın ikinci duruşması görüldü.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 kişinin yargılandığı Kobanê davasının ikinci duruşması bugün Ankara’da görüldü. Demirtaş ve Yüksekdağ'ı dinleyen mahkeme, avukatların taleplerini açıklamasının ardından duruşmayı 20 Mayıs Perşembe gününe erteledi.

Sincan Cezaevi Adliyesi’ndeki duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Demirtaş, reddi hakim taleplerini anlatırken mahkeme heyetinin “korsan çeviri” yaptığını açıkladı. AİHM kararının 63. paragrafının çeviri kaynağı belirtilmeden yanlış yazıldığını ifade eden Demirtaş, “Mahkeme heyeti sadece korsan çeviri yapmakla yetinmemiş çeviride sahtecilik yapmış. AİHM kararını aleyhime kullanabilmek için hile yapmış, AİHM kararındaki en kritik cümle tutanağa yanlış geçmiş. Bu ağır bir suçtur ve belgelerle kesinleşmiştir” dedi.

HDP eski eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 28'i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın ikinci duruşması görüldü. Sincan Cezaevi Adliyesi’nde görülen ikinci duruşmaya HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevinden, Selahattin Demirtaş Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinden SEGBİS ile katıldı. Tutuklu siyasetçilerden Eski DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Eski Milletvekili Ayla Akat Ata, Ayşe Bağcı, Bircan Yorulmaz, Sibel Akdeniz, Pervin Oduncu salonda hazır bulundu. Kandıra Cezaevi'nde bulunan Aysel Tuğluk, sağlık sorunları nedeniyle, tutuksuz yargılanan Gülten Akkaya ameliyat olduğu için duruşmaya mazeret bildirerek katılmadı. Diğer tutuklu siyasetçiler bulundukları cezaevinden, tutuksuz yargılanan siyasetçi İmralı Heyeti Üyesi Sırrı Süreyya Önder İstanbul’dan SEGBİS’le katılırken tutuksuz yargılanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk ve Eski Milletvekili Altan Tan da mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan da duruşmayı takip etti.

GAZETECİLERE ENGEL

Gazeteciler basın kartı olmadığı gerekçesiyle duruşma salona alınmadı. Çok sayıda ziyaretçi de salonda yer olmasına rağmen alt katta bulunan küçük bir salona alındı. Kimlik tespitinin ardından söz alan avukatlar, gazetecilerin ve milletvekili danışmanlarının salona alınmasını talep etti.

Mahkeme heyeti, reddi hakim talebinin Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildiğini ve itiraz yolu açık olduğundan bu duruşmada esasa ilişkin savunma yapılmayacağını söyledi.

DEMİRTAŞ’IN KONUŞMASI KESİLDİ

Reddi hakim talebine ilişkin söz alan Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, daha önce reddi hakim talebini yazılı ilettiklerini ama bugün sözlü olarak kayda geçirmek istediğini söyledi. “Çünkü bizim reddi hakim talebimiz duruşmada cereyan eden herhangi bir hadiseye dair reddi hakim talebi değil” diyen Demirtaş, itirazlarının 30 Aralık tarihinden itibaren mahkemenin iddianameyi teslim alması sonrasında yaptığı usuli işlemler hakkında olduğunu söyledi. 

Demirtaş’ın konuşması, mahkeme başkanı tarafından sıkça kesildi. Demirtaş, konuşmasına müdahale edildiğini belirterek kayda geçilmesini isterken mahkeme başkanı mikrofonun kapatılmasını istedi. Avukatların itirazlarının ardından konuşmasına devam eden Demirtaş, bu davada hakim koltuğunda Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Süleyman Soylu’nun oturduğunu söyledi.

"AKP-MHP, HDP’Yİ YARGILAMAYA CÜRET EDİYOR"

Bugüne kadar birçok dava gördüğünü ama ilk kez bir partinin başka bir partiyi yargılamaya çalıştığını belirten Demirtaş, "AKP-MHP bir başka partiyi yani HDP’yi yargılamaya cüret ediyor. Bu davada gerçekte hakim ve savcı yoktur. Hakim koltuğunda Erdoğan, Bahçeli ve Soylu oturuyor; savcı koltuğunda ise yandaş medya ve trol ordusu var” dedi. 

"3 GÜNDE İDDİANAMEYİ NASIL OKUDUNUZ?"

Reddi hakim talebine ilişkin hususları sıralayan Demirtaş, öncelikle iddianamenin nasıl 3 günde incelenip kabul edildiğini sordu. Demirtaş, iddianamenin 30 Aralık 2020 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iletildiğini, 4-5-6 Ocak’ta mahkemenin çalıştığını söyledi. Bu üç günde mahkemenin başka bir davanın duruşmalarına baktığın ama aynı zamanda 3 bin 530 sayfalık iddianameyi de incelediğini iddia ettiğini belirten Demirtaş, “Bilimsel olarak araştırdık, bir A-4 sayfası ortalama 500 kelimeden oluşuyor. Bir yetişkin, normal okuma hızıyla bir A-4 sayfasını üç buçuk dakikada okuyabiliyor, bu da 218 saat yapıyor. Yani gün olarak heyetiniz sabah başlasa yemeden, içmeden, uyumadan 24 saat kesintisiz iddianameyi okusa tam 9 gün sürüyor. O da yetmemiş başka bir mucizeye imza atmış, tam 218 sayfa tensip duruşma tutanağı yazmış” dedi.

DAVA AÇILDIKTAN DAKİKALAR SONRA MHP’DEN TWEET

İddianamenin ardından hazırlanan tensip tutanağının UYAP’a kaydından 18 dakika sonra MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız’ın davanın açılmasını Twitter’dan duyurduğuna dikkat çeken Demirtaş, “Fethi Yıldız tarafınızı arayamayacağına göre biri arayıp bilgi vermiş. Bu MHP ile mahkemenizin ilişkisini ortaya koyuyor” dedi.  

"AİHM KARARINDAKİ EN KRİTİK CÜMLE TUTANAĞA YANLIŞ GEÇMİŞ"

Mahkemenin tensip tutanağında AİHM kararında 63. maddeye nasıl atıf yaptığını soran Demirtaş, “Kim çeviri yaptı? Kendiniz yaptıysanız belirtmeniz gerekiyordu. Ancak bilirkişi çevirisi gerekiyor. Size bunu kim verdi? Ben söyleyeyim; Mehmet Uçum verdi” dedi. Ayrıca mahkemenin yanlış çeviri yaparak tahrifatta bulunduğunu açıklayan Demirtaş, ceza soruşturmalarına ilişkin yapılan atıfların Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen soruşturmaya ilişkin olması konusunda yanlış bir çeviri yapıldığını anlattı. Böylece AİHM kararının sadece Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasına ilişkin olduğuna dair ibareyle tutukluluk halinin devamına karar verildiğini belirten Demirtaş, “Mahkeme heyeti sadece korsan çeviri yapmakla yetinmemiş çeviride sahtecilik yapmış. AİHM kararını aleyhime kullanabilmek için hile yapmış, AİHM kararındaki en kritik cümle tutanağa yanlış geçmiş. Bu ağır bir suçtur ve belgelerle kesinleşmiştir” diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANINDAN ÇEVİRİ AÇIKLAMASI

Aradan sonra devam eden duruşmada Mahkeme Başkanı “Özür mahiyetinde bir şey okuyacağım” dedi. Mahkeme başkanı, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 22 Aralık 2020 tarihinde verilen AİHM Büyük Daire Selahattin Demirtaş kararının tercüme yazımını ekinde göndermiştir. Dosyada olan bir evrakı da istemedik. Çeviriler dosyamda yer alıyor” dedi.

Demirtaş’ın dosyaya giren her evrakın UYAP kaydının olması gerektiğini söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı “Okumadığımızı söylediniz ya” diye yanıt verdi. Demirtaş da UYAP kaydında olup olmadığını sorarak, “Yani odanıza gelip dosyayı inceleyecek halimiz yok ya, UYAP’a bakıyoruz” dedi. Mahkeme başkanı UYAP kaydı olup olmadığını bilmediğini belirterek, “Dosya kalabalık olduğu için gelen yazıyı bulamamıştım, o yazıyı buldurdum” dedi.

"SAVCI SİTEYE YASA DIŞI YOLLARLA MI GİRDİ?"

Konuşmasına devam eden Demirtaş, “İddianamede yüzlerce sayfa ANF adlı haber sitesinden alınmış haber var. Fırat Haber Ajansı olarak bilinen bu haber sitesinde savcının nasıl çıktı aldığına dair dosyada hiçbir belge yok” dedi. ANF’nin Türkiye’de erişim yasağı olan bir site olduğuna dikkat çeken Demirtaş, “Savcı erişmek istiyorsa erişim izin almalı. Sorun bu izin alınmamış. Savcı hukuk dışı yollarla mı siteye girmiş? Dosyadan anlaşılmıyor. Erişim engelli bir siteye izin almadan yasa dışı yollarla giren bir savcı, hukuk dışı delil elde etmiştir” dedi.

"ÇOK FAZLA 'A HABER' İZLEMİŞ"

İddianamede yer alan eylemlerin kim tarafından nasıl yapıldığının yer almadığını ifade eden Demirtaş, “Örneğin bayrak yakmayı ben ve Cemil Bayık yapmışız. Birlikte nerede yapmışız? Belli değil. Hiç kimse ile ilgili şahsileştirme olmadığı gibi KCK yönetimi denilen kişilerle ile HDP yönetimi neden tam olarak bir arada, belli değil. İnsanın aklına şu geliyor; savcı çok fazla ‘A haber’ izlemiş. ‘A Haber’ izleyip iddianame hazırlamış” dedi. 

"HEYETİN İŞİ ALEYHİME DELİL TOPLAMAK MI?"

Tutukluluğunun devamında gerekçe gösterilen bir açıklamaya tepki gösteren Demirtaş, şöyle devam etti:

“Demişsiniz ki, ‘sanık abisi ile yapmış olduğu açıklamalardan yargılandığından kaçma girişiminde bulunacağına dair somut delil vardır.’ Haber burada önümde. Annemin babamın elini öpüyorum, kardeşimle eşimle toplu bir fotoğraf vermişiz, 6 yıl önce. Bu delil dosyanıza nasıl girdi? Bu delil eklerde yok, iddianamede yok. Delili elde etmek için UYAP kaydı yok. Bu delilin size RTÜK’ten geldiğine dair herhangi bir şey yok. Dosyaya nasıl girdiği belli değil. Siz beni bu kadar yakından mı takip ettiniz? Neden aleyhime delil toplama işine girdiniz? Neden hukuki yöntemlerle yapmadınız? Neden bu delili benim tutuklanma gerekçem haline getirdiniz? Heyetinizin işi benim aleyhime delil toplamak mı?​”

SAVCI ÖNCE DURUŞMADA, SONRA SORUŞTURMADA 

Ayrıca dosya savcısı Ahmet Altun’un aynı zamanda soruşturmasını yürüten savcı olduğunu aktaran Demirtaş, 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanırken duruşmasına giren Savcı Ahmet Altun’un kendisi hakkında soruşturma yürüttüğünü söyledi, “Suça bakar mısınız, kumpasa bakar mısınız?​” dedi. 

Taleplerini bitirirken duruşmanın seçim sonrası yapılması çağrısında bulunan Demirtaş, “Duruşmanın Temmuz 2023’e bırakılmasını istiyorum. Bugünkü koşulda siz bağımsız yargı yapamazsınız. Çekilin ve ara kararı alın. ‘Bugünkü Türkiye koşullarında siyasi otoriteden bağımsız tarafsız yargılama yapma imkanı kalmadığından, benim ortaya koyduğum delillerde heyetin taraflı olduğu kesinleşmişken, bu yargılamayı gerçekleştirecek tarafsız mahkeme bulunmadığından Demirtaş hariç herkesin tahliyesine’ deyin. Ben de sizi alkışlayayım” dedi.

"HDP’Yİ TASFİYE OPERASONU"

Ardından söz alan Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bu iddianamede bir hukuk hokkabazlığı olduğunu söyledi. Daha önce yargılandıkları davaların evirilip çevrilmesi sonucu hatta delil üretme zahmetine bile girişilmeden siyasi iradenin talimatıyla açılan bir davayla karşı karşıya olduklarını belirten Yüksekdağ, “İddianameyi hazırlayan savcı o kadar akla ziyan bir şekilde bu iddianameyi hazırlamıştır ki bu iddianameyi ciddiye almak mümkün değildir. Bu iddianame aslında HDP’yi tasfiye operasyonunda gelinen aşamayı tarif ediyor. Bize 6 yıldan bu yana her türlü zulüm yapıldı ama her şeye rağmen içeride tutuklu eş genel başkanları ve siyasetçileri olmasına rağmen HDP siyaseti değiştirmeye, kilit rol oynamaya devam ediyor. Artık bu rolün sona erdirilmesi gerekiyor. Bu iddianamenin kastı budur” dedi.

Siyasi iktidarda kalma stratejisinin yargı kurumu üzerinden kurulduğunu ifade eden Yüksekdağ, şöyle devam etti:

“Bu yargılamanın hukuksuzluğu üzerinde durmamızın nedeni budur. Sizin şahsınızla ilgili bir tartışma değil, tek başına yapısal bir sorunu tartışıyoruz. Bu kadar yapısal sorunun olduğu bir ortamda karşımızdaki mahkeme heyetinin bağımsız bir tavır almayacağına dair kuvvetli olağan şüphelerimiz var. Ancak iddianameyi kabul aşamasındaki bir takım tutum ve davranışlarınız bu olağan soru işaretlerini de ortadan kaldırmıştır. Siyaset kurumu şu an yargının yönetilmesi ve davaların yürütülmesi üzerinden yürütülüyor. Şu anda Türkiye’de o kadar çarpık bir tablo ile karşı karşıyayız ki neresinden tutacağımızı şaşırıyoruz.”

TUNCEL: ÇIPLAK ARAMAYI KABUL ETMEDİM

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel de reddi hakim taleplerine ilişkin söz aldı.

Sincan 3 Nolu Kadın Kapalı Cezaevi girişinde kendisine çıplak arama dayatıldığını ve kabul etmediği için hakkında soruşturma başlatıldığını anlatan Tuncel, sürekli devlet şiddetiyle karşı karşıya olduklarını söyledi. Kendileri lehine bir tane bile delil toplanmadığını ifade eden Tuncel, “Cumhurbaşkanı size çok önemli bir görev verdi. Ya takdir edileceksiniz ya da aforoz edileceksiniz. Demokratik hukuk devletinden yanaysanız demokratik hukuk normlarını uygulamak zorundasınız” dedi.

"BU İDDİANAME IŞİD’İ SAVUNUYOR"

Bu davada olmalarının temel nedenlerinden birisinin Kürt meselesi olduğunu ifade eden Tuncel, Kürt sorununun mahkeme salonlarında değil müzakere salonlarında çözüleceğini dile getirdi. Erdoğan’ın 2015’te müzakere masasını devirdiğini ifade eden Tuncel, “İddianameyi hiç okudunuz mu? Bu iddianame, bu mahkeme IŞİD’i savunan konuma gelmiş. 'Niye Kobanê halkı ile dayanıştınız?' dediniz ki oradaki Kürt halkı, Aleviler, Ermeniler, mücadele edenler IŞİD çetelerine karşı direniyor, insanlığı savunuyor” diye konuştu.

Türkiye’de faşizmin inşasına izin vermeyeceklerini dile getiren Tuncel, bu tip yöntemlerin kendilerini mücadeleden vazgeçiremeyeceğini fade etti. Tuncel, “Siz egemen sınıfın temsilcisisiniz, biz halkın temsilciyiz; bırakın bizi halk yargılasın. Kendim için tahliye talep etmiyorum” dedi.

DEMİRTAŞ'IN AVUKATI KARAMAN DURUŞMANIN 15 HAZİRAN'DAN SONRAYA ERTELENMESİNİ İSTEDİ

Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, Demirtaş’ın mayıs ayında devam eden başka duruşmaları olduğunu belirterek, duruşmanın 15 Haziran’dan sonraya ertelenmesini talep etti.

İddianamedeki belgelerin basit cinayet dosyası açısından dahi ciddiye alınacak belgeler olmadığını ifade eden Karaman, “Bu kumpas davası nasıl ki önünüze getirildiyse bunun devamı sizden isteniyor” dedi.

Ardından taleplerini sıralayan Karaman, “Demirtaş’ın suç sayılan Kobanê’ye ilişkin konuşmasının tamamının bulunup çözümünün yapılmasını istiyoruz. Bu celsede 3 kişi sizlerin reddi talebinde bulundu. Mahkeme heyetinin reddinin reddedilmesine dair karşı itiraz süresi devam ediyor. Bugün de son gün olması nedeniyle duruşma sonlanmalıdır. Reddi hakim talebinin reddine ilişkin itirazımızı da yapacağız. Sizden talebimiz bu itiraz dilekçelerini ne 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ne de 24. Ağır Ceza Mahkemesi’ne SEGBİS kayıtlarıyla birlikte gönderin" dedi.

Sahte Twitter hesabının tespitinin yapılmasını istediklerini ifade eden Karaman, "Demirtaş’la ilgili iddianamede 47 adet konuşma var. Bunların bir kısmı 2013-2014 ve sonrası hatta Demirtaş'ın cezaevinde bulunduğu sürece dair konuşmalar. Bu konuşmaları neden koyduğunuzu karar altına alın ve suç delili olarak ele alacaksanız ANF ve Fırat News menşeli haberleri Türkiye’de yayın yapan haber kaynaklarından edinmenizi istiyoruz. Bu konuda çözüm yapmanızı istiyoruz, bilirkişi incelemesine bunları yetiştirmenizi istiyoruz. Sadece tüm sanıklar açısından 3 bin 530 sayfa iddianame dijital ortamda, müvekkillerimiz cezaevinde bu dijital materyalleri incelemek, okumak için cezaevi müdürlüklerine koğuşlarına birer bilgisayar ve yazıcı tahsiz etmenize dönük karar almanızı talep ediyoruz" dedi.

Avukatların taleplerini açıklamasının ardından mahkeme heyeti duruşmayı 20 Mayıs Perşembe gününe erteledi.

DAVANIN GEÇMİŞİ

IŞİD’in 2014 yılı Ekim ayında Kobanê'ye yönelik saldırılarına karşı Türkiye’nin birçok kentinde protesto eylemleri düzenlenmişti. HDP’nin çağrısıyla 6-8 Ekim tarihlerinde 35 kentte yapılan gösterilerde, 27’si HDP’li olmak üzere 37 kişi hayatını kaybetti. O dönem HDP eş genel başkanları ve MYK üyeleri hakkında açılan soruşturmalar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iki ana dosyada birleştirildi. 2016 yılında kaldırılan dokunulmazlıkların ardından çok sayıda milletvekilinin tutuklandığı Kobanê Davası, suçlamaların yöneltildiği protestolardan 6 yıl sonra başladı.

Kobanê'ye yönelik saldırılara karşı “sınırın insani yardımlar için açılması ve IŞİD’e verilen desteğin sona erdirilmesi” talebiyle yapılan protestolar nedeniyle 108 kişi yargılanıyor. 26 Nisan’da Sincan Cezaevi Adliyesi’nde görülen davanın ilk duruşması, mahkeme heyetinin çok sayıda avukatı salona almaması, avukatların protesto ederek salonu terk etmesi, cezaevinden SEGBİS ile bağlanan sanıkların salonu duyamaması ve söz haklarının gasp edilmesi nedeniyle tepki topladı. Mahkeme başkanının tüm itirazlara kulak tıkayarak protesto alkışları eşliğinde iddianameyi okuttuğu duruşmada, avukatların “Böyle duruşma yapamazsınız” itirazına mahkeme başkanının yanıtı ise “Yoo gayet de güzel yaparız” oldu.

Mahkeme heyeti Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel'in reddi hakim talebinin yazılı sunulması için süre verilmesine, sanık avukatlarının reddi hakim talebinin davayı uzatma gerekçesiyle reddine, bir dahaki duruşmanın 3 Mayıs’a ertelenmesine karar verdi. Ancak 17 günlük kapanma kararı nedeniyle ikinci duruşma 18 Mayıs’a ertelenmişti. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Yerel medyada kadın ve LGBTİ+ gazeteci olmak söyleşisi düzenleniyor

SONRAKİ HABER

Kocaeli Emek Gençliği mafya, devlet, sermaye ilişkisini tartıştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa