21 Mayıs 2021 07:40
Son Güncellenme Tarihi: 21 Mayıs 2021 13:36

Kobanê Davası mütalaa alınmadan ertelendi

Kobanê Davası’nın ikinci duruşmasının üçüncü oturumu görüldü. Avukatlar, reddi hakim talebine dair gerekçelerini açıklayarak, heyetin çekilmesini istedi.

Çizer: Ercan Altuntaş

Paylaş

Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları, MYK üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 2'nci duruşmasının 3’üncü oturumu görüldü. Duruşmalarda yaşanan usulsüzlükleri sıralayan avukat Cemile Turhallı Balsak, mahkeme heyetinin tarafsız yaklaşmadığını belirterek, çekilmesini istedi. Davada ayrıca esasa geçmeden, avukatlar olmadan tanık ifadelerinin alındığı ortaya çıktı. Davada mahkeme ara kararı, iddia makamının mütalaasını almadan karar verdi. Duruşma 14 Haziran’a ertelenirken, tüm tutuklulukların tutukluluk hallerine devam kararı verildi.

Duruşmaya HDP milletvekillerinin yanı sıra, avukatlar katıldı. Birçok avukat da bulundukları kentlerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmayı, Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu’ndan uzmanlar ile AB üyesi ülkelerin diplomatik temsilciliklerinden isimler de takip etti.

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.

HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Emine Ayna, HDP Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt, HDP Dış İlişkiler Komisyonu üyesi Nazmi Gür, yerine kayyum atanan Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen, HDP eski milletvekili Gülser Yıldırım, HDP eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri Zeynep Ölbeci, Cihan Erdal, Can Memiş, Meryem Adıbelli tutuklu bulundukları cezaevlerinden, tutuksuz yargılanan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder İstanbul’dan ve eski HDP Milletvekili Altan Tan Diyarbakır’dan SEGBİS’ile duruşmaya bağlandı. Tutuksuz yargılanan Gülfer Akkaya ise sağlık sorunlarından dolayı duruşmaya katılmadı.

Kürt siyasetçi Ayla Akat Ata, HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay, eski milletvekili Emine Beyza Üstün, İbrahim Binici, HDP yeni dönem MYK üyesi Alp Altınörs, HDP eski saymanı Zeki Çelik, HDP eski MYK üyeleri Pervin Oduncu, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Berfin Özgül Köse, Bülent Parmaksız, İsmail Şengül, Dilek Yağlı ile Sibel Akdeniz, duruşma salonunda hazır bulundu.

"MAHKEMEDEN ÇEKİLİN"

Duruşma, avukatların reddi hakim taleplerinin gerekçelerini açıklamasıyla başladı. Avukat Cemile Turhallı Balsak, “26 Nisan’da duruşma başladı, kendimizin müdafi olarak hakimin reddine ilişkin taleplerimiz vardı ama müvekkilim Sebahat Tuncel’e verdiğiniz süre sonrasından kendisi de burada ayrıntılı beyanlarda bulundu. Bunların kayıtları SEGBİS ile yapıldı, müvekkilim Alp Altınörs’ün de dün belirttiği hususların karara bağlanmasını istiyoruz. Heyetin reddine ilişkin olarak dün Alp Altınörs’ün hakimin reddine ilişkin talepleri oldu. Biz bir an önce Alp Altınörs’ün ve Sebahat Tuncel’in reddi hakim talebine ilişkin yapmış oldukları açıklamalar nedeniyle çekilmenizi istiyoruz. Çekilmeyecekseniz, dosyanın üst mahkemeye gönderilmesini talep ediyoruz” dedi.

Balsak, mahkemenin ara karar vermesi gerektiğini belirterek, “Biz genellikle şehir dışından geliyoruz, bazıları SEGBİS ile bağlanıyor. Ciddi bir duruşma yoğunluğumuz da var. Bu nedenle bunun bir takvim aralığına bağlanması gerekiyor. Bu hafta kesintisiz bir yargılama yaptınız. Müvekkillerimiz aileleriyle görüşemedi, telefon haklarını kullanamadılar” diye konuştu.

"MAHKEME TARAFSIZ YAKLAŞMIYOR"

Adil bir karar verme yönünde taleplerinin olmadığını söyleyen Balsak, “Fakat sizin adil yargılanma hakkı için dürüst yargılamanın bütün koşullarını oluşturmanız gerekiyor. Tarafsız bir yargılamanın yapılması, adil yargılama açısından olmazsa olmaz bir koşul. Mahkemeniz bu davaya tarafsız yaklaşmıyor. Hukuk üstünlüğünün ön şartı, adil yargılanma hakkı bunun ön şartı da bağımsız bir yargılamanın gerektiği. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde etraflıca bir şekilde bunu kabul ettiğiniz ve hukukun üstünlüğü taşıdığını ısrarla söylediğimiz bir olgu. Tarafsız olduğunuzu düşünüyor olabilirsiniz. Ama bunun için bizleri ve kamuoyunu objektif bir yargılama yapıp yapmadığınızla ilgili ikna etmeniz lazım. Biz bu konuda ikna değiliz” şeklinde konuştu.

USULSÜZLÜKLER ANLATILDI

İlk duruşmada yaşanan usulsüzlüklere değinen Balsak, “Duruşma başlarken kimlik tespitine geçtiniz ve biz duruşmayı terk ettik. Çünkü biz ‘müvekkillerimize söz verin’ dedik siz vermediniz. Bize kısaca söz verdiniz ve biz de hakimin reddi talebimiz olacağını, bunun için müvekkillerimizin söz alması gerektiğini söyledik ama siz söz vermediniz. Alelacele 28 sayfalık bir iddianameyi okumaya geçtiniz” ifadelerini kullandı.

TALİMATIN BELGESİ VAR MI?

Balsak’ın konuşması sırasında mahkeme başkanı araya girerek, ilk duruşmada iddianameden 68 sayfanın okunduğunu belirtti. Savunmasına devam eden Balsak, şöyle devam etti: “28 diye ifade etmiştiniz. İddianamenin yüzde 80-90’ı maddi olaylardan oluşuyor. Özeti nasıl olur da 68 sayfadan oluşur? Soyut bir beyan ortaya koydunuz iddianameyle. UYAP’ta nasıl bir metinin okunduğuyla ilgili bir fikriyatımız da yok. Hala UYAP’a kaydedilmemiş. Mahkemenizin tarafsız bir yargılama yaptığıyla ilgili bir kanaatimiz yok. Dünkü duruşmada, ‘talimatı belgeleyin ben size açık çek veriyorum istifa ederim’ dediniz. Gerçekten ilginç geldi bana bu durum. Mahkemeniz bunu bekliyor mu bizden, siz verilen talimatın ancak sizin önünüze konulacak bir belgeyle mi olacağını düşünüyorsunuz? Sayın başkan, ceza hakimisiniz, rüşvetin belgesi var mıdır ki talimatın belgesi olsun? Maddi vakalar üzerinden ancak bunu ortaya koyabiliriz.”

AİHM KARARI 

AİHM’in HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili kararını hatırlatan Balsak, şunları söyledi: “Bu kararın hemen yayınlanmasının sonrasında bir açıklama geldi siyasi otoriteden. Direkt Cumhurbaşkanının açıklamasıydı ve o da ‘karşı hamlemizi yaparız’ ifadesiydi. Karşı hamle de oldu. İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde Demirtaş'ın yargılandığı dosya birkaç günde istinaf mahkemesi tarafından onaylandı ve Demirtaş hükümlü hale getirildi. Sonra 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından da hemen tahliye kararı verilmedi. Avukatlarının olmadığı duruşmada bir anda Demirtaş birden tahliye edildi ama tahliye edilmedi. Çünkü İstanbul’daki davasında hükümlü olduğu için bu hükmün infaz edilmesi gerekiyordu ama tutukluluk süresi 4 yıl olduğu için mahsup için avukatları hemen başvurdu. Sonra ne oldu? 20 Eylül 2019 tarihinde bu dosya kapsamında tutuklandı. Alın size maddi olgu. Siyasi müdahalenin olmadığı artık nasıl söylenebilir? Hala hiçbir şey olmamış gibi tutukluluk durumunun kanuna uygun olduğuna nasıl inanmamızı beklersiniz?​”

"GENELGELER DEVLETİ"

Hakimler Savcılar Kurulu’nun (HSK) seçimlerinin anayasa değişikliği ile birlikte yargının seçmediğini belirten Balsak, “Burada siyasi otoritenin, siyasi iktidarın belirlediği bir kurulun üyelerinden bahsediyoruz. Üyelerin tamamı iktidar tarafından belirleniyor. Bu da siyasetin müdahalesini göstermiyor mu? Sizin meslekten atanma çıkarma gibi kararlar alacak bir kuruma karşı sizin bağımsız bir karar almanız ne kadar gerçekçi? Kanun diyor ki, ‘Sen siyasetten müdahale edebilirsin yargıya’. Kanun bunun önünü açtı. Türkiye Cumhuriyeti rejimi artık genelgeler devleti haline geldi. Biz kanunu artık tartışmıyoruz. Uluslararası sözleşme yürütmenin yeni bir kararıyla bu kadar da prestijli olarak kabul edile gelen İstanbul Sözleşmesi’ni Türkiye’nin de bizzat kurucusu olduğu bir sözleşmeyi bir kararla feshetti, çekildiğini söyledi” dedi.

"KARAR UYGULAMANIZ İÇİN VAR"

Tutukluluğa ilişkin tarafsız yaklaşamayacak bir mahkemeden tahliye beklemenin gerçekçi olmayacağını ifade eden Balsak, “Ama her defasında AİHM Büyük Daire kararını size hatırlatacağım. O kararı her gün yanınızda, dolabınızın başköşesinde bekletmenizin bir anlamı yok. O karar uygulamanız için var. Bu karar davamızı da doğrudan ilgilendiriyor. Burada yargılanan 28 tutuklunun hepsini ilgilendiriyor. Ve siz bu ihlali 28 tutuklu arkadaşımız için de sürdürüyorsunuz. Yargı tarihi boyunca bu yönde 18 karar var ama şimdi siz bunu uygulamayarak 28 tane daha ekliyorsunuz. Bu mahkemeden olsa olsa tek talebimiz olur, karar verecek merci olun. Eğer karar vermeyecekseniz çekilin. Ama bugüne kadar verdiğiniz kararlarla kararı veren merci değil, kararı verdiren merciinin hükümlerini uygulayan merci olduğunuzu gösterdiniz” diyerek, mahkemeden heyetinin çekilmesi talebinde bulundu.

"ESASA GEÇMEDEN, AVUKATLAR OLMADAN TANIK İFADELERİ ALINDI"

Kobanê Davasında esasa geçmeden, avukatlar olmadan tanık ifadelerinin alındığı ortaya çıktı. Tutuklu yargılanan HDP MYK üyesi Berfin Özgül Köse ve eski milletvekili Emine Beyza Üstün’ün avukatı Nuray Özdoğan, “Esasa ilişkin savunmaya geçmememize rağmen UYAP’a tanık ifadeleri düşüyor” dedi.

Özdoğan, davayla ilgili esasa geçmeden önce tanık ifadelerinin alındığı bilgisini paylaşarak, “Esasa ilişkin işlemlere geçmeden, nasıl olur da tanık ifadeleri alırsınız. Daha esasa ilişkin savunmaya geçmediğimize rağmen UYAP’a tanık ifadeleri düşüyor. Bizim o tanıkları burada görmemiz lazım. Tanıklar dinlenirken nerede, hangi adliyede ifadelerin alındığını bilmek istiyorum. O tanık ifadeleri alındığında, benim orada olup olmayacağıma kendim karar vermek istiyorum. Esasa ilişkin tanık ifadeleri alınıyor” dedi.

"ARAMIZDA JANDARMA VAR, SİLAHLAR ALTINDA SAVUNMA YAPIYORUZ"

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın avukatı Ruken Gülağacı, ilk duruşmada SEGBİS kaydının sağlıklı tutulmaması, müvekkillerinin sesinin kısılması gibi yaşanan usulsüzleri anlatarak, bu usulsüzlüklerin adil yargılama hakkının ihlali olduğunu belirtti. Gülağacı, “Tensip, kovuşturma sürecine yön veren bir ara karardır. Ama siz tensipte ‘Beni AİHM kararı bağlamaz’ dediniz ve burada tavrınızı gösterdiniz. ‘AYM’nin 90’ıncı maddesini tanımıyorum AİHM kararını tanımıyorum’ dediniz. Adil bir yargılama olmayacağını bize daha duruşma başlamadan, Ocak ayında göstermiş oldunuz. Bu yargılama, hukuki bir dava olmasının yanında, bir organizasyon olmasından dolayı problemlidir. Bir Ceza İnfaz Kurumunda yargılama görüyoruz” dedi.

Gülağacı, şunları söyledi: “Silahlar altında yargılama yapmaya zorlamamalısınız. CMK der ki, ‘Fazla sanıklı dosyalarda şehir içinde bir duruşma salonu hazırlanabilir’ diyor ama Ceza İnfaz Kurumu demiyor. Usule uygun, yasaya uygun davranıyorsanız bunu bize göstermek zorundasınız. Siz görmüyor olabilirsiniz ama biz burada silahlar altında savunma yapıyoruz, aramalardan geçiyoruz. Çevik kuvvet ile müştekiler bizim yanımızda silahlarla oturuyorlar. Bakın burada müvekkillerimizle görüşemiyoruz aramızda jandarma var.”

"İHLALLER DEVAM EDİYOR"

Mahkeme başkanı ise Gülağacı’ya karşılık olarak, “Avukat ve müvekkillerin görüşmesi için bir yer ayırdık. Onların hepsini önceden düşündük ve yaptık” dedi. Gülağacı ise “Burası için diyorum. Aramızda çevik kuvvet ve jandarma varken konuşamayız. Bizim an be an müvekkillerimizle konuşmamız gerekiyor. Bu tespitleri burada kayıt altına almak zorundayız. Tensiple başlayan ihlallerin devam ettiğinin de göstergesi” diye cevap verdi.

"BİR PANİK HALİNDESİNİZ"

Davanın ikinci duruşmasının ikinci oturumunda siyasetçilerin çevirmen olmadan Kürtçe savunma yaptıklarını belirten Gülağacı, “Burada çoğu kişi anlamadı, sanırım siz de Kürtçe bilmiyorsunuz, anlamadınız. Biz bir panik halini anlıyoruz çünkü burada siyaset yargılanıyor. 26 Nisan’da tutuk incelemesi yapmadınız. Siz burada ‘esas olan benim için bu insanların tutukluluğudur’ diyorsunuz. Bu nedenle de tutukluluk halinin devamına ilişkin kararı kopyala yapıştır bir şekilde gönderiyorsunuz. Herkesi ayrı ayrı değerlendirmek zorundasınız. Herkesin durumu özeldir. Zeynep Ölbeci’nin bu dosyaya nasıl eklendiği bilinmeden tutuklu” şeklinde konuştu.

"KARŞIMIZDA YARGIÇ YOK"

HDP MYK üyesi Berfin Özgül Köse ve eski milletvekili Emine Beyza Üstün’ün avukatı Nuray Özdoğan, reddi hakim talebinde bulundu.

Yargılamanın bir tiyatroya dönüştüğünü ve mahkemenin buna ortak olmaması gerektiğini belirten Özdoğan, “Evrensel hukuk ilkelerinin uygulanmasını sağlamak üzere buradayız. Umudumuz da şudur ki, sizin de hukukçu kimliğinizle, evrensel hukuk değerlerini uygulamak üzere bir tavır sergilemeniz. Bizim karşımızda bir yargıç heyeti değil, verilen kararı uygulamaya gelen bir heyet var. Siyasilerle olan bağınızı keserek bir hukukçu gibi davranmanızı istiyoruz. Bunu yapmayacağınızı gördüğümüz için ‘çekilin’ diyoruz ya da ret taleplerimizin bir üst mahkeme tarafından değerlendirilmesini istiyoruz” dedi.

"IŞİD’LİLERE DAİR EVRAK SAVCININ ODASINDAN ÇIKTI"

Bu davaların hepsinin ileride yargılama konusu olacağını belirten Özdoğan, duruşma tutanaklarının kendileri açısından bir delil olduğunu ifade etti. Özdoğan, kolektif ve torba yargılama usulüne son verilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Birileri bu yargılamayı başlatmış olabilir ama sizin görev ve sorumluluğunuz yargıç olarak davranmak. Faşist ülkelerin yargılama biçimlerini alarak ülkeyi bir yere taşıyamayız. Dosyada bulunan ve henüz erişimimiz olmayan evrak ve işlemlerin tamamı için itiraz haklarımız saklıdır. Evraklar UYAP’ta yok ‘odamda dolapta’ diyorsunuz. Ankara Katliamı yargılamasından 5 yıl sonra IŞİD’lilerin katliamın hazırlığını nasıl yaptıklarına dair evrak savcının odasından çıktı. Bir başka savcı koşarak tutanak tuttu, 5 yıl sonra sanıkların birçoğu hakkında karar verilmişti. 'Klasörler odamda' diyorsunuz, benim ulaşmadığım dosyalara müvekkilim nasıl ulaşsın da delilleri karartsın.”

"İDDİANAMENİN KENDİSİ TALİMAT"

Tutuklu yargılanan Bircan Yorulmaz’ın avukatı Atilla Bahçıvan, iddianamenin kendisinin bir talimat olduğunu belirtti. Bahçıvan, “Gençlerin dediği gibi ‘Sizin talimatla hareket ettiğinizden eminim ama ispat edemem’ Ama dahası iddianame de bunu söylüyor. İddia ortaya koyuyor ama ispat edemiyor. Ben bunun böyle olduğuna eminin, ispat etmek zorunda da değilim sen kararı ver diyor. Ortadaki iddianameyi tersinden düzünden okuyoruz bir illiyet bağı arıyoruz. Bilmediğimiz bir yanı mı var böyle deniliyor? Dolayısıyla iddianamedeki kurguya bakıyoruz. Memleket yargısında ‘kanınızla duş alacağım’ sözünü ifade özgürlüğü sayan bir yargı varken HDP’nin tweetini şiddet çağrısı sayan bir yargılamayı anlamak zor” diye belirtti.

"KİTLELER DEĞİL POLİS GAZA GELMİŞ"

İddianamede polis şiddetine ilişkin müştekilerin ifadelerini okuyan Bahçıvan, “Bu olaylarda kitleler değil belli ki polisler gaza gelmiş, gaza gelmekle kalmamış, her tarafı gaza boğmuş” dedi.

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile tüm tutukluların avukatı Hadi Cin, duruşmaya Antalya’dan SEGBİS ile bağlandı. Tutukluluğa dair konuşan Cin, duruşma takviminin en yoğun olduğu dönem olduğunu belirterek, nezarethane odasından duruşmaya bağlandığını aktardı. Cin, mahkemenin çok acele ettiğini ifade ederek, “Acele işe şeytan karışır ama bu işe aceleyi katan da şeytanlardır. İtiraz süreleri dolmadan duruşma tarihleri verdiniz. Tutuk incelemesi ‘yapmayacağız’ dediniz. Resmi tatil, genel tatil her ne olursa olsun kesintisiz duruşmaların arasına bir gün dahi girerse bir sonraki oturumda tutukluluk incelemesi yapmak durumundasınız. Evet siz özel olarak atandınız davaya, makul bir duruşma takvimi belirleyin” diye belirtti.

İktidar sözcülerinin Kobanê davasının ilk duruşması günü yaptığı açıklamaları hatırlatan Cin, “Tüm kamu önünde size talimat verdiler. Bu suç önce size karşı işlendi. Siz dediniz ki biz kimseden korkmuyoruz eğer korkmuyorsanız bugün ara kararınızda size karşı işlenen bu suça dair suç duyurusunda bulunursunuz” dedi.

Cin’in Kobanê davası ile ilgili iktidarın açıklamalarını hatırlattığı mahkeme başkanı ise şunu söyledi: “Üzülerek söyleyeyim söylediklerinizin hiçbirini izlemedim, duymadım.”

"SOYLU VE ALTUN SUÇ İŞLEDİLER"

Cin, şöyle devam etti: “ Memur Fahrettin (Fahrettin Altun) ile İçişleri Bakanı Soylu adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsten suç işlediler, kamuoyu önünde size talimat verdiler. Bu suç önce size karşıdır. Siz korkmuyorsanız bu suça karşı suç duyurusunda bulunursunuz. Ben buradan size bildiriyorum. Görevimi yapıyorum. Tutuk incelemesi yapmıyorsunuz, karar veriyorsunuz. Hüküm veremezsiniz vereceğiniz her karar, ara karar demektir. Tutuk devam kararlarında AİHM kararlarına atıf yapıyorsunuz. Aleyhe yorumluyorsunuz. Bunu yapamazsınız. Tutuk devamını oluşturacak hiçbir şey yok.”

"AİHM’İN TÜM PARAGRAFLARI SİZİ İLGİLENDİRİYOR"

Avukat Mesut Özer, dünkü duruşmada mahkeme başkanının iddianamenin iki cildinin evinde iki klasörün de dolabında olduğu yönündeki beyanlarını hatırlatarak, “‘Mahkememiz heyetince dosya titizlikle incelenmiş ve tutukluluk incelemesi yapılmıştır’ bunu diyen bir mahkeme o zaman 2 cildi evinde bırakmamış olması gerekirdi” dedi. Mahkeme başkanı, "UYAP üzerinden incelemeyi sevmiyorum” dedi.

Savunmasına devam eden Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mahkeme tutukluluk incelemesinde, ‘ben bu klasörleri inceledim ve ara kararları aldım’ diyor ve sonra aradan aylar geçince mahkeme heyeti, ‘ben bunu yeniden inceledim’ dememeli. AİHM kararı 454 paragraftan oluşuyor ama siz sadece 6. Paragrafını dosyaya koymuşsunuz. Ama AİHM’in tüm paragrafları sizi ilgilendiriyor.”

"SAVCI 6 YIL BEKLEMİŞSE BURADA BİR SORUN VAR"

Özer, davanın siyasi bir dava olma niteliğine dair de şunları söyledi: “Müşteki taraf da bilsin diye söylüyorum. Olaylar 2014 yılında oldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2020’de 3 bin 530 sayfalık iddianameyi hazırladı. İsnat edilen suçları görmüyor musunuz? Dünya kadar suçlama var. Bu kadar önemli suçlamaların olduğu bir dosyada, hakim, mahkemeniz, savcı 6 yıl 6 ay bekliyorsa burada sorun var demektir. Çözüm süreci masası neden kuruldu? Madem ‘teröristti’ bunlar, bu insanlarla neden konuştunuz? Bu bile bu davanın siyasi olduğunun bir kanıtıdır. Dava siyasidir ve mahkemenin siyasi bir davaya alet olmamalı. Aksi halde hepsi AİHM’e başvurur ve 18. Madde ihlal kararı alır. Ve Türkiye ve sizin açınızdan kötü bir durum olur. Tüm tutukluların tahliyesini talep ediyoruz ve mahkemeyi de tutukluluk devam kararı verdiği için reddediyoruz.”

DURUŞMA BİNASININ TEPESİNDE KESKİN NİŞANCILAR

Avukat Maviş Aydın ise reddi hakim gerekçesine dair, “Müvekkillerle görüşmemiz için duruşmanın arkasında bir yer ayırdığınızı söylediniz. Biz müvekkillerle konuşurken buradaki silahlı çevik kuvvetleri bizi duyuyor. Aynı zamanda İçişleri Bakanlığının da avukatları burada duruyor. Dolayısıyla burada sadece avukatların yerine çevik kuvvetin oturması, reddi hakim talebinin gerekçesidir. Onun dışında duruşmanın yapıldığı binanın tepesinde keskin nişancılar yerleştirilmiş. Pandemi koşulları tecrit gerekçesi olduğu için tutuklular açısından ciddi risk oluşturuyor. Bu dosyada tutuk değerlendirmesini ciddi bir şekilde yapmadığınıza dair duruşmanın başından beri bizde bu kanaat oluştu” dedi.

"BULAMADIĞINIZ DOSYALARI NASIL TİTİZ İNCELEDİNİZ?"

Ayşe Yağcı ve Ayla Akat Ata’nın avukatı Şevin Kaya, ısrarla mahkeme başkanına bildirdiklerini söylemelerine rağmen hala UYAP erişiminde ciddi bir kısıtlamanın olduğunu dile getirdi. Kaya, duruşma tutanağına dahi UYAP üzerinden ulaşamadıklarını belirterek, “Diğer yandan tensip zaptından titizlikle inceleme yaparak iddianameyi kabul ettiğinizi söylediniz ama mahkeme heyetinden klasörleri talep ettiğimizde mahkeme kalemi bazı klasörleri bulamamıştı. Sonra biz bulmuştuk. Mahkeme heyetinin bulamadığı klasörler üzerinden nasıl titiz bir inceleme yaptığını da merak ediyoruz. Gizli tanık beyanlarını da tutuk gerekçesi yapıyorsunuz. Bunu yapamazsınız. Tahliye talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

"KİMSİNİZ? BU DAVAYA NASIL ATANDINIZ?"

Duruşmaya Diyarbakır’dan SEGBİS aracılığıyla katılan Kürt siyasetçi Gülten Kışanak’ın avukatı Cihan Aydın, mahkemeye heyetine “Bu dava size nasıl atandı?​” sorusunu yönelterek savunmasına başladı. Aydın, şunları söyledi: “‘Kimsiniz, neyi temsil ediyorsunuz? Nedir tarihsel olarak varlık nedeniniz?​’ Bir kitapta böyle geçiyor aynı soruyu ben de size soruyorum. ‘Kimsiniz? Bu dava size nasıl atandı ya da siz bu davaya nasıl atandınız? Bunu bize açıklamak zorundasınız. Bir kanunla ya da HSK kararıyla atandınız. Ama bu iddianame mahkemeye sunulduktan sonra bu davaya özel atandınız. Bu atama usulu, doğal hakim ilkesine uygun mudur? Siz böyle atanmadınız, bu dava kabul edildi öyle atandınız. HSK tarafından atandınız. HSK’nin 4 üyesini Cumhurbaşkanı, 7’sini AKP-MHP bloku atadı. Her gün müvekkillerimizi katil ilan edenlerin atadığı heyetinize neden güvensinler?​”

"TEORİK OLARAK MAHKEME DEĞİLSİNİZ"

Mahkemenin teorik olarak bir mahkeme olmadığını belirten Aydın, “AYM, bir kararında, yani doğal hakim konusundaki kararında ne demiş? Doğal yargıç ilkesi yargılama makamlarının suçun işlenmesinden ya da meydana gelmesinden sonra yargıçların atanmasına engel oluşturur, yargıç atamasına imkan vermez. Şu anki heyetinizin Anayasa’ya aykırı kurulduğu ve iş yaptığı bu mahkeme kararıyla teşhir edilmiş durumda. İster müvekkillerimizi tahliye edin, ister devam edin, ister salıncak yapın, ister darağacı kurun ip elinizde. Ama hukuk adına ilk adıma, müvekkillerimizi tahliye ederek başlayabilirsiniz” diye belirtti.

"ANF’YE ERİŞİMİ SAĞLAYIN"

Avukat Mesut Beştaş, hakimin reddi ile ilgili beyanlarda bulunarak, dosyaya konu olan olaylarla ilgili bir suç olduğuna dair bir şeyin olmadığını belirtti. İktidarın bir algı operasyonu oluşturduğunu belirten Beştaş, “Bunlar Meclis’te, sarayda, Türkiye’de yayınlanan tüm basın yayın araçlarında, TV kanallarında uluslararası alanda, sosyal mecralarda düşmanına uygulamak istedikleri hususları 5 yıl boyunca sürdürmüş. Deliller toplanmış ve kucağınıza itilmiş. Bizim ulaşamadığımız mecralardan toplanan her şeyi delil olarak kabul ettiniz. Bizim talebimiz, Fırat News (ANF) ajansına erişmemizi sağlansın. Çünkü bu delillerin hepsini oradan almışsınız. Şu ana kadar yapılan uygulamalar düşman hukukunun ötesindedir. Düşmanlık yaptığınız şahsı yargılamanın bir kanunu yoktur” diye konuştu.

"YA BU İDDİANAME HİÇ OKUNMADI YA DA…"

Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan siyasetçiler Gültan Kışanak, Emine Ayna ve Selahattin Demirtaş’ın avukatı Mehmet Emin Aktar ise şunları söyledi: “3 bin 530 sayfalık iddianamenin hemen kabul edilmesinden iki şey anlıyoruz. Ya bu iddianame hiç okunmadan kabul edildi ya da mahkeme bu iddianamenin hazırlık sürecine dahildi. Bunların ikisi reddi hakim talebinin gerekçesi olarak yeterlidir.”

Ardından mahkeme başkanı, önceki oturumda Kürtçe konuşan tutuklu siyasetçilerin tercüme evraklarının dosyaya eklendiğini belirterek, yaptıkları konuşmanın Türkçe’sini okudu.

İDDİA MAKAMININ MÜTALAASI ALINMADI

Ara kararı iddia makamının mütalaasını almadan açıklayan mahkeme heyeti, avukatların reddi hakim talebini daha önce verdiği kararda atıfta bulunarak red talebinin geri çevrilmesine karar verdi. Mahkeme heyeti, “Heyetimiz birden fazla kez reddedildi. Yargılama 26 Nisan’da başlamıştır, CMK’da düzenlenen işlemlere uygun işlemler yapılmıştır, ret sebebi olarak somut herhangi bir neden ileri sürülmediği görülmüştür” dedi.

Heyet şu kararları verdi: “Yargılananlar ve savunanların amacı yargılamayı sürüncemede bırakmak olduğu anlaşıldığından reddi hakim talebinin geri çevrilmesine, tutuklu yargılanan tüm sanıklara ilişkin delillere dair bir değişiklik olmadığından tutukluluk hallerini devamına, adli kontrol şartı uygulamasının devamına, tutukluların reddi hakim taleplerine dair üst mahkemenin kararının beklenmesine karar verildi. Ret taleplerinin geri çevrilmesine karar verildiğinden, 1 haftalık süre içinde itiraz yolunun açık olduğuna, devam eden günlerde duruşmanın 2 hafta aralıksız devam edecek şekilde bırakılmasına.”

Bir sonraki duruşma 14 Haziran’a ertelendi.

DAVAYA DAİR

IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırısına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde yapılan protesto gösterileri sırasında HDP Genel Merkezi’nin Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek, 9 Ekim 2014 tarihi ve devamında dönemin HDP Eş Genel Başkanları ve MYK üyeleri hakkında soruşturma başlatıldı. HDP’li siyasetçilerin 20 Mayıs 2016 tarihinde dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla iddianamelerine Kobanê soruşturmaları eklenirken, MYK üyeleri hakkında açılan soruşturma ise 2018 tarihine kadar derdest halde bekletildi. 19 Haziran 2018 tarihinde genişletilen MYK soruşturmasına çok sayıda siyasetçi dahil edildi. Mükerrer olduğu Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından da tespit edilmesine karşın Kobanê eylemleri gerekçesiyle 20 Eylül 2019’da Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da daha önce aynı gerekçeyle ikinci kez tutuklandı.

TUTUKLU SİYASETÇİLER

Kobanê soruşturması kapsamında Eş Genel Başkanlar Yüksekdağ ve Demirtaş’ın tutuklanması üzerinden bir yıl geçmesi ardından 24 Eylül 2020 tarihinde aralarında Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata ve Emine Ayna’nın da bulunduğu dönemin MYK üyesi 20 siyasetçi gözaltına alındı. 2 Ekim 2020’de Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan ve Gülfer Akkaya adli kontrolle serbest bırakılırken, 17 siyasetçi tutuklandı. Başka suçtan tutuklu bulunan HDP eski milletvekilleri Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel, Kobanê dosyası kapsamında tekrar tutuklandı. Yine başka suçtan Kandıra Cezaevi’nde tutuklu olan Gülser Yıldırım’a bu dosya kapsamında ev hapsi şeklinde adli kontrol kararı verildi, HDP’li eski milletvekili İbrahim Binici ve partinin çeşitli kademelerinde görev alan siyasetçiler dosyaya sonradan eklenerek tutuklandı. Dosya kapsamında tutuklu yargılanan siyasetçi sayısı 28’e çıktı.

İDDİANAME

IŞİD'in Kobanê’ye saldırısına karşı 6-8 Ekim’de gerçekleşen protestolardan 6 yıl 3 ay sonra 30 Aralık 2020 tarihinde düzenlenen 3 bin 530 sayfalık iddianame, 324 klasörden oluşan eklerle birlikte mahkemeye sunuldu. İddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bir hafta içinde 7 Ocak 2021 tarihinde kabul edildi. İddianamede, 108 kişi için "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" ve 37 kez "insan öldürme" başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor. İddianamenin ilk 241 sayfasında yaşamını yitiren 37 kişinin isimleri, mağdur müşteki olarak ise aralarında Adalet Bakanlığı, AKP, CHP, Hür Dava Partisi, MHP, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Savunma Bakanlığı’nın da bulunduğu 2 bin 676 isim yer aldı. İddianamede ayrıca 6-8 Ekim’de gerçekleştirilen eylemler ile tanık ve gizli tanık beyanları da eklendi.

ÖNCEKİ HABER

Twitter hesap doğrulamada (mavi tik) yeni dönem | Hesap nasıl doğrulanır?

SONRAKİ HABER

Emek Partisi: Çerkeslerin hakları tanınsın, anavatana dönüş yolu açılsın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa