Sokaktaki Kolombiya -1 | Sesimiz olmanıza ihtiyacımız var
Temblores insan hakları örgütünden Lina Herrera: Dünyanın narko-paramiliter devletin yerlileri, yoksulları, kadınları ve gençleri öldürdüklerini bilmesi için dışarıda sesimiz olmanıza ihtiyacımız var.
Fotoğraf: Juancho Torres/AA
Elif GÖRGÜ
İstanbul
Kolombiya’da 28 Nisan’da, artık geri çekilmiş olan ve asıl olarak emekçi sınıflardan daha fazla vergi alınmasını hedefleyen yasa tasarısına karşı ulusal çapta grev ve eylem çağrısı yapıldı. O günden bu yana hem iş bırakma hem de kitlesel protestolar sürüyor.
Protestoları devlet şiddeti ile bastırmaya çalışan sağcı Ivan Duque Hükümeti hizmetinde olduğu ABD ve NATO, BM, AB gibi uluslararası siyaseti baskılayan ülke ve kurumların desteğine güveniyor.
Buna rağmen uluslararası medya yaşananları tamamen görmezden gelemedi. Temel nedeni protestolara katılan halk kesimlerinin kararlılığı. Öte yandan Temblores ONG isimli genç bir insan hakları örgütü de devlet şiddetini duyurmada etkili oluyor. Birçok uluslararası ajans, onların detaylı çalışmalarına ve görüşlerine daha fazla yer vermeye başladı.
2016’da Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri (FARC) ile dönemin hükümeti arasında imzalanan barış anlaşması sonrası kurulan Temblores, 22 gündür devlet şiddetinin izini sürüyor, tespit ediyor, raporluyor ve dünyaya duyuruyor.
Temblores’in polis şiddeti üzerine çalışan araştırmacılarından Lina Zuleima Porras Herrera, bugüne kadar 43 can alan devlet şiddetine dair sorularımızı yanıtladı. Kolombiyalıların sesinin duyurulmasını engellemek için internet kesintilerinden sosyal ağlarda sansüre kadar birçok engelle karşılaştıklarını belirtti ve “Uluslararası topluma tüm gücümüzle halkı sansürlediklerini haykırıyoruz. Dünyanın burada demokrasinin olmadığını, bunun narko-paramiliter bir devlet olduğunu ve yerlileri, yoksulları, kadınları ve gençleri öldürdüklerini bilmesi için dışarıda sesimiz olmalarına ihtiyacımız var” dedi.
YENİ HÜKÜMET İLE KOLOMBİYA’DA DEVLET ŞİDDETİ CANLANDI
Kolombiya’da son yaşananlara dair verileri nasıl topluyorsunuz?
Topluluk örgütlenmesi esas, onlar bizim ana kaynağımız. Şikayetleri aldığımız ve sınıflandırdığımız sanal bir platformumuz var. Orada, davaları takip edebilmek için gerekli tüm bilgiler isteniyor. Ayrıca, gerekli olduğu veya şikayetçinin talep ettiği durumlarda yasal rehberliğe eşlik edecek ve sunacak bir platforma da sahibiz.
Son günlerde şikayetlerdeki dizginsiz artışla birlikte daha fazla şikayet kanalı açmak, soruşturma ve sistemleştirme mekanizmalarını güçlendirmek gerekiyordu. Bir telefon numarası oluşturduk ve ayrıca sosyal ağlardan bize gelen şikayetleri kaydetmek için gece gündüz çalışan bir ekibimiz var.
Bize gelen muazzam sayıda şikayeti ele almak için, sosyal kriz ve mevcut ekonomik durumdan etkilenen kesimlerle de çalışan INDEPAZ (Kalkınma ve Barış Araştırmaları Enstitüsü) gibi diğer sivil toplum kuruluşlarıyla ittifaklar kurduk. Ekibimiz her zaman veri tabanlarımız üzerinde çalışır, bilgileri günceller, araştırma yapar ve vakaları izler.
Kolombiya’da devlet/polis/asker/paramiliter şiddetinde son durum nedir?
Mevcut hükümet ile Kolombiya’da şiddet yeniden canlandı. Salgından önce, suikasta kurban giden sosyal liderlerin sayısında korkunç bir artış yaşanıyordu. “Sosyal liderler” derken, ülke çapında toplumu ve halk örgütlenmesini organize eden, yönlendiren veya teşvik eden, ülkenin her yerinden -ulusal siyasi partilerle bağlantılı olmaları gerekmez- insanlara atıfta bulunuyoruz. Çevreciler, köylüler, kendi topraklarında madenciliğe karşı çıkan insanlar, yerli halklar ve diğerleri. Bu insanların siyasi faaliyetleri, piyasayı veya bazı siyasi kesimleri rahatsız ediyor, onlara suikast düzenlemek için silahlı gruplara başvuruyorlar. Tarihsel olarak bu silahlı gruplar askeri güçlerle bağlantılı. “Águilas Negras/Kara Kartallar”, örneğin, ülke çapında tehdit ve suça başvuran bir suç örgütüdür.
Kolombiya topraklarında olmasına rağmen, bu örgüt hakkında sanki devlet için yoklarmış gibi çok az resmi bilgi var.
Kolombiya topraklarının başkentten ve büyük şehirlerinden uzak bölgelerinde, devletin varlığı temelde ordu aracılığıyladır. Devletin birçok durumda kendisine erişim yolu bırakmadan terk etmesi, uzaktaki toplulukları izole ediyor ve onları askeri yetkililerin insafına bırakıyor. Bu topraklarda ordu, cinayet, işkence, kaybolma ve cinsel istismar gibi suçlar işledi.
EN AZ 6 BİN 402 SİVİL ‘SAVAŞ ZAİYATI’ OLDU!
Bu şikayetlerin çoğu cezasız kalıyor ve hepsi de bilinmiyor. Ulusal ordunun son yıllarda işlediği en büyük etkiye sahip suçlardan biri, en az 6 bin 402 masum vatandaşın gerilla denilerek yargısız infaz edilmesidir.
6 bin 402, FARC gerillalarıyla barış anlaşmalarının bir parçası olarak oluşturulmuş bir kurum olan Barış için Özel Yargı Dairesinin ve (JEP) resmi rakamlarıdır, ancak bazı sosyal kuruluşlar 10 bin kadar gencin öldürüldüğünden söz etmektedir.
Yoksul kesimlerden gençlere iş teklif edildi, bir kamyona bindirildiler ve suikasta kurban gittiler ve savaşta zayiat olarak sunuldular. Engelliler, işçiler, sokakta yaşayanlar ve diğerleri öldürüldü.
Polisin istismarları da yeni değil. İnsan hakları ihlalleri sürekli ve Temblores ONG 2016’dan beri bunları izliyor. Sistematik olmasına rağmen, son 22 günde kaydedilen polis şiddeti vakaları, tüm yıl boyunca geçen yıl kaydedilenlerden daha fazla.
Polis, ülkedeki en yozlaşmış kurumlardan biri ve son yıllarda üst düzey yetkililerin karıştığı fuhuş ağları gibi skandallar; gazeteciler, yargıçlar ve siyasi liderlerin arasına yasa dışı sızma şikayetleri ve katliamlar yaşandı.
Polis aynı zamanda toplumsal protestoları bastırma konusunda uzmanlaşmış bir kurumdur ve ESMAD adında, 1999 yılında geçici olarak oluşturulan ancak bugüne kadar işlevini sürdüren ve protestoculara saldırma, gözlerini çıkarma ve öldürmeye kadar çok sayıda konuda şikayet edilen özel bir organı var. Bu kurumların üyelerinin eylemlerine rehberlik eden bir nefret ve şiddet doktrini var.
43 CİNAYET, 149 SİLAHLA YARALAMA, 18 CİNSEL ŞİDDET VAKASI
Son protestolardaki devlet şiddet kurbanlarına dair bilgi verebilir misiniz? Çoğunlukla kimler, hangi bölgedenler ve nasıl öldürüldüler?
Temblores ONG ve INDEPAZ, 43 cinayet kaydetti. Kamu güçlerinin bir şekilde karıştığı 8 cinayet şikayeti daha var. Bu cinayetlerin 39’u devlet güçleri tarafından, 35’i Cali şehrinde işlendi. Bu cinayetlerin 34’ü ateşli silahla, 2’si ESMAD’ın tankıyla üstünden geçme şeklinde. İkisi göz yaşartıcı gaz ve üçü kesici aletle. Bazı vakalar hakkında hâlâ bilgi verilmemiş durumda.
Ek olarak, 28 Nisan’dan bu yana var olan durumu ve hükümetin gösterilere uyguladığı muameleyi açıklayan başka ilgili veriler de var: 384 fiziksel şiddet kurbanı, 1139 protestocuların keyfi tutuklanması, protestocuların güvenlik güçleri tarafından 472 şiddetli müdahaleye maruz kalması, 33 göz yaralanması, 146 silahla yaralama, 18 cinsel şiddet kurbanı bulunuyor ve 500 kişi de kayıp.
BAŞKANIN HİMAYESİNDE PARAMİLİTERLER BİR KENTİ ELE GEÇİRDİ
Kolombiya hükümetinin protesto sürecindeki pozisyonunu, karşı tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hükümet, gösterileri dağıtmak için bazı şehirleri militarize etti. Devlet güçlerinin müdahalesi kanlı ve ölümcül oldu. Ölü, yaralı ve kaybolanlardan, esas olarak polis güçleri sorumludur. En çok şiddetin yaşandığı şehir olan Cali’ye, gösterileri bastırmak için özellikle ordu komutanları gönderildi; korkunç ve ülkenin yakın tarihinde görülmemiş sonuçlara neden oldu.
Cumhurbaşkanının himayesi altında ve askeri güçlerle iş birliği içinde, Cali’de bir paramiliter ele geçirme saldırısı yaşandı, sivil giysili kişiler, protestolara katılan yerli halkı vurmak için tabanca ve makineli tüfeklerle sokağa çıktılar.
Ertesi gün, hızlı bir ziyarette bulunan cumhurbaşkanı, şehrin “Kontrolünü yeniden ele geçirme” çabalarından dolayı askeri güçleri tebrik etti.
Şehirlerin militarizasyonu emrini verirken ve paramiliter müdahaleleri desteklerken, açıkça paramiliter ve diktatörce konumunu, protestocuların heterojenliğini temsil etmeyen politikacılarla diyaloğa davet ederek demokratlık maskesi takınıyor.
Paramiliterlerin rolüne dair başka ne tür tespitleriniz var?
Organizasyon olarak polis şiddetine odaklanıyoruz, ancak bugünlerde ulusal hareketle bağlantılı her türlü şikayeti almaya başladık. Cali’de şehir paramiliterlerce ele geçirildi. Polisler eşliğinde halka ateş eden siviller hakkında videolar ve çok sayıda şikayet aldık. Şehrin belirli kesimlerinde, bazı sakinler sosyal ağlar aracılığıyla gösteriye gidip ateş açmak için örgütlendi. Sadece uyuşturucu kaçakçılarının ve paramiliterlerin bulunduğu bölgelerde yaygın olan makineli tüfeklerle silahlanmış video ve fotoğrafları var.
Bu kişilerin planlarının kaydedildiği ses kayıtları da aldık. Ayrıca bazı mahallelerde bazı kişilerin silahlarla göründüğü ve protestocuları blokajlar ve soygunlar için tehdit ettiği videolar da aldık.
Tüm bu şikayetler karşısında resmi bir soruşturma açılmadı, soruşturulacak kimse yok çünkü başsavcılık, blokajlara karşı olduğunu açıkladı ve gücünün ötesine geçerek blokaj eylemlerine katılan taşımacıları kamyonlarına el koymakla tehdit etti.
GERÇEK VANDALLAR YÖNETİCİLERDİR
Bu arada Ivan Duque Hükümeti protestocuları Vandalizm ile suçluyor…
Tarihsel olarak gösterileri çarpıtmak için kullandıkları bir söylem. Sadece Vandalizmden değil, aynı zamanda kıtlıktan da söz ediyorlar.
Evet, şehrin mahalleleri arasındaki stratejik noktalarda yer alan, polisin daha az yetkiye sahip birimi olan birkaç CAI (acil müdahale gücü) merkezi yakıldı. Bu CAI’lerde kadınlara tecavüz edildi, insanlar öldürüldü, gençler yakıldı ve yurttaşların öfkesi bu işkence ve cinayet merkezlerinin duvarlarında patladı.
Bogota kentinde toplu taşıma otobüsleri de yakıldı, bu sistem toplu taşımayı tekelleştiriyor ve çoğu durumda en yoksul insanlar için erişilemez kılıyor ve vatandaşlara onursuzca davranarak faaliyet gösteriyorlar. Bu da onu vatandaşların öfkesine maruz bırakıyor.
Birkaç zincir mağazada da yağma eylemleri oldu. Bunun da, insanların işlerini ellerinden alan ve DANE’nin (Ulusal İstastik İdaresi) resmi verilerine göre, nüfusun yüzde 50’sinden fazlasının yoksulluğunu artıran bir pandeminin ardından sokaklarda yaşayan insanların açlıklarından başka bir sebebi yoktur.
Yani evet, nüfusun yüzde 22’sinden daha azının nitelikli yüksek öğretime erişebildiği bir ülkede nüfusun bir bölümünde bazı şiddet biçimleri oldu. Bu şiddet ifadeleri, terk edilmiş ve sömürülen bir halkın sesini duyurmasının bir yolu ve her halükarda bugün protestolar sırasında yanan otobüslerden ki sayısı ikiyi geçmiyor, daha fazla öldürülen insan var.
Hükümet, protestoyu devre dışı bırakmak için birkaç olayı kullanıyor ve bunlara, diğer vatandaşları protestoya katılanlara karşı olmaya çalışan söylemler eşlik ediyor.
Paramilitarizmin aynı devletin himayesinde bir şehri kontrol altına aldığı bir ülkede Vandal olarak adlandırılması gerekenlerin yönetenler olduğunu belirtmek de önemlidir.
Yöneticilerin yolsuzlukları nedeniyle milyonlarca dolarlık ekonomik kayıpların yaşandığı bir ülkede, Vandal olarak adlandırılması gerekenler yönetenlerdir. Kolombiya, Amerika Birleşik Devletleri ve birkaç Güney Amerika ülkesini içeren bir kamu kaynakları soygunu vakası olan Odebrecht gibi uluslararası yolsuzluk skandallarının bir parçası olmuştur. Vandal olarak adlandırılması gereken onlardır.
SÖZDE DİYALOG PROTESTOLARI BÖLME ÇABASI
Kolombiya hükümetine ve dünyaya bir çağrınız var mı?
Iván Duque’den protesto edenleri şiddetli bastırma ve onları kriminalize etmeye son vermesi talep edilmeli. Protestocuların öldürülmesini teşvik eden ve tüm dünyanın gözleri önünde paramiliter grupların hareketine izin veren bir başkanla diyalog kuramazsınız.
Kendini “grev komitesi” olarak adlandıranlarla kurulan diyalog, protestocuları temsil etmeyen siyasi partilerin parçası olan insanlarla yapılan bir toplantıdan başka bir şey değildir.
Sözde diyalog, bazılarının seçim kampanyası ve protestoları bölme girişiminden başka bir şey değil.
Uluslararası topluma tüm gücümüzle halkın sansürlediklerini haykırıyoruz. Devlet, eylemlere en çok şiddet uyguladığı noktalarda, bu duyurulamasın diye, elektrik ve internet hizmetini kesiyor.
Sosyal ağlardaki duyurularımız da sansürleniyor ve kendi mahallelerinde barikat kurarak devletin ve paramiliterlerin saldırısına direnmekten başka alternatifi olmayan halkları iletişimsiz bırakıyor.
Dünyanın burada demokrasinin olmadığını, bunun narko-paramiliter bir devlet olduğunu ve yerlileri, yoksulları, kadınları ve gençleri öldürdüklerini bilmesi için dışarıda sesimiz olmalarına ihtiyacımız var.
YARIN: Birleşik İşçi Merkezi (CUT) Yöneticisi Fabio Arias