22 Mayıs 2021 08:53

Galatasaray Meydanı 3 yıldır kapalı: Tükenmeyen umut ve inadımız var

Kayıp yakınlarının, faillerin bulunup yargılanması talebiyle 26 yıl önce eylem başlattıkları Galatasaray Meydanı 3 yıldır polis ablukasında. Hanım Tosun: “Tükenmeyen umut ve inadımız var”

Cumartesi Anneleri'nin polis barikatının ardından Galatasaray Meydanı'na attığı karanfiller | Fotoğraf: MA

Paylaş

Berfin KARAMAN

Arjantin’de gerçekleşen askeri darbenin ardından gözaltında kaybedilen çocuklarının akıbetini sormak isteyen anneler, ilk kez 13 Nisan 1977 tarihinde Plaza de Mayo Meydanı’nda oturma eylemi başlattı. Her Perşembe günü meydana çıkarak kayıpların akıbetini soran annelerin sayısı kısa süre içinde yüzü aştı. Eylem yaptıkları meydanın ismi ile özdeşleşen anneler, "Plaza de Mayo Anneleri" olarak herkes tarafından anılmaya başlarken, annelerin verdiği mücadele soncunda diktatör Jorge Rafael Videla yargılandı.

Bu annelerin mücadelelerini örnek alan Türkiye'deki kayıp yakınları ise, 27 Mayıs 1995’te İstanbul İstiklal Caddesi'nde bulunan Galatasaray Meydanı’na çıkarak "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" mücadelesi başlattı. 4 aile ile başlayıp, iki hafta içinde 30 aileyi bulan eyleme yönelik onlarca kez polis müdahalesi gerçekleşti. Her hafta Cumartesi günü Galatasaray Meydanı'na çıktıkları için isimleri "Cumartesi Anneleri" olarak anılan annelerin sayısı her geçen gün artarken, gözaltı, darp ve müdahaleler eksik olmadı. Karşılaştıkları baskılar nedeniyle eylemlerine 13 Mart 1999’da ara vermek zorunda kalan anneler, yeniden bir araya geldikleri 31 Ocak 2009'dan 2018 yılına kadar eylemlerine aralıksız bir şekilde devam etti.

3 YILDIR YASAK

Annelerin eylemi 700’üncü haftasına girdiği 25 Ağustos 2018 tarihinde, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatı doğrultusunda Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Yasağa rağmen Galatasaray Meydanı’nda olacaklarını duyuran Cumartesi Anneleri’ne, polis müdahale etti ve çok sayıda kişi gözaltına alındı. 700’üncü oturumunun ardından eylemleri her hafta engellenen Cumartesi Anneleri’nin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde devam ettiği eylemleri, koronavirüs (Kovid-19) salgınının baş gösterdiği günden bu yana sosyal medya hesapları üzerinden sürdürülüyor.

Annelerin, kayıplarının akıbetini sormak üzere mesken haline getirdiği Galatasaray Meydanı ise 700’üncü haftadan bu yana yasak. Kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtleri giyerek, gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla birlikte karanfillerin bırakıldığı meydan, 3 yıldır polis ablukasında. Meydanın yasaklanma gerekçesi Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı tarafından “Turistler rahatsız ediliyor” olarak açıklanırken, Cumartesi Anneleri’nin izin almadan eylem yaptıklarını da öne sürdü. Yalnız Cumartesi Anneleri’ne değil, yurttaşlara ve turistlere de kapatılan alanın önünden her geçişte Cumartesi oturumlarını hatırlatmaya devam ediyor.

KAYIPLAR HAFTASI

17-19 Mayıs 1996 tarihleri arasında toplanan Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı, Arjantinli Plaza De Mayo Anneleri ve Cumartesi Anneleri’nin yanı sıra dünyanın birçok yerinden kayıp ailelerini bir araya getirdi. Kurultayda birleşik mücadelenin sürekliliğini sağlamak amacıyla Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Komite’nin (ICAD) kurulmasına karar verildi. Yine Hasan Ocak’ın işkence edilerek katledilmiş bedeninin bulunduğu tarih olan 17 Mayıs’tan hareketle 17-31 Mayıs tarihleri arası “Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası” ilan edildi.

26 YILLIK MÜCADELE

Gözaltında kaybedilen eşini bulmak için 26 yıldır mücadele eden Hanım Tosun, Galatasaray Meydanı’na ilk çıkan 4 aileden biriydi. Lice’nin Çavundur köyünde yaşayan ve o dönemin koruculuk dayatmasına karşı çıkan Tosun ailesi, birçok baskıya maruz kaldı. Fehmi Tosun, 1991 yılında köye yapılan baskında gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak, 3 yıla yakın cezaevinde tutuldu. O cezaevindeyken diğer köylüler de koruculuğa karşı çıktıkları için köyleri askerler tarafından yakıldı. Fehmi Tosun, cezaevinden çıktıktan sonra köye dönme ihtimalleri kalmadığı için İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı ama devlet Tosun ailesinin peşini burada da bırakmadı. Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995 tarihinde evinin önünde eşi ve çocuklarının gözleri önünde elinde telsiz olan kişiler tarafından kaçırıldı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

Olaydan sonra İnsan Hakları Derneği (İHD), savcılık ve emniyete giderek eşini aramaya başlayan Hanım Tosun, büyük bir umutla beklediği mahkeme kapılarından umudunu kesince o dönem yeni başlamış olan Cumartesi Anneleri’ne katıldı. Neredeyse her eylemlerinde gözaltına alındığını belirten Tosun, tutuklanmayı ve işkenceyi göze alarak büyük bir inatla meydana çıktığını söyledi. Tosun, “Devlet her ne kadar gözlerini kapatıp kulaklarını tıkasa da, eylemlerimiz onların gözlerindeki korkuyu açığa çıkardı, sloganlarımız ve taleplerimiz kulaklarındaki kirli pası attı. Hakikat mücadelesi verdiğimizi biliyor ve duyuyorlardı” dedi.

AYNI KARARLILIK

Bir araya gelen ailelerin birbirinden büyük bir güç aldığının altını çizen Tosun, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasının bu birlikteliği ve dayanışmayı yok edemediğini söyledi. Her Cumartesi müthiş bir direnç ve umutla meydana çıktığında, eşinin mezarını suluyormuş gibi bir huzura kavuştuğunu ifade eden Tosun, devletin bu umudu kırmaya yönelik birçok yol izlediğini hatırlattı. Tosun, “Elbette belli bir süreden sonra umudun yitebiliyor fakat umudumuzun bittiği yerde inadımız başlıyor. Çoğu zaman meydana gidebilecek yol paramız olmuyor, çoğu zaman kış kıyamette, en çok da çocuklarımızı kendilerine emanet ederek çıkıyorduk evlerimizden. Şimdi çocuklarımız büyüdü biz de evlerdeyiz ama inadımız aynı” diye belirtti.

TÜKENMEYEN UMUT

Galatasaray Meydanı için “Artık bir mezarımız ve tükenmeyen umudumuz var” diyen Tosun, meydanın yasaklı olmasının hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini, er ya da geç o meydana yeniden çıkacakları umudunu taşıdıklarının altını çizdi. Tosun, kayıplarını bulamamış olsalar da mezarları haline getirdikleri meydandan asla vazgeçmeyeceklerine işaret etti.

Kayıp yakını olmanın farklı bir duygu olduğunu söyleyen Tosun, eşinin kemiklerine kavuşma umuduyla yaşadığını yineledi. Yaşadığı süre boyunca mücadeleden vazgeçmeyeceğini vurgulayan Tosun, ne tür baskı yaşarsa yaşasın aynı umudu taşıyacağını belirtti. Tosun, son olarak kayıp yakınları için sürdürdükleri mücadelede yıllardır direnen anneleri selamladı. (İstanbul/MA)  

ÖNCEKİ HABER

Ayvalık'ta dün etkili olan fırtına nedeniyle 80 tekne battı

SONRAKİ HABER

Excessive increase in SCT rate on oil products in Turkey

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa