Gözümün nuru
Halis Ulaş, Joaquín Rodrigo’nun yaşamını ve “Concierto de Aranjuez” yani bildiğimiz adıyla Rodrigon’un Gitar Konçertosu’nun hikayesini yazdı.
Rodrigo, Madrid'deki evinde piyano çalarken, 1946 Fotoğraf: Victoria ve Joaquín Rodrigo Vakfı
Joaquín Rodrigo 22 Kasım 1901 tarihinde ailesinin onuncu ve son çocuğu olarak İspanya’nın Valencia şehrinde doğar. Kader Rodrigo’nun ağlarını doğduğu gün örmeye başlar. Çünkü 22 Kasım müzik ve müzisyenlerin koruyucusu Aziz Cecilia günüdür. Üç yaşına geldiğinde İspanya’da baş gösteren difteri salgınında gözlerini kaybetmesinin ardından ailesi tarafından müziğe yönlendirilmesi ile yazgısı belirlenmiş olur.
Rodrigo’nun müzik kariyeri sekiz yaşında iken solfej, keman ve piyano eğitimi ile başlar. Kariyer basamaklarını hızla çıkan Rodrigo 1927 yılında müzik eğitimini Paris’te sürdürmek için Fransa’ya yerleşir ve yaklaşık 5 yıl Paul Dukas’la çalışır.
Paris’te geçirdiği yıllar üstadın sadece müzikal diline değil, yüreğine de derin bir çentik atar. Yüreğine kazınmış olan bu çentiğin adı piyanist Victoria Kamhi’dir. Her ne kadar Victoria 1905 yılında İstanbul’da doğmuş olsa da kökleri İspanya’ya dayanmaktadır.
İspanya’da yaşayan Yahudilere 1496 yılında çıkarılan Elhamra Kararnamesi ile “Ya Hristiyan olun ya da İspanya’yı terk et” denilir. Bu noktada II. Beyazıt Osmanlı İmparatorluğu’nun kapılarını ülkelerini terk eden Yahudilere açar. Böylece İspanya’dan kaçan Yahudiler İmparatorluğun farklı bölgelerine yerleştirilir ve bu Yahudiler İbranice’de İspanya anlamına gelen Sefarad adıyla anılmaya başlar.
Rodrigo’nun gözümün nuru (light of my eye) dediği can yoldaşı Sefarad Victoria ile yolları Paris’te kesişir. Rodrigo üç yıllık birliktelikleri sonrasında piyanist Victoria Kamhi ile 19 Ocak 1933 yılında ile evlenir. Evlilik sonrası Kamhi piyano kariyerinden vazgeçerek kendi müzik kariyerini Rodrigo’nun kariyerine adar.
Rodrigo bestelerinin taslaklarını görme engelliler için geliştirilen Braille sistemini kullanarak yazarmış. Sonrasında bestelerini bir müzik kopyacısına nota nota yazdırır ve eserinin son dokunuşlarını karısı ile yaparak eserini tamamlarmış.
Rodrigo çiftinin 1933 yılı ila İspanya iç savaşının başladığı 1936 yılı arası adeta bir balayı tadında geçirir. Çiftin balayı duraklarından biri de Aranjuez kentindeki yazlık sarayın bahçeleridir. Elele dolaştıkları bahçelerdeki manolya kokusu, çeşmelerin fısıltıları, kuş sesleri adeta bir aşk şarkısının notalarını oluşturur.
İç savaşın başlaması ile çifte yeniden gurbet yolları görünür. Bu yıllarda Almanya ve Fransa arasında mekik dokuyan çifte yokluk ve yoksulluk derin izler bırakır. Yokluk ve yoksulluğun dışında iz bırakan olaylardan biri de adı bir resmin ardından gelen, İspanya’nın Bask bölgesinde bulunan küçük bir şehrin bombalanmasıdır. Bu şehrin adı Guernica’dır. 26 Nisan 1937 tarihinde Alman “Kondor Lejyonu” ve İtalyan “Lejyoner Hava Kuvvetlerine” ait uçakların gerçekleştirdiği bombalamada en az 1.654 insan ölmüş ve 889 kişi de yaralanmıştır.
Rodrigo Eylül 1938 tarihinde bir müzik etkinliği için San Sebastian’a gider. Paris’e dönüş yolunda arkadaşı Regino Sainz de la Maza ile bir akşam yemeği yer. Maza, Rodrigo’dan bir gitar konçertosu bestelemesini ve İspanya’ya bavulunda bu konçertonun notaları ile dönmesi talebinde bulunur. Aslında bu talep bir tarafıyla meydan okumadır. Çünkü Rodrigo daha önce bir gitar konçertosu bestelememiştir. Rodrigo bu meydan okumayı alıp zihninin cebine koyar ve hamile karısı Victoria’nın yanına döner.
II. Dünya Savaşının arifesidir. Paris sokaklarında savaş öncesi sıkıntının kekre tadına, yokluk ve yoksulluk eşlik etmektedir. Victoria 7 aylık hamiledir. Victoria bir sabah aniden acılar içinde kıvranmaya başlar. Hastaneye kaldırılır ve bebeğini kaybeder. Victoria hastanede ölüm kalım mücadelesi verirken, Rodrigo evdeki piyanonun başında endişe dolu duygusal gelgitler içinde tuşlara basmaktadır.
İşte Regino Sainz de la Maza ile iddialaştığı ve ona ithaf ettiği gitar konçertosu bestesi böyle bir ortamda ortaya çıkar. Rodrigo’nun zihninin kıvrımlarında yer alan Aranjuez Bahçeleri, Guernica bombalaması, 7 aylıkken kaybettiği bebeğinin acısı, yokluk ve yoksulluk nedeniyle sattığı piyanosu notalara dökülür.
Rodrigo konçertoya dair her şeyin zaten belleğinde olduğuna şaşırdığını ve birden ortaya çıktığını belirtir. İlk olarak konçertonun 2. Bölümü olan Adagio bölümünün zihninde çalmaya başladığını ve bir defada notaya döküldüğünü, ardından da konçertonun 3. bölümünün notalarının devan ettiğini belirtir. En son bestelenen bölüm konçertonun 1. bölümüdür.
Rodrigo ve Victoria 1 Eylül 1939 tarihinde başlayan II. Dünya Savaşından 2 gün önce yeniden İspanya’ya döner. Rodrigo’nun tahta bavulunda Maza’nın meydan okumasına karşılık kaleme alınmış olan bir gitar konçertosu bulunmaktadır. Konçertonun adı “Concierto de Aranjuez” dır yani bildiğimiz adıyla Rodrigon’un Gitar Konçertosu’dur.
Bildiğimiz adıyla diyorum, çünkü bir çoğumuz bu konçertoyu Deniz Gezmiş’in idam edilmeden önce demli bir çay ve bir dal sigara eşliğinde dinlemek istediği son istek olarak biliriz. Bu isteği de Erdal Öz aracılığı ile biliriz.
Erdal Öz 11-18 Eylül 1971 tarihleri arasında Deniz’le aynı koğuşta kalır ve o günleri Deniz’in ağzından damıttığı kelimeleri şöyle dile getirir: “O sahneyi çok iyi somutladım: Ölüm günü gelip çatınca, o sevdiğim, alıştığım giysilerimi giyeceğim: Postallarımı, parkamı. Beyaz ölüm gömleğini giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim. Kesin. Direneceğim ve giymeyeceğim. Öyle her zamanki eyleme gidiş tavrımla gideceğim. Yok, tıraş falan da olmayacağım. Gidip, oturup, önce bir sigara yakacağım orada. Sonra demli, sıcak, güzel bir çay içeceğim. Ha bak, Rodrigo’nun o ünlü gitar konçertosunu dinlemek isterim orada. Bak, bunu çok isterim. Sanırım, asılacak bir insanın son istediğini geri çevirmezler. Bunu isteyeceğim.”
Oysa Deniz Gezmiş’in son isteği yerine getirilmez. Böylece Deniz Gezmiş “Rodrigo’nun Gitar Konçertosu” dinletilmeden asılır.
Akgün Akova Skylife Dergisi için Madrid’in tanıtımı amacıyla Rodrigo ve Victoria’nın 1940 yılında doğan kızı Cecilia ile bir söyleşi gerçekleştirir. Bu söyleşide Cecilia Türkiye’yi ailece iki kez babası adına düzenlenen festivaller için ziyaret ettiklerini söyler. İlk ziyaretleri olan 1953 yılında İzmir'de Efes'i gezmiş, Selçuk'ta St. Jean Bazilikası ile Meryem Ana Kilisesi'ni ziyaret etmişlerdir.İkinci gelişlerinde ise yıl 1972’dir. Yani Denizlerin asıldığı yıldır ziyaret tarihleri. Hatta bu tarihte Rodrigo’nun ziyaret ettiği yerlerden biri Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’dir. Yani Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in idamına bir çığlık ya da bir sigara içimi uzaktadır. Hem de aylardan Mayıs’tır. Belki bağırsalar koğuşlarından gelip canlı çalacak Rodrigo konçertoyu.Oysa Rodrigo ile bir röportaj yapılır ve inat gibi 6 Mayıs 1972 tarihinde SES Dergisinde yayınlanır. Oysa ne Rodrigo’nun Deniz’in farkına varmasına izin verilir, ne de Deniz’in Rodrigo’nun... Ve asılır Deniz, Yusuf ve Hüseyin Rodrigo’nun gitarını dinlemeden…
Meraklısına not: Akgün Akova’nın “Rodrigo’nun Gitar Konçertosu” adlı yazısına buradan ulaşabilirsiniz. “Rodrigo’nun Gitar Konçertosuna” Paco De Lucia yorumu ile buradan ulaşabilirsiniz.
Bu arada bu satırları yazarken dinlediğim Miles Davis’in “Concierto de Aranjuez: Adagio” uyarlamasını -sesini kısmam nedeniyle oğlum Deniz’den yediğim atarın şerefine- bu bestenin linkini de buraya bırakayım.
- Vadedilmiş harfler 10 Ekim 2024 10:21
- Umut ayracı 26 Eylül 2024 10:24
- Fenike’den Marsilya’ya, uzodan rakıya… 12 Eylül 2024 12:41
- Bütün yollar Rom’a çıkar 29 Ağustos 2024 10:33
- Bitiş çizgisi 15 Ağustos 2024 04:54
- Çayın yolculuğu 01 Ağustos 2024 08:30
- Kafatası çağı 18 Temmuz 2024 10:00
- Çok kapılı oda 08 Temmuz 2024 10:44
- Yoldan sonra 28 Haziran 2024 09:23
- Bir “Yol” Hikayesi II 13 Haziran 2024 13:49
- Bir “Yol” Hikayesi 30 Mayıs 2024 13:20
- İçimizdeki İrlandalı 16 Mayıs 2024 12:53
- İşçiler marş söyleyerek sahneye girerler… 01 Mayıs 2024 10:10
- Emek bizim, söz bizim… 26 Nisan 2024 04:30
- Sol açık 18 Nisan 2024 11:30
- Kader kapıyı çalınca… 04 Nisan 2024 12:45
- Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin 21 Mart 2024 04:30
- İkiyüzlü ahlak kumkumalığı 07 Mart 2024 13:48
- Elde kaldı hüzün… 22 Şubat 2024 13:32
- Tüfenk üçlemesi: Mavzer 01 Şubat 2024 10:47
- Tüfenk üçlemesi: Aynalı Martin 18 Ocak 2024 11:50
- Tüfenk üçlemesi: Filinta 04 Ocak 2024 13:45
- Gayrı döner oldum 21 Aralık 2023 14:58
- Kayyum rejimi 07 Aralık 2023 12:54
- Kimdi giden kimdi kalan 23 Kasım 2023 11:01
- Eni vici vokke 02 Kasım 2023 13:04
- Şeytanın ışıltısından insanlığın karanlığına 19 Ekim 2023 09:52
- Dayanışma ezilenlerin inceliği midir? 28 Eylül 2023 12:20
- Amerikan İç Savaşı'ndan İngiltere'ye gariptos ağaçlarının hışırtısı 14 Eylül 2023 11:12
- Cehennemin kapısından Bakırköy’ün avlusuna… 31 Ağustos 2023 10:22
- Irgatın Türküsü 17 Ağustos 2023 11:32
- Yüksek Kaldırım’dan Leningrad’a bir şehrin faşizme karşı direniş senfonisi 03 Ağustos 2023 11:46
- Mississipi’den Feshane’ye derinlik ve güvenlik meselesi 20 Temmuz 2023 04:07
- Birimize bir şey olursa ne yaparız? 06 Temmuz 2023 11:31
- Mordan öte 22 Haziran 2023 12:22
- Hakikat bükücülüğü 08 Haziran 2023 11:11
- Umut yorgunluğu 25 Mayıs 2023 10:44
- “Winner” ceket mütevazı mutfağa karşı 11 Mayıs 2023 11:11
- Savaş naraları 27 Nisan 2023 10:10
- Bellek oyunları 13 Nisan 2023 10:50
- Maraş, bahtı gara Maraş 23 Mart 2023 10:48
- Aradığınız devlet bulunamadı 02 Mart 2023 12:22
- Deprem değil, binalar öldürürmüş (!) 16 Şubat 2023 08:42
- Katil uşak 02 Şubat 2023 11:01
- Suyun kokusu 19 Ocak 2023 13:45
- Timsah armudu 05 Ocak 2023 10:27
- Yılın sözcükleri 22 Aralık 2022 11:09
- Franco’dan bugüne Dünya Kupalarından elimizde kalanlar 08 Aralık 2022 11:45
- Şah mat 24 Kasım 2022 09:19
- “Gördük biz bu filmi” 10 Kasım 2022 10:54
- Hakikat yolcusu 30 Ekim 2022 11:20
- Anlatılamamış masallar 27 Ekim 2022 10:14
- "In vino veritas" diğer bir deyişle "Hakikat şaraptadır" 13 Ekim 2022 11:07
- Suskun notalar 29 Eylül 2022 11:12
- Güney Kutbunun yeniden keşfinin hüzünlü hikâyesi 15 Eylül 2022 11:09
- “Sen ben Lenin” Bir de Ahmet Abi. 01 Eylül 2022 10:39
- Börklüce’den günümüze Eyyamı Bahur ya da namı diğer Köpek Günleri 18 Ağustos 2022 10:59
- Dünyanın eksenini kaydıran Hindistan’ın küçük cevizi 04 Ağustos 2022 10:39
- Dünyanın tadı baharı 21 Temmuz 2022 08:40
- Menekşe kokusu 07 Temmuz 2022 04:24
- İnsan kokusu 23 Haziran 2022 04:12
- Tiryak-i 02 Haziran 2022 11:37
- Bahar karşılama 19 Mayıs 2022 06:26
- Hıdırellez ateşi 05 Mayıs 2022 01:05
- Yelkenler fora 21 Nisan 2022 05:20
- Sözün gücü 07 Nisan 2022 06:05
- Lombardiya’dan Ukrayna’ya kemanın tınısı 24 Mart 2022 05:34
- Zeytinin hükmü 10 Mart 2022 05:55
- Geççek 24 Şubat 2022 05:15
- Allasen söyle nedir aşkın aslı astarı! 09 Şubat 2022 23:45
- Erguvan kokusu 27 Ocak 2022 05:49
- (N)isyan 13 Ocak 2022 04:53
- Yaşamın ağırlığı 30 Aralık 2021 05:42
- Kuşaklar boyu insan hakları 16 Aralık 2021 05:03
- Savaşı Durduran Kadınlar: Lili ve Marlen 02 Aralık 2021 04:23
- Herkesin bir Ahmet Kaya’sı vardır 18 Kasım 2021 04:00
- Şaka mı, şeker mi, yoksa patates mi? 04 Kasım 2021 05:43
- Memeli Zeus 21 Ekim 2021 06:51
- Son Bakış 07 Ekim 2021 05:30
- Kırmızı 22 Eylül 2021 23:43
- Asuman’dan Antonis’e Ege’nin iki yakası 09 Eylül 2021 04:46
- Her ekalliyeti düşünüyorum 26 Ağustos 2021 04:04
- Dezenfektan aşkı 12 Ağustos 2021 06:12
- Nomadland’den Rosetta’ya Göçebe Ruhlar 29 Temmuz 2021 06:35
- Lavinia 14 Temmuz 2021 23:08
- Ruhumda Sızı* 01 Temmuz 2021 06:46
- “Y” 17 Haziran 2021 06:06
- Vurmayın öldüm 03 Haziran 2021 03:56
- İmgenin suskunluğu 06 Mayıs 2021 05:56
- Ruhlar Mezbahası İyi Günler 22 Nisan 2021 03:34
- Şiirci Geldi Haaanıım… 08 Nisan 2021 00:00
- Ata Abi 25 Mart 2021 05:08
- “Yurtsama”dan “gündedün”e “nostalji”nin çağrıştırdıkları 10 Mart 2021 23:20
- Gönülçelen kelimeler atlasım 25 Şubat 2021 05:00
- Harfiyat 10 Şubat 2021 22:41
- Utanç ne yana düşer usta... 28 Ocak 2021 04:20
- “... Ve Herkes için Adalet” 13 Ocak 2021 23:15
- Yattığınız yer incitmesin… 31 Aralık 2020 04:38
- San(a)saryan’dan Su’ya Mahsus Mahaller 09 Aralık 2020 22:44
- Ölüm, adın kalleş olsun… 26 Kasım 2020 04:03
- Depremin ruhsal sarsıntısı 12 Kasım 2020 04:59
- Notaların savaşla hesaplaşması 29 Ekim 2020 05:11
- Hırsızlar mağarası 15 Ekim 2020 00:00
- İyi ki TTB var! 01 Ekim 2020 06:30
- Heybeliada Sanatoryumundaki Hayalet 17 Eylül 2020 00:02
- Otokinetik etki ve norm oluşturma 03 Eylül 2020 05:06
- Ödemişli Muzaffer’den Amerikalı Sherif’e 20 Ağustos 2020 00:51
- Uygun adım marş!… 06 Ağustos 2020 05:18
- ERK-EK 23 Temmuz 2020 04:57
- İçimdeki yangın 09 Temmuz 2020 05:18
- Dededen toruna “Barış”ın inşası 25 Haziran 2020 01:00
- Esaretten kaçan köleden hasta, kamçıdan tedavi üretmek 11 Haziran 2020 00:00
- Kerli ferli yalanlar ve sosyal uyum 28 Mayıs 2020 00:00
- Elma dersem çık… 14 Mayıs 2020 00:30
- Yaşam için ölüme yatanlar 30 Nisan 2020 02:08
- Bastırılan geri döner 16 Nisan 2020 00:00
- Miasmadan Covid-19’a sağlıkçıların salgından korunma önlemleri 02 Nisan 2020 02:49
- Şimdiki zamanda bir distopya: Covid-19 18 Mart 2020 20:30
- Şehitler tepesi 05 Mart 2020 00:30
- Özlerimize kıymayın efendiler! 20 Şubat 2020 00:30
- Acının tonu 06 Şubat 2020 00:00
- Başlarken… 29 Ocak 2020 23:20