19 Mayıs'ta gençler bayramda değil buhranda: İşsiz, borçlu, kaygılı
Genç İşsizler Platformu Sözcüsü Dr. Murat Kubilay, 19 Mayıs'a girerken gençlerin talep ve beklentilerini sıraladı: İnsanca iş, nitelikli eğitim, borçsuz yaşamak, sosyalleşebilmek ve evrensel olmak.
Kaynak: Gaelle Marcel/Unsplash
Sinem UĞURLU
İstanbul
Bugün 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Genç işsizler, gelecek kaygısıyla birlikte bayramı karşıladı. Resmi verilere göre dahi her 3 gençten 1’inin işsiz olduğu Türkiye’de gençler büyük buhran içinde. İstanbul Planlama Ajansı’nın üniversite mezunu genç işsizleri kapsayan araştırmasına göre gençlerin yüzde 87.3’ü işsiz olmasını önemli yerlerde tanıdıklarının olmamasına bağlıyor. Gençlerin yüzde 84.6’sı ise yurt dışında çalışmak için Türkiye’yi terk etmeye razı.
Genç İşsizler Platformu Sözcüsü Dr. Murat Kubilay, sorularımızı yanıtladı. “Asıl sorun pandeminin geride kalıp işsizliğin baki olmasıyla ortaya çıkacak” diyen Kubilay, “Genç işsizliği bireysel emeğe bağlamak hatalı olur. Bu kadar çok kişinin aynı anda sorun yaşaması, bireylerin yetkinliklerindeki yoksunluktan değil, iş gücü piyasasındaki aşırı beklentilerle ilgili görmek lazım. Bu beklentilerin de altında, yeterince iş yaratılamaması yani siyasi iktidarın ekonomi yönetiminde istenilen performansı yaratamaması bulunuyor” dedi.
Kubilay, yaptıkları araştırmalar sonucunda gençlerin talep ve beklentilerini de 5 maddede aktardı: İnsanca iş, nitelikli eğitim, borçsuz yaşamak, sosyalleşebilmek ve evrensel olmak.
TÜİK’İN GÖRMEDİĞİ GENÇ İŞSİZLER
Genç işsizlik verileri bize ne söylüyor? Bu verileri pandemi öncesi dönemle de kıyaslarsak öne çıkan yanları nedir?
TÜİK verilerine göre; 15-24 yaş arasındaki genç işsizlik yüzde 25,4. Ancak iş arama ümidini tamamen yitirmiş olanlar, iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar veya şuan arayıp pandemi gibi nedenlerden ötürü hemen işe başlayamayacakları dahil ettiğimiz zaman bu oran yüzde 36,9’a çıkıyor. Yaklaşık 3 gençten 1’den daha fazlası işsiz.
Biraz yaş tanımını genişletirsek, 15-34 yaşa bakarsak -çünkü güvencesizlik ilerleyen yaşlarda da sürüyor ve aile kurma yaşı, eğitimi tamamlanma yaşı da oldukça ilerledi- işsiz sayıları çok daha anlamlı hale geliyor. Örneğin 15-34 yaş arasında, dar tanımda 2 milyon 525 bin genç işsiz varken, geniş tanımda bu rakam 4 milyon 142 bine ulaşıyor ki; gerçeği daha fazla yansıtıyor. Sigortasız çalışmak, düşük ücretle çalışmak, uzun mesai saatleri veya yıllık izin kullandırmadan çalıştırmak gibi ihlalleri de eklemek gerekiyor.
15-34 yaş arasındaki genç istihdam sayısı son 3 yılda 740 bin kişi azaldı. Buna ek olarak, 222 bin genç de ümidini yitirdi ve iş gücü piyasasının dışına çıktı ve artık işsiz sayılmıyor. 1 milyon 617 bin genç aslında işsiz ama TÜİK tarafından dar tanımlı işsizliğe dahil edilmiyor.
Kadın ve erkekler arasındaki eşitsizlik de aşikar. Örneğin en az 2 yıllık üniversite mezunu olup 15-34 yaş arsında olanlardan, iş gücünde yer almayanların sadece 251 bini erkek, 925 bini kadın. Bunu sadece kültürel nedenlerle açıklamak mümkün değil.
İşsizliğin süresi de çok önemli. İŞKUR’un başvuru verilerine göre; 12 aydan uzun süredir 15-34 yaş gurubundaki genç sayısı 499 bin 781. Yani yarım milyon genç, en az 12 aydır iş arıyor. Bu da şu anlama geliyor. Artık yarım milyon kadar ev genci var.
“ASIL SORUN PANDEMİNİN GERİDE KALIP İŞSİZLİĞİN BAKİ OLMASIYLA ORTAYA ÇIKACAK”
Sizin bu konuda saha çalışmalarınız olduğunu da biliyoruz. Üniversite mezunu “ev gençleri"nin ruh hallerine dair aktaracağınız notlarınız var mı? Neler yaşıyorlar, kimi suçluyorlar?
İş bulmada özel sektörde yeterince istihdam açılmaması, ekonomi yönetiminin iyi olmamasına bağlanıyor. Buna ek olarak kamu istihdamında kadroların liyakatle değil torpille dağıtıldığına dair bir şikayet var. Asıl sorun pandeminin geride kalıp işsizliğin baki olmasıyla ortaya çıkacak. O zaman rekabetten ötürü kendisini iş gücü piyasasına biraz daha iyi hazırlamış olanalar ön plana çıkacak. Çok daha büyük bir kısım dışarıda kaldığı zaman, bireysel olarak kişinin kendini sorumlu tutması, suçlaması artacak. Fakat bu kadar çok sayıda kişinin, eş zamanlı, aynı dönemde işsiz kalması elbette bireysel nedenlerden değil, toplumsal nedenlerden. Fakat içinde bulunduğumuz neoliberal iktisadi düzen bireyi daha çok suçladığı için bunu neticesi psikolojik sorunlar da muhtemelen artacaktır. İşsizlik sadece maddi kayıplara yol açmıyor. Aynı zamanda toplumun kendi çevresine, ailesine, ülkesine bir yük yaratıyormuş gibi bir hissiyatına kapılmasıyla da sonuçlanıyor. Neticesinde maddi kayıp kadar manevi kayıplar da oluşuyor. Aynı kayıplar yüz binlerce kişide olduğu zaman da toplumsal sorunlarla, toplumsal buhranlara varıyor.
İstanbul Planlama Ajansı araştırmasına göre; gençlerin yüzde 65,5’i Türkiye ekonomisinin yakın dönemde kötüleşeceğini yüzde 46,8’i kendi ekonomik durumunun yakın dönemde kötüleşeceğini düşünüyor. Gelecek tablosu gerçekten böyle mi?
Pandemi nedeniyle işten çıkarmaların fiiliyatta büyük ölçüde durdurulmasıyla gerçek verileri göremiyoruz. Ücretsiz izin ödeneği artı kısa çalışma ödeneği bu örtülüyor. Fakat temmuz ayı itibariyle bu uygulamalar kalkacak. Pandemi nedeniyle finansal durumu bozulmuş şirketlerin faaliyetlerine devam edememesi ihtimal dahilinde. Böyle bir ortamda işsizlik daha da artacak. Pandeminin gerçek etkilerini görebilmemiz, muhtemelen bu yılın son kısımlarında ortaya çıkacak. Kış ayları geldiği zaman işsizliğin ne kadar kötü durumda olduğunu daha net görebileceğiz.
“NİTELİKLİ OLMAK İŞ BULMAK İÇİN BİR KURAL DEĞİLDİR, İYİ BİR İŞ BULMAK İÇİNDİR”
Genç işsizliğin nedenlerine dair “Gençler piyasanın taleplerine karşılık verecek nitelikte değil” ya da “Eğer kendinizi geliştirirseniz hayallerinize ulaşabilirsiniz” gibi yaklaşımlar da mevcut. Niteliksiz olmak, işsiz olmak için bir neden mi?
Elbette ki kişi kendi yetkinliklerini arttırırsa iş bulma koşulları kolaylaşır. Fakat rekabetin bu kadar yüksek olduğu yani işsiz sayısının çok, iş sayısının az olduğu bir dönemde, bu rekabetin neticesinde yine bir kısım grup dışarıda mutlaka kalacaktır. Çok nitelikli olmak iş bulmak için bir kural değildir, iyi bir iş bulmak içindir. Bu sorunu bireysel emeğe bağlamak hatalı olur. Bu kadar çok kişinin aynı anda sorun yaşaması, bireylerin yetkinliklerindeki yoksunluktan değil, iş gücü piyasasındaki aşırı beklentilerle ilgili görmek lazım. Bu beklentilerin de altında, yeterince iş yaratılamaması yani siyasi iktidarın ekonomi yönetiminde istenilen performansı yaratamaması bulunuyor.
GENÇLERİN BEKLENTİ VE TALEPLERİ
19 Mayıs vesilesiyle, gençliğin gelecek beklentilerine ve taleplerine dair neler söyleyebilirsiniz?
Bizim yaptığımız araştırmaların sonucunda gençlerin beklentilerini 5 maddede özetledik:
- İnsanca iş (Yani çalışma saatlerinin belirli olduğu, asgari ücretin altında çalıştırılamayan, sigortalılığın doğal olduğu iş arayışı.)
- Nitelikli eğitim (Yıllarca süren öğrenciliğe rağmen hala çağın ihtiyacı olan yazılım ve donanım bilgisi yetersiz. Stajlarla dahi iş pratiği kazanılamıyor. Mezuniyet sonrasında tekrardan kurslara giderek para, zaman ve emek harcanması gerekiyor.)
- Borçsuzluk (Devlet okullarında okuyanların KYK kredileri olmadan geçimleri çok zor. Biraz daha durumları iyi olanların özel üniversitelere gitmeleri mümkün fakat bunlar da ailelerin sınırlı birikimlerinin tükenmesiyle sonuçlanıyor. Üstelik işsiz kaldığınızda GSS borçlanmasına giriyorsunuz. )
- Sosyalleşebilmek. (Dışarı çıkmak, kafeye oturmak çok para. Teknoloji sayesinde evde oturmak, oyun oynamak mümkün ama fakat teknolojik cihazlara erişim dahi vergilerden ötürü çok para. Ek olarak internet var ama o da ucuz değil ve kalitesiz. )
- Evrensel olmak (Türkiye’deki gençler dünyayı yalnızca internetten veya televizyondan takip edebiliyor. Yabancı dil öğrenemiyoruz, pahalı olduğu için yurt dışına gidemiyoruz. Üniversiteler arası programlar giderek azaldı. Dolaysısıyla dünyadan izole kendi başına kalmış bir Türkiye haline dönüşüyoruz.)
{{433177}}